Yusuf Beğtaş'ın kütüphanemize bağışıdır. Eser içerisinde Süryanice, Türkçe ve Arapça dilleri kullanılmıştır. Eserin özgün adı: Alaruma Alsuryaniyye Fi Lahça Almardiniyye. Kaynakça var.
Her düşünce yaşam toprağına ekilen bir tohumdur. Her tohum, yapısı gereği fide ve ağaç olma oradan ormana dönüşme potansiyeline sahiptir. Çünkü her ağaç kendi içinde meyveye dönüşen bir canlılık barındırır. Eğer iyi bir toprak, doğru havalandırma, yeterli su ve nitelikli bir ilgiyle beslenirse, tohum kesinlikle meyve verir. Edebî çalışmalar da, tıpkı toprağa atılan tohum gibi, havayla, suyla, ışıkla, sevgiyle, geliştirici yaklaşımlarla ve samimi niyetlerle beslenip geliştirilmeye muhtaçtır.
Evrenin temel yapısı, bilinç ve sevgiyle donanmış bilgiye dayanır. Tüm olumsuzluklar, çatışmalar, ıstıraplar ve yükler, bilgisizlikten ve sevgiden yoksun bilinç darlığından kaynaklanır. Edebi üretkenlik, bu darlığı genişletme yolunda dolaylı olarak konuşmak, sessiz ama etkili bir şeyler söylemektir. Edebi üretkenlik, kalıcı ve faydalı düşünceler yazmak anlamına gelir.
İçsel ışık, insanın ruhunda taşıdığı ilahi bir armağandır Bu ışık, insanı hakikate, hakkaniyete, adalete, ahlaka, barışa, sorumluluğa, çalışkanlığa, yapıcılığa, üretkenliğe, güzelliğe, iyiliğe ve anlamlı bir yaşamın yollarına yönlendiren bir rehberdir. Dolayısıyla insan, yaratılışının bir armağanı olarak içinde ilahi bir ışık taşır. Bu ışık yalnızca bireysel varoluşa anlam katmakla kalmaz; insanı ahlak ve erdem yolunda tutar.
Manevi özgürlük, içsel bir yüzleşme ve samimi bir yaklaşımla kalbi değişime sevk eden, ruhu, kötü unsurlara bağımlılıktan kurtararak hakikî benliğe taşıyan zihinsel bir dönüşümdür. Bu hâl, zararlı düşünceleri ve niyetleri iyileştiren bir hâldir. Kişiye, aydınlanan bir zihinle hayatın her alanını kapsayan geniş bir bakış açısı sunar.
Kolaylaştırmak, zorlaştırıcı olmamaktan çok daha derin ve güçlü bir insani erdemdir. Hayatta hepimiz bir yolculuktayız; bazen kolay, bazen ise zorlu yollardan geçeriz. Bu süreçte insan olmanın anlamını derinleştiren ve ruhu ısıtan güçlü bir erdem vardır: Kolaylaştırmak. Kolaylaştırmak, bir işi yalnızca basitleştirerek yük taşımak değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesidir.
Ahlak, sınırları aşan evrensel bir dildir. Sevgi, adalet, özgürlük ve sorumluluk gibi değerler, her toplumda aynı derin anlamı taşır. Ahlak, insanın bu evrensel değerleri yaşama geçirme aracıdır. Ahlak, ruhun toplumla kurduğu köprüdür.Ruh ve Ahlak Ruh, yalnızca erdemin ve ahlakın değil, aynı zamanda tüm iyiliklerin ve güzelliklerin kaynağıdır.
Kolaylaştırmak, zorlaştırıcı olmamaktan çok daha derin ve güçlü bir insani erdemdir. Hayatta hepimiz bir yolculuktayız; bazen kolay, bazen ise zorlu yollardan geçeriz. Bu süreçte insan olmanın anlamını derinleştiren ve ruhu ısıtan güçlü bir erdem vardır: Kolaylaştırmak. Kolaylaştırmak, bir işi yalnızca basitleştirerek yük taşımak değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesidir.
Kolaylaştırmak, zorlaştırıcı olmamaktan çok daha derin ve güçlü bir insani erdemdir. Hayatta hepimiz bir yolculuktayız; bazen kolay, bazen ise zorlu yollardan geçeriz. Bu süreçte insan olmanın anlamını derinleştiren ve ruhu ısıtan güçlü bir erdem vardır: Kolaylaştırmak. Kolaylaştırmak, bir işi yalnızca basitleştirerek yük taşımak değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesidir.
Kolaylaştırmak, zorlaştırıcı olmamaktan çok daha derin ve güçlü bir insani erdemdir. Hayatta hepimiz bir yolculuktayız; bazen kolay, bazen ise zorlu yollardan geçeriz. Bu süreçte insan olmanın anlamını derinleştiren ve ruhu ısıtan güçlü bir erdem vardır: Kolaylaştırmak. Kolaylaştırmak, bir işi yalnızca basitleştirerek yük taşımak değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesidir.
Kolaylaştırmak, zorlaştırıcı olmamaktan çok daha derin ve güçlü bir insani erdemdir. Hayatta hepimiz bir yolculuktayız; bazen kolay, bazen ise zorlu yollardan geçeriz. Bu süreçte insan olmanın anlamını derinleştiren ve ruhu ısıtan güçlü bir erdem vardır: Kolaylaştırmak. Kolaylaştırmak, bir işi yalnızca basitleştirerek yük taşımak değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesidir.
Kolaylaştırmak, zorlaştırıcı olmamaktan çok daha derin ve güçlü bir insani erdemdir. Hayatta hepimiz bir yolculuktayız; bazen kolay, bazen ise zorlu yollardan geçeriz. Bu süreçte insan olmanın anlamını derinleştiren ve ruhu ısıtan güçlü bir erdem vardır: Kolaylaştırmak. Kolaylaştırmak, bir işi yalnızca basitleştirerek yük taşımak değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesidir.
Kolaylaştırmak, zorlaştırıcı olmamaktan çok daha derin ve güçlü bir insani erdemdir. Hayatta hepimiz bir yolculuktayız; bazen kolay, bazen ise zorlu yollardan geçeriz. Bu süreçte insan olmanın anlamını derinleştiren ve ruhu ısıtan güçlü bir erdem vardır: Kolaylaştırmak.Kolaylaştırmak, bir işi yalnızca basitleştirerek yük taşımak değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesidir.
ܐܶܢ ܡܫܰܐܶܠ ܐܰܢ̱ܬ ܠܶܗ ܪܳܚܶܡ ܘܒܳܥܶܐ ܡܫܺܝܼܚܳܐ. ܐܶܠܳܐ ܒܳܥܶܛ ܣܽܘܼܣܝܶܗ ܝܰܨܪܳܢܳܐܝܬ ܒܶܠܥܳܕ ܡܝܰܩܪܳܢܽܘܼܬܳܐ ܘܡܶܬܢܰܚܬܳܢܽܘܼܬܳܐ ܘܝܰܨܘܼܦܬܳܢܳܘܼܬܐ. ܐܶܢ ܡܫܰܐܶܠ ܐܰܢ̱ܬ ܠܶܗ ܪܳܚܶܡ ܘܒܳܥܶܐ ܥܺܕܬܳܐ ܘܗܰܝܡܳܢܘܼܬܳܐ. ܐܶܠܳܐ ܒܳܥܶܛ ܣܽܘܼܣܝܶܗ ܝܰܨܪܳܢܳܐܝܬ ܒܶܠܥܳܕ ܡܝܰܩܪܳܢܽܘܼܬܳܐ ܘܡܶܬܢܰܚܬܳܢܽܘܼܬܳܐ ܘܝܰܨܘܼܦܬܳܢܳܘܼܬܐ. ܐܶܢ ܡܫܰܐܶܠ ܐܰܢ̱ܬ ܠܶܗ ܪܳܚܶܡ ܘܒܳܥܶܐ ܐܽܘܼܡܬܳܐ ܘܠܶܫܳܢܳܐ. ܐܶܠܳܐ ܒܳܥܶܛ ܣܽܘܼܣܝܶܗ ܝܰܨܪܳܢܳܐܝܬ ܒܶܠܥܳܕ ܡܝܰܩܪܳܢܽܘܼܬܳܐ ܘܡܶܬܢܰܚܬܳܢܽܘܼܬܳܐ ܘܝܰܨܘܼܦܬܳܢܳܘܼܬܐ. ܐܶܢ ܡܫܰܐܶܠ ܐܰܢ̱ܬ ܠܶܗ ܪܳܚܶܡ ܘܒܳܥܶܐ ܚܽܘܒܼܳܐ ܘܐ̱ܢܳܫܽܘܼܬܐ. ܐܶܠܳܐ ܒܳܥܶܛ ܣܽܘܼܣܝܶܗ ܝܰܨܪܳܢܳܐܝܬ ܒܶܠܥܳܕ ܡܝܰܩܪܳܢܽܘܼܬܳܐ ܘܡܶܬܢܰܚܬܳܢܽܘܼܬܳܐ ܘܝܰܨܘܼܦܬܳܢܳܘܼܬܐ.
ܡܰܚ̈ܒܢܐ ܚܦܺܝ̈ܛܐ ܘܣܰܖ̈ܒܳܢܐ ܣܡܺܝܼ̈ܟܐ ܕܡܰܪܕܘܼܬܐ ܘܣܶܦܪܳܝܘܼܬܐ ܕܠܫܳܢܐ ܣܘܪܝܝܐ܆ ܝܩܝܖ̈ܝ ܒܟܠ. ܚܘܒܐ ܘܐܝܩܪܐ ܘܫܠܡܐ ܒܡܪܢ: ܦܘܼܪܣܐ ܗ̱ܘ ܛܒܐ ܕܰܢܛܰܝܒ ܚܢܰܢ ܠܰܢ ܕܢܬܝܼܠܕ ܡܫܺܝܼܚܐ: ܡܰܟܝܼܟܐ ܘܫܰܦܝܼܪܳܐ ܘܢܰܗܝܪܳܐ ܘܬܰܡܝܼܡܳܐ ܒܰܡܥܰܪܬܐ ܕܚܘܼ̈ܫܳܒܐ ܘܕܘܼܒܳܖ̈ܐ ܘܗܘܼܦ̈ܟܐ ܠܰܡܬܰܪܣܳܝܘ ܒܪܢܳܫܳܐ ܓܰܘܳܝܳܐ ܒܣܘܼ̈ܟܳܠܐ ܡܬܒܰܥ̈ܝܢܐ ܕܒܰܪܢܳܫܳܐ ܚܰܕܬܐ ܗܳܢܳܐ ܕܡܶܛܠܬܗ ܡܰܟ ܘܐܶܬܝܼܠܕ ܒܐܘܪܝܳܐ ܕܒܝܬ ܠܚܡ.
ܐܶܢ ܡܫܰܐܶܠ ܐ̱ܰܢܬ ܠܺܝܼ ܐܰܝܟܰܢ ܡܰܨܝܳܐ ܕܐܰܚܶܒ؟ ܐܳܡܰܪ ܐ̱ܢܳܐ ܠܳܟ: ܬܩܽܘܿܠ ܘܰܬܪܽܘܿܨ ܡܶܠ̈ܰܝܟ. ܘܒܩܺܝܼ ܘܪܕܺܝܼ ܡܰܡܠܠܳܟ. ܐܶܢ ܡܫܰܐܶܠ ܐ̱ܰܢܬ ܠܺܝܼ ܐܰܝܟܰܢ ܡܰܨܝܳܐ ܕܐܰܟܫܰܪ؟ ܐܳܡܰܪ ܐ̱ܢܳܐ ܠܳܟ: ܬܩܽܘܿܠ ܘܰܬܪܽܘܿܨ ܡܶܠ̈ܰܝܟ. ܘܒܩܺܝܼ ܘܪܕܺܝܼ ܡܰܡܠܠܳܟ. ܐܶܢ ܡܫܰܐܶܠ ܐ̱ܰܢܬ ܠܺܝܼ ܐܰܝܟܰܢ ܡܰܨܝܳܐ ܕܐܶܗܘܶܐ ܛܳܒܳܐ ܘܰܟܢܺܝܼܟܳܐ ܘܰܡܝܰܬܪܳܐ؟ ܐܳܡܰܪ ܐ̱ܢܳܐ ܠܳܟ: ܬܩܽܘܿܠ ܘܰܬܪܽܘܿܨ ܡܶܠ̈ܰܝܟ. ܘܒܩܺܝ ܘܪܕܺܝܼ ܡܰܡܠܠܳܟ. ܐܶܢ ܡܫܰܐܶܠ ܐ̱ܰܢܬ ܠܺܝܼ ܐܰܝܟܰܢ ܡܰܨܝܳܐ ܕܐܶܝܰܩܰܪ ܘܐܶܬܝܰܩܰܪ؟ ܐܳܡܰܪ ܐ̱ܢܳܐ ܠܳܟ: ܬܩܽܘܿܠ ܘܰܬܪܽܘܿܨ ܡܶܠ̈ܰܝܟ. ܘܒܩܺܝܼ ܘܪܕܺܝܼ ܡܰܡܠܠܳܟ.
ܢܽܘܼܗܪܳܐ ܦܰܐܝܳܐ ܡܿܰܢ ܬܘܼܩܦܰܐ ܗ̱ܘ ܕܫܰܬܺܝܼܩ ܘܥܰܫܺܝܼܢ. ܘܒܰܪܢܳܫܳܐ ܢܰܗܺܝܼܪܳܐ ܗܿܰܘ ܗ̱ܘܼ ܕܕܰܠܺܝܼܩ ܒܢܽܘܼܗܪܳܐ ܠܐ ܡܶܣܬܰܕܩܳܢܳܐ ܕܰܫܪܳܪܳܐ ܪܰܒܳܐ. ܘܗܿܰܘ ܗ̱ܘܼ ܕܡܶܬܚܰܦܰܛ ܠܰܡܫܰܘܫܳܛܘܼ ܢܰܦܫܶܗ ܒܚܶܟܡܰܬ ܕܶܠܩܶܐ ܕܺܝܼܕܰܥܬܳܐ ܘܝܽܘܼܠܦܳܢܳܐ. ܘܡܶܢܶܗ ܘܠܶܗ ܝܳܨܦ ܘܦܳܠܰܚ ܘܟܳܪܶܒ ܘܬܳܢܶܐ ܠܡܰܢܗܳܪܘ ܚܶܫܘܼ̈ܟܳܬܐ ܡܶܛܽܠ ܥܠܰܠܬܳܐ ܛܳܒܬܳܐ ܟܰܕ ܠܳܚܶܫ ܫܰܝܢܳܐ ܒܗܺܝܼܠܐ ܘܦܳܪܶܣ ܒܣܳܡܳܐ ܘܬܽܘܼܟܠܳܢܳܐ. ܥܕܰܡܳܐ ܠܗܳܝ ܕܢܰܪܓܶܫ ܒܰܪܢܳܫܳܐ ܥܰܡܶܗ ܘܒܺܐܝܼܬܽܘܼܬܶܗ ܒܢܰܘܚܳܐ ܡܢܺܝܼܚܳܢܳܐ ܐܰܝܟ ܗܿܰܘ ܕܒܰܝܬܶܗ.ܘܢܳܬܦܳܐ ܚܰܘܪܳܐ ܐܽܘܼܪܚܳܐ ܕܒܳܗܿ ܦܳܪܶܣ ܢܰܗܺܝܼܪܳܐ ܢܽܘܼܗܪܶܗ ܒܶܠܥܳܕ ܣܘܼܟܳܝܳܐ ܘܚܽܘܒܳܐ ܩܨܺܝܼܨܳܐ ܘܐܶܢܳܢܳܝܳܐ.
ܒܪܺܝܟ ܐܰܢ̱ܬ ܡܰܠܦܳܢܰܢ ܚܰܟܺܝܡܳܐ. ܘܰܡܫܰܒܰܚ ܫܡܳܟ ܐܰܠܳܗܳܐ ܛܳܒܳܐ ܘܰܡܪܰܚܡܳܢܳܐ ܘܣܰܓܺܝ ܛܰܝ̈ܒܘܳܬܳܐ. ܡܰܘܕܶܝܢܰܢ ܠܡܳܪܽܘܬܳܟ. ܣܳܓܕܺܝܢܰܢ ܠܰܐܠܳܗܽܘܬ̥ܳܟ. ܡܪܰܡܪܡܺܝܢܰܢ ܠܺܐܝܬܽܘܬܳܟ. ܡܩܰܠܣܺܝܢܰܢ ܠܰܡܪܰܚܡܳܢܽܘܬܳܟ. ܡܰܟܪܙܺܝܢܰܢ ܠܰܫܦܺܝܥܽܘܬ ܚܽܘܒܳܟ. ܘܪܶܚܡܬܳܟ ܕܰܠܘܳܬ ܫܺܝܛܽܘܬܰܢ. ܕܰܟܡܳܐ ܐܰܘܪܶܒܬ̊ ܘܝܰܩܰܪܬ̊ ܠܰܟܝܳܢܰܢ. ܟܡܳܐ ܐܰܥܬܰܪܬ̊ ܡܶܣܟܺܢܽܘܬܰܢ. ܟܡܳܐ ܚܰܟܶܡܬ̊ ܗܶܕܝܽܘܛܽܘܬܰܢ. ܥܕܰܡܳܐ ܠܰܐܝܟܳܐ ܕܰܐܝܟ ܣܳܦܪܳܐ ܡܰܠܶܦ ܛܠܳܝ̈ܶܐ ܘܪܳܕܶܐ ܫܰܒܪ̈ܶܐ ܐܶܬ̊ܬܰܚܬܺܝܬ̊ ܘܶܐܬܒܛܶܠ ܠܳܟ ܥܰܠ ܝܰܨܺܝܦܽܘܬܳܐ ܕܬܰܪܒܺܝܬܰܢ. ܘܒܳܬܰܪ ܕܰܒܪܰܝܬ̊ ܠܰܟܝܳܢܰܢ ܘܰܐܥܬܰܪܬܳܝܗܝ ܒܫܽܘ̈ܘܟܳܢܰܝܟ ܐܰܠܳܗܳܝ̈ܶܐ ܘܡܰܘܗ̈ܒܳܬܳܐ ܠܳܐ ܡܶܬܡܰܣ̈ܟܢܳܢܝܳܬܳܐ ܕܛܰܝܒܽܘܬܳܟ.
ܡܶܛܽܠ ܕܣܰܓܺܝ ܪܰܒ ܘܰܫܒܺܝܚ ܘܰܬܡܺܝܗ ܥܳܒܽܘܕܳܐ ܚܰܟܺܝܡ ܒܟܽܠ. ܘܠܳܐ ܡܶܬܕܪܶܟ ܠܗܰܘ̈ܢܶܐ ܥܒܺܝ̈ܕܶܐ ܘܠܳܐ ܡܶܬܡܰܫܰܚ ܘܠܳܐ ܡܶܣܬܰܝܰܟ̥. ܘܠܰܝܬ ܠܰܟܝܳܢ̈ܶܐ ܪ̈ܒܝܐ[1] ܕܰܢܩܽܘܡܽܘܢ ܥܰܠ ܝܺܕܥܬܳܐ ܕܰܥܠܰܘܗܝ܉ ܗܳܟܰܢܳܐ ܐܳܦ ܟܽܠܳܗ̇ ܒܪܺܝܬܶܗ ܪܰܒܳܐ ܘܰܫܒܺܝܚܳܐ ܘܰܬܡܺܝܗܳܐ ܘܠܳܐ ܡܶܬܕܰܪܟܳܐ. ܒܗܳܝ ܕܺܐܝܬ ܒܳܗ̇ ܦܽܘܪ̈ܫܳܢܶܐ ܣܰܓܺܝ̈ܶܐܐ ܘܫܽܘܚ̈ܠܳܦܶܐ ܘܓܶܢ̈ܣܶܐ ܘܳܐܕ̈ܫܶܐ ܘܰܩܢܽܘ̈ܡܶܐ ܕܠܳܐ ܡܶܣܬܰܝܟ̥ܺܝܢ ܐܰܘ ܡܶܬܕܰܪܟܺܝܢ. ܡܰܢܽܘ ܡܶܢ ܒܢܰܝ̈ܢܳܫܳܐ ܥܒܰܝ̈ܳܐ ܘܗܽܘܠܳܢܳܝ̈ܶܐ ܡܢܰܬܥܱ̈ܝ ܥܰܡ ܒܶܣܪܳܐ ܟܢܳܬܗܽܘܢ.
ܒܳܬܰܪ ܗܳܟܺܝܠ ܕܚܰܘܺܝܢܰܢ ܕܡܳܢܳܐ ܙܳܕܶܩ ܠܒܰܪ ܐ̱ܢܳܫܳܐ ܕܢܶܕܰܥ ܘܢܺܐܠܰܦ ܩܰܕܡܳܐܺܝܬ̥. ܗܳܢܰܘ ܕܶܝܢ܆ ܕܰܢܥܰܩܶܒ ܚܰܬ̊ܺܝܬ̥ܳܐܺܝܬ̥ ܥܰܠ ܫܪܳܪܳܐ ܘܢܶܦܪܫܺܝܘܗܝ ܡܶܢ ܕܰܓܳܠܽܘܬܳܐ. ܬܽܘܒ ܐܳܡܪܺܝܢܰܢ ܗܳܫܳܐ ܕܰܐܝܟܰܢܳܐ ܡܰܨܝܳܐ ܕܢܶܬܺܝܕܰܥ ܠܶܗ ܫܪܳܪܳܐ ܠܗܰܘ ܕܰܡܥܰܩܶܒ ܥܠܰܘܗܝ ܚܰܬ̊ܺܝܬ̥ܳܐܺܝܬ̥. ܩܰܕܡܳܐܺܝܬ̥ ܐܳܡܪܺܝܢܰܢ ܕܰܟܬܳܒܳܐ ܗܳܢܳܐ ܕܰܩܕܳܡܰܝܢ. ܒܢܺܝܫܳܐ ܛܳܒܳܐ ܕܚܽܘܒܳܐ ܫܰܪܺܝܪܳܐ ܘܰܐܠܳܗܳܝܳܐ ܐܶܟܬܰܒ ܠܟܽܠܗܽܘܢ ܥܰܡܡ̈ܶܐ ܓܰܘܳܢܳܐܝܬ̥. ܠܝܽܘܬܪܳܢܳܐ ܪܰܒܳܐ ܕܢܰܦܫܳܐ ܘܰܢܛܺܝܪܽܘܬ̥ ܦܰܓܪܳܐ. ܕܗܳܢܽܘܢ ܕܰܥܬܺܝܕܺܝܢ ܕܢܶܫܡܥܽܘܢܳܝܗܝ.
ܕܡܳܢܳܐ ܘܳܠܶܐ ܠܒܰܪܢܳܫܳܐ ܠܡܶܕܰܥ ܘܰܕܢܺܐܠܰܦ. ܗܳܢܰܘ ܕܶܝܢ ܕܰܢܥܰܩܶܒ ܚܰܬ̊ܺܝܬ̥ܳܐܝܬ̥ ܥܰܠ ܫܪܳܪܳܐ. ܘܢܶܦܪܫܺܝܘܗܝ ܡܶܢ ܕܰܓܳܠܽܘܬܳܐ. ܘܕܰܐܝܟܰܢ ܡܶܬ̥ܺܝܕܰܥ ܫܪܳܪܳܐ ܚܰܬ̊ܺܝܬ̥ܳܐܝܬ̥. ܕܺܐܝܬܰܘܗܝ ܫܰܦܝܽܘܬ̥ܳܗ̇ ܕܢܰܦܫܳܐ ܕܒܳܗ̇ ܚܳܝܪܳܐ ܒܰܟܝܳܢܳܐ ܚܰܬ̊ܺܝܬ̥ܳܐܝܬ̥. ܘܡܶܫܟܚܳܐ ܠܰܫܪܳܪܳܐ. ܢܺܐܡܰܪ ܗܳܫܳܐ ܕܡܳܢܳܐ ܐܺܝܬܰܘܗܝ ܗܽܘ ܫܪܳܪܳܐ. ܘܡܳܢܳܐ ܐܺܝܬܶܝܗ̇ ܕܰܓܳܠܽܘܬܳܐ.ܘܳܐܡܪܺܝܢܰܢ: ܕܰܫܪܳܪܳܐ ܐܺܝܬܰܘܗܝ ܡܶܕܶܡ ܕܺܐܝܬܰܘܗܝ. ܘܕܰܓܳܠܽܘܬܳܐ ܐܺܝܬܶܝܗ̇ ܡܶܕܶܡ ܕܠܰܝܬܰܘܗܝ. ܘܰܫܪܳܪܳܐ ܩܳܐܶܡ ܠܢܰܦܫܶܗ. ܘܰܡܫܰܪܰܪ ܗܽܘ ܥܠܰܘܗܝ ܒܗܳܝ ܕܺܐܝܬܰܘܗܝ. ܕܰܓܳܠܽܘܬܳܐ ܕܶܝܢ ܠܳܐ ܩܳܝܡܳܐ ܠܢܰܦܫܳܗ̇ ܒܗܳܝ ܕܠܰܝܬܶܝܗ̇.
ܒܰܪܢܳܫܳܐ ܡܰܢ ܗܰܟܺܝܠ ܐܺܝܬܰܘܗܝ ܚܰܝܳܐ ܡܠܺܝܠܳܐ ܡܳܝܽܘܬ̥ܳܐ. ܕܰܡܪܰܟܰܒ ܡܶܢ ܢܰܦܫܳܐ ܚܰܝܬܳܐ ܘܰܡܠܺܝܠܬܳܐ ܕܒܰܟܝܳܢܳܗ̇ ܫܰܦܝܳܐ ܘܢܰܗܺܝܪܳܐ. ܘܥܰܠ ܗܳܝ ܐܺܝܬܶܝܗ̇ ܡܩܰܒܠܳܢܺܝܬܳܐ ܕܗܰܘܢܳܐ ܘܕܺܝܕܰܥܬܳܐ ܐܰܡܺܝܢܳܐܝܬ̥ ܘܰܕܠܳܐ ܣܳܟ̥ܐ. ܘܡܶܢ ܦܰܓܪܳܐ ܗܽܘܠܳܢܳܝܳܐ ܘܝܰܩܺܝܪܳܐ. ܕܰܡܩܰܝܰܡ ܡܶܢ ܐܰܪܒܥܳܐ ܐܶܣܛܽܘܟ̈ܣܶܐ. ܕܡܶܢܗܽܘܢ ܡܩܰܝܰܡ ܘܰܡܛܰܟܰܣ ܥܳܠܡܳܐ ܗܳܢܳܐ ܟܽܠܶܗ ܡܶܬܚܰܙܝܳܢܳܐ. ܘܡܶܛܽܠ ܕܠܳܐ ܐܺܝܬܰܘܗܝ ܐܰܝܟ ܚܰܝ̈ܘܳܬܳܐ ܐ̱ܚܪ̈ܳܢܝܳܬܳܐ ܕܠܳܐ ܡܶܠܬܳܐ. ܐܶܠܳܐ ܡܫܰܘܬܰܦ ܒܡܶܠܬܳܐ ܕܺܝܕܰܥܬܳܐ ܘܺܐܝܬ ܒܶܗ ܟܝܳܢܳܐ ܕܰܡܩܰܒܶܠ ܝܺܕܰܥܬܳܐ ܟܡܳܐ ܕܡܶܬܝܰܗܒܳܐ ܠܶܗ ܚܶܟܡܬܳܐ.
Manevi özgürlük, içsel bir yüzleşme ve samimi bir yaklaşımla kalbi değişime sevk eden, ruhu, kötü unsurlara bağımlılıktan kurtararak hakikî benliğe taşıyan zihinsel bir dönüşümdür. Bu hâl, zararlı düşünceleri ve niyetleri iyileştiren bir hâldir. Kişiye, aydınlanan bir zihinle hayatın her alanını kapsayan geniş bir bakış açısı sunar.
Hayatı şekillendiren iki temel güç vardır: “Sevginin Gücü” ve “Gücün Sevgisi”. Pozitif ve negatif olan bu iki gücün bakış açısı, kişinin değer yargılarını ve ilişkilerini derinden etkiler. İnsanların birbirine ve çevresine bakış açısını, ilişkilerdeki tutumlarını ve değer sistemlerini tanımlayan bu iki güç arasında belirgin farklar vardır.
Hayata bakışı düzenleyen, anlam kazandıran ve hizmet alanlarını zenginleştiren, davranışlara ve tutumlara pozitif sorumluluk katan ahlak ve erdem, toplumsal yaşamda saygı ve kabul görmeyi sağlayan temel insani niteliklerdir. Ahlak ve erdem benzer anlamlar taşısa da, aslında farklı kavramlardır.Ahlak, bireyin doğru ile yanlışı ayırt ederek topluma, kendine ve çevresine karşı sorumluluklarını yerine getirme bilincidir.
Yaşadığımız taş veya beton ev temiz değil, kirliyse, gereksiz eşyalarla dolmuşsa, özellikle de mutfak pislik içindeyse, o evde hastalıklar artar, sağlıklı bir yaşam mümkün olmaz. İnsan da tıpkı bir ev gibi, zihinsel, duygusal, fiziksel ve ruhsal odalardan oluşur. Birbirine açılan bu odalar kirli değil, her zaman temiz olmalıdır. Bu odaların sağlıklı olması, her gün olmasa da, müsait zamanlarda havalandırılıp temizlenmesine bağlıdır.
Farklı olmak, dinsel referansların ve sosyal bilimin de teyit ettiği üzere, başkalarına üstün gelmek ya da onay kazanmak anlamına gelmez. Gerçek farklılık, kişinin kendisiyle uyum içinde olmasıyla ortaya çıkar. Dışarıdaki sesleri susturup, içimizdeki gerçek sesi dinlediğimizde, ne kadar doğal ve özgün olduğumuzu fark ederiz. Bu da, “ben değerliyim” gibi yüzeysel bir onay ihtiyacından ziyade, muhteşem bir güzelliğe işaret eder.
Kalbin ve zihnin etkisiyle, egonun ve ruhun içsel dünyada daima çatışıyor olması kargaşaya neden olmaktadır. Bu içsel kargaşa dış dünyadaki gerçek engellerden çok daha tehlikelidir. Hayatın anlamını keşfetme yolundaki en büyük engellerden biridir. İçsel potansiyelimizi kısıtlayan bu engellerin büyüklüğüne ve küçüklüğüne göre inişler ve çıkışlar yaşamaktayız. Dolayısıyla benliğimizdeki bu kargaşa dinmeyene kadar yaşam denizinde rahata kavuşmak mümkün değildir.
Dil, bir toplumun kimliğini tanımlayan ve şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. İnsanların kendilerini ifade etmesi, iletişim kurması ve kültürel miraslarını gelecek nesillere aktarması dil sayesinde olur. Yarattığı aidiyet duygusuyla dil, topluluklar arasındaki bağı güçlendirir ve bireyleri ortak değerler ve hedefler etrafında bir araya getirir.
Kalbin ve zihnin etkisiyle, egonun ve ruhun içsel dünyada daima çatışıyor olması kargaşaya neden olmaktadır. Bu içsel kargaşa dış dünyadaki gerçek engellerden çok daha tehlikelidir. Hayatın anlamını keşfetme yolundaki en büyük engellerden biridir. İçsel potansiyelimizi kısıtlayan bu engellerin büyüklüğüne ve küçüklüğüne göre inişler ve çıkışlar yaşamaktayız. Dolayısıyla benliğimizdeki bu kargaşa dinmeyene kadar yaşam denizinde rahata kavuşmak mümkün değildir.
Kalbin ve zihnin etkisiyle, egonun ve ruhun içsel dünyada daima çatışıyor olması kargaşaya neden olmaktadır. Bu içsel kargaşa dış dünyadaki gerçek engellerden çok daha tehlikelidir. Hayatın anlamını keşfetme yolundaki en büyük engellerden biridir. İçsel potansiyelimizi kısıtlayan bu engellerin büyüklüğüne ve küçüklüğüne göre inişler ve çıkışlar yaşamaktayız. Dolayısıyla benliğimizdeki bu kargaşa dinmeyene kadar yaşam denizinde rahata kavuşmak mümkün değildir.
Kalbin ve zihnin etkisiyle, egonun ve ruhun içsel dünyada daima çatışıyor olması kargaşaya neden olmaktadır. Bu içsel kargaşa dış dünyadaki gerçek engellerden çok daha tehlikelidir. Hayatın anlamını keşfetme yolundaki en büyük engellerden biridir. İçsel potansiyelimizi kısıtlayan bu engellerin büyüklüğüne ve küçüklüğüne göre inişler ve çıkışlar yaşamaktayız. Dolayısıyla benliğimizdeki bu kargaşa dinmeyene kadar yaşam denizinde rahata kavuşmak mümkün değildir.
Kalbin ve zihnin etkisiyle, egonun ve ruhun içsel dünyada daima çatışıyor olması kargaşaya neden olmaktadır. Bu içsel kargaşa dış dünyadaki gerçek engellerden çok daha tehlikelidir. Hayatın anlamını keşfetme yolundaki en büyük engellerden biridir. İçsel potansiyelimizi kısıtlayan bu engellerin büyüklüğüne ve küçüklüğüne göre inişler ve çıkışlar yaşamaktayız. Dolayısıyla benliğimizdeki bu kargaşa dinmeyene kadar yaşam denizinde rahata kavuşmak mümkün değildir.
Kalbin ve zihnin etkisiyle, egonun ve ruhun içsel dünyada daima çatışıyor olması kargaşaya neden olmaktadır. Bu içsel kargaşa dış dünyadaki gerçek engellerden çok daha tehlikelidir. Hayatın anlamını keşfetme yolundaki en büyük engellerden biridir. İçsel potansiyelimizi kısıtlayan bu engellerin büyüklüğüne ve küçüklüğüne göre inişler ve çıkışlar yaşamaktayız. Dolayısıyla benliğimizdeki bu kargaşa dinmeyene kadar yaşam denizinde rahata kavuşmak mümkün değildir.
Kalbin ve zihnin etkisiyle, egonun ve ruhun içsel dünyada daima çatışıyor olması kargaşaya neden olmaktadır. Bu içsel kargaşa dış dünyadaki gerçek engellerden çok daha tehlikelidir. Hayatın anlamını keşfetme yolundaki en büyük engellerden biridir. İçsel potansiyelimizi kısıtlayan bu engellerin büyüklüğüne ve küçüklüğüne göre inişler ve çıkışlar yaşamaktayız. Dolayısıyla benliğimizdeki bu kargaşa dinmeyene kadar yaşam denizinde rahata kavuşmak mümkün değildir
Dil, bir toplumun kimliğini tanımlayan ve şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. İnsanların kendilerini ifade etmesi, iletişim kurması ve kültürel miraslarını gelecek nesillere aktarması dil sayesinde olur. Yarattığı aidiyet duygusuyla dil, topluluklar arasındaki bağı güçlendirir ve bireyleri ortak değerler ve hedefler etrafında bir araya getirir.
“Savaşçı kendi değişiminin peşindedir. Başkalarını değiştirmek onun amacı içine girmez. Savaşçı, başkaları değişmek istiyorsa, ama gerçekten istiyorsa, onların değişimine katkıda bulunur. Negatif insanları pozitifliğinle değiştiremezsin... Onlara karşı nazik ol, geri çekil ve bırak hayat onların öğretmeni olsun” şeklinde öteden beri dile gelmiş olan ifade, kişisel gelişim, özgünlük ve başkalarının değişim sürecine saygı gibi temaları işler.
"Yıllarla değil, hasarla olgunlaşırız" ifadesi, insanların yaş aldıkça değil, deneyimledikleri zorluklar ve bu zorlukların üstesinden gelme süreciyle olgunlaştığını vurgular. Bu tema etrafında çok boyutlu ve derin manaları nedeniyle buraya alıntıladığım sözler, hayatın zorlukları ve acıları aracılığıyla olgunlaşma, içsel güçlenme ve bilgelik kazanmanın önemini vurgulayan derin düşünceleri içerir.ruhunun deneyimlerle nasıl büyüdüğünü ve olgunlaştığını anlatır.
Her insan, dünya sistemi içinde yaşayan ruhani bir varlıktır. İçsel kavgasını barışla sonuçlandıran ve kendine giden yolu bulan insan, ancak ruhani benliğine kavuşmuş ve gerçek anlamda aydınlanmış sayılır. Aydınlanma, içsel karanlıkları; sahte benliğe ait olumsuz algıları, korku dolu düşünceleri ve bozuk güdüleri yok etmeden gerçekleşmez. Karanlık, küçük benliğin türevi olan düşük frekanslı olumsuz önyargıları alt etmeden; zihnin bu olumsuz yargılarını hakkaniyet ölçüleri içinde susturmadan
Her insan, dünya sistemi içinde yaşayan ruhani bir varlıktır. İçsel kavgasını barışla sonuçlandıran ve kendine giden yolu bulan insan, ancak ruhani benliğine kavuşmuş ve gerçek anlamda aydınlanmış sayılır. Aydınlanma, içsel karanlıkları; sahte benliğe ait olumsuz algıları, korku dolu düşünceleri ve bozuk güdüleri yok etmeden gerçekleşmez. Karanlık, küçük benliğin türevi olan düşük frekanslı olumsuz önyargıları alt etmeden; zihnin bu olumsuz yargılarını hakkaniyet ölçüleri içinde susturmadan
Her insan, dünya sistemi içinde yaşayan ruhani bir varlıktır. İçsel kavgasını barışla sonuçlandıran ve kendine giden yolu bulan insan, ancak ruhani benliğine kavuşmuş ve gerçek anlamda aydınlanmış sayılır. Aydınlanma, içsel karanlıkları; sahte benliğe ait olumsuz algıları, korku dolu düşünceleri ve bozuk güdüleri yok etmeden gerçekleşmez. Karanlık, küçük benliğin türevi olan düşük frekanslı olumsuz önyargıları alt etmeden; zihnin bu olumsuz yargılarını hakkaniyet ölçüleri içinde susturmadan
Her insan, dünya sistemi içinde yaşayan ruhani bir varlıktır. İçsel kavgasını barışla sonuçlandıran ve kendine giden yolu bulan insan, ancak ruhani benliğine kavuşmuş ve gerçek anlamda aydınlanmış sayılır. Aydınlanma, içsel karanlıkları; sahte benliğe ait olumsuz algıları, korku dolu düşünceleri ve bozuk güdüleri yok etmeden gerçekleşmez. Karanlık, küçük benliğin türevi olan düşük frekanslı olumsuz önyargıları alt etmeden; zihnin bu olumsuz yargılarını hakkaniyet ölçüleri içinde susturmadan
Hayata dair derin anlamlara ve çok boyutlu etkilere sahip olan bu sözler, Stefano D'Anna'nın kaleme aldığı “Tanrılar Okulu” isimli kitaptan alınmıştır. Modern bir felsefi roman olan bu kitap, içsel dönüşüm ve kendini yönetme gücü üzerine yoğunlaşmaktadır. Ayrıca, bireysel farkındalık ve bilinç gelişimi üzerine odaklanarak, kişinin kendi hayatını nasıl inşa edebileceğini ve nasıl dönüştürebileceğini anlatmaktadır.
Her insan, dünya sistemi içinde yaşayan ruhani bir varlıktır. İçsel kavgasını barışla sonuçlandıran ve kendine giden yolu bulan insan, ancak ruhani benliğine kavuşmuş ve gerçek anlamda aydınlanmış sayılır. Aydınlanma, içsel karanlıkları; sahte benliğe ait olumsuz algıları, korku dolu düşünceleri ve bozuk güdüleri yok etmeden gerçekleşmez. Karanlık, küçük benliğin türevi olan düşük frekanslı olumsuz önyargıları alt etmeden; zihnin bu olumsuz yargılarını hakkaniyet ölçüleri içinde susturmadan
Şu kalbimiz var ya, hayatımızın en hayati organı. Bize sağladığı kan ve değerlerle hem maddi hem de manevi dünyamızı besler, ayakta tutar. Şu kalp var ya, ona sevgiyi, anlayışı, şefkati ve merhameti öğretmek gerek. Eğer bunu başaramazsak, dünyada hoş bir seda bırakamayız. Hayat üstümüzü çizip geçecektir.
Hayata dair derin anlamlara ve çok boyutlu etkilere sahip olan bu sözler, Stefano D'Anna'nın kaleme aldığı “Tanrılar Okulu” isimli kitaptan alınmıştır. Modern bir felsefi roman olan bu kitap, içsel dönüşüm ve kendini yönetme gücü üzerine yoğunlaşmaktadır. Ayrıca, bireysel farkındalık ve bilinç gelişimi üzerine odaklanarak, kişinin kendi hayatını nasıl inşa edebileceğini ve nasıl dönüştürebileceğini anlatmaktadır.
Yalnızlık, bir yandan ruhsal bir arınma süreci, diğer yandan içsel bir mücadele ve keşif olarak tanımlanabilir. Bu nedenle yalnızlık, insanın ruhsal, duygusal ve zihinsel dünyasında derin izler bırakan bir durumdur. Tekrar tekrar okunmasının büyük yarar sağlayacağını düşündüğüm bu alıntılar, yalnızlığın insan yaşamındaki derin anlamlarını ve çok boyutlu etkilerini vurguluyor.
Asil ve erdemli insanların kimler olduğu ve onların özellikleri üzerine söylenmiş derin manalı, çok boyutlu bazı özlü sözleri genel yarar için derleyerek yayınlamayı faydalı gördüm. Bu sözler, asalet ve erdemin sadece doğuştan gelen bir özellik olmadığını, kişinin karakteri, ahlaki değerleri ve başkalarına karşı tutumu ile şekillendiğini vurgulamaktadır. Zira asil ve erdemli bir insan olmak, yüksek idealler ve içsel gelişimle yakından ilişkilidir.
İki gözümüz bize fiziksel dünyayı görebilmemiz için verilmiştir. Arka plandaki soyut anlamı (yani ruhu) görebilmek için üçüncü bir göz gereklidir. Bu üçüncü göz, bilgiye dayanan bir farkındalık düzeyidir. Mesih, ikinci doğuşla bize bu farkındalığı veriyor ki bu farkındalıkla hizmet etmeye ve değer katmaya odaklanalım. Ve bunu yaşam tarzı haline getirelim. Zira Mesihi anlayışa göre, gerçek büyüklük dış dünyada değil, içsel dünyadadır.
Fiziksel yapımızın canlılığını koruyan hücrelerimizin canlı ve aktif kalması için içsel şefkatimizi harekete geçiren diğerkâm veya empatik yaklaşımlar çok gereklidir ve çok değerlidir. Bunlar, olmazsa olmazlardandır. Çünkü ilahi tasavvur icabı insanda eksiklik ve noksanlık vardır. Bu eksiklik, karşılıklı ihtiyaç sistemini var eder ve bu sistem ancak hayatı ayakta tutan ahlaki değer ve erdemler yerine getirildiğinde aktif hale gelir.
Fiziksel yapımızın canlılığını koruyan hücrelerimizin canlı ve aktif kalması için içsel şefkatimizi harekete geçiren diğerkâm veya empatik yaklaşımlar çok gereklidir ve çok değerlidir. Bunlar, olmazsa olmazlardandır. Çünkü ilahi tasavvur icabı insanda eksiklik ve noksanlık vardır. Bu eksiklik, karşılıklı ihtiyaç sistemini var eder ve bu sistem ancak hayatı ayakta tutan ahlaki değer ve erdemler yerine getirildiğinde aktif hale gelir.
Hayat yolunda, büyüklüğe ve gösterişe kapılmadan, içsel derinliğimizi keşfederek ve mütevazı kalarak kendimizi ve dış dünyayı anlamaya gayret ettiğimizde, hayatımızın amacına ve anlamına kavuşuruz. Hayatımızın amacını ve anlamını fark etme konusunda manevi zenginlik olmazsa olmazdır. Zira dış dünyanın uyumu, manevi dünyanın zenginliğine bağlıdır.Niyette, söylemde ve eylemde ahlaki kötülükten sakındıkça, manevi dünyamız daha çok zenginleşir
Yaşadığı bir kaza sonucu 63 gündür Diyarbakır Gazi Yaşargil Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Fehime Beğtaş bugün saat 04.30 sıralarında kalbi durarak yaşam mücadelesini kaybetti.Fehime Beğtaş'ın taziyesi yarın ve cuma günü saat 11.00 ile 17.00 arası Mor Barsavmo Kilisesinde olacaktır. Cenaze töreni, 10 Ağustos (Cumartesi) saat 10.00'da Mardin Midyat'taki Mor Hobil Mor Abrohom Manastırı'nda yapıldıktan sonra Aile Mezarlığında toprağa verilecektir.
Görünen ve görünmeyen farklılıklara karşın insanlar arasında yardımlaşma duygularının aktifleşmesi, yaşamın gayeleri arasındadır. Bu yüzden var olmanın kendisi özünde yardımlaşmak ve faydalı olmakla anlam kazanır. Başka türlü hayatın anlamını yakalamak mümkün değildir.Madde, insani gelişim ve tekâmül için bir araçtır. Bu gelişim ve tekâmül, hayatın akışı içinde, hareket halinde aktif özne olmayı gerektirir.
İnsani özümüz yani ruhumuz sevgidir. Öncelikle özümüzü keşfetmekle yükümlüyüz. Çünkü öz, yaşam enerjisidir. Samimiyeti ve hakiki benliği ortaya çıkarır. "Komşunu kendin gibi seveceksin" (Matta 22: 39) ifadesi, hayatın derin gerçekliğini yansıtan bir yaşam öğretisidir. Onunla öze işaret eden Mesih, insan onuruna büyük önem vermiş, bizi hem sorumluluğa hem de eyleme davet etmiştir.
Bir bilge yetiştirdiği öğrencisini yanından ayrılmadan önce çağırdı. 20 yıldır buradasın, neler öğrendin? "Yedi gerçek öğrendim" dedi öğrenci. "Birincisi?" "Dostluklar ikiye ayrılır: Kalıcı dostluklar ve geçici dostluklar. Hayatta bir zorluk ortaya çıktığı anda bozulan dostluklar daha çoktur, kalıcı dostluklar çok azdır." "İkincisi?" "İnsanların çoğunluğu kalplerini ve beyinlerini geçici değerlere ayırmışlar. Bu değerler uğruna kendi gerçek niteliklerinden taviz vermekten, kötü şeyler yapmaktan çekinmiyorlar..."
İnsanın aklı ve yapıcı iradesi tüm karanlık güçlerden üstündür. Ancak temizlenmeyen ve aydınlanmayan zihin bu üstünlüğü bitirmekle kalmaz, yüreği de çoraklaştırır. Bu üstünlük zarar görünce, yıkıcı ve bozuk güdüler devreye girer. Süryani kültürünün yegâne amacı, ilahi aşılarla zihinsel dönüşümün yaklaşımlarıyla bu üstünlüğü korumaktır. Zira bu üstünlük korunmadan maddi ve mana dünyasında gelişim arzulanan düzeye ulaşmaz; aksak topal olur.
İnsanın aklı ve yapıcı iradesi tüm karanlık güçlerden üstündür. Ancak temizlenmeyen ve aydınlanmayan zihin bu üstünlüğü bitirmekle kalmaz, yüreği de çoraklaştırır. Bu üstünlük zarar görünce, yıkıcı ve bozuk güdüler devreye girer. Süryani kültürünün yegâne amacı, ilahi aşılarla zihinsel dönüşümün yaklaşımlarıyla bu üstünlüğü korumaktır. Zira bu üstünlük korunmadan maddi ve mana dünyasında gelişim arzulanan düzeye ulaşmaz; aksak topal olur.
Süryani kültürünün yegâne amacı, ilahi aşılarla zihinsel dönüşümün yaklaşımlarıyla bu üstünlüğü korumaktır. Zira bu üstünlük korunmadan maddi ve mana dünyasında gelişim arzulanan düzeye ulaşmaz; aksak topal olur. Görünmeyen dönüştüğünde, görünen daha rahat değişir. Bu nedenle, yıkıcı ve bozuk güdü taşımayan ruhani düşünce bu bağlamda kazanılması gereken en bağlayıcı ve rahatlatıcı zihniyet tarzıdır. Çünkü insanın ve toplumun kalkınmasında ve gelişmesinde hayati işlevlere sahiptir.
İnsanın aklı ve yapıcı iradesi tüm karanlık güçlerden üstündür. Ancak temizlenmeyen ve aydınlanmayan zihin bu üstünlüğü bitirmekle kalmaz, yüreği de çoraklaştırır. Bu üstünlük zarar görünce, yıkıcı ve bozuk güdüler devreye girer. Süryani kültürünün yegâne amacı, ilahi aşılarla zihinsel dönüşümün yaklaşımlarıyla bu üstünlüğü korumaktır. Zira bu üstünlük korunmadan maddi ve mana dünyasında gelişim arzulanan düzeye ulaşmaz; aksak topal olur.
İnsanın aklı ve yapıcı iradesi tüm karanlık güçlerden üstündür. Ancak temizlenmeyen ve aydınlanmayan zihin bu üstünlüğü bitirmekle kalmaz, yüreği de çoraklaştırır. Bu üstünlük zarar görünce, yıkıcı ve bozuk güdüler devreye girer. Süryani kültürünün yegâne amacı, ilahi aşılarla zihinsel dönüşümün yaklaşımlarıyla bu üstünlüğü korumaktır. Zira bu üstünlük korunmadan maddi ve mana dünyasında gelişim arzulanan düzeye ulaşmaz; aksak topal olur.
Aydınlanma, temizlik malzemesi anlamına gelen acılarını ve ışıklarını yanında getirerek kapıya dayanır. Kapıyı açan kişi, neye uğradığını şaşırarak sarsıntılar geçirir, acılar yaşar ve zayıflıklarıyla yüzleşir. Ruhsal uyanış gerçekleşene kadar bu acılar artar. Dönüştürücü deneyimlerden ders çıkarıldığında, ruhun ışığı ve ahlaki oksijenin etkisiyle farkındalık devreye girer ve ikinci doğum gerçekleşir. Böylece hakiki benlik ortaya çıkar.
Sevgi kültüründe kalıcı ve yapıcı etki, egosuz niyetlerde ve samimi eylemlerde ortaya çıkar. Zira sevginin pozitif enerjisini taşımayan her tutum veya her davranış, korku kültürüne hizmet eder. O kültürün bir dışavurumu olarak algılanır. Çünkü eylemlerde ve davranışlarda sevgi enerjisi (merhamet, şefkat, empati) yoksa, orada sadece kurnazlık ve bencillik gelişir.
Yorumlama, yargılama ve değerlendirme yeteneği hayatın tüm alanlarında belirleyicidir. Bu üç yeteneğin yapıcı ve kalıcı katkısından faydalanmak için bu belirleyiciliğin farkındalığı içinde davranmak gerekir. Yorumlama, Yargılama, Değerlendirme Yorumlama, yargılama ve değerlendirme yeteneği hayatın tüm alanlarında belirleyicidir.
İnsanlık, soğuk ve karanlık boşluklarda değil, insanın içinden geçen yolun aydınlığında, bu yolu yürüyen kişinin şefkatli tutumlarında bulunur. Bu yol, sevgiyle, merhametle, anlayışla döşenmiştir. Yaşama Sevinci Ruhun derinliklerinde saklı olan düşünceye göre, kontrol edilebilen acı, tıpkı altını rafine eden ateş gibi, hakiki benliği ortaya çıkarır.
Egzersiz yapma sıklığımız, beslenmemize dikkat edip etmediğimiz, içki, sigara alışkanlığımız, kendimize ayırdığımız zaman, kendimize duyduğumuz saygıyla ortaya çıkan yasam biçimimiz kendimiz hakkında birçok şeyi ele verir. Bütün bu etkenlerin tamamı hastalıklara karsı direncimizi önemli ölçüde artırabilir ya da azaltabilir. Yaşam biçimimiz hayata nasıl baktığımızı, dolu dolu mu yaşadığımızı yoksa acılara teslim mi olduğumuzu da gösterir.
Genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar. Sabah kahvaltı yaparlarken, komşu da çamaşırları asıyormuş. Kadın kocasına; "Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor" demiş. Kocası ona bakmış, hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş. Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah aynı yorumu yapmaya devam etmiş.
Genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar. Sabah kahvaltı yaparlarken, komşu da çamaşırları asıyormuş. Kadın kocasına; "Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor" demiş. Kocası ona bakmış, hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş. Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah aynı yorumu yapmaya devam etmiş.
Genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar. Sabah kahvaltı yaparlarken, komşu da çamaşırları asıyormuş. Kadın kocasına; “Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor” demiş. Kocası ona bakmış, hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş.Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah aynı yorumu yapmaya devam etmiş.
İnsanın aklı ve yapıcı iradesi tüm karanlık güçlerden üstündür. Ancak temizlenmeyen ve aydınlanmayan zihin bu üstünlüğü bitirmekle kalmaz, yüreği de çoraklaştırır. Bu üstünlük zarar görünce, yıkıcı ve bozuk güdüler devreye girer. Süryani kültürünün yegâne amacı, ilahi aşılarla zihinsel dönüşümün yaklaşımlarıyla bu üstünlüğü korumaktır. Zira bu üstünlük korunmadan maddi ve mana dünyasında gelişim arzulanan düzeye ulaşmaz; aksak topal olur.
Kadın kocasına; "Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor" demiş. Kocası ona bakmış, hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş. Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah aynı yorumu yapmaya devam etmiş. Bir ay kadar sonra, bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmış; "Bak, çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba?"
Zira başkalarını izlerken, başkalarına odaklanırken, gördüklerimiz baktığımız pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır! BİR HİKÂYE BİR DERS Genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar. Sabah kahvaltı yaparlarken, komşu da çamaşırları asıyormuş. Kadın kocasına; "Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor" demiş.
Bilgelik der ki, "Anlamak, anlaşılmaktan önce gelir. Anla ki, daha kolay anlasınlar seni. Anlarsan, anlaşılabilirsin." İdrak Etmek Şefkat ve empatinin güdülenmesiyle şekillenen idrak, anlayışı büyütür. İlişkilerde rahatlama sağlar. Ancak öyle olsa da, insan(lar) farklı anlama kapasitesine, farklı idrak düzeyine, farklı değerlere, farklı tutumlara sahiptir.
"Olmak" ve ‘‘sahip olmak" farklı anlam taşıyan iki ayrı kavramdır. Bu iki kavramın anlam dünyasında iç içe geçmiş birbirinden farklı çok verimli ayrım(lar) vardır. O verimli ayrım(lar) anlaşıldığında hayatın akışı da, hazzı da daha çok verimli olur. İnsan önce olmalıdır. Sonra sahip olma yolunda ilerlemelidir. Sahip olunanlara değer vererek, sahiplenerek ve de sahip çıkarak.
"Olmak" ve ‘‘sahip olmak" farklı anlam taşıyan iki ayrı kavramdır. Bu iki kavramın anlam dünyasında iç içe geçmiş birbirinden farklı çok verimli ayrım(lar) vardır. O verimli ayrım(lar) anlaşıldığında hayatın akışı da, hazzı da daha çok verimli olur. İnsan önce olmalıdır. Sonra sahip olma yolunda ilerlemelidir. Sahip olunanlara değer vererek, sahiplenerek ve de sahip çıkarak.
"Olmak" ve ‘‘sahip olmak" farklı anlam taşıyan iki ayrı kavramdır. Bu iki kavramın anlam dünyasında iç içe geçmiş birbirinden farklı çok verimli ayrım(lar) vardır. O verimli ayrım(lar) anlaşıldığında hayatın akışı da, hazzı da daha çok verimli olur. İnsan önce olmalıdır. Sonra sahip olma yolunda ilerlemelidir. Sahip olunanlara değer vererek, sahiplenerek ve de sahip çıkarak.
"Olmak" ve ‘‘sahip olmak" farklı anlam taşıyan iki ayrı kavramdır. Bu iki kavramın anlam dünyasında iç içe geçmiş birbirinden farklı çok verimli ayrım(lar) vardır. O verimli ayrım(lar) anlaşıldığında hayatın akışı da, hazzı da daha çok verimli olur. İnsan önce olmalıdır. Sonra sahip olma yolunda ilerlemelidir. Sahip olunanlara değer vererek, sahiplenerek ve de sahip çıkarak.
"Olmak" ve ‘‘sahip olmak" farklı anlam taşıyan iki ayrı kavramdır. Bu iki kavramın anlam dünyasında iç içe geçmiş birbirinden farklı çok verimli ayrım(lar) vardır. O verimli ayrım(lar) anlaşıldığında hayatın akışı da, hazzı da daha çok verimli olur. İnsan önce olmalıdır. Sonra sahip olma yolunda ilerlemelidir. Sahip olunanlara değer vererek, sahiplenerek ve de sahip çıkarak..
Bu iki kavramın anlam dünyasında iç içe geçmiş birbirinden farklı çok verimli ayrım(lar) vardır. O verimli ayrım(lar) anlaşıldığında hayatın akışı da, hazzı da daha çok verimli olur. İnsan önce olmalıdır. Sonra sahip olma yolunda ilerlemelidir. Sahip olunanlara değer vererek, sahiplenerek ve de sahip çıkarak.. Sahiplenme, kendi öz varlığı gibi düşünme, öz varlığı gibi ve hatta ondan daha fazla kollama anlamına gelir. Sahip çıkma ise bir şeyi koruma, kollama, koruyucusu olma davranışıdır.
İnsan önce olmalıdır. Sonra sahip olma yolunda ilerlemelidir. Sahip olunanlara değer vererek, sahiplenerek ve de sahip çıkarak.. OLMAK YOLUNDA SAHİP OLMAK "Olmak" ve ‘‘sahip olmak" farklı anlam taşıyan iki ayrı kavramdır. Bu iki kavramın anlam dünyasında iç içe geçmiş birbirinden farklı çok verimli ayrım(lar) vardır.O verimli ayrım(lar) anlaşıldığında hayatın akışı da, hazzı da daha çok verimli olur.
Yaşama sevinci, hayatın en değerli şeyidir. Ve insanın iç dünyasındadır. O iç dünya; iki benlikten oluşur: Birincisi, hakiki benlik, yani ruhani benliktir. İkincisi, sahte benlik, yani nefsani benliktir. Sahte benlik dizginlenmeden, yaşam sevincini ve enerjisini ortaya çıkaran hakiki benlik tezahür etmez.Bencilliği ve kötülüğü emreden sahte benliğin tüm tezahürleri kendini bulma, kendini bilme, kendini tanıma ve kendini gerçekleştirme yolculuğunda -(kim olduğunu, nereden geldiğini, nereye gideceğini, yaşamdaki görevinin ne olduğunu)
Bilgi zordur ama hayatı kolaylaştırır; cehalet kolaydır ama hayatı zorlaştırır. Bilgi pahalı görünür ama hayata bereket kazandırır; cehalet ucuzdur ama hayatı yoksullaştırır.Bilgi ve Cehalet Bilgi tekildir; cehalet çoğuldur. Bilge azdır; cahil çoktur. Bilgeler yalnızdır; cahiller güruhtur. Bilgi zordur; cehalet kolaydır. Bilge dinler; cahil konuşur. Bilge var olanı gözlemler ve anlatır; cahil kurgular ve varsayar. Bilgi derindir; cehalet sığdır. Bilgi kazanılır; cehalet bulaşır.
Kadim zamanlardan beri, tarihin her döneminde insan daima bir hazine arayışı içinde olmuştur. Çabalar bazen boşa çıksa da insanın bu arayışı hep devam edegelmiştir. Görünen o ki etmeyi de sürdürecektir. Ama aslında insanın aradığı hazine kendi ruhunda, yani egosundan arınmış saf özünden başka bir yerde değildir. kutsal hazinenin kendi iç dünyasında olduğunu görüp anladığında ve bunu kalben özümsemeye başladığında, kendisine ve varoluşa dair çok farklı bir bakış kazanmış olacaktır.
Ruhum bana fısıldadı ve güçlü ve zayıf olarak ikiye ayırdığım insanların aslında benim gibi olduğunu söyledi. Acıdığım veya imrendiğim insanların, takip ettiğim veya meydan okuduğum insanlardan aslında hiçbir farkım olmadığını söyledi. Biliyorum benim özüm, onların özü. Benim vicdanım, onların vicdanı. Benim içimde parlayan ışık, onlar sayesinde yanıyor.
Her birimizin içindeki hayatın sesi diğerine teğet geçiyor ve rehberliğiyle yalnızlığımızı unutturacağına, bizleri daha çok yalnızlaştırıyor. Kelimeler bildiğimiz anlamlarında değiller sanki. Hâlbuki kulak vermeyi hatırlarsak, bu döngü kendiliğinden kırılacaktır. Nefsanî bulutlar dağılmaya başlayacaktır. Hayatın içsel sesini daha rahat ve daha sağlıklı duymuş oluruz.
Özü itibarıyla insan beden giymiş ruhtur. Bu dünyada insanlığı deneyimleyen ruhani/manevi bir varlıktır. Bu nedenle, samimi bir ruhaniyetin/maneviyatın ölçütleri ve yaklaşımları içsel dünyada işlerlik kazanmadan hakiki insanlık deneyimlenemez ve de kaim olamaz. Dolayısıyla hakiki insanlık samimi bir ruhaniyetin ölçütleri ile kaim olur.
Özü itibarıyla insan beden giymiş ruhtur. Bu dünyada insanlığı deneyimleyen ruhani/manevi bir varlıktır. Bu nedenle, samimi bir ruhaniyetin/maneviyatın ölçütleri ve yaklaşımları içsel dünyada işlerlik kazanmadan hakiki insanlık deneyimlenemez ve de kaim olamaz. Dolayısıyla hakiki insanlık samimi bir ruhaniyetin ölçütleri ile kaim olur.
Özü itibarıyla insan beden giymiş ruhtur. Bu dünyada insanlığı deneyimleyen ruhani/manevi bir varlıktır. Bu nedenle, samimi bir ruhaniyetin/maneviyatın ölçütleri ve yaklaşımları içsel dünyada işlerlik kazanmadan hakiki insanlık deneyimlenemez ve de kaim olamaz. Dolayısıyla hakiki insanlık samimi bir ruhaniyetin ölçütleri ile kaim olur.
Özü itibarıyla insan beden giymiş ruhtur. Bu dünyada insanlığı deneyimleyen ruhani/manevi bir varlıktır. Bu nedenle, samimi bir ruhaniyetin/maneviyatın ölçütleri ve yaklaşımları içsel dünyada işlerlik kazanmadan hakiki insanlık deneyimlenemez ve de kaim olamaz. Dolayısıyla hakiki insanlık samimi bir ruhaniyetin ölçütleri ile kaim olur.
Özü itibarıyla insan beden giymiş ruhtur. Bu dünyada insanlığı deneyimleyen ruhani/manevi bir varlıktır. Bu nedenle, samimi bir ruhaniyetin/maneviyatın ölçütleri ve yaklaşımları içsel dünyada işlerlik kazanmadan hakiki insanlık deneyimlenemez ve de kaim olamaz. Dolayısıyla hakiki insanlık samimibir ruhaniyetin ölçütleri ile kaim olur.
Kardu (Cudi) Dağının eteklerinde çıktığımız keşif gezisinde o temiz oksijenin teneffüsüyle, Hassana kanyonunda bulunan ve ‘‘rahiplerin mağarası’’ ismi ile bilinen meşhur inziva hücresini de görmüş oldum. O hücreye girerken, efkârlandım. Nefislerini terbiye etmek üzere tarihte o hücreye kapanan rahipleri rahmet ve saygıyla anarken, büyük filozof Aziz Pavlus'un şu sözüyle kendime geldim ve güncelleme mahiyetinde hissiyatımı yazmaya koyuldum.
Özü itibarıyla insan beden giymiş ruhtur. Bu dünyada insanlığı deneyimleyen ruhani/manevi bir varlıktır. Bu nedenle, samimi bir ruhaniyetin/maneviyatın ölçütleri ve yaklaşımları içsel dünyada işlerlik kazanmadan hakiki insanlık deneyimlenemez ve de kaim olamaz. Dolayısıyla hakiki insanlık samimi bir ruhaniyetin ölçütleri ile kaim olur.
صدر العدد الجديد من مجلة بانيبال والذي يحمل التسلسل (50) عن المديرية العامة للثقافة والفنون السريانية بإقليم كوردستان، بنسختين ورقية وإلكترونية، وجاء حافلاً بالموضوعات الغزيرة والأبحاث والدراسات المتنوعة. وتصدر العدد (كلمة أولى) للمدير العام للثقافة والفنون السريانية كلدو رمزي أوغنا، أوضح فيها أنها مجلتكم الغراء “بانيبال” تواصل مسيرتها بدعمكم ومساندتكم لها وتشجيعكم غير المحدود رغم الأزمات المالية، إلا أنها وبجهود كتابنا وباحثينا وأدبائنا ومساندتكم لنا برفدها بنتاجات رائعة سوف تستمر وطموحنا بمزيد من التألق والإبداع وهو الآخر بلا حدود.
Dünyanın en harika şeylerinden biridir, kitap okuyan insanı (kadını-erkeği) seyretmek… Onun kapıldığı dünyaya bir de dışarıdan bakmak… Bir insanın (kadının-erkeğin) elinde kitap varsa eğer o insan (kadın-erkek) ışık saçar, parıldar. Etrafı artık sadece onun parıltısıyla aydınlanır. Güneş, önünde şapka çıkartır.
Kültür, yaşama ve benlik algısına; gelişimin temeline katkı sunar. İnsanın düşünsel başarısı dilin ve kültürün gelişimine; dilin ve kültürün başarısı da, insana ve topluma bağlıdır. Bu ikisi yekdiğerini tamamlamakta ve var etmektedir. Sosyolojik manada kültürün ürünü olan insan, aynı zamanda kültürün taşıyıcısı, yaşatıcısı ve geliştiricisi konumundadır.
Yaptığınız iyilik, sergilediğiniz kibarlık, gösterdiğiniz sevgi ve iyi niyet size pek çok farklı şekilde geri dönecektir. Tıpkı hayvanların korku sinyallerini almaları gibi birçok insan da hassastır. Sakladığınızı sandığınız düşünceler sesinizle, mimiklerinizle ve beden dilinizle yayılır.
Bir gün uyanacaksın fiziksel olarak değil ruhsal olarak. Gerçekten kim olduğuna, bu dünyadaki misyonuna ve varlığı yöneten değerlere uyanacaksın. Uyandığında içinde bulunduğun her durum anlamlı olacak. Daha fazla acı ya da ıstırap olmayacak. Tüm geçmişin minnettarlıkla görülecek ve her deneyim gelişmen için gerekli ve önemli.
Hz. Süleyman’ın Bilgelik kitabında şöyle yazılıdır: İnsanın ruhu Rabbin ışığıdır. İç varlığın derinliklerine işler (20: 27). Bu nedenle Robert Burton (1577-1640) şöyle yazar: Ruhumuzun ışığını canlı tutmak, dünyadaki en büyük ve önemli mücadele(miz)dir.
İyiliğin ve hakikatin özü değişmezdir. Değişen insanın algılarıdır. İdrakidir. Okuma tarzıdır. Yanlış analizleridir. Tecrübesidir. Derinliği ve sığlığıdır. Toyluğu ve tokluğudur. Bir insanda yaşam ve benlik algısı geliştikçe, dönüştükçe, iyiliğe ve hakikate bakışı da, o oranda değişir. Değerlendirme sistemi ve kapasitesi de, pozitif yönde evirilme yaşar.
Bu yazı kaliteli insan algısını yükseltmek için kaleme alınmıştır. Bir toplumun yükselmesi kaliteli insanların sayısının artmasıyla sağlanabilir. Bu yaygınlaştırılabilir. Ancak önce bunu fark etmek ve özendirmek gerekir.Haz ve menfaat odaklı bir toplumda bunu yaygınlaştırmak kolay değildir ancak insana lazım olan budur.
‘‘Bildiğini bilen insandan kendini bilen insana’’ geçiş sürecine katkı sunma anlamında zaman zaman mezarlık ziyareti yapmak çok önemlidir. Yaşamın gelgitlerinde ve güncelin akıntılarında kendimizi dinleme, kendimizi bulma ve faniliğimizi hatırlatma konusunda bizi cesaretlendirir. Çünkü insan fiziksel dünyayı ve maddeyi tanımada mesafeler kaydetmişse de, aynı başarıyı -maalesef- kendini tanımada elde edememiştir.
‘‘Bildiğini bilen insandan kendini bilen insana’’ geçiş sürecine katkı sunma anlamında zaman zaman mezarlık ziyareti yapmak çok önemlidir. Yaşamın gelgitlerinde ve güncelin akıntılarında kendimizi dinleme, kendimizi bulma ve faniliğimizi hatırlatma konusunda bizi cesaretlendirir. Çünkü insan fiziksel dünyayı ve maddeyi tanımada mesafeler kaydetmişse de, aynı başarıyı -maalesef- kendini tanımada elde edememiştir.
‘‘Bildiğini bilen insandan kendini bilen insana’’ geçiş sürecine katkı sunma anlamında zaman zaman mezarlık ziyareti yapmak çok önemlidir. Yaşamın gelgitlerinde ve güncelin akıntılarında kendimizi dinleme, kendimizi bulma ve faniliğimizi hatırlatma konusunda bizi cesaretlendirir. Çünkü insan fiziksel dünyayı ve maddeyi tanımada mesafeler kaydetmişse de, aynı başarıyı -maalesef- kendini tanımada elde edememiştir.
‘‘Bildiğini bilen insandan kendini bilen insana’’ geçiş sürecine katkı sunma anlamında zaman zaman mezarlık ziyareti yapmak çok önemlidir. Yaşamın gelgitlerinde ve güncelin akıntılarında kendimizi dinleme, kendimizi bulma ve faniliğimizi hatırlatma konusunda bizi cesaretlendirir. Çünkü insan fiziksel dünyayı ve maddeyi tanımada mesafeler kaydetmişse de, aynı başarıyı -maalesef- kendini tanımada elde edememiştir.\
‘‘Bildiğini bilen insandan kendini bilen insana’’ geçiş sürecine katkı sunma anlamında zaman zaman mezarlık ziyareti yapmak çok önemlidir. Yaşamın gelgitlerinde ve güncelin akıntılarında kendimizi dinleme, kendimizi bulma ve faniliğimizi hatırlatma konusunda bizi cesaretlendirir. Çünkü insan fiziksel dünyayı ve maddeyi tanımada mesafeler kaydetmişse de, aynı başarıyı -maalesef- kendini tanımada elde edememiştir.
Mardin Emek ve Demokrasi Platformu’nun düzenlediği anadil etkinliği üç dilde yapıldı. Programa Herdem Merwanî, Ömer Gültekin ve Yusuf Beğtaş panelist olarak katıldı. Panelin moderatörlüğünü yapan yazar Mehmet Dinç açılışta yaptığı konuşmada; anadilin insanın yurdu olduğunu, bu nedenle yeryüzünde konuşulan her dilin el uzatılmayacak kadar kutsal olduğunu söyledi.
Herkesin kendi anadilini özgürce edinmesine ve geliştirmesine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için kutlanan bu gün, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nun kararıyla 21 Şubat 2000 tarihinden itibaren Dünya Anadili Günü olarak kutlanmaktadır. Zira anadili insanın haysiyetidir. Yaşam hakkı kadar kutsaldır.
Herkesin kendi anadilini özgürce edinmesine ve geliştirmesine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için kutlanan bu gün, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nun kararıyla 21 Şubat 2000 tarihinden itibaren Dünya Anadili Günü olarak kutlanmaktadır. Zira anadili insanın haysiyetidir. Yaşam hakkı kadar kutsaldır.
Herkesin kendi anadilini özgürce edinmesine ve geliştirmesine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için kutlanan bu gün, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nun kararıyla 21 Şubat 2000 tarihinden itibaren Dünya Anadili Günü olarak kutlanmaktadır. Zira anadili insanın haysiyetidir. Yaşam hakkı kadar kutsaldır.
Herkesin kendi anadilini özgürce edinmesine ve geliştirmesine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için kutlanan bu gün, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nun kararıyla 21 Şubat 2000 tarihinden itibaren Dünya Anadili Günü olarak kutlanmaktadır. Zira anadili insanın haysiyetidir. Yaşam hakkı kadar kutsaldır.
Yaşam sabiteler ve değişkenlerle kaimdir. İnsanın sabiteleri güçlü olmak zorundadır. Sabiteler olmazsa, değişkenler sabitelerin yerine geçer. Sabiteler, insanın görünmeyen ruhani dünyasını; değişkenler ise, fiziki dünyasını var eder. Sabite ruhtur, değişken bedendir. Sabite manadır, değişken maddedir.
Herkesin kendi anadilini özgürce edinmesine ve geliştirmesine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için kutlanan bu gün, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nun kararıyla 21 Şubat 2000 tarihinden itibaren Dünya Anadili Günü olarak kutlanmaktadır. Zira anadili insanın haysiyetidir. Yaşam hakkı kadar kutsaldır.
Herkesin kendi anadilini özgürce edinmesine ve geliştirmesine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için kutlanan bu gün, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nun kararıyla 21 Şubat 2000 tarihinden itibaren Dünya Anadili Günü olarak kutlanmaktadır. Zira anadili insanın haysiyetidir. Yaşam hakkı kadar kutsaldır.
Nasıl yerçekimi evreni bir arada tutan bir yapıştırıcı ise, denge de evrenin sırlarının kapısını açan anahtardır. Denge; beden, zihin ve duygularımız, varlığımızın her boyutu için geçerlidir. Yaptığımız her şeyde, az ya da çok yaptığımızı bize hatırlatır. Yaşam sarkacımız ya da alışkanlıklarımız en uçlara gittiğinde diğer uca gitmemiz de kaçınılmazdır.
Egzersiz yapma sıklığımız, beslenmemize dikkat edip etmediğimiz, içki, sigara alışkanlığımız, kendimize ayırdığımız zaman, kendimize duyduğumuz saygıyla ortaya çıkan yaşam biçimimiz kendimiz hakkında birçok şeyi ele verir.
Yaşam sabiteler ve değişkenlerle kaimdir. İnsanın sabiteleri güçlü olmak zorundadır. Sabiteler olmazsa, değişkenler sabitelerin yerine geçer. Sabiteler, insanın görünmeyen ruhani dünyasını; değişkenler ise, fiziki dünyasını var eder. Sabite ruhtur, değişken bedendir. Sabite manadır, değişken maddedir.
Yaşam sabiteler ve değişkenlerle kaimdir. İnsanın sabiteleri güçlü olmak zorundadır. Sabiteler olmazsa,değişkenler sabitelerin yerine geçer. Sabiteler, insanın görünmeyen ruhani dünyasını;değişkenler ise, fiziki dünyasını var eder. Sabite ruhtur, değişken bedendir. Sabite manadır, değişken maddedir.
Yaşam sabiteler ve değişkenlerle kaimdir. İnsanın sabiteleri güçlü olmak zorundadır. Sabiteler olmazsa,değişkenler sabitelerin yerine geçer. Sabiteler, insanın görünmeyen ruhani dünyasını;değişkenler ise, fiziki dünyasını var eder. Sabite ruhtur, değişken bedendir. Sabite manadır, değişken maddedir.
Yaşam sabiteler ve değişkenlerle kaimdir. İnsanın sabiteleri güçlü olmak zorundadır. Sabiteler olmazsa, değişkenler sabitelerin yerine geçer. Sabiteler, insanın görünmeyen ruhani dünyasını; değişkenler ise, fiziki dünyasını var eder. Sabite ruhtur, değişken bedendir. Sabite manadır, değişken maddedir.
Yaşam sabiteler ve değişkenlerle kaimdir. İnsanın sabiteleri güçlü olmak zorundadır. Sabiteler olmazsa, değişkenler sabitelerin yerine geçer. Sabiteler, insanın görünmeyen ruhani dünyasını; değişkenler ise, fiziki dünyasını var eder. Sabite ruhtur, değişken bedendir. Sabite manadır, değişken maddedir.
Beni yavaşlat. Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir… Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele… Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver.
Toplumların çimentosu olan ve toplumu bir arada tutan ilkeler parçalanıp, kültür, etik, ahlak, hukuk, adalet gibi insanlığa dair tüm üst değerler yok edildikçe, toplum çöker, umudunu yitirir, her şey kokuşur, çoğunluk o kokuya alışır; hatta rahatsız olmayacak konuma gelir.
ܐܳܘ ܒܰܪ ܡܰܪܕܝܼܬܐ! ܦܰܓܪܰܢ ܗܳܢܳܐ ܡܶܬܚܰܙܝܳܢܳܐ ܒܰܝܬܐ ܗ̱ܘ ܕܪܘܼܚܰܢ ܠܐ ܡܶܬܚܰܙܝܳܢܝܼܬܳܐ. ܘܰܚܢܰܢ ܘܫܰܪܟܳܐ ܕܰܐ̱ܚܪ̈ܳܢܶܐ ܐܳܪ̈ܚܶܐ ܐܺܝܼܬܰܝܢ ܒܒܰܝܬܳܐ ܕܪܘܼܚܰܢ ܘܰܒܒܰܝܬܰܢ ܫܰܘܝܳܐ ܘܰܒܒܰܝܬܳܐ ܕܥܳܠܡܳܐ ܗܳܢܳܐ.
İnsan zihni terbiye edilmediğinde, başıboş bir halde olana maruz bırakıldığında kolayca cehenneme dönüşebilir. Ne de olsa zihin, bir örüntü mekanizması.
Her düşünce yaşam toprağına ekilen bir tohumdur. Her tohum, yapısı gereği fide ve ağaç olma oradan ormana dönüşme potansiyeline sahiptir.
Her düşünce yaşam toprağına ekilen bir tohumdur. Her tohum, yapısı gereği fide ve ağaç olma oradan ormana dönüşme potansiyeline sahiptir. Çünkü her ağaç kendi içinde meyveye dönüşen bir canlılık barındırır. Eğer iyi bir toprak, doğru havalandırma, yeterli su ve nitelikli bir ilgiyle beslenirse, tohum kesinlikle meyve verir.
Her düşünce yaşam toprağına ekilen bir tohumdur. Her tohum, yapısı gereği fide ve ağaç olma oradan ormana dönüşme potansiyeline sahiptir. Çünkü her ağaç kendi içinde meyveye dönüşen bir canlılık barındırır. Eğer iyi bir toprak, doğru havalandırma, yeterli su ve nitelikli bir ilgiyle beslenirse, tohum kesinlikle meyve verir.
Her düşünce yaşam toprağına ekilen bir tohumdur. Her tohum, yapısı gereği fide ve ağaç olma oradan ormana dönüşme potansiyeline sahiptir. Çünkü her ağaç kendi içinde meyveye dönüşen bir canlılık barındırır. Eğer iyi bir toprak, doğru havalandırma, yeterli su ve nitelikli bir ilgiyle beslenirse, tohum kesinlikle meyve verir.
Her düşünce yaşam toprağına ekilen bir tohumdur. Her tohum, yapısı gereği fide ve ağaç olma oradan ormana dönüşme potansiyeline sahiptir.
Yedi Büyükbaba Öğretisi olarak da bilinen Yedi Kutsal Öğreti, Kuzey Amerika'nın İlk Milletler halkı tarafından nesilden nesile aktarılan bir dizi öğretidir. Bu öğretiler anlamlı ve tatmin edici bir yaşam sürmek için yol gösterici ilkelerdir ve insanoğlu, doğa ve ilahi olan arasında uyumlu bir ilişki sürdürmek için gereklidir.
ܣܦܝܼܩܘܼܬܐ ܡ̇ܢ ܠܐ ܡܶܬܡܰܠܝܳܐ ܐܠܐ ܒܡܰܠܝܘܼܬܐ. ܘܰܟܡܳܐ ܕܡܶܬܡܰܠܝܳܐ ܝܰܬܝܼܪ ܣܳܓܝܳܐ ܣܦܝܼܩܘܼܬܐ. ܒܰܕ ܠܰܝܬ ܡܰܠܝܘܼܬܐ (ܓܡܝܼܪܬܐ) ܕܠܰܝܬ ܒܗ̇ ܚܰܣܝܼܪܘܼܬܐ. ܐܠܐ ܥܡ ܗܕܐ ܡܬܡܰܠܝܳܐ ܡܢܳܬܐ ܡܼܶܢ ܣܦܝܼܩܘܼܬܐ ܘܡܶܫܬܰܡܠܝܳܐ ܡܢܳܬܐ ܡܼܶܢ ܒܨܝܪܘܼܬܐ ܕܗܿܰܘ ܡܿܰܢ ܕܣܳܥܪ ܘܰܡܝܰܩܰܪ ܠܡܰܠܦ̈ܢܐ ܒܚܺܝܼܪ̈ܐ ܘܰܣܦܺܝܪ̈ܐ ܘܢܰܗܺܝܼܪ̈ܐ ܒܪܘܼܚܳܐ ܫܦܺܝܼܬܐ ܕܣܘܼܟܳܠܐ.
Ey vücudundaki ellerini her gün su ile yıkayan sen! Türlü ayıplarla dolu o nefsin küflerini neden yıkamazsın? Doğal haliyle (bile) pis kokan şeyi nasıl temizleyeceksin?! Karanlık o (bedeni) mezara koyduğunda (işte o zaman) bir hayli kokacaktır. Ey Grigoryos! Damadın gelişi yakındır, uyuma.
Kültür, bir toplumun ruhunu ve geçmişini yansıtan bir aynadır. Mezopotamya coğrafyasında özgün ve derin geçmişe sahip Süryani kültürünün görünmeyen gizemli ruhu, içsel dönüşümü sağlayan zengin bir manevi mirasın taşıyıcısıdır. Zira o ruh, yaşatan ve özgürleştiren kadim bir felsefeyle işlenerek günümüze kadar gel(ebil)miştir.
“Bir bardak suya bir avuç tuz dökerseniz su içilmez olur. Tuzu bir nehre dökerseniz, insanlar içmek, yemek pişirmek ve yıkanmak için nehirden su almayı sürdürebilirler. Nehir çok büyüktür; alma, kucaklama ve dönüştürme kapasitesi vardır. Kalplerimiz küçükse anlayışımız, şefkatimiz sınırlıdır ve acı çekeriz. Başkalarını ve onların eksikliklerini sindiremez, kabul edemez ve değişmelerini isteriz.
Hayatın gailesi ve akışı içinde farkında bile olmadığımız ama sıkıntıları çoğaltan ve hayatı zindana çeviren bazı tutumlar vardır. O tutumları tetikleyen nedenleri -(veya kavramları)- bilmeden o olumsuz durumu tedavi etmek, iyileştirmek mümkün değildir.
Hayatın gailesi ve akışı içinde farkında bile olmadığımız ama sıkıntıları çoğaltan ve hayatı zindana çeviren bazı tutumlar vardır. O tutumları tetikleyen nedenleri -(veya kavramları)- bilmeden o olumsuz durumu tedavi etmek, iyileştirmek mümkün değildir.
Hayatın gailesi ve akışı içinde farkında bile olmadığımız ama sıkıntıları çoğaltan ve hayatı zindana çeviren bazı tutumlar vardır. O tutumları tetikleyen nedenleri -(veya kavramları)- bilmeden o olumsuz durumu tedavi etmek, iyileştirmek mümkün değildir.
Hayatın gailesi ve akışı içinde farkında bile olmadığımız ama sıkıntıları çoğaltan ve hayatı zindana çeviren bazı tutumlar vardır. O tutumları tetikleyen nedenleri -(veya kavramları)- bilmeden o olumsuz durumu tedavi etmek, iyileştirmek mümkün değildir.
Hayatın gailesi ve akışı içinde farkında bile olmadığımız ama sıkıntıları çoğaltan ve hayatı zindana çeviren bazı tutumlar vardır. O tutumları tetikleyen nedenleri -(veya kavramları)- bilmeden o olumsuz durumu tedavi etmek, iyileştirmek mümkün değildir.
Kendini Beğenmişlik ve Ruhun İletişimi Hayatın gailesi ve akışı içinde farkında bile olmadığımız ama sıkıntıları çoğaltan ve hayatı zindana çeviren bazı tutumlar vardır. O tutumları tetikleyen nedenleri -(veya kavramları)- bilmeden o olumsuz durumu tedavi etmek, iyileştirmek mümkün değildir.
Hayatın gailesi ve akışı içinde farkında bile olmadığımız ama sıkıntıları çoğaltan ve hayatı zindana çeviren bazı tutumlar vardır. O tutumları tetikleyen nedenleri -(veya kavramları)- bilmeden o olumsuz durumu tedavi etmek, iyileştirmek mümkün değildir.
حالتنا الطبيعية هي الروح. وجوهر تلك الروح هو الحب النقي. إنها الصدق. إنها لطيفة. إنها الرحمة. إنها العدالة. إنها المساوة. إنها الأخلاق. إنها الفضيلة. إنها كل ما هو جيد. لأن ذلك الجوهر وتلك النفس هما انعكاس إلهي. ولا يوجد شيء باسم الشر والأنانية في ذلك الجوهر وتلك النفس.
المادة ليست في القشرة، بل في الوجود الداخلي. وكما قال أحد الحكماء: "إذا أردت الجوهر، فاكسر القشرة". إذا لم يتم كسر القشرة، فإن الجوهر غير معروف. لن يتم الكشف عنه. إذا لم تتشقق قشرة البيضة، فإن ذلك الفرخ الجميل، رمز الحياة، لا يمكن أن يعود إلى الحياة أو يخرج.
جميع الطقوس التي يتم إجراؤها في كنائس الرب تخدم غرضًا نهائيًا. سواء كان عيدًا أو صومًا أو أي طقوس أخرى، كل ذلك ليصححنا من خلال الاقتراب من الفضيلة وبلوغ التطور الأسمى. مار سويريوس الأنطاكي (459-533)
إن البقاء على نفس مستوى الوعي الناتج عن التكيف والتصورات الراسخة والعادات والعوامل البيئية دون تجديد طريقة تفكيرك، وعدم معرفة ما لا تعرفه، يسمم الحياة. وهذا موقف سيء يجعل الحياة معقدة وصعبة. لذلك، فإن الانفتاح على تعلم معلومات جديدة أمر ذو قيمة كبيرة لتنمية وسلام الحياة الفردية والعامة.
«ܟܰܕ ܒܥܰܝܢܳܐ ܕܗܰܘܢܳܐ ܚܳܐܰܪ ܐܰܢ̱ܬ. ܠܝܼ ܐܶܢܳܐ ܚܳܙܶܝܬ. ܐܶܠܐ܆ ܟܰܕ ܒܥܰܝܢܳܐ ܕܠܶܒܳܐ ܚܳܐܰܪ ܐܰܢ̱ܬ܆ ܠܳܟ ܐܰܢ̱ܬ ܚܳܙܶܝܬ.». ܣܰܟܠܘܼܬܐ ܘܐܶܢܳܢܳܝܘܼܬܐ ܬܪܶܝܢ ܚܰܝ̈ܠܐ ܐܶܢܘܢ ܪ̈ܰܒܶܐ ܒܪܰܡ ܦܪ̈ܺܝܼܫܶܐ ܕܣܳܪܚܺܝܼܢ ܘܢܳܟܶܝܢ ܗܰܝܡܳܢܘܼܬܳܐ ܘܰܡܚܰܒܠܺܝܼܢ ܡܘܼܙܳܓܳܐ ܬܰܩܢܳܐ ܕܒܰܪܢܳܫܳܐ. ܘܣܰܟܠܘܼܬܐ ܣܳܟܪܳܐ ܥܰܝ̈ܢܳܐ ܕܪܘܼܚܳܐ ܘܗܰܘܢܳܐ. ܘܰܡܬܰܪܣܝܳܐ ܠܐܶܢܳܢܳܝܘܼܬܐ ܗܿܝ ܕܣܳܕܩܳܐ ܘܦܳܠܓܳܐ ܘܣܳܚܦܳܐ ܠܬܘܼܩܳܢܳܐ.
ܡܰܪܕܘܼܬܐ ܣܘܼܪܝܳܝܬܐ ܡܿܢ ܐܰܡܝܼܢܘܼܬܐ ܐܝܬܝܗܿ ܕܰܡܕܝܼܢܳܝܘܼܬܐ ܥܰܬܝܼܩܬܳܐ ܕܒܝܬ݂ܢܗܪܝܢ. ܘܫܳܩܝܳܐ ܘܡܶܬܬܰܪܣܝܳܐ ܡܼܢ ܘܰܪ̈ܝܼܕܶܝܗܿ ܫܝܼ̈ܬܳܢܳܝܶܐ. ܘܩܰܢܝܳܐ ܥܘܼܡܩܳܐ ܘܚܶܟܡܬܐ ܕܝܘܼ̈ܒܳܠܶܝܗܿ ܥܒܺܝܼܪ̈ܶܐ. ܘܐܺܝܼܬܶܝܗܿ ܚܕܳܐ ܡܼܢ ܡܰܪ̈ܕܘܳܬ݂ܐ ܫܶܪ̈ܫܳܢܳܝܳܬܐ ܕܡܰܕܢܚܳܐ.
«ܟܰܕ ܒܥܰܝܢܳܐ ܕܗܰܘܢܳܐ ܚܳܐܰܪ ܐܰܢ̱ܬ. ܠܝܼ ܐܶܢܳܐ ܚܳܙܶܝܬ. ܐܶܠܐ܆ ܟܰܕ ܒܥܰܝܢܳܐ ܕܠܶܒܳܐ ܚܳܐܰܪ ܐܰܢ̱ܬ܆ ܠܳܟ ܐܰܢ̱ܬ ܚܳܙܶܝܬ.». ܣܰܟܠܘܼܬܐ ܘܐܶܢܳܢܳܝܘܼܬܐ ܬܪܶܝܢ ܚܰܝ̈ܠܐ ܐܶܢܘܢ ܪ̈ܰܒܶܐ ܒܪܰܡ ܦܪ̈ܺܝܼܫܶܐ ܕܣܳܪܚܺܝܼܢ ܘܢܳܟܶܝܢ ܗܰܝܡܳܢܘܼܬܳܐ ܘܰܡܚܰܒܠܺܝܼܢ ܡܘܼܙܳܓܳܐ ܬܰܩܢܳܐ ܕܒܰܪܢܳܫܳܐ. ܘܣܰܟܠܘܼܬܐ ܣܳܟܪܳܐ ܥܰܝ̈ܢܳܐ ܕܪܘܼܚܳܐ ܘܗܰܘܢܳܐ. ܘܰܡܬܰܪܣܝܳܐ ܠܐܶܢܳܢܳܝܘܼܬܐ ܗܿܝ ܕܣܳܕܩܳܐ ܘܦܳܠܓܳܐ ܘܣܳܚܦܳܐ ܠܬܘܼܩܳܢܳܐ.
ܡܰܪܕܘܼܬܐ ܣܘܼܪܝܳܝܬܐ ܡܿܢ ܐܰܡܝܼܢܘܼܬܐ ܐܝܬܝܗܿ ܕܰܡܕܝܼܢܳܝܘܼܬܐ ܥܰܬܝܼܩܬܳܐ ܕܒܝܬ݂ܢܗܪܝܢ. ܘܫܳܩܝܳܐ ܘܡܶܬܬܰܪܣܝܳܐ ܡܼܢ ܘܰܪ̈ܝܼܕܶܝܗܿ ܫܝܼ̈ܬܳܢܳܝܶܐ. ܘܩܰܢܝܳܐ ܥܘܼܡܩܳܐ ܘܚܶܟܡܬܐ ܕܝܘܼ̈ܒܳܠܶܝܗܿ ܥܒܺܝܼܪ̈ܶܐ. ܘܐܺܝܼܬܶܝܗܿ ܚܕܳܐ ܡܼܢ ܡܰܪ̈ܕܘܳܬ݂ܐ ܫܶܪ̈ܫܳܢܳܝܳܬܐ ܕܡܰܕܢܚܳܐ.
All rituals performed in the churches of the Lord serve an ultimate purpose. Whether it is a holiday, a fast or some other ritual, they are all designed to improve us by bringing us closer to the virtuous and achieving higher development.
جميع الطقوس التي يتم إجراؤها في كنائس الرب تخدم غرضًا نهائيًا. سواء كان عيدًا أو صومًا أو أي طقوس أخرى، كل ذلك ليصححنا من خلال الاقتراب من الفضيلة وبلوغ التطور الأسمى.
ܡܰܪܕܘܼܬܐ ܣܘܼܪܝܳܝܬܐ ܡܿܢ ܐܰܡܝܼܢܘܼܬܐ ܐܝܬܝܗܿ ܕܰܡܕܝܼܢܳܝܘܼܬܐ ܥܰܬܝܼܩܬܳܐ ܕܒܝܬ݂ܢܗܪܝܢ. ܘܫܳܩܝܳܐ ܘܡܶܬܬܰܪܣܝܳܐ ܡܼܢ ܘܰܪ̈ܝܼܕܶܝܗܿ ܫܝܼ̈ܬܳܢܳܝܶܐ. ܘܩܰܢܝܳܐ ܥܘܼܡܩܳܐ ܘܚܶܟܡܬܐ ܕܝܘܼ̈ܒܳܠܶܝܗܿ ܥܒܺܝܼܪ̈ܶܐ. ܘܐܺܝܼܬܶܝܗܿ ܚܕܳܐ ܡܼܢ ܡܰܪ̈ܕܘܳܬ݂ܐ ܫܶܪ̈ܫܳܢܳܝܳܬܐ ܕܡܰܕܢܚܳܐ. ܘܰܡܫܰܪܝܳܐ ܒܕܘܼܟܳܝܳܐ ܘܫܘܼܝܳܢܳܐ ܓܰܘܳܝܳܐ ܕܨܰܘܒܳܐ ܬܪܝܼܨܳܐ ܘܢܰܘܚܳܐ ܒܰܣܝܼܡܳܐ ܕܒܰܪܢܳܫܳܐ ܘܓܰܘܳܐ[1]. ܘܩܰܢܝܳܐ ܚܘܼ̈ܟܳܡܐ ܚܳܙ̈ܝܰܝ ܪܘܼܚܩܳܐ ܕܢܳܩܠܺܝܼܢ ܐܘܼܪܚܳܐ «ܕܪܶܥܝܳܢܳܐ ܘܫܘܼܘܫܳܛܐ» ܫܘܳܬ ܩܕܳܡ ܗܶܢܝܘܿܟܳܐ ܘܚܳܙܘܿܩܳܐ ܒܗܘܼܕܳܝܳܐ ܘܫܘܼܒܳܠܐ ܕܡܶܬܒܰܥܝ̈ܳܢܝܳܬܐ..
Çoğu kez geri dönmek isteyip de dönemediğimiz yıllardan bahsediyorum. Bazen iyi, bazen de kötü tat bırakan o çocukluk yıllarından. İnsanın hayatına olumlu-olumsuz yönler çizen ve geleceği şekillendiren o güçlü yıllar…
Çoğu kez geri dönmek isteyip de dönemediğimiz yıllardan bahsediyorum. Bazen iyi, bazen de kötü tat bırakan o çocukluk yıllarından. İnsanın hayatına olumlu-olumsuz yönler çizen ve geleceği şekillendiren o güçlü yıllar…
Çoğu kez geri dönmek isteyip de dönemediğimiz yıllardan bahsediyorum. Bazen iyi, bazen de kötü tat bırakan o çocukluk yıllarından. İnsanın hayatına olumlu-olumsuz yönler çizen ve geleceği şekillendiren o güçlü yıllar…
Çoğu kez geri dönmek isteyip de dönemediğimizyıllardan bahsediyorum. Bazen iyi, bazen de kötü tat bırakan o çocukluk yıllarından. İnsanın hayatınaolumlu-olumsuz yönler çizen ve geleceği şekillendiren o güçlü yıllar…
Çoğu kez geri dönmek isteyip de dönemediğimiz yıllardan bahsediyorum. Bazen iyi, bazen de kötü tat bırakan o çocukluk yıllarından. İnsanın hayatına olumlu-olumsuz yönler çizen ve geleceği şekillendiren o güçlü yıllar…
Çoğu kez geri dönmek isteyip de dönemediğimiz yıllardan bahsediyorum. Bazen iyi, bazen de kötü tat bırakan o çocukluk yıllarından. İnsanın hayatına olumlu-olumsuz yönler çizen ve geleceği şekillendiren o güçlü yıllar…
Çoğu kez geri dönmek isteyip de dönemediğimiz yıllardan bahsediyorum. Bazen iyi, bazen de kötü tat bırakan o çocukluk yıllarından. İnsanın hayatına olumlu-olumsuz yönler çizen ve geleceği şekillendiren o güçlü yıllar…
Erdemli olana ulaşmak ve ruhu coşturan sevinçlerin yolu kendini bilmekten, kendini tanımaktan geçer. Kendini bilmek, kendini tanımak ise yalnızca katıksız saf bir dikkatle kişinin bakışlarını içeriye çevirerek, kibirden ve egonun taleplerinden sıyrılmasıyla mümkün olur.
All rituals performed in the churches of the Lord serve an ultimate purpose. Whether it is a holiday, a fast or some other ritual, they are all designed to improve us by bringing us closer to the virtuous and achieving higher development.
«ܟܰܕ ܒܥܰܝܢܳܐ ܕܗܰܘܢܳܐ ܚܳܐܰܪ ܐܰܢ̱ܬ. ܠܝܼ ܐܶܢܳܐ ܚܳܙܶܝܬ. ܐܶܠܐ܆ ܟܰܕ ܒܥܰܝܢܳܐ ܕܠܶܒܳܐ ܚܳܐܰܪ ܐܰܢ̱ܬ܆ ܠܳܟ ܐܰܢ̱ܬ ܚܳܙܶܝܬ.». ܣܰܟܠܘܼܬܐ[2] ܘܐܶܢܳܢܳܝܘܼܬܐ ܬܪܶܝܢ ܚܰܝ̈ܠܐ ܐܶܢܘܢ ܪ̈ܰܒܶܐ ܒܪܰܡ ܦܪ̈ܺܝܼܫܶܐ ܕܣܳܪܚܺܝܼܢ ܘܢܳܟܶܝܢ ܗܰܝܡܳܢܘܼܬܳܐ ܘܰܡܚܰܒܠܺܝܼܢ ܡܘܼܙܳܓܳܐ ܬܰܩܢܳܐ ܕܒܰܪܢܳܫܳܐ. ܘܣܰܟܠܘܼܬܐ ܣܳܟܪܳܐ ܥܰܝ̈ܢܳܐ ܕܪܘܼܚܳܐ ܘܗܰܘܢܳܐ. ܘܰܡܬܰܪܣܝܳܐ ܠܐܶܢܳܢܳܝܘܼܬܐ ܗܿܝ ܕܣܳܕܩܳܐ ܘܦܳܠܓܳܐ ܘܣܳܚܦܳܐ ܠܬܘܼܩܳܢܳܐ.
Bölgenin otokton bir kültürü olan Süryani kültürü canlı bir aktör gibi dolaylı-dolaysız yollarla, var olan tarihi köy-kilise ve manastırlarıyla, ilim ve irfan merkezleriyle bölgenin sosyo-ekonomik kalkınmasına, ulusal ve küresel ölçekte bölgenin tanınmasına önemli katkılar sunmaya devam etmektedir.
All rituals performed in the churches of the Lord serve an ultimate purpose. Whether it is a holiday, a fast or some other ritual, they are all designed to improve us by bringing us closer to the virtuous and achieving higher development.
Rabbin kiliselerinde icra edilen tüm ritüeller nihaî bir amaca hizmet eder. İster bayram ister oruç isterse başka ritüel olsun, tüm bunlar, erdemli olanlara yak(ın)laşmak ve yüce tekamüle kavuşmak suretiyle ıslah olmamız içindir. -Antakyalı Mor Severius (459-533)- Tarihte Süryanilerin Tacı lakabıyla ünlenen Antakyalı Mor Severius (459-533)’un yazdığı orijinal Süryanice metinde geçen ܬܘܼܪܨܐ / Turoso / Turasa1 kavramı, iyileştirmek, geliştirmek, tamir etmek, tanzim etmek, ıslah etmek, düzeltmek, düzenlemek gibi anlamlara gelir. Çok manidar olan bu kavram, hastalıklı bir yapının veya bozuk bir hâlin, düzeltilmesine, iyileştirilmesine, yeniden düzenlenmesine güçlü bir göndermedir.
Rabbin kiliselerinde icra edilen tüm ritüeller nihaî bir amaca hizmet eder. İster bayram ister oruç isterse başka ritüel olsun, tüm bunlar, erdemli olanlara yak(ın)laşmak ve yüce tekamüle kavuşmak suretiyle ıslah olmamız içindir.
Rabbin kiliselerinde icra edilen tüm ritüeller nihaî bir amaca hizmet eder. İster bayram ister oruç isterse başka ritüel olsun, tüm bunlar, erdemli olanlara yak(ın)laşmak ve yüce tekamüle kavuşmak suretiyle ıslah olmamız içindir. Antakyalı Mor Severius (459-533)
Rabbin kiliselerinde icra edilen tüm ritüeller nihaî bir amaca hizmet eder. İster bayram ister oruç isterse başka ritüel olsun, tüm bunlar, erdemli olanlara yak(ın)laşmak ve yüce tekamüle kavuşmak suretiyle ıslah olmamız içindir. Antakyalı Mor Severius (459-533)
Tarihte Süryanilerin Tacı lakabıyla ünlenen Antakyalı Mor Severius (459-533)’un yazdığı orijinal Süryanice metinde geçen ܬܘܼܪܨܐ / Turoso / Turasa[1] kavramı, iyileştirmek, geliştirmek, tamir etmek, tanzim etmek, ıslah etmek, düzeltmek, düzenlemek gibi anlamlara gelir. Çok manidar olan bu kavram, hastalıklı bir yapının veya bozuk bir hâlin, düzeltilmesine, iyileştirilmesine,
Tarihte Süryanilerin Tacı lakabıyla ünlenen Antakyalı Mor Severius (459-533)’un yazdığı orijinal Süryanice metinde geçen ܬܘܼܪܨܐ / Turoso / Turasa[1] kavramı, iyileştirmek, geliştirmek, tamir etmek, tanzim etmek, ıslah etmek, düzeltmek, düzenlemekgibi anlamlara gelir.
Doğal halimiz ruhtur. O ruhun özü ve cevheri saf sevgidir. Samimiyettir. Işıktır. Şefkattir. Adalettir. Hakkaniyettir. Dürüstlüktür. Terbiyedir. Ahlaktır. Erdemdir. İyi olan her şeydir.
Düşünce biçimini yenileyerek, önyargıların, yerleşik algıların, alışkanlıkların ve çevresel etkenlerin şekillendirdiği aynı bilinç seviyesinde kalmak, bilgisizliği ve bilinçsizliği teşvik etmektedir. Bu durum, hayatı karmaşıklaştıran ve zorlaştıran olumsuz bir tavırdır.
Düşünce tarzını yenilemeden şartlanmaların, yerleşik algıların, alışkanlıkların ve çevresel faktörlerin oluşturduğu aynı bilinç seviyesinde kalmak, bilmediğini, bilmemek, hayatı zehirlemektedir.
Düşünce biçimini yenileyerek, önyargıların, yerleşik algıların, alışkanlıkların ve çevresel etkenlerin şekillendirdiği aynı bilinç seviyesinde kalmak, bilgisizliği ve bilinçsizliği teşvik etmektedir.
Düşünce biçimini yenileyerek, önyargıların, yerleşik algıların, alışkanlıkların ve çevresel etkenlerin şekillendirdiği aynı bilinç seviyesinde kalmak, bilgisizliği ve bilinçsizliği teşvik etmektedir.
Düşünce biçimini yenileyerek, önyargıların, yerleşik algıların, alışkanlıkların ve çevresel etkenlerin şekillendirdiği aynı bilinç seviyesinde kalmak, bilgisizliği ve bilinçsizliği teşvik etmektedir.
Düşünce tarzını yenilemeden şartlanmaların, yerleşik algıların, alışkanlıkların ve çevresel faktörlerin oluşturduğu aynı bilinç seviyesinde kalmak, bilmediğini, bilmemek, hayatı zehirlemektedir. Bu durum, hayatı karmaşıklaştıran ve zorlaştıran kötü bir tutumdur.
Cevher kabukta değil, özdedir. Bir bilgenin deyişiyle, "Özü istiyorsan, kabuğunu kır." Kabuk kırılmasa, öz bilinmez. Ortaya çıkmaz.
Suryani Kütüphanesi Turizm ve Kültür Bakanlığı'nın denetiminde Mardin Valiliği'nin onayı ile düzenlenen törenle açılış yapıldı.
23 Ağustos 2023 Çarşamba günü Avrupa’dan gelen gurbetçi Süryanilerle Mardin şehir merkezinde hasbihal ederken, Cizre’den gelen telefon ile sarsıldık.
23 Ağustos 2023 Çarşamba günü Avrupa’dan gelen gurbetçi Süryanilerle Mardin şehir merkezinde hasbihal ederken, Cizre’den gelen telefon ile sarsıldık.
23 Ağustos 2023 Çarşamba günü Avrupa’dan gelen gurbetçi Süryanilerle Mardin şehir merkezinde hasbihal ederken, Cizre’den gelen telefon ile sarsıldık.
23 Ağustos 2023 Çarşamba günü Avrupa’dan gelen gurbetçi Süryanilerle Mardin şehir merkezinde hasbihal ederken, Cizre’den gelen telefon ile sarsıldık.
Süryanicede kavramsallaştırmanın yahut isimlendirmenin kapsamı hayli geniş ve dinamiktir. Çünkü Süryanicede ismin etki-telkin etme ve etkileşim gücü vardır. Genellikle isimdeki hatırayı canlı tutma, sembolize etme, yüceltme ve yansıtma konusunda arzulanan etkiyi ve etkileşimi oluşturma beklentisiyle isimlendirme yapılır. Bir kültürün önemlilik yahut önemsizlik ölçüleri bakımından bir hayli mühim görülen kavramsallaştırma veya isimlendirme, birey ve toplum yaşamında ayırt edici özelliklere ve etkilere sahiptir.
تمتلك الثقافة السريانية، التي لها سماتها الفولكلورية الخاصة، قوة التعبيرعن ألوان وعواطف العالم الداخلي بأكثر العروض جمالية ونقلها إلى الآخرين باستخدام مواهبهم وإبداعهم. من خلال هيكلها المميز للمشاركة الاستكشافية، وتُعلّم كيفية تجنب كل ما يضعف طاقة الحياة.
الهدف الأساسي للثقافة السريانية، التي ترى الله في الإنسان وفي الكون، هو تذكير المرء بأخذ الهدف الحقيقي في الاعتبار في صعوبات الحياة وصدماتها.
دون معرفة قواعد المروربغض النظرعن تجهيزات السيارة وبغض النظرعن حالة الطريق إذا تم استخدام السيارة، فستكون الرحلة مزعجة وصعبة. في بعض الأحيان حتى هذا لا يكفي. من الضروري المضي قدمًا من خلال مراعاة سرعة المركبات المتحركة.
بعد بلوغ مستوى معين من النضج، فإن عمليات البحث والجهود والتفسيرات والتقديرات والتجارب والأنشطة العقلية البشرية ليست مستقلة عن المكان. لذلك، هناك علاقة وجودية بين الإنسان والمكان. تكون طبيعة هذه العلاقة في بعض الأحيان مربكة للغاية بحيث لا يمكن فهمها من قبل العالم الخارجي. إن فهم المكان، تمامًا مثل الوقت، موضوع معقد يجب التفكير فيه.
شهدت الثقافة السريانية، التي تشكلت ببيانات ثقافة بلاد ما بين النهرين القديمة، تغيرًا فريدًا من حيث الشكل والمحتوى، مروراً ببوتقة التفاهم الجديدة نتيجة تخمر العناصر التي تطورت مع ولادة المسيحية.
"الشر يستخدم الخداع! (...) ماذا لو دفعتني جحافل الشيطان في المطاردة مباشرة إلى الخير؟ (…) الشر يعرف الخير، ولكن الخير لا يعرف الشر. (...) يأخذ الشرير أحيانًا صورة الخير، بل ويضع نفسه بالكامل في جسده. إذا بقيت هذه الحقيقة مخفية عني، فسأستسلم بالتأكيد، لأن مثل هذا الخير هو أكثر إغراء من الخير الحقيقي."
ܫܘܼܒܳܚܳܐ ܕܒܰܪܢܳܫܐ ܡܿܢ ܬܠܝܐ ܗ̱ܘ ܒܡܶܫܬܰܟܚܳܢܘܼܬܐ ܕܫܘܼܒܚܳܐ ܓܰܘܳܝܐ. ܘܰܟܕ ܟܪܝܟ ܗ̱ܘ ܒܡܰܪܝܼܪܘܼܬܐ ܘܚܰܠܝܘܼܬܐ܆ ܡܶܣܬܢܳܩܘ ܡܶܣܬܢܶܩ ܠܨܦ̈ܬܐ ܣܓܝ̈ܐܐ: ܕܐܝܟ ܠܒܝܼܒܘܼܬܐ ܘܰܛܢܢܐ ܡܛܰܟܣܐ ܘܐܰܡܝܼܢܐ ܘܚܘܼܡܣܢܐ ܘܥܘܼܙܳܝܐ ܘܫܰܪܝܪܘܼܬܐ ܘܰܬܪܝܼܨܘܬܐ ܘܟܐܢܘܼܬܐ ܘܩܘܼܫܬܐ ܘܚܘܒܐ ܘܐܝܩܪܐ ܘܬܘܼܟܠܢܐ ܝܳܬܢܳܝܐ.... ܘܠܐ ܡܶܫܬܟܰܚ ܐܠܐ ܒܰܪܘܝܼܚܘܼܬ ܬܰܪܥܝܬܐ ܘܝܘܼܠܦܳܢܐ ܚܠܝܼܡܐ. ܒܪܡ ܡܚܝܼܠܘܼܬܐ ܘܰܒܨܝܼܪܘܼܬܐ ܡܬܚܙܝܐ ܒܡܶܨ̈ܥܳܝܘܗܝ ܩܶܨܰܬ ܡܓܰܙܝܘܼܬܐ ܕܣܘܼ̈ܟܳܠܝܳܬܐ ܘܐܝܬܝ̈ܩܳܝܳܬܐ.
لأن الثقافة السريانية، التي ترى الله في الإنسان وفي الكون، تهدف إلى تحقيق نفع كل إنسان بالحب والعلم.القضايا الإدارية تقوم على الحكمة والمحبة والإيثار.
الثقافة السريانية امتداد لحضارة بلاد ما بين النهرين القديمة، جغرافيتنا لديها حكمة قديمة كعمق الحياة. وهي من الشرق كثقافة أصلية، تبدأ من السلام الفردي الداخلي، مع فهم الانسجام مع الواقع والمسؤولية، تقوم على العيش والحفاظ على مجتمع صحي. مع رؤى حكيمة، لديها وظائف حيوية مثل إشارات المرور على طريق الحياة.
«ܕܙܳܪܰܥ ܣܰܟܠܘܼܬܐ܆ ܚܳܨܶܕ ܫܰܦܠܘܼܬܐ. ܘܠܐ ܥܳܬܪ ܗܰܘܢܳܐ ܐܠܐ ܒܫܘܼܪܬܳܚܳܐ ܕܝܘܼܠܦܳܢܳܐ.» ܡܪܝ ܝܥܩܘܒ ܕܣܪܘܓ (451-521)
ܫܘܼܒܳܚܳܐ ܕܒܰܪܢܳܫܐ ܡܿܢ ܬܠܝܐ ܗ̱ܘ ܒܡܶܫܬܰܟܚܳܢܘܼܬܐ ܕܫܘܼܒܚܳܐ ܓܰܘܳܝܐ. ܘܰܟܕ ܟܪܝܟ ܗ̱ܘ ܒܡܰܪܝܼܪܘܼܬܐ ܘܚܰܠܝܘܼܬܐ܆ ܡܶܣܬܢܳܩܘ ܡܶܣܬܢܶܩ ܠܨܦ̈ܬܐ ܣܓܝ̈ܐܐ: ܕܐܝܟ ܠܒܝܼܒܘܼܬܐ ܘܰܛܢܢܐ ܡܛܰܟܣܐ ܘܐܰܡܝܼܢܐ ܘܚܘܼܡܣܢܐ ܘܥܘܼܙܳܝܐ ܘܫܰܪܝܪܘܼܬܐ ܘܰܬܪܝܼܨܘܬܐ ܘܟܐܢܘܼܬܐ ܘܩܘܼܫܬܐ ܘܚܘܒܐ ܘܐܝܩܪܐ ܘܬܘܼܟܠܢܐ ܝܳܬܢܳܝܐ.... ܘܠܐ ܡܶܫܬܟܰܚ ܐܠܐ ܒܰܪܘܝܼܚܘܼܬ ܬܰܪܥܝܬܐ ܘܝܘܼܠܦܳܢܐ ܚܠܝܼܡܐ. ܒܪܡ ܡܚܝܼܠܘܼܬܐ ܘܰܒܨܝܼܪܘܼܬܐ ܡܬܚܙܝܐ ܒܡܶܨ̈ܥܳܝܘܗܝ ܩܶܨܰܬ ܡܓܰܙܝܘܼܬܐ ܕܣܘܼ̈ܟܳܠܝܳܬܐ ܘܐܝܬܝ̈ܩܳܝܳܬܐ.
“Evil is whatever distracts. (…) What if the satanic hunting party drives me straight into the Good? (…) Evil knows of the Good, but Good does not know of Evil. (…) Sometimes, evil assumes the form of good, in fact, embodies it completely. If this fact remains hidden to me, no doubt I shall succumb, for such a good is more enticing than actual good.” Franz Kafka (1883-1924).
Syriac culture, shaped by the parameters of the ancient culture of Mesopotamia, has been uniquely changed in terms of style and content by passing through a new understanding as a result of the leaven of factors developed along with the birth of Christianity.
Syriac culture, which has unique folkloric qualities, values the power of people who use their talents and creativity to express and convey to others the colors and emotions of their inner world in the most aesthetic way possible.
Syriac culture, which is an extension of ancient Mesopotamian civilization, possesses an ancient wisdom in the life of our geography.
Yusuf Begtas :Since Syriac culture, which sees God in man and the universe, is based on realizing the common good through love and knowledge, administrative matters are based on governance, love, and altruism.
Yusuf Begtas: Everything starts with seeing, knowing, and understanding the truth. The truth Christ points to is the way of life. The fundamental insight of life. This insight is love. This love harbors no ill will or evil.
Yusuf Begtas:Driving a vehicle without knowing traffic rules or taking account of the vehicle’s hardware and road conditions makes for a rough and difficult ride. Sometimes even this is not enough. The speed of moving vehicles must also be taken into account.
Yusuf Begtas:Shaped by the input of Ancient Mesopotamian culture, Syriac culture has gone through a transformation unique in form and content by passing through a new melting pot of understanding as a result of the fermentation of elements that came about with the birth of Christianity.
Ey talip, sükûneti talep et, et ki benliğin onunla yaşayabilsin. Kendine bakan (göz) ol, kendinden başka yöne bakma. Kendinden başka yöne bakarsan kendini bulamazsın. Dış duyguların (birbiriyle) barışık olsun ki iç duyguların da sükûnete kavuşabilsin. Hayatı(nı) kendine doğru çekersen, benliğinin gözü olursun.
Etrafına pozitif enerji, güven, sevgi, hoşgörü ve adalet yayabilmektir. Yaşamdaki sorumluluğunu bilip, haddini aşmamaktır zarafet. Ortak alan olan asansörde sigara içmeyip, bu zevkini sabırla, daha dar alan olan bireysel tabuta saklamaktır.
Öz şefkat, insanın kendisiyle pozitif ilişki içinde olması ve kendisine karşı sağlıklı tutum takınması olarak tanımlanır. Bu da insanın kendisiyle barışık olmasını sağlar. İçsel barışıklık yoksa sorun var demektir. Büyük-küçük içsel her sorun da, bir başka soruna neden olur.
Öz şefkat, insanın kendisiyle pozitif ilişki içinde olması ve kendisine karşı sağlıklı tutum takınması olarak tanımlanır. Bu da insanın kendisiyle barışık olmasını sağlar. İçsel barışıklık yoksa sorun var demektir. Büyük-küçük içsel her sorun da, bir başka soruna neden olur.
Öz şefkat, insanın kendisiyle pozitif ilişki içinde olması ve kendisine karşı sağlıklı tutum takınması olarak tanımlanır. Bu da insanın kendisiyle barışık olmasını sağlar. İçsel barışıklık yoksa sorun var demektir. Büyük-küçük içsel her sorun da, bir başka soruna neden olur.
Öz şefkat, insanın kendisiyle pozitif ilişki içinde olması ve kendisine karşı sağlıklı tutum takınması olarak tanımlanır. Bu da insanın kendisiyle barışık olmasını sağlar. İçsel barışıklık yoksa sorun var demektir. Büyük-küçük içsel her sorun da, bir başka soruna neden olur.
Süryani Mistisizmi adlı eserde Mesihî ruhaniyetinden neş’et beden, nefis ve ruhtan oluşan insanoğlunun; nefsini/kendini tanıması, nefsini tezkiye etmesi ve daima tevazuû halinde olması gibi üç temel esas üzerinde du-rulmuştur. Eserdeki bu üç temel esas, İslam tasavvufunda da var olan esaslardır.
Kendisini karşılayan sekretere; Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: 'Nazif bey mi?' dedi. 'Evet, Nazif bey!' diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla 'Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu.' dedi.
İnsan olarak bizler, içinde yaşadığımız yeriniyetlerimizle, düşüncelerimizle, işimizle, varlığımızla, gayretlerimizle, enerjimizle, başkalarıyla olan ilişki ve etkileşimlerle sürekli etkilemekteyiz.
İnsan olarak bizler, içinde yaşadığımız yeri niyetlerimizle, düşüncelerimizle, işimizle, varlığımızla, gayretlerimizle, enerjimizle, başkalarıyla olan ilişki ve etkileşimlerle sürekli etkilemekteyiz.
İnsan olarak bizler, içinde yaşadığımız yeriniyetlerimizle, düşüncelerimizle, işimizle, varlığımızla, gayretlerimizle, enerjimizle, başkalarıyla olan ilişki ve etkileşimlerle sürekli etkilemekteyiz.
İnsan olarak bizler, içinde yaşadığımız yeri niyetlerimizle, düşüncelerimizle, işimizle, varlığımızla, gayretlerimizle, enerjimizle, başkalarıyla olan ilişki ve etkileşimlerle sürekli etkilemekteyiz.
‘‘Ayağa Kalk İnsanlık!’’ tabiri, değerli dostum yazar/şair Ali Rıza Malkoç’un Gülnar Yayınlarından henüz yeni çıkan 22. Kitabının ismidir. Düşünsel iyileşmeye ve şifaya davet niteliği taşıyan bir başyapıttır. Kapak dizaynı olarak oldukça albenili görünüyor. İnsandaki (ve bizdeki) insanlığın ayağa kalkması için lazım olan bilgiler işleniyor bu nadide eserde...
Ruh, kaya üzerine temellenmiş imandan beslenir. O kaya derinliktir, genişliktir ve dinginliktir. O kayada sertlik ve nobranlık yoktur. O kaya ruhtur. O kaya kalıcı ve yapıcı anlamlardır.
بعد بلوغ مستوى معين من النضج، فإن عمليات البحث والجهود والتفسيرات والتقديرات والتجارب والأنشطة العقلية البشرية ليست مستقلة عن المكان. لذلك، هناك علاقة وجودية بين الإنسان والمكان. تكون طبيعة هذه العلاقة في بعض الأحيان مربكة للغاية بحيث لا يمكن فهمها من قبل العالم الخارجي. إن فهم المكان، تمامًا مثل الوقت، موضوع معقد يجب التفكير فيه.
St. Jacob of Sarug (451-521) Syriac culture, which is an extension of ancient Mesopotamian civilization, possesses an ancient wisdom in the life of our geography.
Bilincini geliştirmek isteyen kimse, insanlara yargılama penceresinden değil, takdir etme penceresinden bakmalıdır. Bütün insanlardaki güzelliğe yoğunlaşmalı. Böyle iyimser bir bakış, diğer insanları da etkiler. Bir kişi olarak tüm insanlığın gelişimi üzerinde bir etkimiz vardır.
Kendimi bildim bileli Mor Evgin Manastırının derinliği ve muhteşem konumu beni kuşatmaktadır. Beni derin tefekküre itmektedir. Tıpkı 25 yıl önce olduğu gibi, geçen hafta yine o dar ve alçak kapıdan geçtim. Tekrar kuşatıldım.
Belli bir olgunluğa vardıktan sonra, insanın arayışları, çabaları, anlamlandırmaları, değerlendirmeleri, deneyimleri ve zihinsel aktiviteleri mekândan bağımsız değildir. Dolayısıyla insan ile mekân arasında varoluşsal bir ilişki vardır. O ilişkinin mahiyeti bazen dış dünya tarafından anlaşılmayacak kadar kafa karıştırıcıdır. Tıpkı zaman gibi, mekânı da anlamak, kafa yoran karmaşık bir konudur.
إن المواقف التي تعطي الأولوية للوسائل والأساليب التي تلقي بظلالها على الهدف في التحديات الحالية لا تلوث روح الفرد فحسب، بل تجعل من الصعب أيضًا التركيز على الذات.
Diğer bir ifadeyle, içinde yaşadığımız çevre, birlikte olduğumuz insanlar ve eşya aynıdır. Ama her birimizin bunları görmesi, algılaması, içselleştirmesi, anlaması farklıdır, kendine özeldir. Farklıdır, çünkü her birimizin çevresiyle iletişimi başka türlüdür.
Güncel zorluklarda aracı önceleyen tutumlar ve amacı gölgeleyen yaklaşımlar, insanın ruhunu kirletmekle kalmıyor, ÖZ’e odaklanmayı da zorlaştırıyor. Bilinçli bir niyetle tarihsel köklere yapılan ziyaret, bu bağlamda dönüştürücü anlamlara sahiptir. Bahane üreten yaygın kanıların ötesinde insanın kendine bakmasını ve geçmişini sorgulamasına neden oluyor.
Güncel zorluklarda aracı önceleyen tutumlar ve amacı gölgeleyen yaklaşımlar, insanın ruhunu kirletmekle kalmıyor, ÖZ’e odaklanmayı da zorlaştırıyor. Bilinçli bir niyetle tarihsel köklere yapılan ziyaret, bu bağlamda dönüştürücü anlamlara sahiptir. Bahane üreten yaygın kanıların ötesinde insanın kendine bakmasını ve geçmişini sorgulamasına neden oluyor.
Bir dağa çıkmak, dünyanın her yerinde çağlara gitmek gibidir. Ama bu dağ, Kardu / Cudi Dağı olunca, adeta insanlığın doruğuna, uygarlık tarihine çıkmak anlamına gelir. Bana göre, Kardu / Cudi Dağı insanlığın rahmidir. Şırnak Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, organize edilen 1inci Uluslararası Turabdin Sempozyumunun çok verimli iki günlük çalışmasının ardından yurtiçinden ve yurtdışından gelen bilim insanları eşliğinde dün Cudi Dağı’ndaki Sefine bölgesi ziyaret edildi.
طور كاردو (جبل جودي) له مكانة محترمة في الثقافة السريانية التي تعد من عروق الثقافة الشرقية. مثل طورعبدين وطور ايزلا، إنه جبل قديم جدًا غذى الثقافة السريانية في التاريخ.
الثقافة السريانية امتداد لحضارة بلاد ما بين النهرين القديمة، جغرافيتنا لديها حكمة قديمة كعمق الحياة. وهي من الشرق كثقافة أصلية، تبدأ من السلام الفردي الداخلي، مع فهم الانسجام مع الواقع والمسؤولية، تقوم على العيش والحفاظ على مجتمع صحي.[1] مع رؤى حكيمة، لديها وظائف حيوية مثل إشارات المرور على طريق الحياة.
Antik Mezopotamya uygarlığının bir uzantısı olan Süryani kültürü, coğrafyamızın yaşam derinliğinde kadim bir bilgeliğe sahiptir. Doğu’nun otokton bir kültürü olarak bireysel-içsel barıştan yola çıkarak, realiteyle uyumu ve sorumluluğu erdem bilen bir anlayışla, sağlıklı bir toplumda yaşamayı ve yaşatmayı esas alır.(1) Hikmetli öngörüleriyle, yaşam yolunda trafik işaretleri gibi hayati işlevlere sahiptir.
Bir dağa çıkmak, dünyanın her yerinde çağlara gitmek gibidir. Ama bu dağ, Kardu / Cudi Dağı olunca, adeta insanlığın doruğuna, uygarlık tarihine çıkmak anlamına gelir. Bana göre, Kardu / Cudi Dağı insanlığın rahmidir. Şırnak Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, organize edilen 1inci Uluslararası Turabdin Sempozyumunun çok verimli iki günlük çalışmasının ardından yurtiçinden ve yurtdışından gelen bilim insanları eşliğinde dün Cudi Dağı’ndaki Sefine bölgesi ziyaret edildi.
Tur Kardu (Cudi Dağı) Doğu kültürünün damarlarından biri olan Süryani kültürü içinde saygın bir yere sahiptir.
Tur Kardu (Cudi Dağı) Doğu kültürünün damarlarından biri olan Süryani kültürü içinde saygın bir yere sahiptir. Turabdin ve Tur İzlo (Bagok Dağı) gibi tarihte Süryani kültürünü besleyen çok kadim bir dağdır. Bir dağa çıkmak, dünyanın her yerinde çağlara gitmek gibidir. Ama bu dağ, Kardu / Cudi Dağı olunca, adeta insanlığın doruğuna, uygarlık tarihine çıkmak anlamına gelir.
Tur Kardu (Cudi Dağı) Doğu kültürünün damarlarından biri olan Süryani kültürü içinde saygın bir yere sahiptir. Turabdin ve Tur İzlo (Bagok Dağı) gibi tarihte Süryani kültürünü besleyen çok kadim bir dağdır. Bir dağa çıkmak, dünyanın her yerinde çağlara gitmek gibidir. Ama bu dağ, Kardu / Cudi Dağı olunca, adeta insanlığın doruğuna, uygarlık tarihine çıkmak anlamına gelir.
İnsanın varoluş amacı ilahi sevgiye kanal olmaktır. Bunun gerçekleşmesi, hayat yolculuğunda insanın tamamlayıcı anlayışa kavuşmasına bağlıdır. Ancak insan, tam değil, hamdır, noksandır.
‘‘Nasıl ki insanların her biri başka özelliklere sahiptir, farklıdır ve tektir, aynı şekilde her insanın kâinat ve varlık algısı da farklıdır. Diğer bir ifadeyle, içinde yaşadığımız çevre, birlikte olduğumuz insanlar ve eşya aynıdır.
‘‘Nasıl ki insanların her biri başka özelliklere sahiptir, farklıdır ve tektir, aynı şekilde her insanın kâinat ve varlık algısı da farklıdır. Diğer bir ifadeyle, içinde yaşadığımız çevre, birlikte olduğumuz insanlar ve eşya aynıdır.
‘‘Nasıl ki insanların her biri başka özelliklere sahiptir, farklıdır ve tektir, aynı şekilde her insanın kâinat ve varlık algısı da farklıdır. Diğer bir ifadeyle, içinde yaşadığımız çevre, birlikte olduğumuz insanlar ve eşya aynıdır.
İnsanın varoluş amacı ilahi sevgiye kanal olmaktır. Bunun gerçekleşmesi, hayat yolculuğunda insanın tamamlayıcı anlayışa kavuşmasına bağlıdır. Ancak insan, tam değil, hamdır, noksandır. O yüzden hamlıktan kurtulması, tamamlanma, tam olma, kemal olma yolculuğuna çıkması amaçlanmıştır.
Akıl beslendiği şeylerden oluşur. Işığın evladı için akıl gibi hayat da bir bahçedir. Düşünceler ise tohumlar. İster gül yetiştirir, ister diken. Hayat neşeli değilse, yabani otlar veya diken suladığını bilir IŞIĞIN EVLADI… Işığın evlatları hayatın ritmini bozmayı asla düşünmez. Karşıdaki insanın doğrularında yanlış aramaz.
‘‘Nasıl ki insanların her biri başka özelliklere sahiptir, farklıdır ve tektir, aynı şekilde her insanın kâinat ve varlık algısı da farklıdır. Diğer bir ifadeyle, içinde yaşadığımız çevre, birlikte olduğumuz insanlar ve eşya aynıdır. Ama her birimizin bunları görmesi, algılaması, içselleştirmesi, anlaması farklıdır, kendine özeldir.
Egomuz, nefsimiz; maneviyatımızı şekillendiren yaşam öğretisinin elinde şayet kar gibi erimiyorsa, o öğreti nefsimizin elinde kar gibi erimeye mahkûm olur.
Hayatın gailesi ve akışı içinde farkında bile olmadığımız ama sıkıntıları çoğaltan ve hayatı zindana çeviren bazı tutumlar vardır. O tutumları tetikleyen nedenleri -(veya kavramları)- bilmeden o olumsuz durumu tedavi etmek, iyileştirmek mümkün değildir.
Trafik kuralları bilinmeden, aracın donanımı dikkate alınmadan, yol şartları gözetilmeden araç kullanılırsa, yolculuk sıkıntılı ve zor geçer. Hatta bazen bu da yetmez. Seyir halindeki araçların hızını da dikkate alarak ilerlemek gerekir.
Trafik kuralları bilinmeden, aracın donanımı dikkate alınmadan, yol şartları gözetilmeden araç kullanılırsa, yolculuk sıkıntılı ve zor geçer. Hatta bazen bu da yetmez. Seyir halindeki araçların hızını da dikkate alarak ilerlemek gerekir.
Trafik kuralları bilinmeden, aracın donanımı dikkate alınmadan, yol şartları gözetilmeden araç kullanılırsa, yolculuk sıkıntılı ve zor geçer. Hatta bazen bu da yetmez. Seyir halindeki araçların hızını da dikkate alarak ilerlemek gerekir.
Süryani Kültürü ve İçsel Dönüşüm Kitabı – Yusuf Beğtaş
Trafik kuralları bilinmeden, aracın donanımı dikkate alınmadan, yol şartları gözetilmeden araç kullanılırsa, yolculuk sıkıntılı ve zor geçer. Hatta bazen bu da yetmez. Seyir halindeki araçların hızını da dikkate alarak ilerlemek gerekir.
Trafik kuralları bilinmeden, aracın donanımı dikkate alınmadan, yol şartları gözetilmeden araç kullanılırsa, yolculuk sıkıntılı ve zor geçer. Hatta bazen bu da yetmez. Seyir halindeki araçların hızını da dikkate alarak ilerlemek gerekir.
Dünyadaki temel görevimiz kim olduğumuzu hatırlamaktır. Kendimizi bulmaktır. Haddimizi ve hakkımızı bilmektir. Sahte/düşük benlikten kurtulup, hakiki/yüksek benliğimizi keşfetmektir. Bencillikten vazgeçip kendimizi tedavi edebilmektir. İlahi destek alıp yolda kalmak ve yola devam etmektir. Tüm ilahi bilgiler burada gizlidir.
لأن الثقافة السريانية، التي ترى الله في الإنسان وفي الكون، تهدف إلى تحقيق نفع كل إنسان بالحب والعلم.القضايا الإدارية تقوم على الحكمة والمحبة والإيثار. هنا، الحب يعني كيف يتم التعامل مع أولئك التابعين للإدارة، وليس كيف يتم الشعور بهم. من الضروري تقديم الخدمة ليس بدافع الجشع للسيطرة والسلطة، ولكن بدوافع الخادم، مع مراعاة كرامة الإنسان، بروح التماهي والكمال والتنمية. هنا، يعد عدم القيام بما لا ينبغي فعله أكثر أهمية من القيام بما يجب القيام به.
Öğrenme yolunda kültür, yolun manası, aklın ve gönlün çırasıdır. Kültürel zayıflık, sadece bir konuda zayıflık değil, her konuda zayıflık demektir. Şartlanmış gerçekliğin olumsuz etkisini güçlendiren kültürel zayıflık, Ben'lik ve akıl tutulmasına neden olur.
Tanrı’yı insanda ve kâinatta gören Süryani kültürünün temelinde herkesin yararını sevgi ve bilgiyle gerçekleştirme amacı bulunduğundan idari konular, yönetişim, sevgi ve diğerkâmlık üzerine kuruludur.
Tanrı’yı insanda ve kâinatta gören Süryani kültürünün temelinde herkesin yararını sevgi ve bilgiyle gerçekleştirme amacı bulunduğundan idari konular, yönetişim, sevgi ve diğerkâmlık üzerine kuruludur.
Tanrı’yı insanda ve kâinatta gören Süryani kültürünün temelinde herkesin yararını sevgi ve bilgiyle gerçekleştirme amacı bulunduğundan idari konular, yönetişim, sevgi ve diğerkâmlık üzerine kuruludur.
Tanrı’yı insanda ve kâinatta gören Süryani kültürünün temelinde herkesin yararını sevgi ve bilgiyle gerçekleştirme amacı bulunduğundan idari konular, yönetişim, sevgi ve diğerkâmlık üzerine kuruludur. Burada sevgi,
Tanrı’yı insanda ve kâinatta gören Süryani kültürünün temelinde herkesin yararını sevgi ve bilgiyle gerçekleştirme amacı bulunduğundan idari konular, yönetişim, sevgi ve diğerkâmlık üzerine kuruludur. Burada sevgi,
Tanrı’yı insanda ve kâinatta gören Süryani kültürünün temelinde herkesin yararını sevgi ve bilgiyle gerçekleştirme amacı bulunduğundan idari konular, yönetişim, sevgi ve diğerkâmlık üzerine kuruludur.
1.) YUKARIDA NASILSA, AŞAĞIDA DA ÖYLEDİR Kendinize ya da Yaradan’ın yarattığı diğer varlıklara şefkatle yaklaştığınızda, evren size sevgi duyar. Karşınızda coşku dolu biri olduğunda motive olur, harekete geçmeye hazır hale gelirsiniz. Evren’in enerjisi de benzer bir yaklaşım sergiler.
Yaşam Bilgeliğinde bir deyiş vardır: “Baktığımızda gördüğümüz tek hakikat, kendi yansımamızdır.” “Tabiatında kusur görmek varsa; Tavus kuşunda çirkin ayaktan başka bir şey görmezsin.” demiş Mevlana.
“Tanrım, beni yavaşlat. Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir… Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele… Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver. Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.
ܥܰܘܠܳܐ ܡܿܢ ܥܒܳܕܐ ܗ̱ܘ ܡܶܕܶܡ ܕܡܰܟܶܐ ܘܢܳܟܶܐ ܙܶܕܩܳܐ ܪܝܼܫܳܝܳܐ ܕܩܰܪܝܼܒܳܐ. ܘܣܘܼܥܪܳܢܐ ܗ̱ܘ ܕܙܶܠܡܳܐ ܘܐܠܡܐ ܕܩܳܢܐ ܚܰܝܠܐ ܛܳܠܘܿܡܳܐ ܘܒܳܙܘܿܙܳܐ ܘܰܡܫܰܥܒܕܳܢܳܐ ܘܰܡܫܰܦܠܚܳܢܳܐ ܠܘܩܒܰܠ ܒܪܢܫܐ ܐܰܝܢܳܐ ܕܗܘܼ. ܘܥܰܘܳܠܳܐ ܗܰܦܟܳܝܳܐ ܗ̱ܘ ܕܟܺܐܢܳܐ. ܘܣܰܩܘܼܒܠܳܝܐ ܗ̱ܘ ܕܡܰܥܘܶܠ ܘܡܰܣܟܶܠ ܒܩܘܼܕܫܳܐ ܘܡܰܟܣܳܪܐ ܘܥܰܡܠܐ ܘܬܶܫܡܶܫܬܐ ܘܝܰܩܪ̈ܶܐ[1] ܡܳܪ̈ܳܢܳܝܐ ܕܐ̱ܚܪ̈ܳܢܐ ܟܕ ܣܳܪܰܚ ܙܶܕܩܰܝ̈ܗܘܢ ܒܬܶܢܝܳܐ ܥܳܠܘܿܒܳܐ ܘܥܳܫܘܿܡܳܐ ܕܝܰܨܪܳܐ ܒܝܼܫܐ ܘܨܶܒܝܳܢܳܐ ܥܩܺܝܼܡܳܐ..
Deprem acısı gösteriyor ki, dünyada servetten, makamdan, güçten yana tam sahiplenme yoktur. Bizim olduğunu düşündüğümüz şeylerin hiçbiri aslında bizim değildir. Dünyasal ölçütler içinde her şey, geçici bir süre kullanmak için bize verilmiş emanetlerdir.
Deprem acısı gösteriyor ki, dünyada servetten, makamdan, güçten yana tam sahiplenme yoktur. Bizim olduğunu düşündüğümüz şeylerin hiçbiri aslında bizim değildir. Dünyasal ölçütler içinde her şey, geçici bir süre kullanmak için bize verilmiş emanetlerdir.
Deprem acısı gösteriyor ki, dünyada servetten, makamdan, güçten yana tam sahiplenme yoktur. Bizim olduğunu düşündüğümüz şeylerin hiçbiri aslında bizim değildir.
Deprem acısı gösteriyor ki, dünyada servetten, makamdan, güçten yana tam sahiplenme yoktur. Bizim olduğunu düşündüğümüz şeylerin hiçbiri aslında bizim değildir.
Deprem acısı gösteriyor ki, dünyada servetten, makamdan, güçten yana tam sahiplenme yoktur. Bizim olduğunu düşündüğümüz şeylerin hiçbiri aslında bizim değildir. Dünyasal ölçütler içinde her şey, geçici bir süre kullanmak için bize verilmiş emanetlerdir. Tahripkâr emellere başvurmadan bu emanetleri iyi kullanmakla yükümlüyüz. İmkânımız varken, bunun bilinciyle davranmalıyız. Yoksa bir gün birden bakarsınız ki, ya elimizden uçup gitmiş, ya da biz onları bırakıp göçüvermişiz.
Dijital dünyanın imkânlarından ve teknolojik nimetlerinden faydalanan, evrensel standartlara sahip, ‘‘Uluslararası MELTHO’’ ismiyle özel bir okulu faaliyete geçirmekle Metropolit Mor Nikodimous David Matta Şeref’in yönetiminde Süryani Ortodoks Kilisesi Erbil-Ankawa’da çok önemli bir gelişmeye imza atmış bulunmaktadır.
Syriac culture, shaped by the parameters of the ancient culture of Mesopotamia, has been uniquely changed in terms of style and content by passing through a new understanding as a result of the leaven of factors developed along with the birth of Christianity.
Syriac culture, shaped by the parameters of the ancient culture of Mesopotamia, has been uniquely changed in terms of style and content by passing through a new understanding as a result of the leaven of factors developed along with the birth of Christianity.
اِستقبل كلدو رمزي أوغنا المدير العام للثقافة والفنون السريانية بإقليم كوردستان وفدًا من الأكاديميين المتخصصين في التراث واللغة السريانية القادمين من تركيا. ضم الوفد فرهاد دمير وفيصل باشجي ويوسف بكتاش ونادية ولي، وذلك صباح يوم الأحد ٢٩ كانون الثاني ٢٠٢٣ .
Bizim kültürde “EV” kelimesi yaşadığımız evden ziyade yuva, vatan, sıla demektir. Kendimizi oraya ait hissettiğimiz, sevdiklerimizin bizi beklediği, daima özlediği o huzurlu, güvenli mekândır EV.
Anlamsal açıdan ‘‘beklenti’’, hayatın akışını etkileyen geniş tanımlı bir kavramdır.
ܚܘܕܪܐ ܕܡܪܕܘܬܐ ܘܣܦܪܝܘܬܐ ܕܠܫܢܐ ܣܘܪܝܝܐ: ܡܪܕܝܢ. ܓܠܝܼܙܘܼܬܐ ܕܐܒܗ̈ܐ ܒܳܪܝܳܐ ܡܝܰܬܡܘܼܬܐ. ܘܰܓܠܝܼܙܘܼܬܐ ܕܒܘܼܝ̈ܐܐ ܣܦܝܼܩܘܼܬܐ. ܘܗܝܼ ܗܕܐ ܠܐ ܡܶܬܡܰܠܝܐ ܐܠܐ ܒܣܘܼ̈ܟܳܠܰܝ ܡܠܬܐ.
Yazar Ergün Arıkdal (1936-1997) konu hakkında şöyle yazar: ‘‘Pozitif düşüncenin oluşması için, her şeyden önce, insanda varlık sevgisinin olması lazımdır.
Yaşamdaki döngüyü ve dengeyi belirleyen nedensellik (neden-sonuç) ilkesidir. Bu ilke tıpkı yerçekimi gibi gözle görülmez, ancak hayatın akışında var olan bir güçtür.
As a result of my research, I realized that though its brilliance has faded with time, Syriac culture is like the enduring voice of a centuries-old deliberation. It is a VOICE beseeching the wounded perception of modern times. A VOICE that refuses to become estranged to itself.
Biz insanlar, hayatın görünmeyen ruhani ipleriyle birbirimize bağlıyız. Bu iplerin kopmamasına ve sağlam olmasına dikkat etmeliyiz. BEN'deki "SEN" değerli olduğu kadar, SEN'deki "BEN" de değerlidir.
Biz insanlar, hayatın görünmeyen ruhani ipleriyle birbirimize bağlıyız. Bu iplerin kopmamasına ve sağlam olmasına dikkat etmeliyiz. BEN'deki "SEN" değerli olduğu kadar, SEN'deki "BEN" de değerlidir.
Biz insanlar, hayatın görünmeyen ruhani ipleriyle birbirimize bağlıyız.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır. Böylelikle, ana referans kaynağı olarak, Rabb’in Kelamı’na ve ahlaki normlara dönük bir hissiyata ve hassasiyete evirilmiştir.
Biz insanlar, hayatın görünmeyen ruhani ipleriyle birbirimize bağlıyız. Bu iplerin kopmamasına ve sağlam olmasına dikkat etmeliyiz. BEN’deki “SEN” değerli olduğu kadar, SEN’deki “BEN” de değerlidir.
Biz insanlar, hayatın görünmeyen ruhani ipleriyle birbirimize bağlıyız. Bu iplerin kopmamasına ve sağlam olmasına dikkat etmeliyiz. BEN’deki “SEN” değerli olduğu kadar, SEN’deki “BEN” de değerlidir.
Biz insanlar, hayatın görünmeyen ruhani ipleriyle birbirimize bağlıyız. Bu iplerin kopmamasına ve sağlam olmasına dikkat etmeliyiz. BEN'deki "SEN" değerli olduğu kadar, SEN'deki "BEN" de değerlidir.
2022 yılını uğurlamaya hazırlanırken, iç muhasebeye kapı aralayan bu önemli yazıyı okumak isteyenlerin bilgisine sunuyorum.
Dünya hayatı tıpkı bir deniz gibidir. Yaşam da, bu denizde seyrüsefere çıkmış bir gemiye benzer.
Dünya hayatı tıpkı bir deniz gibidir. Yaşam da, bu denizde seyrüsefere çıkmış bir gemiye benzer. Bu deniz çoğu kez dalgalı ve çalkantılıdır. Seyrüseferi olumsuz etkileyen çalkantılar ve dalgalanmalar kaçınılmazdır. Öyle ama öyle gemi(ler) denizde ilerlemek zorundadır.
İnsanın doğruyu bulmasında ve kendini gerçekleştirmesinde ‘kendini bilmek ve kendini tanımak’, kritik öneme sahiptir. Bilmek daha genel, tanımak ise kişiye özeldir. İnsanın önce kendini tanıması, sonra da tanıdığı kendisini bilmesi gerekir. Aziz Mor Antunius (251-356) ‘‘Allah’ı bilmek için önce kendini bilmelisin’’ diyor.
İnsanın doğruyu bulmasında ve kendini gerçekleştirmesinde ‘kendini bilmek ve kendini tanımak’, kritik öneme sahiptir. Bilmek daha genel, tanımak ise kişiye özeldir. İnsanın önce kendini tanıması, sonra da tanıdığı kendisini bilmesi gerekir. Aziz Mor Antunius (251-356) ‘‘Allah’ı bilmek için önce kendini bilmelisin’’ diyor.
ܦܶܣܩܰܬ ܘܫܰܪܪܰܬ ܗ̱ܘܬ «ܣܝܼܥܬܐ ܕܦܘܼܪܥܳܢܳܐ ܕܐܪܳܡ» ܕܣܦܪܝܘܼܬܐ ܣܘܪܝܝܬܐ ܒܣܘܝܕܝܢ ܠܡܬܠ ܦܘܼܪܥܳܢܗܿ ܫܰܢ̱ܬܳܢܳܝܐ ܕܰܫܢܰܬ 2022 ܐܝܟ ܝܰܕܥܳܐ ܕܐܝܩܪܐ ܘܪܘܼܡܪܳܡܳܐ ܠܣܶܦܪܳܝܘܼܬܐ ܕܟܬܳܒܝ ܣܘܪܝܝܐ: «ܛܰܣܪܳܪܐ ܘܒܘ̈ܝܐܐ ܕܣܰܒܪܐ». ܗܢܐ ܕܒܥܰܡܠܐ ܪܒܐ ܐܬܦܪܶܣ ܫܢܬ 2021 ܐܝܟ ܦܐܪܐ ܟܬܝܼܒܬܳܢܳܝܐ ܕܚܶܒ̈ܠܐ ܬܰܙܝ̈ܙܶܐ ܘܐܘܼܟ̈ܦܳܢܐ ܥܰܙܝ̈ܙܶܐ ܡܦܰܪ̈ܕܳܢܐ ܕܫܶܢܬܐ. ܡܟܐ ܡܰܦܨܚܳܢܐ ܗ̱ܘܐ ܚܓܐ ܕܒܗ ܐܫܬܰܟܢ ܠܝ ܫܘܼܟܳܢܐ ܘܫܶܒܳܐ ܕܣܦܪܝܘܬܐ ܣܘܪܝܝܬܐ ܒܝܕ ܒܝܬ ܡܪܕܘܬܐ ܐܪܡܝܬܐ ܕܣܘܝܕܝܢ.
ܗܿܝ ܕܫܰܪܝܪܐ܆ ܐܬܥܰܙܙܰܬ ܪܘܼܚܝ ܘܰܥܫܶܢ ܣܰܒܪܝ ܘܝܶܪܒܰܬ ܦܨܝܼܚܘܼܬܝ ܒܐܓܪܬܟܘܢ ܕܡܰܘܕܥܐ ܗ̱ܘܬ ܕܠܡ «ܣܝܼܥܬܐ ܕܦܘܼܪܥܳܢܳܐ ܕܐܪܳܡ» ܦܶܣܩܰܬ ܕܬܶܬܶܠ ܦܘܼܪܥܳܢܗܿ ܫܰܢ̱ܬܳܢܳܝܐ ܕܰܫܢܰܬ 2022 ܐܝܟ ܝܰܕܥܳܐ ܕܐܝܩܪܐ ܘܪܘܼܡܪܳܡܳܐ ܠܣܶܦܪܳܝܘܼܬܐ ܕܟܬܳܒܝ ܣܘܪܝܝܐ: «ܛܰܣܪܳܪܐ ܘܒܘ̈ܝܐܐ ܕܣܰܒܪܐ». ܗܢܐ ܕܒܥܰܡܠܐ ܪܒܐ ܐܬܦܪܶܣ ܫܢܬ 2021 ܐܝܟ ܦܐܪܐ ܟܬܝܼܒܬܳܢܳܝܐ ܕܚܶܒ̈ܠܐ ܬܰܙܝ̈ܙܶܐ ܘܐܘܼܟ̈ܦܳܢܐ ܥܰܙܝ̈ܙܶܐ ܡܦܰܪ̈ܕܳܢܐ ܕܫܶܢܬܐ.
Malfono Yusuf Beğtaş ödülünü aldıktan sonra yaptığı açıklamada şunları ifade etti: "Kültürel alanda zihinsel ter döken bir insanın ürettiklerine/yaptıklarına değer vermek, onlara anlam vermek, medeni ahlakın bir göstergesidir. Kültürel devamlılık bakımından önemli olan bu yaklaşım, yaşam enerjisinin bollaşmasına vesile olmaktadır.
İsveç’in Stockholm şehrinde faaliyet yürüten ‘‘Aram Kültür Merkezi’’, 30 yıldan beri, Süryanice edebi çalışmaları teşvik amacıyla, küresel ölçekte temayüz eden edebi çalışmalara ödül sunmaktadır. Süryani diline, kültürüne ve edebiyatına yeni üretkenlikler ve yeni değerler katan çalışmalar, temel kıstas olarak gözetilmektedir. Bu onur ödülü, her yıl bir kuruma, ya da bir şahsiyete verilmektedir.
Kültürel açıdan hayata düşünsel katkı sunmak, pozitif değer katmak, sorumlu düşünen insanın varoluş sebebidir. Çünkü insanın mutluluğu ve değeri, tükettikleriyle değil, ürettikleriyle doğru orantılıdır. Veren el olmanın yolu, maddiyatın doğrularıyla değil, kültürün doğrularıyla açılır. Çünkü hayatın akışı içinde maddiyatın dağı ne kadar yüksek olursa olsun, kültürün yolu onun üzerinden geçer.
Kültürel açıdan hayata düşünsel katkı sunmak, pozitif değer katmak, sorumlu düşünen insanın varoluş sebebidir. Çünkü insanın mutluluğu ve değeri, tükettikleriyle değil, ürettikleriyle doğru orantılıdır. Veren el olmanın yolu, maddiyatın doğrularıyla değil, kültürün doğrularıyla açılır. Çünkü hayatın akışı içinde maddiyatın dağı ne kadar yüksek olursa olsun, kültürün yolu onun üzerinden geçer.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır.
شهدت الثقافة السريانية، التي تشكلت ببيانات ثقافة بلاد ما بين النهرين القديمة، تغيرًا فريدًا من حيث الشكل والمحتوى، مروراً ببوتقة التفاهم الجديدة نتيجة تخمر العناصر التي تطورت مع ولادة المسيحية. وهكذا تطورت إلى شعور وحساسية تجاه كلمة الرب والمعايير الأخلاقية كمصدر أساسي للمرجعية.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır. Böylelikle, ana referans kaynağı olarak, Rabb’in Kelamı’na ve ahlaki normlara dönük bir hissiyata ve hassasiyete evirilmiştir.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır. Böylelikle, ana referans kaynağı olarak, Rabb’in Kelamı’na ve ahlaki normlara dönük bir hissiyata ve hassasiyete evirilmiştir.
Antik Mezopotamya kültürünün verileriyle şekillenen Süryani kültürü, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte gelişen unsurların mayası neticesinde yeni bir anlayış potasından geçerek, biçim ve içerik açısından özgün bir değişime uğramıştır. Böylelikle, ana referans kaynağı olarak, Rabb’in Kelamı’na ve ahlaki normlara dönük bir hissiyata ve hassasiyete evirilmiştir.
Süryani kültüründe, farklı beklentilere kapılmadan görev aşkıyla hayatın sürekliliği için samimiyetle, minnetsiz yapılan bilinçli hizmete ‘‘rasyonel hizmet’’ denilir. Süryanicede buna teşmeşto mlilto ܬܫܡܫܬܐ ܡܠܝܼܠܬܐ denilir.
Süryani kültüründe, farklı beklentilere kapılmadan görev aşkıyla hayatın sürekliliği için samimiyetle, minnetsiz yapılan bilinçli hizmete ‘‘rasyonel hizmet’’ denilir. Süryanicede buna teşmeşto mlilto ܬܫܡܫܬܐ ܡܠܝܼܠܬܐ denilir.
Süryani kültüründe, farklı beklentilere kapılmadan görev aşkıyla hayatın sürekliliği için samimiyetle, minnetsiz yapılan bilinçli hizmete ‘‘rasyonel hizmet’’ denilir. Süryanicede buna teşmeşto mlilto ܬܫܡܫܬܐ ܡܠܝܼܠܬܐ denilir.
Süryani kültüründe, farklı beklentilere kapılmadan görev aşkıyla hayatın sürekliliği için samimiyetle, minnetsiz yapılan bilinçli hizmete ‘‘rasyonel hizmet’’ denilir. Süryanicede buna teşmeşto mlilto ܬܫܡܫܬܐ ܡܠܝܼܠܬܐ denilir.
Süryani kültüründe, farklı beklentilere kapılmadan görev aşkıyla hayatın sürekliliği için samimiyetle, minnetsiz yapılan bilinçli hizmete ‘‘rasyonel hizmet’’ denilir. Süryanicede buna teşmeşto mlilto ܬܫܡܫܬܐ ܡܠܝܼܠܬܐ denilir.
Süryani kültüründe, farklı beklentilere kapılmadan görev aşkıyla hayatın sürekliliği için samimiyetle, minnetsiz yapılan bilinçli hizmete ‘‘rasyonel hizmet’’ denilir. Süryanicedebuna teşmeştomliltoܬܫܡܫܬܐ ܡܠܝܼܠܬܐdenilir.
Süryani kültüründe, farklı beklentilere kapılmadan görev aşkıyla hayatın sürekliliği amacıyla minnetsiz, samimiyetle ve bilinçli yapılan hizmete ‘‘rasyonel hizmet’’ denilir. Süryanicede buna teşmeşto mlilto ܬܫܡܫܬܐ ܡܠܝܼܠܬܐ denilir.
Süryani kültüründe, farklı beklentilere kapılmadan görev aşkıyla hayatın sürekliliği amacıyla minnetsiz, samimiyetle ve bilinçli yapılan hizmete ‘‘rasyonel hizmet’’ denilir. Süryanicede buna teşmeşto mlilto ܬܫܡܫܬܐ ܡܠܝܼܠܬܐ denilir.
كنتيجة لأبحاثي، أدركت أنه على الرغم من أن سطوعها كان داكنًا وغير واضح، فإن الثقافة السريانية، مثل الصوت المعاصر للتأمل الذي يحتضن قرونًا. إنها صوت باكي يناشد الفهم المجروح اليوم. صوت يقاوم الاغتراب عن نفسه …
الثقافة هي القلب النابض للحضارة. إنها روح نشيطة تحافظ على حياة الناس وتقربهم من أنفسهم وتمكنهم من أن يكونوا على طبيعتهم وتبعثهم من الموت. اللغة في طليعة العناصر الأساسية التي تتكون منها الثقافة. اللغة والثقافة جزءان لا ينفصلان عن البنية، وهذان الاثنان في وئام متين ومستمر. وبالمثل، فإن للإيمان مكانة مهمة في البنية الثقافية. هناك دائما علاقة وتفاعل بين الثقافة والمعتقد. يضيف دمج الثقافة والمعتقد والتشابك الدلالي معاني مختلفة وجديدة للثقافة. لذا فإن عزل المعتقد عن الثقافة يمكن أن يكون مضللاً في بعض الأحيان. لأنه في جميع أنظمة المعتقدات ، هناك بنية ثقافية لا تزال على قيد الحياة.
Coğrafyamızın çok bilinen bir evladı olan Nusaybinli Aziz Mor Afrem evrensel kilisenin gönül doktorudur. Süryani kültürünün edebi ve sosyal yaşamında da suları duru ve berrak, eskimeyen gözde bir çağlayan gibidir.
Teslimiyet, yaşam akışına karşı koymak yerine ona izin vermeyi içeren basit ama çok derin bir bilgeliktir.
Yolda olmak ve yolda kalmak için ‘‘bilmek, yapmak, olmak’’ yolculuğunda VAR OLMAK için insanın kendi benliğini bulması ve bilmesi çok büyük önem taşımaktadır. Midyat haber, Midyat son dakika haberleri ve gelişmeleri Midyat Gündem Com’ da OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> https://www.midyatgundem.com/benligi-bulmak-makale,675.html Midyat Haber, Midyat Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Midyat Gündem Com’ da
«ܐܢܗܘܼ ܕܬܬܡܰܟܰܟܬ ܚܰܫܒܘܟ ܕܠܐ ܚܰܘܪܳܐ» ‘‘Tevazu sahibi olursan seni görgüsüz sayarlar’’
Dünya Süryani Katolik Patriği Mor İğnatius III. Yusuf Yunan ve metropolitlik ağırlıklı maiyetiyle Mardin’de. Bu anlamlı ziyaret 12-15 Ekim 2022 tarihlerinde gerçekleşti.
Benim için ilahi hakikat yani Rab sevgidir. Saf sevgi.. Hayat ise o sevginin ruhsal bir yansımasıdır. Diğerkâmlık dolu sorumluluktur. Şefkattir. Saygıdır. Sahiplenmedir. Üretmektir. Geliştirmektir.
Yaşamak sorumluluksa, sorumluluğu yerine getirmek ve üretmek için egomuzu değil, özümüzü takip etmeliyiz.
Mana gücüne kavuşmak için ‘bilmek, yapmak, olmak’ yolculuğunu farkındalık içinde yapmak gerekir. Bu yolculuk iki türlü yapılır. Birincisi, içsel yolculuktur. İkincisi ise, dışsal yolculuktur. İnsanın kapasitesine göre, esas belirleyici ve şekillendirici olan birincisidir.
Dünya (ve dolayısıyla bölgemiz) bir değişim-dönüşüm sürecinden geçmektedir. Bu da bazı alanlarda kaosa neden olmaktadır. Böyle bir dönemde kendimize sorabileceğimiz en önemli soru şudur: Yaralı bir dünyada mı yaşayacağız, yoksa onu iyileştirme gücüne sahip olduğumuzu bilerek geleceğe sahip mi çıkacağız?
ANKAWA, Iraq — The second edition of the Syriac Media Congress was held in Ankawa, Iraq. A group of Chaldean–Syriac–Assyrian journalists and media institutions from Beth Nahrin (Mesopotamia) and the diaspora participated. The Congress aims to revitalize Syriac media.
Lütuf biz büyük bir acı ya da bunalım içindeyken ansızın uğrar bize. Midyat haber, Midyat son dakika haberleri ve gelişmeleri Midyat Gündem Com’ da OKU,
“الشر يستخدم الخداع! (…) ماذا لو دفعتني جحافل الشيطان في المطاردة مباشرة إلى الخير؟ (…) الشر يعرف الخير، ولكن الخير لا يعرف الشر. (…) يأخذ الشرير أحيانًا صورة الخير، بل ويضع نفسه بالكامل في جسده. إذا بقيت هذه الحقيقة مخفية عني، فسأستسلم بالتأكيد، لأن مثل هذا الخير هو أكثر إغراء من الخير الحقيقي.”
الهدف الأساسي للثقافة السريانية، التي ترى الله في الإنسان وفي الكون، هو تذكير المرء بأخذ الهدف الحقيقي في الاعتبار في صعوبات الحياة وصدماتها. هو تطوير المعاني العالمية للمساهمة في هدف يتطلب الولاء والمسؤولية والاستمرارية. أن يكون الشخص الذي يريد أن يعامل رفقائه كما يود أن يعامل ، يغذي روحه من خلال مراعاة البعد الروحي وراء الروابط والالتزامات المادية، ويعيش بطريقة تليق بكرامته ويكون قدوة في هذا الصدد.
ABD’nin yakın tarihine dair anlatılan bir fıkra/söylence vardır ki oldukça düşündürücüdür. Şöyle ki; 1940’lı yıllarının ABD’sinde siyah ve beyaz çekişmesinin had safhada olduğu günlerdir. Teksas eyaletindeki bir işçi servisinde “ben beyazım, senden üstünüm, sen siyahsın, ikinci sınıfsın vesaire…” tartışması çıkar.
كنتيجة لأبحاثي، أدركت أنه على الرغم من أن سطوعها كان داكنًا وغير واضح، فإن الثقافة السريانية، مثل الصوت المعاصر للتأمل الذي يحتضن قرونًا. إنها صوت باكي يناشد الفهم المجروح اليوم. صوت يقاوم الاغتراب عن نفسه …
الثقافة هي القلب النابض للحضارة. إنها روح نشيطة تحافظ على حياة الناس وتقربهم من أنفسهم وتمكنهم من أن يكونوا على طبيعتهم وتبعثهم من الموت. اللغة في طليعة العناصر الأساسية التي تتكون منها الثقافة. اللغة والثقافة جزءان لا ينفصلان عن البنية، وهذان الاثنان في وئام متين ومستمر. وبالمثل، فإن للإيمان مكانة مهمة في البنية الثقافية. هناك دائما علاقة وتفاعل بين الثقافة والمعتقد. يضيف دمج الثقافة والمعتقد والتشابك الدلالي معاني مختلفة وجديدة للثقافة. لذا فإن عزل المعتقد عن الثقافة يمكن أن يكون مضللاً في بعض الأحيان. لأنه في جميع أنظمة المعتقدات ، هناك بنية ثقافية لا تزال على قيد الحياة.
1700 yıl önce Aziz Mor Afrem’in Süryanice yazdığı bir şiiri nedensellik ilkesini yani neden-sonuç ilişkisini çok iyi açıklamaktadır.
İçsel ışıklarımızın yanması için bize bağışlanan var olma yeteneğini iyi kullanmakla yükümlüyüz. Kötülüğü ve zarar vermeyi meziyet zannedenler, aslında en büyük ihaneti kendilerine yapar. İçsel ışıklar yanmazsa, yaşam-benlik algısını genişletmek ve mutluluğu yakalamak mümkün değildir.
Kendine özgü folklorik özellikler taşıyan Süryani kültürü, insanın yeteneklerini, yaratıcılığını kullanarak, iç dünyasının renklerini, duygularını en estetik bir sunuşla ifade etme ve başkalarına aktarabilme gücüne değer verir. Açılımcı-paylaşımcı karakteristik yapısıyla hayatın enerjisini zayıflatan her şeyden kaçınmayı öğretir. Esas gayesi, ruhani gerçeklikten yola çıkarak insanın ‘‘içsel büyüklüğünü’’ yaşamın bütün alanlarında ortaya çıkarmaktır. Bilmekten yapmaya ve sonrasında yapmaktan olmaya doğru devam eden yolculukta insanın kendi içine dönmesi, kendine bakması, kör noktalarını görmesi, kör noktalarını aydınlatması, bu doğrultuda doğru soruları sorması, bunları yaparken içsel büyüklüğünü keşfetme sürecinde doğru yöntemleri kullanmasını bir zaruret olarak görür.
Araştırmalarımın neticesinde fark ettim ki, aydınlığı kararmış ve bulanıklaşmış olsa da, Süryani kültürü, yüzyılları kucaklayan bir tefekkürün çağdaş bir sesi gibidir. Günümüzün yaralı idrakine seslenen ağlak bir SES’tir. Kendine yabancılaşmaya direnen bir SES…
Araştırmalarımın neticesinde fark ettim ki, aydınlığı kararmış ve bulanıklaşmış olsa da, Süryani kültürü, yüzyılları kucaklayan bir tefekkürün çağdaş bir sesi gibidir. Günümüzün yaralı idrakine seslenen ağlak bir SES’tir. Kendine yabancılaşmaya direnen bir SES…
Dünya üzerinde yazı sanatını ilk icat eden insanlığa büyük bir iyilik yapmıştır. Bunun için daimi takdire ve sonsuz şükürlere laiktir. Buna rağmen paha biçilmez olan bu sanatı ilk icat edenin ve dünyaya sunanın ismi bilinmiyor. Hangi çağda olduğu da bilinmiyor. Fakat gerçek manada hangi halkın (hangi milletin) önce yazmaya başladığı ve hangi soyun (kabilenin) yazıyı diğer milletlere öğrettiği biliniyor. Bu konuda Süryani halkının antik dönemde bilinen bütün halklardan daha üstün bir onura sahip olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü yazı sanatını o icat etti ve diğer halklara o öğretti.
Kültür ağacından faydalanmak, eski alışkanlıkların ve ezbere dayalı düşüncelerin budanmasına; kalıp yargılarının ve yerleşik algılarının dönüşmesine bağlıdır.
Araştırmalarımın neticesinde fark ettim ki, aydınlığı kararmış ve bulanıklaşmış olsa da, Süryani kültürü, yüzyılları kucaklayan bir tefekkürün çağdaş bir sesi gibidir. Günümüzün yaralı idrakine seslenen ağlak bir SES’tir. Kendine yabancılaşmaya direnen bir SES…
Araştırmalarımın neticesinde fark ettim ki, aydınlığı kararmış ve bulanıklaşmış olsa da, Süryani kültürü, yüzyılları kucaklayan bir tefekkürün çağdaş bir sesi gibidir. Günümüzün yaralı idrakine seslenen ağlak bir SES’tir. Kendine yabancılaşmaya direnen bir SES…
Araştırmalarımın neticesinde fark ettim ki, aydınlığı kararmış ve bulanıklaşmış olsa da, Süryani kültürü, yüzyılları kucaklayan bir tefekkürün çağdaş bir sesi gibidir. Günümüzün yaralı idrakine seslenen ağlak bir SES’tir. Kendine yabancılaşmaya direnen bir SES…
Araştırmalarımın neticesinde fark ettim ki, aydınlığı kararmış ve bulanıklaşmış olsa da, Süryani kültürü, yüzyılları kucaklayan bir tefekkürün çağdaş bir sesi gibidir. Günümüzün yaralı idrakine seslenen ağlak bir SES’tir. Kendine yabancılaşmaya direnen bir SES…
Araştırmalarımın neticesinde fark ettim ki, aydınlığı kararmış ve bulanıklaşmış olsa da, Süryani kültürü, yüzyılları kucaklayan bir tefekkürün çağdaş bir sesi gibidir. Günümüzün yaralı idrakine seslenen ağlak bir SES’tir. Kendine yabancılaşmaya direnen bir SES…
Kendine özgü folklorik özellikler taşıyan Süryani kültürü, insanın yeteneklerini, yaratıcılığını kullanarak, iç dünyasının renklerini, duygularını en estetik bir sunuşla ifade etme ve başkalarına aktarabilme gücüne değer verir. Açılımcı-paylaşımcı karakteristik yapısıyla hayatın enerjisini zayıflatan her şeyden kaçınmayı öğretir. Esas gayesi, ruhani gerçeklikten yola çıkarak insanın ‘‘içsel büyüklüğünü’’ yaşamın bütün alanlarında ortaya çıkarmaktır. Bilmekten yapmaya ve sonrasında yapmaktan olmaya doğru devam eden yolculukta insanın kendi içine dönmesi, kendine bakması, kör noktalarını görmesi, kör noktalarını aydınlatması, bu doğrultuda doğru soruları sorması, bunları yaparken içsel büyüklüğünü keşfetme sürecinde doğru yöntemleri kullanmasını bir zaruret olarak görür.
Kendine özgü folklorik özellikler taşıyan Süryani kültürü, insanın yeteneklerini, yaratıcılığını kullanarak, iç dünyasının renklerini, duygularını en estetik bir sunuşla ifade etme ve başkalarına aktarabilme gücüne değer verir. Açılımcı-paylaşımcı karakteristik yapısıyla hayatın enerjisini zayıflatan her şeyden kaçınmayı öğretir. Esas gayesi, ruhani gerçeklikten yola çıkarak insanın ‘‘içsel büyüklüğünü’’ yaşamın bütün alanlarında ortaya çıkarmaktır. Bilmekten yapmaya ve sonrasında yapmaktan olmaya doğru devam eden yolculukta insanın kendi içine dönmesi, kendine bakması, kör noktalarını görmesi, kör noktalarını aydınlatması, bu doğrultuda doğru soruları sorması, bunları yaparken içsel büyüklüğünü keşfetme sürecinde doğru yöntemleri kullanmasını bir zaruret olarak görür.
Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlarken "Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?" demiş.
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanı yaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlam ve sürekli bir uyum içerisindedir. Aynı şekilde inanç da kültürel yapı içerisinde önemli bir yer tutar. Kültür ile inanç arasında da daima bir ilişki ve etkileşim söz konusudur. Kültür ile inancın bir araya gelip, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, kültüre farklı ve yeni anlamlar katar. Dolayısıyla inancı kültürden soyutlamak bazen yanıltıcı olabilir. Çünkü bütün inanç sistemlerinde muhakkak yaşatılan bir kültür yapısı da vardır.
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanı yaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlam ve sürekli bir uyum içerisindedir. Aynı şekilde inanç da kültürel yapı içerisinde önemli bir yer tutar. Kültür ile inanç arasında da daima bir ilişki ve etkileşim söz konusudur. Kültür ile inancın bir araya gelip, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, kültüre farklı ve yeni anlamlar katar. Dolayısıyla inancı kültürden soyutlamak bazen yanıltıcı olabilir. Çünkü bütün inanç sistemlerinde muhakkak yaşatılan bir kültür yapısı da vardı
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanıyaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlamve sürekli bir uyum içerisindedir. Aynı şekilde inanç dakültürel yapı içerisinde önemli bir yer tutar. Kültür ile inanç arasında da daima bir ilişki ve etkileşim söz konusudur. Kültür ile inancın bir araya gelip, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, kültüre farklı ve yeni anlamlar katar. Dolayısıyla inancı kültürden soyutlamak bazen yanıltıcı olabilir. Çünkü bütün inanç sistemlerinde muhakkak yaşatılan bir kültür yapısı da vardır.
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanı yaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlam ve sürekli bir uyum içerisindedir. Aynı şekilde inanç da kültürel yapı içerisinde önemli bir yer tutar. Kültür ile inanç arasında da daima bir ilişki ve etkileşim söz konusudur. Kültür ile inancın bir araya gelip, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, kültüre farklı ve yeni anlamlar katar. Dolayısıyla inancı kültürden soyutlamak bazen yanıltıcı olabilir. Çünkü bütün inanç sistemlerinde muhakkak yaşatılan bir kültür yapısı da vardır.
İnsanların enerji seviyeleri ölçülebiliyor. Bazıları düşük enerjili bazıları yüksek enerjili. Düşük enerjiye sahip olanlar doğruyu yanlıştan ayırt edemiyorlar. Dr. David Hawkins’e göre insanların % 87 ‘si kendilerini zayıf düşüren düşük frekanslı enerjiye sahip. Yaşadığımız sorunların temelinde de bu var.
37 yıl önce Şırnak-İdil’den Avrupa’ya göç etmiş olan Şükrü Külen, kültürel farkındalık sahibi aydın bir Süryani’dir. İçindeki memleket özlemi kültürel hasretle birleşince, İsviçre’den tarihi köklerini, anayurdunu ziyarete geldi.
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanı yaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlam ve sürekli bir uyum içerisindedir. Aynı şekilde inanç da kültürel yapı içerisinde önemli bir yer tutar. Kültür ile inanç arasında da daima bir ilişki ve etkileşim söz konusudur. Kültür ile inancın bir araya gelip, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, kültüre farklı ve yeni anlamlar katar. Dolayısıyla inancı kültürden soyutlamak bazen yanıltıcı olabilir. Çünkü bütün inanç sistemlerinde muhakkak yaşatılan bir kültür yapısı da vardır.
Maddiyatın, nefsaniyetin, bencilliğin dağı ne kadar yüksek olursa olsun, edebiyatın/kültürün yolu onların üzerinden geçer. Dolayısıyla maddi zenginliğin mana/zihin dünyasına huzur vermesi, edebi ve kültürel zenginliğe bağlıdır.
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanı yaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlam ve sürekli bir uyum içerisindedir. Aynı şekilde inanç da kültürel yapı içerisinde önemli bir yer tutar.
Kültür ağacından faydalanmak, eski alışkanlıkların ve ezbere dayalı düşüncelerin budanmasına; kalıp yargılarının ve yerleşik algılarının dönüşmesine bağlıdır.
3 Ağustos 2022 Çarşamba günü, Türkiye’nin duayen yazarlarından birisi olan değerli dostum Ali Riza Malkoç’la Pendik-İstanbul’da çok hoş vakit geçirdik. Kendisi farklı içerikte 18 kitabın yazarıdır. O bir fikir işçisi gibi gece-gündüz demeden çalışıyor. Gelecek için dertleniyor, insanlık için çırpınıyor, didiniyor ve yazıyor. Arızalar ve sorunlar için çözümler üretiyor.
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
Bugün yanıma bir genç geldi. Üniversiteyi bitirmiş. Ama bitirdiği bölümle ilgili bir iş bulamayınca hayalinde olmayan bir işte çalışmak zorunda kalmış. Çay söyledim, biraz sohbet ettik. Henüz 25-26 yaşında olmasına rağmen ne bir hedefi, bir hayali var.
Burada bahsedilen hakikati tanımak ve anlamak için, gönül gözümüzün içerden açık olması gerekir. Gönül gözünün açılması da, önyargı başta, ruhumuzu kelepçeleyen tüm bağımlılıklardan ve kör taklitlerden kurtulmayı gerektirir.
Burada bahsedilen hakikati tanımak ve anlamak için, gönül gözümüzün içerden açık olması gerekir. Gönül gözünün açılması da, önyargı başta, ruhumuzu kelepçeleyen tüm bağımlılıklardan ve kör taklitlerden kurtulmayı gerektirir.
Alışverişe gitmek üzere evden çıkan bir kadın, kapısının karşısındaki kaldırımda oturan bembeyaz sakallı üç yaşlıyı görünce önce duraksadı; sonra onları, tüm içtenliğiyle evine davet etti: "Burada böyle oturduğunuza göre, üçünüz de kesinlikle acıkmış olmalısınız" dedi. "Lütfen içeri gelin, size yiyecek bir şeyler hazırlayayım."
Ruhun neşesi, manevi kardeşliğin ve insandaki gücün delilidir. Bu güç, kendini en çok insanlıkta gösterir. Yaşamda etkili olması, insanın bunu anlamasına ve kabul etmesine bağlıdır.
Süryani kültüründe içsel devrim; ruhsal farkındalık haliyle ulaşılan bir aydınlanma aşamasıdır. Bilinçaltında bir düşünce, bir şuur oluşturmak için kalp gözünün -içeriden- açılmasıdır. Kişisel devrimi başlatan bu aşamada madde ruhun hizmetine girmiş olur.
بغض النظرعن ارتفاع جبل المادية / الأنانية، فإن طريق الثقافة والأدب يمرعبرهم. لذلك، فإن حقيقة أن الثروة المادية تمنح السلام للعالم الروحي تعتمد على الثروة الثقافية والأدبية. لطالما أتذكر، بأنني أهتم بالأشخاص ذوي الوعي الثقافي العالي. وقضاء الوقت معهم يعد إنجازًا عظيمًا. يتجدد الإنسان ويقوى. الثقافة والناس لا تقل أهمية عن الكتب في معرفة الذات والتنمية. `
الشيء الرئيسي هو فهم الحياة. إنها تبني جسور جديدة بدلاً من الجدران. لأن الحياة مرة واحدة فقط. إنها رحلة. إذا كان هناك شيء واحد واضح في هذه الرحلة، فهو عيب وجودي. يتحول هذا النقص في بعض الأحيان إلى قلق. نبدأ في المشي من أجله.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge yazar Aleksandr Soljenitsin (1918-1970) şöyle yazar: "Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz.."
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: "Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz.."
Kurtarıcı sanır kendini bozguncu. Kırıp dökerken bile onardığını zanneder. Kendi doğruları doğrultusunda zincirsiz bir pranga ile dolaşır. Menfaati ölçüsünde içindeki sıkıntıyı tutar ve çıkar ilişkileri bitince hırçın rüzgârlarını insanın üstüne salar ve kırıp dökmeye başlar. Oysa cahilin umursamadığı bilge insan,
Maddiyatın/nefsaniyetin/bencilliğin dağı ne kadar yüksek olursa olsun, kültürün yolu onların üzerinden geçer. Dolayısıyla maddi zenginliğin, mana/zihin dünyasına huzur vermesi, kültürel zenginliğe bağlıdır.
Adamın birinin babadan yadigâr antik ipek bir halısı varmış. Satmaya karar vermiş. Ona göstermiş buna göstermiş, ama kimse talip olmamış. Sonunda zengin birini bulmuş ve ona götürmüş.
Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken emen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor, ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş.
Karakteristik özellikleriyle topluma mal olmuş şahsiyetler, yaşadıkları şehrin sırlarına erişmiş müstesna insanlardır. Bu şahsiyetler, genellikle doğdukları şehrin ruh derinliğine sahip olur. Şehrin sosyo-kültürel hayatına hizmet etmek, yeni izler bırakmak, onların en büyük heyecanıdır.
Burada bahsedilen hakikati tanımak ve anlamak için, gönül gözümüzün içerden açık olması gerekir. Gönül gözünün açılması da, önyargı başta, ruhumuzu kelepçeleyen tüm bağımlılıklardan ve kör taklitlerden kurtulmayı gerektirir.
Burada bahsedilen hakikati tanımak ve anlamak için, gönül gözümüzün içerden açık olması gerekir. Gönül gözünün açılması da, önyargı başta, ruhumuzu kelepçeleyen tüm bağımlılıklardan ve kör taklitlerden kurtulmayı gerektirir.
Bugün yanıma bir genç geldi. Üniversiteyi bitirmiş. Ama bitirdiği bölümle ilgili bir iş bulamayınca hayalinde olmayan bir işte çalışmak zorunda kalmış. Çay söyledim, biraz sohbet ettik. Henüz 25-26 yaşında olmasına rağmen ne bir hedefi, bir hayali var. Hayatı kendi gidişatına terk etmiş. Boş vermiş yaşama. Her şeyi kendi haline bırakmış. Bir mücadele veya hayatında bir değişiklik yapma düşüncesi yok.
Latince bir kelime olan ego; ben, benlik, kendilik demektir. Ego; egoizm, bencillik, id ve süper ego kelimeleriyle ilişkilidir. Bireyi diğerlerinden ayırt eden izafi, soyut bir varlık olan ego, kendine tapma hastalığı anlamında da kullanılmaktadır. Ego, hayatın jeneratörüdür. O olmazsa dünya hayatı kaos olur.
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
“Kötü, aldatmacalar kullanır!(…) Ya sürek avındaki şeytan güruhu, beni dosdoğru iyinin içine sürerse? (…) Kötü, iyiyi tanır ama iyi kötüyü tanımaz. (…) Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen, hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa, hiç kuşkusuz yenik düşerim, çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayartıcıdır.”
3 Ağustos 2022 Çarşamba günü, Türkiye’nin duayen yazarlarından birisi olan değerli dostum Ali Riza Malkoç’la Pendik-İstanbul’da çok hoş vakit geçirdik. Kendisi farklı içerikte 18 kitabın yazarıdır. O bir fikir işçisi gibi gece-gündüz demeden çalışıyor. Gelecek için dertleniyor, insanlık için çırpınıyor, didiniyor ve yazıyor. Arızalar ve sorunlar için çözümler üretiyor.
Tanrı’yı insanda ve kâinatta gören Süryani kültürünün esas gayesi, yaşamın zorlukları ve örselenmeleri içinde gerçek hedefi akılda tutmayı hatırlatmaktır. Vefa, sorumluluk ve süreklilik gerektiren bir hedefe katkı sunmanın evrensel anlamlarını geliştirmektir.
Kültür ağacından faydalanmak, eski alışkanlıkların ve ezbere dayalı düşüncelerin budanmasına; kalıp yargılarının ve yerleşik algılarının dönüşmesine bağlıdır. q
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanı yaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlam ve sürekli bir uyum içerisindedir.
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanı yaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlam ve sürekli bir uyum içerisindedir. Aynı şekilde inanç da kültürel yapı içerisinde önemli bir yer tutar.
Maddiyatın, nefsaniyetin, bencilliğin dağı ne kadar yüksek olursa olsun, edebiyatın/kültürün yolu onların üzerinden geçer. Dolayısıyla maddi zenginliğin mana/zihin dünyasına huzur vermesi, edebi ve kültürel zenginliğe bağlıdır.
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanı yaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlam ve sürekli bir uyum içerisindedir.
37 yıl önce Şırnak-İdil’den Avrupa’ya göç etmiş olan Şükrü Külen, kültürel farkındalık sahibi aydın bir Süryani’dir. İçindeki memleket özlemi kültürel hasretle birleşince, İsviçre’den tarihi köklerini, anayurdunu ziyarete geldi.
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanıyaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlamve sürekli bir uyum içerisindedir.
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanıyaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlamve sürekli bir uyum içerisindedir.
Kültür, bir medeniyetin atan kalbidir. İnsanı yaşatan, kendisine yaklaştırıp kendisi olmayı sağlayan ve onu dirilten zinde bir ruhtur. Kültürü oluşturan temel öğelerin başında ise dil gelir. Dil ile kültür bir yapının ayrılmaz parçalarıdır, bu ikili sağlam ve sürekli bir uyum içerisindedir.
Tolstoy’un "İnsan Ne ile Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde,
Ressam, müzisyen, şair, yazar, bestekar vb.. sanatkar ruh taşıyan insan, özü gereği yaratıcıdır. Genellikle başkalarında olmayan üstün algılara, farkındalıklara, duyarlılıklara sahiptir.
Edebi ve düşünsel bir eserin başarılı olup olmaması tamamen toplumun kültürel farkındalığıyla doğru orantılıdır. Çünkü edebi eser (kitap veya metin) yayınlandığı andan itibaren yazarın inisiyatifinden çıkar, okuyucunun etki alanına geçer.
ܝܘܡ ܬܪܝܢ ܒܫܒܐ ܗ̱ܘܐ. ܘܒܬܪܗ ܗ̱ܘܐ ܕܝܘܡܐ ܚܕ ܕܒܗ ܐܪܥܐ ܒܪ̈ܣܝ̣ܣܐ ܕܡܛܪܐ ܒܟܝ̣ܪܝܐ ܕܬܫܪ̈ܝܬܐ ܙܠܝ̣ܚܐ ܗ̱ܘܬ: ܗ̇ܢܘܢ ܛܐܠܐ ܕܪ̈ܚܡܐ ܘܚܰܘܣܢܐ ܪܣܡ̣ܘ ܗ̱ܘܘ ܒܐܦ̈ܝ ܟܝܢܐ. ܘܪܘܙܐ ܦܨܝ̣ܚܐ ܪܳܚܫ ܗ̱ܘܐ ܒܓܰܘܝ̈ܬܝ ܒܣܘ̣ܩܒܳܠܐ ܘܦܶܓܥܐ ܕܨܰܦܪܐ ܨܰܡܘ̣ܚܐ ܐܠܐ ܨܠܝ̣ܠܐ ܘܡܪܝ̣ܩܐ ܕܡܫܝ̣ܓ ܗ̱ܘܐ ܒܙܰܠܓ̈ܐ ܢܗܝ̣ܪ̈ܐ ܕܫܡܫܐ ܕܡ̣ܬܦܫܛܐ ܘܡ̣ܬܡܬܚܐ ܗ̱ܘܬ ܥܠ ܟܠ.
Esas mesele hayatı anlamlandırmaktır. Duvarlar yerine yeni köprüler kurmaktır. Çünkü hayat bir seferdir. Bir yolculuktur.
Maddiyatın/nefsaniyetin/bencilliğin dağı ne kadar yüksek olursa olsun, kültürün yolu onların üzerinden geçer. Dolayısıyla maddi zenginliğin, mana/zihin dünyasına huzur vermesi, kültürel zenginliğe bağlıdır.
Esas mesele hayatı anlamlandırmaktır. Duvarlar yerine yeni köprüler kurmaktır. Çünkü hayat bir seferdir. Bir yolculuktur. Bu yolculukta aşikâr olan bir şey varsa, o da noksanlıktır. Bu noksanlık, bazen huzursuzluğa dönüşür.
Esas mesele hayatı anlamlandırmaktır. Duvarlar yerine yeni köprüler kurmaktır. Çünkü hayat bir seferdir. Bir yolculuktur. Bu yolculukta aşikâr olan bir şey varsa, o da noksanlıktır. Bu noksanlık, bazen huzursuzluğa dönüşür.
Esas mesele hayatı anlamlandırmaktır. Duvarlar yerine yeni köprüler kurmaktır. Çünkü hayat bir seferdir. Bir yolculuktur. Bu yolculukta aşikâr olan bir şey varsa, o da noksanlıktır. Bu noksanlık, bazen huzursuzluğa dönüşür.
Esas mesele hayatı anlamlandırmaktır. Duvarlar yerine yeni köprüler kurmaktır. Çünkü hayat bir seferdir. Bir yolculuktur. Bu yolculukta aşikâr olan bir şey varsa, o da noksanlıktır. Bu noksanlık, bazen huzursuzluğa dönüşür.
Maddiyatın/nefsaniyetin/bencilliğin dağı ne kadar yüksek olursa olsun, kültürün yolu onların üzerinden geçer. Dolayısıyla maddi zenginliğin, mana/zihin dünyasına huzur vermesi, kültürel zenginliğe bağlıdır.
Kurtarıcı sanır kendini bozguncu. Kırıp dökerken bile onardığını zanneder. Kendi doğruları doğrultusunda zincirsiz bir pranga ile dolaşır. Menfaati ölçüsünde içindeki sıkıntıyı tutar ve çıkar ilişkileri bitince hırçın rüzgârlarını insanın üstüne salar ve kırıp dökmeye başlar.
التفكير الإبداعي / البنّاء، المجبول في القلب والذي يتشكل في العقل بدافع من الجهود الصادقة، لا يحتاج إلى وسيط. ومع ذلك، إذا كان للتركيز على الهدف، فإنه يحتاج إلى تعبيرات اللغة من خلال اتخاذ شكل كتاب بجمال الأدب. يصبح مقروءاً حتى يتمكن من تحويل / ثنائية القارئ الداخلية من المعارضة إلى الفهم / الفضيلة التكميلية. الكتاب غزير الإنتاج ,الذين يمكن أن يظهروا هذه الشجاعة وينفّذون ذلك بنجاح يعتبرون أنهم وصلوا إلى أعلى مرتبة في الحياة.
عندما نشعربالمسيح داخليًا وليس خارجيًا، يأخذ معنى وفرح عيد الفصح طابعًا مختلفًا تمامًا. عندما نختبر المسيح خارج الواقع الأرضي في الروح / القلب / الفكر، فإننا نولد من جديد وهذا هوغرض خلقنا. سيكون لدينا ولادتنا الثانية. هذه حقاً قيامة.
According to Syriac culture, originality and differences are the essence of creation. The main source of this essence is the spirit. The spirit is a divine software program in humans. If this software, which provides renewal and development,
Sevgi, Güzel’e giden yolda olmaktır. O yolda yürümektir. O yolda sorumlu davranmaktır. Sevgi, vermeyi almaya tercih etmektir. Sevgi, insandaki insanı görmektir. Sevgi, maddeyi görüp öze/manaya odaklanmaktır. Sevgi, özün/ruhun kapısını zorlamaktır.
Sevgi, Güzel’e giden yolda olmaktır. O yolda yürümektir. O yolda sorumlu davranmaktır. Sevgi, vermeyi almaya tercih etmektir. Sevgi, insandaki insanı görmektir. Sevgi, maddeyi görüp öze/manaya odaklanmaktır. Sevgi, özün/ruhun kapısını zorlamaktır.
Sevgi, konuştuğumuz şey değil. Sevgi, yaptığımız şeydir. Sevgi, Güzel’e giden yolda olmaktır. O yolda yürümektir. O yolda sorumlu davranmaktır.
Sevgi, konuştuğumuz şey değil. Sevgi, yaptığımız şeydir. Sevgi, Güzel’e giden yolda olmaktır. O yolda yürümektir. O yolda sorumlu davranmaktır.
According to Syriac culture, originality and differences are the essence of creation. The main source of this essence is the spirit. The spirit is a divine software program in humans. If this software, which provides renewal and development, is learned and used properly,
في حين أن الموت هو حقيقة من حقائق الحياة، وفي نفس الوقت يوضّح لنا أننا لسنا من بقايا العالم الفاني، فهو مؤلم جدًا لطبيعتنا البشرية. إنه عزاء كبيرلنا جميعًا أن نشارك عائلة إكسن الغالية في هذا الألم العميق نيابة عن رئيس القرية إليشاع بكتاش وسكان القرية. وأتمنى رحمة الله على الفقيد، والصبر والسلوان لأبنائه وأهل قريته وأقاربه.
Humans are the source of evil in nature. Other creatures simply act out of instinct and precautions can be taken against them, whereas it is impossible to predict what people with evil intentions will do and consistently take precautions.
Humans are the source of evil in nature. Other creatures simply act out of instinct and precautions can be taken against them, whereas it is impossible to predict what people with evil intentions will do and consistently take precautions. This does not mean that we will constantly experience bad things. But one should be prepared for any circumstance.
Urfa, bölgemizin efsunlu bir şehridir. Süryani literatüründe ‘‘Kalath Bethnahrin / Mezopotamya’nın Gelini’’ ismiyle bilinen bu şehir, kendimi bildim bileli beni cezp etmektedir. Toplumsal algılamanın ötesinde,
Urfa, bölgemizin efsunlu bir şehridir. Süryani literatüründe ‘‘Kalath Bethnahrin / Mezopotamya’nın Gelini’’ ismiyle bilinen bu şehir, kendimi bildim bileli beni cezp etmektedir. Toplumsal algılamanın ötesinde,
ܠܐ ܐܶܬܐ ܠܰܡܫ̈ܝܼܚܳܝܶܐ. ܒܕ ܩܕܳܡ ܡܶܢܶܗ ܠܰܝܬ ܗ̱ܘܐ ܐܳܦܠܐ ܚܰܕ ܡܫܝܼܚܳܝܐ. ܐܶܬܳܐ ܐܘܼܣܳܝܳܐ ܠܰܟܪܝܼܗܳܐ. ܐܶܬܳܐ ܥܘܼܬܪܳܐ ܠܦܰܩܝܼܪܳܐ.
ܫܪܫܳܐ ܕܟܠ ܒܝܼܫܬܐ: «ܐܶܢܳܢܝܘܼܬܐ» ܗܿܘ ܡܳܐ ܕܡܰܦܨܰܚ ܠܟ ܒܚܝ̈ܐ: «ܕܬܶܗܘܶܐ ܡܰܘܬܪܳܢܐ ܠܐܰܚܪ̈ܳܢܐ» ܡܩܰܢܛܳܢܗܽܘܢ ܕܰܒܢܳܝ̈ܢܳܫܳܐ ܒܚܰܝ̈ܐ: «ܟܰܕܳܒܳܐ»
قمت الاسبوع الماضي (الجمعة 18 مارس 2022) بزيارة رئيس مجلس إدارة كنائس مديات، السيد يوسف تركر، في مكتبه في دير مار هوبل ومار أبروهوم. هنأته على رئاسة الجديدة التي تولاها، وقدمت كتابي التركي المنشور حديثًا بعنوان “التصوف السرياني”. لقد نقلت تمنياتي لرئيسنا الجديد بالصحة والنجاح على جهوده المستمرة من الماضي إلى الحاضر.
Samimi gayretlerin güdülenmeleriyle gönülde pişen ve zihinde şekillenen yaratıcı/yapıcı düşünce, aracıya ihtiyaç duymaz. Ancak hedefe kilitlenecekse, edebiyatın güzelliğiyle kitap şekline bürünerek dilin anlatımlarına ihtiyaç duyar.
Mesih’i dışsal olarak değil de, içsel olarak hissettiğimizde Paskalya Bayramı’nın anlamı ve sevinci çok farklı bir karaktere bürünür. Mesih’i dünyevi gerçekliğin ötesinde, ruhen/kalben/fikren yaşadığımızda, yaratılışımızın gayesine yeniden doğmuş oluruz.
Saygıdeğer Dostlar, Değerli Köylüler, Kıymetli Akrabalar, Yaşamını Hassana halkının hizmetine adayan değerli ruhani büyüğümüz Peder Kaşa Matte Eksen’i[1] ebediyete uğurlamak için burada toplanmış bulunuyoruz.
Aklımızdaki düşünceler bizi anlatır. Ne olduğumuzu bize gösterir. Fakat çok az insan kendi durumunu görme yeteneği ve tevazusuna sahiptir.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur. Ruh, insanda ilahi yazılımın programıdır. Yenilenmeyi ve gelişmeyi sağlayan bu yazılım öğrenilirse ve iyi kullanılırsa, her şey daha rahat ve daha güzel olur.
During these days when we experience firsthand the well-known cold of winter and feel the chill of the outside world in our bones, a reminder along the laconic lines of “actions are the reflection of a person’s character” and “he who knows the ropes will encounter few difficulties” might prove a source of warmth for our inner world.
لأن كرامة الإنسان هي كلُّ. في هذا التكريم، الرجال والنساء على حد سواء حاضرين على قدم المساواة. فكلما كان الرجل أكثر كرامة كانت المرأة أكثر كرامة وقدسية.
جوهر الخير والحقيقة لا يتغير. وفقًا للحالة الداخلية، فإن تصورات الانسان هي التي تتغير. عمقها وضحالتها. حرارتها وبرودتها. تتراوح بين عدم النضج والنضج. إنها استيعاب. إنها تجربة. إنها أسلوب قراءة.
Yaşam akışını deneyimleyebileceğiniz tek yer şimdi’dir, öyleyse teslim olmak şimdi ki anı koşulsuz ve çekincesiz bir şekilde kabul etmek, olana içsel anlamda direnmeyi bırakmaktır. Olanı kabullenme sizi hemen zihinle özdeşleşmekten kurtarır ve Varlığa yeniden bağlar. Direnç zihnin ta kendisidir.
During these days when we experience firsthand the well-known cold of winter and feel the chill of the outside world in our bones, a reminder along the laconic lines of “actions are the reflection of a person’s character” and “he who knows the ropes will encounter few difficulties” might prove a source of warmth for our inner world.
Dün (18 Mart 2022 Cuma günü), Midyat Kiliseleri Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Yusuf Türker’i Mor Hobel ve Mor Abrohom Manastırındaki çalışma ofisinde ziyaret ettim.
Bu vesileyle, endişe dolu karmaşık duygular içinde tabiat ananın coğrafyaya giydirdiği güzellikleri ve zorlukları hissederek, babalar gününde (20 Haziran 2021 tarihinde) köy muhtarlığını kutlamak için HERBOLE’ya gidiyorum Hassana muhtarı Elişa Beğtaş’ın refakatında…
İyiliğin ve hakikatin özü değişmezdir. İçsel duruma göre, değişen insanın algılarıdır. Derinliği ve sığlığıdır. Sıcaklığı ve soğukluğudur. Toyluğu ve olgunluğudur. İdrakidir. Tecrübesidir. Okuma tarzıdır.
İyiliğin ve hakikatin özü değişmezdir. İçsel duruma göre, değişen insanın algılarıdır. Derinliği ve sığlığıdır. Sıcaklığı ve soğukluğudur. Toyluğu ve olgunluğudur. İdrakidir. Tecrübesidir. Okuma tarzıdır.
Abay Abgar Abil Abilo Abrohom Adad Adadnirari Adam Adar Aday Ado Afrem Agay Ahiqar Aho Akkad Akkadiya Akoro Alaf Amanuel
Hanila, Süryani kültüründe çok önemli aynı zamanda güzide bir yere sahiptir. Yaşamın merkezinde yer alan bir ısı küresi gibidir. Bağışlayıcı anlamlara sahiptir. Bütün varlığı kuşatır.
Bugüne yüklenen anlam, ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye göre değişkenlik arz etse de, aslında vurgulanmak istenen insan onurunun kutsallığıdır.
Bugüne yüklenen anlam, ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye göre değişkenlik arz etse de, aslında vurgulanmak istenen insan onurunun kutsallığıdır.
Bugüne yüklenen anlam, ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye göre değişkenlik arz etse de, aslında vurgulanmak istenen insan onurunun kutsallığıdır.
Bugüne yüklenen anlam, ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye göre değişkenlik arz etse de, aslında vurgulanmak istenen insan onurunun kutsallığıdır.
Tabiatta kötülüğün kaynağı insandır. Diğer canlılar sadece içgüdüleriyle hareket ederler ve onlara karşı tedbir alınabilir, ancak kötü niyetli insanların nerede ne yapacağını kestirmek, tedbir almak her zaman mümkün değil. Her zaman kötü şeyler yaşayacağız diye bir şey yoktur.
Tabiatta kötülüğün kaynağı insandır. Diğer canlılar sadece içgüdüleriyle hareket ederler ve onlara karşı tedbir alınabilir, ancak kötü niyetli insanların nerede ne yapacağını kestirmek, tedbir almak her zaman mümkün değil.
Tabiatta kötülüğün kaynağı insandır. Diğer canlılar sadece içgüdüleriyle hareket ederler ve onlara karşı tedbir alınabilir, ancak kötü niyetli insanların nerede ne yapacağını kestirmek, tedbir almak her zaman mümkün değil. Her zaman kötü şeyler yaşayacağız diye bir şey yoktur.
وفقًا للثقافة السريانية، فإن الأصول والاختلافات هي جوهر الخلق. المصدر الرئيسي لهذا الجوهرهو الروح. الروح هي برنامج البرمجيات الإلهية في الإنسان. إذا تم تعلم واستخدام هذا البرنامج، الذي يوفرالتجديد والتطوير، بشكل جيد، فسيكون كل شيء أكثر راحة وأجمل.
Benlik saygımızın düzeyi, kim olduğumuza ve neler yapabileceğimize dair algımıza ve kendimize ne kadar değer verdiğimize bağlıdır.
“BEN” kelimesi, nasıl kullanıldığına bağlı olarak, hem en büyük hatayı hem de en derin gerçeği içinde barındırır. Geleneksel kullanımıyla, dilde en sık kullanılan kelimelerden biri olmakla kalmaz (”benim”, “benimki”,
تعود جذور تور إيزلو تاريخيًا إلى تاريخ الثقافة السريانية ولها طابع فريد. هذه الهضبة الجبلية هي من بين الأماكن المهمة جدًا للثقافة السريانية.
سنهتم، بالطبع، بالرفاهية المادية. ومع ذلك، يجب أن نعلم أن هذا وحده / لا يمكن أن يحقق الهدف المنشود والتقدم والسعادة. المعنى / الازدهار / التنمية الثقافية أمر حاسم مثل الرفاهية المادية / الاقتصادية / الثروة. إذا لم يكن كذلك، فإنه غير ممكن.
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur.
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur.
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur. Ruh, insanda ilahi yazılımın programıdır.
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur.
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur. Ruh, insanda ilahi yazılımın programıdır. Yenilenmeyi ve gelişmeyi sağlayan bu yazılım öğrenilirse ve iyi kullanılırsa, her şey daha rahat ve daha güzel olur.
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur. Ruh, insanda ilahi yazılımın programıdır. Yenilenmeyi ve gelişmeyi sağlayan bu yazılım öğrenilirse ve iyi kullanılırsa, her şey daha rahat ve daha güzel olur.`
في هذه الأيام التي تحيط بها البرودة المعروفة لفصل الشتاء ونشعرببرودة العالم الخارجي بعمق، متذكيربصحة الكلمات الموجزة التي تقول “العمل مرآة الإنسان” و“الشخص السائر على الدرب وصل” وربما من خلالها قد تدفأ عوالمنا الداخلية . 1
ليس ما نتعلمه من ذلك المكان / الحياة هو من سيثري المكان الذي نعيش فيه. الشيء الرئيسي هو أن معاني / قيم هذا المكان / الحياة في عالمنا الداخلي سوف تكشف لنا ذلك. تلك هي المسؤوليات المفروضة علينا. عندما نتحمل هذه المسؤولية، سنشعر ونرى “أهمية التفكير الكافي لإحراز تقدم” من أجل التخلص من السلبيات الحالية التي تسبب التشاؤم.
Maddi refahı elbette gözeteceğiz, gözetmeliyiz. Ancak bilinmelidir ki, sadece bu, arzulanan amaca, ilerlemeye ve mutluluğa kavuşturmaz/kavuşturamaz.
Süryani Mistisizmi Kitabı Süryani kültürünün derinliğindeki felsefeyi merak edenlere ve bu felsefeyle ilgilenenlere duyurmak yazıyorum. Geçen aylarda, ‘‘Süryani Mistisizmi’’ başlığıyla bir kitap çalışmasına başlamıştım.
Benlik saygımızın düzeyi, kim olduğumuza ve neler yapabileceğimize dair algımıza ve kendimize ne kadar değer verdiğimize bağlıdır. Benlik saygısı içseldir ve başkalarının bizi nasıl algıladığıyla ilintili değildir. Şişirilmiş ego, narsistik kendine âşıklık ya da kibirle karıştırılmamalıdır.
Süryani Mistisizmi Kitabı Süryani kültürünün derinliğindeki felsefeyi merak edenlere ve bu felsefeyle ilgilenenlere duyurmak yazıyorum. Geçen aylarda, ‘‘Süryani Mistisizmi’’ başlığıyla bir kitap
Kış mevsiminin bilinen soğuğuyla iç içe olduğumuz, dış dünyanın soğukluğunu derinden hissettiğimiz bu günlerde ‘‘iş, insanın aynasıdır’’ ve ‘‘yoldan giden yorulmaz’’ diyen veciz sözlerin doğruluğunu hatırlatmak, belki içsel dünyamızın ısınmasına neden olacaktır.
Mesela dağdan akan suyu düşünün. En az direnç gösteren yolu seçer akmak için. Yani önüne bir kaya çıkacak olursa onunla uğraşmaz, kayayla mücadele etmez, etrafından dolaşıp devam eder akmaya. Suyun bu doğasından alınan ilhamla şöyle der Sufiler
Vaktiyle her türlü maddi imkâna sahip olmasına rağmen can sıkıntısından, hayatın yaşanmaya değmez olduğundan yakınan bir prens varmış. Kardeşleri, arkadaşları gezer, ava gider, eğlenirken o odasına kapanır, sürekli düşünürmüş.
Vaktiyle her türlü maddi imkâna sahip olmasına rağmen can sıkıntısından, hayatın yaşanmaya değmez olduğundan yakınan bir prens varmış.
Kış mevsiminin bilinen soğuğuyla iç içe olduğumuz, dış dünyanın soğukluğunu derinden hissettiğimiz bu günlerde ‘‘iş, insanın aynasıdır’’ ve ‘‘yoldan giden yorulmaz’’ diyen veciz sözlerin doğruluğunu hatırlatmak,
Kış mevsiminin bilinen soğuğuyla iç içe olduğumuz, dış dünyanın soğukluğunu derinden hissettiğimiz bu günlerde ‘‘iş, insanın aynasıdır’’ ve ‘‘yoldan giden yorulmaz’’ diyen veciz sözlerin doğruluğunu hatırlatmak, belki içsel dünyamızın ısınmasına neden olacaktır.
Kış mevsiminin bilinen soğuğuyla iç içe olduğumuz, dış dünyanın soğukluğunu derinden hissettiğimiz bu günlerde ‘‘iş, insanın aynasıdır’’ ve ‘‘yoldan giden yorulmaz’’ diyen veciz sözlerin doğruluğunu hatırlatmak, belki içsel dünyamızın ısınmasına neden olacaktır.
Kış mevsiminin bilinen soğuğuyla iç içe olduğumuz, dış dünyanın soğukluğunu derinden hissettiğimiz bu günlerde ‘‘iş, insanın aynasıdır’’ ve ‘‘yoldan giden yorulmaz’’ diyen veciz sözlerin doğruluğunu hatırlatmak, belki içsel dünyamızın ısınmasına neden olacaktır.
Kış mevsiminin bilinen soğuğuyla iç içe olduğumuz, dış dünyanın soğukluğunu derinden hissettiğimiz bu günlerde ‘‘iş, insanın aynasıdır’’ ve ‘‘yoldan giden yorulmaz’’ diyen veciz sözlerin doğruluğunu hatırlatmak, belki içsel dünyamızın ısınmasına neden olacaktır.
“BEN” kelimesi, nasıl kullanıldığına bağlı olarak, hem en büyük hatayı hem de en derin gerçeği içinde barındırır. Geleneksel kullanımıyla, dilde en sık kullanılan kelimelerden biri olmakla kalmaz (”benim”, “benimki”, “kendim” gibi ilgili kelimelerle birlikte),
تعود جذور تور إيزلو تاريخيًا إلى تاريخ الثقافة السريانية ولها طابع فريد. هذه الهضبة الجبلية هي من بين الأماكن المهمة جدًا للثقافة السريانية.
سنهتم، بالطبع، بالرفاهية المادية. ومع ذلك، يجب أن نعلم أن هذا وحده / لا يمكن أن يحقق الهدف المنشود والتقدم والسعادة. المعنى / الازدهار / التنمية الثقافية أمر حاسم مثل الرفاهية المادية / الاقتصادية / الثروة. إذا لم يكن كذلك، فإنه غير ممكن.
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur. Ruh, insanda ilahi yazılımın programıdır.
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur.
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur. Ruh, insanda ilahi yazılımın programıdır. Yenilenmeyi ve gelişmeyi sağlayan bu yazılım öğrenilirse ve iyi kullanılırsa, her şey daha rahat ve daha güzel olur. Çünkü ruh,
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur. Ruh, insanda ilahi yazılımın programıdır. Yenilenmeyi ve gelişmeyi sağlayan bu yazılım öğrenilirse ve iyi kullanılırsa,
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur. Ruh, insanda ilahi yazılımın programıdır. Yenilenmeyi ve gelişmeyi sağlayan bu yazılım öğrenilirse ve iyi kullanılırsa, her şey daha rahat ve daha güzel olur.
Süryani kültürüne göre, özgünlükler ve farklılıklar yaratılışın özüdür. Bu özün ana kaynağı ruhtur. Ruh, insanda ilahi yazılımın programıdır. Yenilenmeyi ve gelişmeyi sağlayan bu yazılım öğrenilirse ve iyi kullanılırsa, her şey daha rahat ve daha güzel olur. Çünkü ruh,
في هذه الأيام التي تحيط بها البرودة المعروفة لفصل الشتاء ونشعرببرودة العالم الخارجي بعمق، متذكيربصحة الكلمات الموجزة التي تقول “العمل مرآة الإنسان” و“الشخص السائر على الدرب وصل” وربما من خلالها قد تدفأ عوالمنا الداخلية .
ليس ما نتعلمه من ذلك المكان / الحياة هو من سيثري المكان الذي نعيش فيه. الشيء الرئيسي هو أن معاني / قيم هذا المكان / الحياة في عالمنا الداخلي سوف تكشف لنا ذلك. تلك هي المسؤوليات المفروضة علينا. عندما نتحمل هذه المسؤولية، سنشعر ونرى “أهمية التفكير الكافي لإحراز تقدم” من أجل التخلص من السلبيات الحالية التي تسبب التشاؤم.
İnsanın kendini keşfetmesi ve kendini tanıması anlamına gelen özgünlük olmadan, "bildiğini sanan insandan, kendini bilme" aşamasına düzeyine geçiş/yükseliş kolay değildir..
Maddi refahı elbette gözeteceğiz, gözetmeliyiz. Ancak bilinmelidir ki, sadece bu, arzulanan amaca, ilerlemeye ve mutluluğa kavuşturmaz/kavuşturamaz.
Maddi refahı elbette gözeteceğiz, gözetmeliyiz. Ancak bilinmelidir ki, sadece bu, arzulanan amaca, ilerlemeye ve mutluluğa kavuşturmaz/kavuşturamaz. Maddi/ekonomik refah/zenginlik kadar, mana/kültürel felah/gelişim de belirleyicidir. Olmazsa olmazdır.
10 Ocak çalışan gazeteciler gününde kuruluşunu ilan Midyat’ın ilk gazeteciler ve yazarlar derneği Midyat Turabdin Gazeteciler ve Yazarlar Derneği hizmet binasının açılışı yoğun bir katılım ile yapıldı.
Tur İzlo, tarihsel açıdan Süryani kültürünün geçmişinde derin köklere ve özgün bir karaktere sahiptir.
Homojen Süryani köyleriyle, tarihi manastırlarıyla, uygar dünyaya gülücükler dağıtan bu dağ platosunda son 10-15 yıl içinde yapılan yeni binalar ve restorasyonlar ve diğer faaliyetler bölgenin sosyo-ekonomik canlılığına ve kültürel etkileşimine büyük katkı sunmaktadır.
Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
Yaşadığımız yere zenginlik katacak olan o yerden/hayattan öğrendiklerimiz değil. Esas olan o yerin/hayatın içsel dünyamızda taşıdığı anlamlar/değerlerin bizde ortaya çıkaracaklarıdır. Onların bize yüklediği sorumluluklardır. O sorumluluğu kavradığımızda,
Süryani Mistisizmi Kitabı Süryani kültürünün derinliğindeki felsefeyi merak edenlere ve bu felsefeyle ilgilenenlere duyurmak yazıyorum. Geçen aylarda, ‘‘Süryani Mistisizmi’’ başlığıyla bir kitap çalışmasına başlamıştım. Çalışma bitmişti. An öncelik Ağustos 2021’de yayınlanan Süryanice edebi kitaba verildiğinden bahse konu bu kitabın baskı i ancak yeni tamamlanmıştır. Aşağıda bu kitabın kapak görselini paylaşıyorum.
Kış mevsiminin bilinen soğuğuyla iç içe olduğumuz, dış dünyanın soğukluğunu derinden hissettiğimiz bu günlerde ‘‘iş, insanın aynasıdır’’ ve ‘‘yoldan giden yorulmaz’’ diyen veciz sözlerin doğruluğunu hatırlatmak, belki içsel dünyamızın ısınmasına neden olacaktır.
Vaktiyle her türlü maddi imkâna sahip olmasına rağmen can sıkıntısından, hayatın yaşanmaya değmez olduğundan yakınan bir prens varmış. Kardeşleri, arkadaşları gezer, ava gider, eğlenirken o odasına kapanır, sürekli düşünürmüş.
Kış mevsiminin bilinen soğuğuyla iç içe olduğumuz, dış dünyanın soğukluğunu derinden hissettiğimiz bu günlerde ‘‘iş, insanın aynasıdır’’ ve ‘‘yoldan giden yorulmaz’’ diyen veciz sözlerin doğruluğunu hatırlatmak, belki içsel dünyamızın ısınmasına neden olacaktır.
Kış mevsiminin bilinen soğuğuyla iç içe olduğumuz, dış dünyanın soğukluğunu derinden hissettiğimiz bu günlerde ‘‘iş, insanın aynasıdır’’ ve ‘‘yoldan giden yorulmaz’’ diyen veciz sözlerin doğruluğunu hatırlatmak, belki içsel dünyamızın ısınmasına neden olacaktır.
Kış mevsiminin bilinen soğuğuyla iç içe olduğumuz, dış dünyanın soğukluğunu derinden hissettiğimiz bu günlerde ‘‘iş, insanın aynasıdır’’ ve ‘‘yoldan giden yorulmaz’’ diyen veciz sözlerin doğruluğunu hatırlatmak, belki içsel dünyamızın ısınmasına neden olacaktır.
Kış mevsiminin bilinen soğuğuyla iç içe olduğumuz, dış dünyanın soğukluğunu derinden hissettiğimiz bu günlerde ‘‘iş, insanın aynasıdır’’ ve ‘‘yoldan giden yorulmaz’’ diyen veciz sözlerin doğruluğunu hatırlatmak, belki içsel dünyamızın ısınmasına neden olacaktır.
Mesela dağdan akan suyu düşünün. En az direnç gösteren yolu seçer akmak için. Yani önüne bir kaya çıkacak olursa onunla uğraşmaz, kayayla mücadele etmez, etrafından dolaşıp devam eder akmaya. Suyun bu doğasından alınan ilhamla şöyle der Sufiler: “Seninle uğraşan hiç kimseyle uğraşma, eğer uğraşırsan onunla aynı yerde kalırsın. Etrafından dolanıp devam et yoluna.”
Vaktiyle her türlü maddi imkâna sahip olmasına rağmen can sıkıntısından, hayatın yaşanmaya değmez olduğundan yakınan bir prens varmış. Kardeşleri, arkadaşları gezer, ava gider, eğlenirken o odasına kapanır, sürekli düşünürmüş.
Hayatta herkes inandığı doğruların peşinden gider. Her kesin bir hayat felsefesi, bir hayat görüşü, bir bakış açısı vardır. Ama hayata her gün baktığımız pencereden bakarsak. Yaşadığımız hayattan zevk alamayız.
Bir gün köyden bir fakir gelip dedi ki: "Yahu senin durumun iyi. Neden kimseye yardım yapmıyorsun. Bak fırıncı fakirlere ara ara bedava ekmek veriyor. Kasap bazen bedava et veriyor. Sen neden hiç yardım etmiyorsun?"
Yusuf Begtas: No entity in nature, whether organic or inorganic, exists solely for its own self. Due to the natural system, everything is interdependent. Just as the sun does not rise for itself, neither does a tree bear fruit for itself. The same goes for us humans. By virtue of mutual need, we must complete and better one another with love and without expecting something in return. We are obligated to give back to the source from which we receive.
First of all, visits to one’s home country are essentially cultural activities. They are among the activities that nurture people’s humanity and purify their spirits. They are one of the important factors of reinforcing friendship and affinity, as well as interaction, development, transformation, and economic growth.
Yusuf Begtas:In Syriac culture, the spiritual rituals performed with music-especially in churches-have a deep, multifaceted philosophy. The main purpose of these rituals of didactic character and educational meaning is to counter and affiliate the pathological problems of the mind with the warmth of the stable and therapeutic thoughts of the spirit.
Yusuf Begtas:Over there… just over there… far away… there’s a village atop happiness hormone-secreting Turabdin. Though we might never visit it, that village belongs to us… Abandoned for 7 years during the upheaval of the 1990’s, it was reconstructed and revived by the elderly MALKE ERGÜN and his brother Lahdo Ergün, who passed away in 2002. Today, it is known as Derkube (Karagöl) village in Mardin-Midyat.
Yusuf Begtas:We must own our possessions without letting them own us. Those who are able to show this boldness and courage, and those who successfully carry this out in their lives achieve the highest rank possible. Accordingly, the more love and goodwill there is, the more life becomes meaningful and fulfilling.
الاحتفالات السنوية مهمة. تعتبرالذكرى السنوية للوفاة ذات مغزى كبير في جدول حياة الشخص بشكل خاص. كان 31 أكتوبر 2021 يومًا مناسبًا لعائلة بيث فيرمو /غوك إنان. تودع هذه العائلة شخصيتين قيمتين في نوفمبر 2020. في يوم الأحد، 31 أكتوبر21 ، أقيمت في كنيسة مديات مار شربل إحياء ذكرى شاموشو إبراهيم غوك إينان وشقيقه الذي وافته المنية قبل عام. فاضت الرحمةعلى كل من كان حاضراً في الخدمة المقدسة، وخاصة أطفالهم / أقاربهم من أوروبا، يحيون ذكرى الفقيد بشوق واحترام، روحياً في قلوبهم. حضرنا هذا اليوم التذكاري كعائلة. مع الجميع، قدمنا تعازينا لأبناء العائلة الأعزاء في شخص العزيز جانو غوك إينان. وتمنينا لهم الصبر والسلوان.
عند النظرإليها من منظوراجتماعي، فإن فوائد زيارة الوطن من الخارج كثيرة. بادئ ذي بدء، تعتبرزيارة المرء إلى أرضه من الأنشطة ثقافية. إنه من بين الأنشطة التي تغذي إنسانية الإنسان وتطهر روحه. إنه أحد العوامل المهمة لتعزيز الصداقة والتقارب والتفاعل والتنمية والتحول والتنمية الاقتصادية.
اللغة هي أحد العناصرالأساسية التي تتكون منها الثقافة. من ناحية أخرى، يحتل الإيمان مكانة مهمة بين العناصرالرئيسية التي تخلق الثقافة. إن الجمع بين هذين العنصرين، تداخلهما الدلالي، يضيف معاني مختلفة لما يقال. لأن الوجود الدلالي لكل اسم أو كلمة يتناسب طرديا مع التعبيرات الفكرية للثقافة التي طورتها واستخدمتها. من وجهة النظرهذه، يمكننا القول أن اللغة، التي تشكل العنصر الأكثر أهمية في الثقافة، هي أيضًا نظام تسمية وتعريف.
تتمتع الطقوس الروحية التي يتم إجراؤها بالموسيقى، خاصة في الكنائس، بفلسفة عميقة متعددة الأوجه في الثقافة السريانية. والغرض الرئيسي من هذه الطقوس، التي لها أساليب تعليمية ومعاني تربوية، هو تدفئة الإشكالية المرضية للعقل والتوفيق بينها وبين أفكار الروح المستقرة بهدف العلاج. إنه تحويل الإشكالية إلى ثروات اجتماعية. بفضل هذه الطقوس، يرتفع العقل البشري إلى نضج الحقيقة الإلهية / الحكمة، إلى الإنتاجية الإبداعية، أي إلى عالم الحب الحقيقي، إلى جانب حواسه، وفكره، وقدرات وعيه الأدنى والأعلى. العلاقة مع البنية العقلية المعنية بعلاقات قوية، حيث لا يوجد حتى أثرلهذا الأشكال، يتم توجيها إلى وحدة قلب واسعة لترتقي إلى هذه المرتبة.
أكتب لأعلن لمن لديهم فضول حول الفلسفة في عمق الثقافة السريانية وللمهتمين بهذه الفلسفة. بدأت في الاشهر الماضية العمل على كتاب بعنوان "التصوف السرياني" في اللغة التركية. انتهى العمل. ومع ذلك، بما أنه تم إعطاء الأولوية للكتاب الأدبي السرياني الذي نُشر في آب 2021، فقد اكتملت أعمال طباعة هذا الكتاب للتو.
الأدب هو أهم قانون يثري أفق تفكير البشر، والأعمال الأدبية هي أكثر المنتجات جمالية لهذا القانون. الكتاب الذي يحمل عنوان "المحارب وعزاء الأمل // تسرورو وبوييا دصبرو"، والذي كتبته بالخط السرياني سيرتو، هو عمل ظهر في إطار هذا القانون الأدبي، وهو عمل يهدف إلى الحفاظ على روح الشجرة / التقاليد ذات الجذور العميقة التي على قيد الحياة.
قبل أن يمتلكنا ما نملكه، يجب أن نتملكه ونحصل عليه. أولئك الذين يستطيعون إظهار هذه الشجاعة والجسارة وتنفيذ ذلك بنجاح يعتبرون قد وصلوا إلى أعلى مستوى في الحياة. كلما زاد الحب والنية الحسنة، كلما كانت الحياة أكثر إرضاءً وذات مغزى.
كان في ماردين يوم الخميس 2 كانون الأول 2021 أبونا الفاضل آداي (رمزي) ديريل، كاهن كنيسة الكلداننية في اسطنبول. اجتمعنا مع الشعور "بالوعي الرحيم / ܦܪܘܿܫܘܼܬܐ ܕܚܰܘܣܳܢܳܐ"، الذي يدفئ أرواحنا على الرغم من البرد الذي بدأ نشعربه. قضينا وقتا ممتعا. لقد قضينا وقتا لطيفا جدا. تحدثنا عن اهمية الصدق والحوار. لقد توغلنا في المستقبل. كانت لدينا لحظات سعيدة في التبادل الثقافي المشترك.
لا يوجد كائن حي أو غير حي في الطبيعة يعيش فقط لذاته. بسبب النظام الطبيعي، كل شيء يتغذى على بعضه البعض. فكما أن الشمس لا تشرق من تلقاء نفسها، كذلك لا تثمر الشجرة لنفسها. نفس الشيء ينطبق علينا نحن البشر. بسبب الحاجة المتبادلة، يجب أن نكمل ونطور بعضنا البعض بالحب والامتنان. نحن ملزمون بإعادة المصدر الذي تلقيناه.
Christ is the way. Christ is the truth. Christ is the life. Through his birth, he revealed the way, the truth, and the life. He is the embodiment of divine love. In the current fixed opinions and negativity prejudice, everyone makes sense of this way, this truth, and this life according to their own vessel. Everyone takes action according to their own vessel.
I am writing to announce to those who are curious about and interested in the philosophy that lies in the depths of Syriac culture. In the previous months, I began working on a book project titled “Syriac Mysticism.” The project was completed. However, priority was given to the literary Syriac book published in August 2021, so the publication affairs of said book are only recently complete
I am writing to announce to those who are curious about and interested in the philosophy that lies in the depths of Syriac culture. In the previous months, I began working on a book project titled “Syriac Mysticism.” The project was completed. However, priority was given to the literary Syriac book published in August 2021, so the publication affairs of said book are only recently completed.
يالدو بريخو: عيد ميلاد مجيد! المسيح هو الطريق. المسيح هو الحياة. المسيح هو الحق. مع ولادته كشف الطريق والحياة والحقيقة. إنه تجسيد للحب الإلهي. في التصورات والتحيزات الراسخة للسلبية، يفهم الجميع هذا المسار، هذه الحياة، هذه الحقيقة، وفقًا لوعائهم وملعقتهم. يتخذ الخطوات وفقًا لذلك.
الاحتفالات السنوية مهمة. تعتبرالذكرى السنوية للوفاة ذات مغزى كبير في جدول حياة الشخص بشكل خاص. كان 31 أكتوبر 2021 يومًا مناسبًا لعائلة بيث فيرمو /غوك إنان. تودع هذه العائلة شخصيتين قيمتين في نوفمبر 2020.
السنوات التي أراد الكثير من الناس العودة إليها ولم يتمكنوا من ذلك … السنوات التي غالبًا ما تترك طعمًا جيدًا وأحيانًا سيئًا في أذهان الناس … سنوات قوية ترسم جوانب إيجابية وسلبية في حياة الناس وتشكل المستقبل …
كان في ماردين يوم الخميس 2 كانون الأول 2021 أبونا الفاضل آداي (رمزي) ديريل، كاهن كنيسة الكلداننية في اسطنبول. اجتمعنا مع الشعور “بالوعي الرحيم / ܦܪܘܿܫܘܼܬܐ ܕܚܰܘܣܳܢܳܐ“، الذي يدفئ أرواحنا على الرغم من البرد الذي بدأ نشعربه. قضينا وقتا ممتعا. لقد قضينا وقتا لطيفا جدا. تحدثنا عن اهمية الصدق والحوار. لقد توغلنا في المستقبل. كانت لدينا لحظات سعيدة في التبادل الثقافي المشترك.
Süryani kültürünün derinliğindeki felsefeyi merak edenlere ve bu felsefeyle ilgilenenlere duyurmak için yazıyorum. Geçen aylarda, ‘‘Süryani Mistisizmi’’ başlığıyla bir kitap çalışmasına başlamıştım. Çalışma bitmişti. Ancak öncelik Ağustos 2021’de yayınlanan Süryanice edebi kitaba verildiğinden bahse konu bu kitabın baskı işleri ancak yeni tamamlanmıştır.
أكتب لأعلن لمن لديهم فضول حول الفلسفة في عمق الثقافة السريانية وللمهتمين بهذه الفلسفة. بدأت في الاشهر الماضية العمل على كتاب بعنوان “التصوف السرياني” في اللغة التركية. انتهى العمل. ومع ذلك، بما أنه تم إعطاء الأولوية للكتاب الأدبي السرياني الذي نُشر في آب 2021، فقد اكتملت أعمال طباعة هذا الكتاب للتو.
2022 yılı geldi. Hoş geldi. Ülkemize ve bütün dünyaya bereketler getirsin. Ruhun ışığı/sevgisi ve aklın ışığı/bilgisi olmadan, gerçek özgünlük ve özgürlük ortaya çıkmaz. İnsanın kendini keşfetmesi ve kendini tanıması anlamına gelen özgünlük olmadan, "bildiğini sanan insandan, kendini bilme" aşamasına düzeyine geçiş/yükseliş kolay değildir..
2022 yılı geldi. Hoş geldi. Ülkemize ve bütün dünyaya bereketler getirsin. Ruhun ışığı/sevgisi ve aklın ışığı/bilgisi olmadan, gerçek özgünlük ve özgürlük ortaya çıkmaz. İnsanın kendini keşfetmesi ve kendini tanıması anlamına gelen özgünlük olmadan, "bildiğini sanan insandan, kendini bilme" aşamasına düzeyine geçiş/yükseliş kolay değildir..
2022 yılı geldi. Hoş geldi. Ülkemize ve bütün dünyaya bereketler getirsin. Ruhun ışığı/sevgisi ve aklın ışığı/bilgisi olmadan, gerçek özgünlük ve özgürlük ortaya çıkmaz. İnsanın kendini keşfetmesi ve kendini tanıması anlamına gelen özgünlük olmadan, "bildiğini sanan insandan, kendini bilme" aşamasına düzeyine geçiş/yükseliş kolay değildir..
Yaldo Brikho: Mutlu Noeller.. Mesih, yoldur. Mesih, yaşamdır. Mesih, hakikattir. Doğuşuyla yolu, yaşamı, hakikati aşikâr etti. O ilahi sevginin bedenlenmesidir.
‘‘What has come into being in him was life, and the life was the light of all people. The light shines in the darkness, and the darkness did not overcome it’’ (John 1: 3-5). We are very close to a day that blesses the renewal life: Yaldo, Christmas.
"Hanila" is a word shaped by the input of Syriac culture and reached our times from the depths of a history kneaded in the yeast of that input." Malfono Yusuf Beğtaş explains.
Language is the foremost element that forms culture. And faith has an important place among the elements that sustain culture. The combination of these two elements, their synonymy grants a multiplicity of meaning to the word.
Birçok insanın geri dönmek istediği ve dönemediği yıllar… İnsanların aklına çoğu zaman iyi, bazen de kötü bir tat bırakan yıllar… İnsanın yaşamına olumlu-olumsuz yönler çizen ve geleceği şekillendiren güçlü yıllar…
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Birlikte yaşama kültürünü, iş birliğini, barışı, refahı, istikrarı teşvik etti. Çünkü bu kültür, sadece geçmişin bir kalıntısı değil, bölgenin çoğulcu kimliğine farklı anlamlar katan değerlerin de mirasçısı. Var olan tarihi kilise ve manastırlarıyla, ilim ve irfan merkezleriyle bölgenin ekonomik kalkınmasına, ulusal ve küresel ölçekte tanınmasına hâlâ önemli katkılar sunuyor.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: "Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz.."
Nusaybinli Narsay olarak biliniyorsa da, (d. 410 sonrası, ö. 503) geç antik çağda Urfa ve Nusaybin’de yaşamış üretken bir üstat/yazar/düşünürdür. Tüm yaşamını ders vermeye adadı. Tarihin tanıdığı meşhur okullardan birisi ve Doğu’nun parlayan yıldızı olan Nsibin/Nusaybin Süryani Okulunu kırk beş yıl boyunca yönetti ve bu okulda ders verdi, hocalık yaptı.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: “Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz..”
Nusaybinli Narsay olarak biliniyorsa da, (d. 410 sonrası, ö. 503) geç antik çağda Urfa ve Nusaybin’de yaşamış üretken bir üstat/yazar/düşünürdür. Tüm yaşamını ders vermeye adadı. Tarihin tanıdığı meşhur okullardan birisi ve Doğu’nun parlayan yıldızı olan Nsibin/Nusaybin Süryani Okulunu kırk beş yıl boyunca yönetti ve bu okulda ders verdi, hocalık yaptı.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: "Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz.."
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: "Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz.."
Nusaybinli Narsay olarak biliniyorsa da, (d. 410 sonrası, ö. 503) geç antik çağda Urfa ve Nusaybin’de yaşamış üretken bir üstat/yazar/düşünürdür. Tüm yaşamını ders vermeye adadı. Tarihin tanıdığı meşhur okullardan birisi ve Doğu’nun parlayan yıldızı olan Nsibin/Nusaybin Süryani Okulunu kırk beş yıl boyunca yönetti ve bu okulda ders verdi, hocalık yaptı.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: "Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz.."
Orada… orada… işte orada… uzakta… mutluluk hormonu salgılayan Turabdin’in doruğunda bir köy var. Gitmesek de, tozmasak da o köy bizim köyümüzdür… O köy, 1990’lı yılların çalkantısı içinde 7 yıl boş kalmış 2002’de rahmete kavuşan öz kardeşi Lahdo Ergün’un ile birlikte MALKE ERGÜN amcanın yeniden imar ettiği ve canlandırdığı Mardin-Midyat’a bağlı Derkube (Karagöl) köyüdür.
Nusaybinli Narsay olarak biliniyorsa da, (d. 410 sonrası, ö. 503) geç antik çağda Urfa ve Nusaybin’de yaşamış üretken bir üstat/yazar/düşünürdür. Tüm yaşamını ders vermeye adadı. Tarihin tanıdığı meşhur okullardan birisi ve Doğu’nun parlayan yıldızı olan Nsibin/Nusaybin Süryani Okulunu kırk beş yıl boyunca yönetti ve bu okulda ders verdi, hocalık yaptı.
كتب المؤلف والكاتب الحكيم الحائزعلى جائزة نوبل Aleksandr Soljenitsin ألكسندرسولجينتسين: “إذا لم نتعلم كبح غباتنا ومطالبنا بشكل صارم، وإخضاع مصالحنا للمعاييرالأخلاقية، فإننا – أي الإنسانية – سوف ينجم عن ذلك أسوأ ما في الإنسان. وتكشّر الطبيعة الإنسانية عن أسنانها”. أود الرد باقتباس من معلمنا المحترم Kemal Sayar مال سيار. يقول؛ “فقط بالجواهر التي نحملها في أرواحنا هي التي تميزنا عن الآخرين، ليس من خلال الاستيلاء عليها، ولكن من خلال رفض الاستيلاء عليها ، يمكننا تحقيق الإنجاز الروحي الحقيقي”.
على الرغم من أنه معروف باسم نرساي من نصيبين (مواليد بعد 410، ت 503) إلا أنه كان معلمًا / مؤلفًا / مفكرًا غزير الإنتاج عاش في أورفة ونصيبين في أواخر العصور القديمة. كرس حياته كلها للتدريس. أدار مدرسة نصيبين / السريانية، إحدى المدارس الشهيرة المعروفة في التاريخ ونجم الشرق الساطع، لمدة خمسة وأربعين عامًا، وقام بالتدريس والمحاضرة في هذه المدرسة.
كتب المؤلف والكاتب الحكيم الحائزعلى جائزة نوبل Aleksandr Soljenitsin ألكسندرسولجينتسين: “إذا لم نتعلم كبح غباتنا ومطالبنا بشكل صارم، وإخضاع مصالحنا للمعاييرالأخلاقية، فإننا – أي الإنسانية – سوف ينجم عن ذلك أسوأ ما في الإنسان. وتكشّر الطبيعة الإنسانية عن أسنانها”. أود الرد باقتباس من معلمنا المحترم Kemal Sayar مال سيار. يقول؛ “فقط بالجواهر التي نحملها في أرواحنا هي التي تميزنا عن الآخرين، ليس من خلال الاستيلاء عليها، ولكن من خلال رفض الاستيلاء عليها ، يمكننا تحقيق الإنجاز الروحي الحقيقي”.
على الرغم من أنه معروف باسم نرساي من نصيبين (مواليد بعد 410، ت 503) إلا أنه كان معلمًا / مؤلفًا / مفكرًا غزير الإنتاج عاش في أورفة ونصيبين في أواخر العصور القديمة. كرس حياته كلها للتدريس. أدار مدرسة نصيبين / السريانية، إحدى المدارس الشهيرة المعروفة في التاريخ ونجم الشرق الساطع، لمدة خمسة وأربعين عامًا، وقام بالتدريس والمحاضرة في هذه المدرسة.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: “Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz..”
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: “Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz..”
قبل أن يمتلكنا ما نملكه، يجب أن نتملكه ونحصل عليه. أولئك الذين يستطيعون إظهار هذه الشجاعة والجسارة وتنفيذ ذلك بنجاح يعتبرون قد وصلوا إلى أعلى مستوى في الحياة. كلما زاد الحب والنية الحسنة، كلما كانت الحياة أكثر إرضاءً وذات مغزى.
قبل أن يمتلكنا ما نملكه، يجب أن نتملكه ونحصل عليه. أولئك الذين يستطيعون إظهار هذه الشجاعة والجسارة وتنفيذ ذلك بنجاح يعتبرون قد وصلوا إلى أعلى مستوى في الحياة. كلما زاد الحب والنية الحسنة، كلما كانت الحياة أكثر إرضاءً وذات مغزى.
Nusaybinli Narsay olarak biliniyorsa da, (d. 410 sonrası, ö. 503) geç antik çağda Urfa ve Nusaybin’de yaşamış üretken bir üstat/yazar/düşünürdür. Tüm yaşamını ders vermeye adadı. Tarihin tanıdığı meşhur okullardan birisi ve Doğu’nun parlayan yıldızı olan Nsibin/Nusaybin Süryani Okulunu kırk beş yıl boyunca yönetti ve bu okulda ders verdi, hocalık yaptı.
Nusaybinli Narsay olarak biliniyorsa da, (d. 410 sonrası, ö. 503) geç antik çağda Urfa ve Nusaybin’de yaşamış üretken bir üstat/yazar/düşünürdür. Tüm yaşamını ders vermeye adadı. Tarihin tanıdığı meşhur okullardan birisi ve Doğu’nun parlayan yıldızı olan Nsibin/Nusaybin Süryani Okulunu kırk beş yıl boyunca yönetti ve bu okulda ders verdi, hocalık yaptı.
Birçok insanın geri dönmek istediği ve dönemediği yıllar… İnsanların aklına çoğu zaman iyi, bazen de kötü bir tat bırakan yıllar… İnsanın yaşamına olumlu-olumsuz yönler çizen ve geleceği şekillendiren güçlü yıllar… O yıllara dönüş mümkün olmasa da, bana göre, o yılları bütün çıplaklığıyla ve tazeliğiyle yaşamak ve yaşatmak, insanın kendini bulma, kendini yönetme yolculuğunda insana tarifi imkânsız katkılar sunar.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Birlikte yaşama kültürünü, iş birliğini, barışı, refahı, istikrarı teşvik etti. Çünkü bu kültür, sadece geçmişin bir kalıntısı değil, bölgenin çoğulcu kimliğine farklı anlamlar katan değerlerin de mirasçısı. Var olan tarihi kilise ve manastırlarıyla, ilim ve irfan merkezleriyle bölgenin ekonomik kalkınmasına, ulusal ve küresel ölçekte tanınmasına hâlâ önemli katkılar sunuyor.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Dil, kültürü oluşturan temel öğelerin başında gelir. İnanç ise, kültürü var eden esas öğelerin içerisinde önemli bir yer tutar. Bu iki öğenin bir araya gelmesi, anlamsal açıdan iç içe geçmesi, anlatılmak istenen(ler)e farklı anlamlar katar.
Hanila, Süryani kültüründe çok önemli aynı zamanda güzide bir yere sahiptir. Yaşamın merkezinde yer alan bir ısı küresi gibidir. Bağışlayıcı anlamlara sahiptir. Bütün varlığı kuşatır.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: "Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz.."
Nusaybinli Narsay olarak biliniyorsa da, (d. 410 sonrası, ö. 503) geç antik çağda Urfa ve Nusaybin’de yaşamış üretken bir üstat/yazar/düşünürdür. Tüm yaşamını ders vermeye adadı. Tarihin tanıdığı meşhur okullardan birisi ve Doğu’nun parlayan yıldızı olan Nsibin/Nusaybin Süryani Okulunu kırk beş yıl boyunca yönetti ve bu okulda ders verdi, hocalık yaptı.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: “Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz..”
Nusaybinli Narsay olarak biliniyorsa da, (d. 410 sonrası, ö. 503) geç antik çağda Urfa ve Nusaybin’de yaşamış üretken bir üstat/yazar/düşünürdür. Tüm yaşamını ders vermeye adadı. Tarihin tanıdığı meşhur okullardan birisi ve Doğu’nun parlayan yıldızı olan Nsibin/Nusaybin Süryani Okulunu kırk beş yıl boyunca yönetti ve bu okulda ders verdi, hocalık yaptı.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: "Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz.."
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: "Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz.."
Nusaybinli Narsay olarak biliniyorsa da, (d. 410 sonrası, ö. 503) geç antik çağda Urfa ve Nusaybin’de yaşamış üretken bir üstat/yazar/düşünürdür. Tüm yaşamını ders vermeye adadı. Tarihin tanıdığı meşhur okullardan birisi ve Doğu’nun parlayan yıldızı olan Nsibin/Nusaybin Süryani Okulunu kırk beş yıl boyunca yönetti ve bu okulda ders verdi, hocalık yaptı.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bilge Yazar Aleksandr Soljenitsin şöyle yazmaktadır: "Eğer arzularımızla taleplerimizi kesin biçimde sınırlamayı, çıkarlarımızı ahlaki ölçütlere tabi kılmayı öğrenmezsek, insan doğasının en kötü yanları dişlerini gösterirken bizler -yani insanlık- paramparça olup gideceğiz.."
Orada… orada… işte orada… uzakta… mutluluk hormonu salgılayan Turabdin’in doruğunda bir köy var. Gitmesek de, tozmasak da o köy bizim köyümüzdür… O köy, 1990’lı yılların çalkantısı içinde 7 yıl boş kalmış 2002’de rahmete kavuşan öz kardeşi Lahdo Ergün’un ile birlikte MALKE ERGÜN amcanın yeniden imar ettiği ve canlandırdığı Mardin-Midyat’a bağlı Derkube (Karagöl) köyüdür.
Nusaybinli Narsay olarak biliniyorsa da, (d. 410 sonrası, ö. 503) geç antik çağda Urfa ve Nusaybin'de yaşamış üretken bir üstat/yazar/düşünürdür. Tüm yaşamını ders vermeye adadı. Tarihin tanıdığı meşhur okullardan birisi ve Doğu’nun parlayan yıldızı olan Nsibin/Nusaybin Süryani Okulunu kırk beş yıl boyunca yönetti ve bu okulda ders verdi, hocalık yaptı.
Literature is the most important canon that expands the intellectual horizon of humanity, and literary works are the aesthetic products of this canon. My book titled ‘’Tasroro u Buyoye d-Sabro” (The Warrior and the Solace of Hope)’, which I penned in the Sertā variant of Syriac, is also a work that emerged within the framework of this literary canon, aiming to keep the spirit of a tree/tradition with deep roots alive.
Yıldönümleri önemlidir. Özellikle vefat yıldönümleri insanın yaşam çizelgesinde çok manidardır. 31 Ekim 2021 günü, Beth Firmo/Gökinan ailesi için böyle bir gündü. Bu ailemiz, Kasım 2020’de iki değerli şahsiyetini ebediyete uğurlamıştı.
Süryani kültürü içerisinde bilhassa kiliselerde musiki ile icra edilen manevi ritüellerin çok yönlü derin bir felsefesi var dır . Didaktik üsluplar ve eğitsel anlamlar taşıyan bu ritüellerin temel amacı, zihnin patolojik sorunsalını, ruhun istikrarlı ve sağaltıcı düşünceleriyle ısıtmak ve bağdaştırmaktır. Bu sorunsalı, sosyal donanımlara dönüştürmektir. Bu ritüeller sayesinde insan zihni, duyuları, düşüncesi, alt ve üst bilinç yetisiyle birlikte ilahi hakikatin/hikmetin olgunluğuna, kreatif üretkenliğine yani gerçek sevgi diyarına yükselir ve bu sayede insan,
Süryani kültürü içerisinde bilhassa kiliselerde musiki ile icra edilen manevi ritüellerin çok yönlü derin bir felsefesi vardır. Didaktik üsluplar ve eğitsel anlamlar taşıyan bu ritüellerin temel amacı, zihnin patolojik sorunsalını, ruhun istikrarlı ve sağaltıcı düşünceleriyle ısıtmak ve bağdaştırmaktır. Bu sorunsalı, sosyal donanımlara dönüştürmektir. Bu ritüeller sayesinde insan zihni, duyuları, düşüncesi, alt ve üst bilinç yetisiyle birlikte ilahi hakikatin/hikmetin olgunluğuna, kreatif üretkenliğine yani gerçek sevgi diyarına yükselir ve bu sayede insan, bencillikten, kurumlanmadan, farklılıktan,
Sahip olduklarımız bize sahip olmadan biz onlara sahip olmalıyız/olabilmeliyiz. Bu yürekliliği ve bu cesareti gösterebilenler ve bunu başarıyla yürütenler, yaşamda varılabilecek en büyük makama ulaşmış sayılırlar. Bu doğrultuda ne kadar çok sevgi ve iyi niyet varsa, yaşam o kadar anlamlı ve doyumlu olur.
"Savaşçı ve Umudun Tesellisi" isimli kitap, Yeni Anadolu Yayıncılık tarafından yayınlandı. Süryani Yazar Malfono Yusuf Beğtaş tarafından kaleme alınan kitap, farklı içerikte Süryanice yazı ve makalelerden oluşmaktadır.
الكتاب الذي يحمل عنوان “المحارب وعزاء الأمل // تسرورو وبوييا دصبرو”، والذي كتبته بالخط السرياني سيرتو، هو عمل ظهر في إطار هذا القانون الأدبي، وهو عمل يهدف إلى الحفاظ على روح الشجرة / التقاليد ذات الجذور العميقة التي على قيد الحياة.
الكتاب الذي يحمل عنوان “المحارب وعزاء الأمل // تسرورو وبوييا دصبرو”، والذي كتبته بالخط السرياني سيرتو، هو عمل ظهر في إطار هذا القانون الأدبي، وهو عمل يهدف إلى الحفاظ على روح الشجرة / التقاليد ذات الجذور العميقة التي على قيد الحياة.
First of all, visits to one’s home country are essentially cultural activities. They are among the activities that nurture people’s humanity and purify their spirits. They are one of the important factors of reinforcing friendship and affinity, as well as interaction, development, transformation, and economic growth.
First of all, visits to one’s home country are essentially cultural activities. They are among the activities that nurture people’s humanity and purify their spirits. They are one of the important factors of reinforcing friendship and affinity, as well as interaction, development, transformation, and economic growth.
No entity in nature, whether organic or inorganic, exists solely for its own self. Due to the natural system, everything is interdependent. Just as the sun does not rise for itself, neither does a tree bear fruit for itself. The same goes for us humans. By virtue of mutual need, we must complete and better one another with love and without expecting something in return. We are obligated to give back to the source from which we receive.
No entity in nature, whether organic or inorganic, exists solely for its own self. Due to the natural system, everything is interdependent. Just as the sun does not rise for itself, neither does a tree bear fruit for itself. The same goes for us humans. By virtue of mutual need, we must complete and better one another with love and without expecting something in return. We are obligated to give back to the source from which we receive.
Ba yawmotho dşaficina, fris u kthowo dıkmıntarwo hani zabno yarixo me Kathowo Malfono Yusuf Beğtaş. U beth froso d’YAY d’Tırkiya dıfrısle u kthowano dmahet eşme “Tasroro, u Buyoe d’Sabro” yani “U Mharbono wu msahlono du Sabro”, kibe zıd me 350 dafe.
لا يوجد كائن حي أو غير حي في الطبيعة يعيش فقط لذاته. بسبب النظام الطبيعي، كل شيء يتغذى على بعضه البعض. فكما أن الشمس لا تشرق من تلقاء نفسها، كذلك لا تثمر الشجرة لنفسها. نفس الشيء ينطبق علينا نحن البشر. بسبب الحاجة المتبادلة، يجب أن نكمل ونطور بعضنا البعض بالحب والامتنان. نحن ملزمون بإعادة المصدر الذي تلقيناه.
In Syriac literature, the topic of spiritual wellbeing is unproblematic. On the contrary, the concepts specific to this field are rich and deep. Because from past to present, many suggestions, both written and oral, as well as countless works have been made in this literature against the spiritual illnesses that poison life and the belief system.
عند النظر إليها من منظوراجتماعي، فإن فوائد زيارة الوطن من الخارج كثيرة. بادئ ذي بدء، تعتبرزيارة المرء إلى أرضه من الأنشطة ثقافية. إنه من بين الأنشطة التي تغذي إنسانية الإنسان وتطهر روحه. إنه أحد العوامل المهمة لتعزيز الصداقة والتقارب والتفاعل والتنمية والتحول والتنمية الاقتصادية.
عند النظر إليها من منظوراجتماعي، فإن فوائد زيارة الوطن من الخارج كثيرة. بادئ ذي بدء، تعتبرزيارة المرء إلى أرضه من الأنشطة ثقافية. إنه من بين الأنشطة التي تغذي إنسانية الإنسان وتطهر روحه. إنه أحد العوامل المهمة لتعزيز الصداقة والتقارب والتفاعل والتنمية والتحول والتنمية الاقتصادية.
In Syriac literature, the topic of spiritual wellbeing is unproblematic. On the contrary, the concepts specific to this field are rich and deep. Because from past to present, many suggestions, both written and oral, as well as countless works have been made in this literature against the spiritual illnesses that poison life and the belief system.
لا يوجد كائن حي أو غير حي في الطبيعة يعيش فقط لذاته. بسبب النظام الطبيعي، كل شيء يتغذى على بعضه البعض. فكما أن الشمس لا تشرق من تلقاء نفسها، كذلك لا تثمر الشجرة لنفسها. نفس الشيء ينطبق علينا نحن البشر. بسبب الحاجة المتبادلة، يجب أن نكمل ونطور بعضنا البعض بالحب والامتنان. نحن ملزمون بإعادة المصدر الذي تلقيناه.
Literatürde yaşlı-genç olarak bilinen Lao-tzu, MÖ 6. Yüzyılda yaşamış bir filozoftur. Çok önemli bir Çin düşünürüdür. Yaşamın doğasına dair güzel tespitleri olan büyük bir bilge üstattır.
Tarih 5 Ağustos, 2021. Ağustos sıcağının bu kavurucu gününde İstanbul-Kınalı Ada’ya gidiyorum. Birbirimize ‘‘ahuno/kardeşim diye hitap ettiğimiz Uzman Psikiyatr Dr. Bülent Midyat’a ilk yaklaştığımda etrafı kavuran sıcağa rağmen,
Bilgi, insanın gönlünü/ruhunu aydınlatan ilahi bir ışındır. Sevgi ile biçimlenen bir mutluluk halidir. En zor bilgi ise, insanın kendini tanımasıdır/keşfetmesidir. Kadim öğretilerde ve ruhani geleneklerde bu konu hakkında aynı temada bilgiler çok olsa da, sadece bir alıntıyla konunun önemini vurgulamanın yeterli olacağını düşünüyorum. Ünlü yazar/düşünür Miguel de Unamuno (1864-1936) şöyle der: ‘‘En zor bilim de kendini bilmektir.’’
Sosyolojik yaklaşımlarla bakıldığında yurtdışından anavatana yapılan ziyaretlerin faydaları çoktur. Öncelikle insanın kendi öz toprağına yaptığı ziyaretler birer kültürel aktivite niteliğindedir. İnsanın insanlığını besleyen ve ruhunu temizleyen aktiviteler arasındadır. Dostluğu ve yakınlığı pekiştirmenin,
‘’Tasroro u Buyoye d-Sabro // Savaşçı ve Umudun Tesellisi’’ başlığını taşıyan, Süryanicenin Serto hattıyla kaleme aldığım kitap da işte bu edebî kanon çerçevesinde ortaya çıkmış bir eser olup, kökü derinlerde bir ağacın/geleneğin ruhunu yaşatmanın gayretini hedeflemiş bir çalışmadır.
‘’Tasroro u Buyoye d-Sabro // Savaşçı ve Umudun Tesellisi’’ başlığını taşıyan, Süryanicenin Serto hattıyla kaleme aldığım kitap da işte bu edebî kanon çerçevesinde ortaya çıkmış bir eser olup, kökü derinlerde bir ağacın/geleneğin ruhunu yaşatmanın gayretini hedeflemiş bir çalışmadır.
‘’Tasroro u Buyoye d-Sabro // Savaşçı ve Umudun Tesellisi’’ başlığını taşıyan, Süryanicenin Serto hattıyla kaleme aldığım kitap da işte bu edebî kanon çerçevesinde ortaya çıkmış bir eser olup, kökü derinlerde bir ağacın/geleneğin ruhunu yaşatmanın gayretini hedeflemiş bir çalışmadır.
"Savaşcı ve Umudun Tesellisi" isimli kitap, Yeni Anadolu Yayıncılık tarafından yayınlandı. Süryani yazar Yusuf Beğtaş tarafından kaleme alınan kitap, farklı içerikte Süryanice yazı ve makalelerden oluşmaktadır.
‘’Tasroro u Buyoye d-Sabro // Savaşçı ve Umudun Tesellisi’’ başlığını taşıyan, Süryanicenin Serto hattıyla kaleme aldığım kitap da işte bu edebî kanon çerçevesinde ortaya çıkmış bir eser olup, kökü derinlerde bir ağacın/geleneğin ruhunu yaşatmanın gayretini hedeflemiş bir çalışmadır.
Süryani literatüründe ruh sağlığı konusunda kavram sorunsalı yoktur. Aksine bu alana özgü kavramlar oldukça zengin ve derinliklidir. Çünkü yaşamı ve inanç sistemini zehirleyen ruhsal hastalıklara karşı bu literatürde geçmişten günümüze pek çok yazılı ve sözlü önermeler yapılmış, keza bu alanda sayısız eserler verilmiştir.
‘’Tasroro u Buyoye d-Sabro // Savaşçı ve Umudun Tesellisi’’ başlığını taşıyan, Süryanicenin Serto hattıyla kaleme aldığım kitap da işte bu edebî kanon çerçevesinde ortaya çıkmış bir eser olup, kökü derinlerde bir ağacın/geleneğin ruhunu yaşatmanın gayretini hedeflemiş bir çalışmadır.
‘’Tasroro u Buyoye d-Sabro // Savaşçı ve Umudun Tesellisi’’ başlığını taşıyan, Süryanicenin Serto hattıyla kaleme aldığım kitap da işte bu edebî kanon çerçevesinde ortaya çıkmış bir eser olup, kökü derinlerde bir ağacın/geleneğin ruhunu yaşatmanın gayretini hedeflemiş bir çalışmadır.
Doğada canlı-cansız hiçbir varlık, salt kendi benliği için yaşamamaktadır. Doğal sistem gereği, her şey birbirinden beslenir. Güneş kendisi için doğmadığı gibi, ağaç da kendisi için meyve vermez. Aynı şey biz insanlar için de geçerlidir. Karşılıklı ihtiyaç gereği, birbirimizi sevgiyle, minnet etmeden tamamlamalı, geliştirmeliyiz. Aldığımız kaynağa geri vermekle yükümlüyüz.
Doğada canlı-cansız hiçbir varlık, salt kendi benliği için yaşamamaktadır. Doğal sistem gereği, her şey birbirinden beslenir. Güneş kendisi için doğmadığı gibi, ağaç da kendisi için meyve vermez. Aynı şey biz insanlar için de geçerlidir. Karşılıklı ihtiyaç gereği, birbirimizi sevgiyle, minnet etmeden tamamlamalı, geliştirmeliyiz. Aldığımız kaynağa geri vermekle yükümlüyüz.
Doğada canlı-cansız hiçbir varlık, salt kendi benliği için yaşamamaktadır. Doğal sistem gereği, her şey birbirinden beslenir. Güneş kendisi için doğmadığı gibi, ağaç da kendisi için meyve vermez. Aynı şey biz insanlar için de geçerlidir. Karşılıklı ihtiyaç gereği, birbirimizi sevgiyle, minnet etmeden tamamlamalı, geliştirmeliyiz. Aldığımız kaynağa geri vermekle yükümlüyüz.
Doğada canlı-cansız hiçbir varlık, salt kendi benliği için yaşamamaktadır. Doğal sistem gereği, her şey birbirinden beslenir. Güneş kendisi için doğmadığı gibi, ağaç da kendisi için meyve vermez. Aynı şey biz insanlar için de geçerlidir. Karşılıklı ihtiyaç gereği, birbirimizi sevgiyle, minnet etmeden tamamlamalı, geliştirmeliyiz. Aldığımız kaynağa geri vermekle yükümlüyüz.
Doğada canlı-cansız hiçbir varlık, salt kendi benliği için yaşamamaktadır. Doğal sistem gereği, her şey birbirinden beslenir. Güneş kendisi için doğmadığı gibi, ağaç da kendisi için meyve vermez. Aynı şey biz insanlar için de geçerlidir. Karşılıklı ihtiyaç gereği, birbirimizi sevgiyle, minnet etmeden tamamlamalı, geliştirmeliyiz. Aldığımız kaynağa geri vermekle yükümlüyüz.
The historical traces of Syriac culture and its unique structure in the realm of art, crafts, architecture, folklore, economy can be seen in different regions of Turkey such as Antakya, ?skenderun, Adana, Malatya, Urfa, Elaz??, Ad?yaman, Diyarbak?r, Mardin, Van, Batman, Hakkari, Siirt and ??rnak. Syriac culture and the people-centered customs, conventions and rituals that developed within it contain rich folkloric attributes. With this structure, it has always contributed to the sociocultural development of the region.
In a world where everything is in a state of change and transformation, nothing can stay the same. Nothing can be the same. For this reason, each person’s perception of life and self as well as their search is different. In the same way, the search for meaning is also unique to each person. However, to put it in general terms, the search for meaning on the path of life is self-discovery, self-knowledge and the journey of actualizing one’s own distinguishing personal story.
Yusuf Begtas :From a religious standpoint, the immaterial, invisible beings that are believed to be created from light and who serve as mediators between God and humans are called angels. In other words, they are sinless, radiant and spiritual beings that cannot be perceived through sense organs or seen with the eye; they serve God, perfectly carry out their duties and act in accordance with the purpose of creation. Since angels are metaphysical beings, they fall outside of the domain of positive sciences.
Yusuf Begtas :Beyond known meanings, masks that hide the true nature of one’s self/personality are deceptive intentions/speech/actions and manipulative behavior/roles that conceal sincere emotions and true appearance. In this negative fashion, one experiences a terrifying alienation both towards themselves and those they are in contact with. For this reason, world-famous writer Franz Kafka (1883-1924) has said, “It is hard to remove someone’s mask when it is thicker than their face.”
Yusuf Begtas :Our lives belong to us as much as they belong to others; our lives belong to this life as much as they belong to another. Helping and supporting one another with unconditional love and for the benefit of the fellow man is imperative for both lives. Helping or contributing out of compassion gives a special joy to the spirit. It bestows relief and tranquility on the mind. It consolidates inner peace.
Absolute truth is constantly knocking on the door of our inner world. Like the words of Scripture, the fact that the inner door is being knocked is very sobering and valuable for mindful people.
ܫܪܳܪܳܐ ܕܰܡܫܝܼܚܳܐ ܫܒܺܝܼܠܐ ܗ̱ܘ ܕܚܘܼܒܳܐ ܘܡܘܼܟܳܟܳܐ ܡܫܰܘܫܛܳܢܳܐ ܕܫܘܼܓܢܳܝܐ ܓܰܘܳܝܐ. ܒܪܡ ܠܐ ܡܶܬܶܢܩܶܠ ܫܒܝܼܠܐ ܗܳܢܳܐ ܐܠܐ ܒܢܘܼܗܪܳܐ ܘܰܚܢܳܢܳܐ ܘܚܰܘܣܳܢܳܐ ܕܫܰܝܳܐ «ܐܝܼܩܳܪܳܐ ܪܰܒܳܐ» ܕܒܰܪܢܳܫܐ.
لا توجد مشكلة مفاهيمية حول الصحة الروحية في الأدب السرياني. على العكس من ذلك، فإن المفاهيم الخاصة بهذا المجال غنية وعميقة للغاية. لأن العديد من المقترحات المكتوبة والشفوية قد تم تقديمها من الماضي إلى الحاضر في هذه الأدبيات ضد الأمراض الروحية التي تسمم الحياة ونظام المعتقدات، وقد تم تقديم العديد من الأعمال في هذا المجال. لذلك، فإن مفردات ومفهوم اللغة السريانية، اللغة القديمة الحية، مثل (الشوملويو– التكامل) هذا المفهوم اللغوي يعمل بمثابة ترياق ضد الأوهام العقلية في علم التشريح المرضي وضد كل ما يجعل الحياة مريضة.
عندما أحاول أن أفهم مشاعر القدَيسين والملافنة السريان / الأساتذة وعلماء اللاهوت وأرباب الكلام وحكماء القلوب الذين يحاولون شرح معنى الحقيقة والحياة بالصياغات السحرية للكلمات والذين يهدفون إلى أن يكونوا مرهمًا للجروح الروحية في إبداعاتهم. حينما أحاول ذلك أود أن أؤكد في بداية كلامي الحقيقة التالية "البشر يصبحون بشرًا عندما يتعاملون مع الحق والحقيقة بنزاهة و مع المخلوقات بطريقة أخلاقية".
تسمى الكائنات الروحية غيرالمرئية التي يعتقد أنها مخلوقة دينياً من النور وتتوسط بين الله والإنسان بالملائكة. بعبارة أخرى، غير مرئية لحواسه، وغير مرئية للعين، تخدم الله باستمرار، وتؤدي المهام الموكلة إليها، وتتصرف وفقًا لغرض الخلق. بما أن الملائكة كائنات مختلفة فيزيائياً، فإنها تظل خارج مجال العلم الإيجابي.
الأقنعة التي تغطي الصفة الحقيقية للذات / الشخصية، تتجاوزالمعاني المعروفة، المشاعر الصادقة، والمظهرالحقيقي وراء المعاني المعروفة. مع هذا النمط السلبي، يعاني الشخص من اغتراب مرعب مع نفسه والأشخاص المرتبطين به. لهذا السبب، أعرب الكاتب العالمي الشهير Franz Kafka فرانز كافكا (1883-1924) عن رأي مفاده أن "أولئك الذين تكون أقنعتهم أكثر سمكًا من وجوههم يصعب كشفها".
الآثار التاريخية للثقافة السريانية، والتي لديها بنية فريدة من نوعها في مجالات الفن، والحِرف، والهندسة المعمارية، والفنون الشعبية والاقتصاد؛ من الممكن رؤيتها في مناطق مثل أنطاكيا وإسكندرون وأضنة وملاطية وأورفة وإيلازيغ وأديامان وديار بكر وماردين وفان وباتمان وهكاري وسيرت وشرناق (في نواحي تركيا). تحتوي الثقافة السريانية العادات والطقوس التي تتمحور حول الإنسان والتي تطورت بناءً على هذه الثقافة سمات فولكلورية غنية. من خلال هذا البناء، ساهمت دائمًا في التنمية الاجتماعية والثقافية للمنطقة.
الحقيقة المطلقة تطرق باستمرارباب عالمنا الداخلي. تمامًا مثل لغة الكلمات، فإن طرق الباب الداخلي شرف عظيم وقيمة للأشخاص ذوي الوعي. كيف يمكن لمن لم يستنير بنور هذه الكرامة والمعاني الحقيقية لهذه القيمة أن يفتح الباب للطرق؟ كيف يمكن لشخص لديه معدات إنسانية غيركافية، وعارٍمن الانسانية، وعقلية ملتوية أن يتجسد القواعد الأخلاقية لهذه الكرامة والقيمة؟
حياتنا ملك للآخرين كما هي ملكنا، فهي تنتمي إلى حياة أخرى بالإضافة إلى هذه الحياة. بالنسبة لذلك، فإن إظهارالتعاون والتضامن في الأمور التي تفيد الآخرين بالحب غير المشروط أمر ضروري لكلا الحياتين. المساعدة / المساهمة، خاصة مع مشاعرالرحمة، تضيف الحماس إلى الروح. يمنح الاسترخاء والهدوء للفكر. يعزز السلام الداخلي. الدراسات العلمية اليوم تثبت ذلك. وفقًا للبيانات العلمية، عندما نتصرف بسخاء وكرم، يتم تنشيط أجزاء دماغنا المرتبطة بالمتعة والتواصل الاجتماعي، بينما يساهم الإندورفين الذي يتم إفرازه في هذا الوقت بشكل إيجابي في التناغم الداخلي والصحة العقلية والجسدية. لذلك، كل ما نقدمه بدون أنانية ينمي عالمنا الداخلي إلى الخارج. يقوم بإنشاء رابط بين المانح والمتلقي.
في عالم يتغير فيه كل شيء ويتحول، لا شيء يمكن أن يبق على حاله. لا يمكن أن يكون الشئ عين ذاته. بنفس الطريقة، يختلف تصور كل شخص للحياة والذات من خلال بحثه. كذلك البحث عن معنى شخصي. ورغم ذلك، وبعبارة عامة، فإن البحث عن المعنى على مسارالحياة هو رحلة اكتشاف الذات ومعرفة الذات وتحقيق قصة الفرد التي تميزه عن الآخرين.
ܐܶܡܳܟ ܗܿܝ ܗ̱ܝ ܕܪܳܚܡܳܐ ܠܟ ܡܶܚܕܐ ܕܦܳܬܰ̇ܚ ܐ̱ܢܬ ܥܰܝܢ̈ܝܟ ܠܥܳܠܡܐ. ܘܐܒܘܼܟ ܗܿܘ ܗ̱ܘ ܕܰܡܛܰܫܐ ܘܠܐ ܡܰܘܕܰܥ ܠܟ ܪܶܚܶܡܬܗ. ܐܶܡܳܟ ܝܳܗܒܳܐ ܠܟ ܠܥܳܠܡܳܐ. ܘܐܰܒܘܼܟ ܝܳܗܒ ܠܟ ܥܳܠܡܳܐ.
ܠܘ ܒܠܚܘܕ ܣܘܼ̈ܟܠܐ ܕܡܠܬܐ܆ ܐܠܐ ܐܦ ܢܩܳܫܳܐ ܕܬܰܪܥܳܐ ܝܰܩܪܐ ܗ̱ܘ ܪܰܒܳܐ ܡܛܠ ܦܳܪ̈ܘܿܫܶܐ. ܒܕ ܩܘܫܼܬܐ ܕܡܫܝܼܚܐ ܐܡܝܢܐܝܬ ܢܳܩܫ ܒܰܬܪܰܥ ܒܰܝܬܰܢ ܓܰܘܳܝܳܐ ܠܡܶܬܰܠ ܠܢ ܢܶܫܡܳܐ ܘܣܰܘܩܳܐ ܒܰܣܝܼܡܐ.. ܡܰܢܘ ܟܝ ܦܳܬܚ ܬܰܪܥܐ ܐܢܗܘ ܕܰܣܦܝܼܩ ܒܰܝܬܢ ܓܰܘܳܝܳܐ ܘܠܝܬ ܐܢܫ ܒܓܰܘܗ؟ ܘܐܰܝܟܢܐ ܥܳܐܠ ܘܡܬܬܢܝܼܚ ܬܰܡܢ ܐܢܗܘܼ ܕܠܰܝܬܰܘܗܝ ܕܰܟܝܳܐ ܘܢܰܩܕܐ؟ ܐܝܟܢܐ ܡܨܝܐ ܕܢܶܦܬܰܚ ܬܰܪܥܳܐ ܕܡܶܬܢܩܶܫ ܟܕ ܠܐ ܥܰܠܝܼܠܝܼܢܢ ܒܢܗܘܿܪ ܣܘܼ̈ܟܠܐ ܩܘܼܫܬܝܼ̈ܢܳܝܐ ܕܝܰܩܪܳܐ ܗܢܐ؟ ܐܝܟܢܐ ܡܨܝܐ ܕܢܶܠܒܰܫ ܐܣܛܠܐ ܕܩܳܢܘ̈ܢܶܐ ܐܝܬܝܼ̈ܩܳܝܐ ܕܝܰܩܪܳܐ ܗܢܐ ܟܕ ܓܰܠܝܐ ܥܰܪܛܶܠܝܘܼܬܐ ܕܬܰܪܥܝܼܬܢ ܘܰܫܠܝܼܚܝܼܢ ܬܨܒ̈ܝܬܐ ܕܐ̱ܢܫܘܼܬܢ؟
ܐܰܡܝܼܪܐ: «ܬܪܥܝܼܬܐ ܕܛܠܝܼܡܳܐ ܙܰܝܢܐ ܗ̱ܝ ܪܒܐ ܒܐܝܕܐ ܕܛܳܠܘܿܡܐ.» ܟܠܢܳܫ ܚܳܐܪ ܘܚܳܙܐ ܘܬܳܩܶܠ ܠܦܘܼܬ ܬܰܪܥܝܼܬܗ ܗܿܝ ܕܐܶܢ ܕܠܝܼܚܳܐ܆ ܠܐ ܡܰܨܝܐ ܕܢܶܬܒܩܶܐ ܡܰܚܙܝܳܐ. ܡܛܠܗܕܐ ܛܒ ܐܠܨܳܝܐ ܗ̱ܘ ܚܰܘܪܳܐ ܪܘܺܝܼܚܐ ܘܰܦܬܺܝܼܚܐ ܕܬܰܪܥܝܼܬܐ ܨܠܝܼܠܬܐ ܐܝܟܢܐ ܕܢܶܬܶܒܩܶܐ ܡܰܚܙܝܳܐ ܘܢܰܩܝܼܦܘ̈ܳܬܗ. ܘܬܰܪܥܝܬܐ ܗܕܐ ܠܐ ܬܳܩܢܳܐ ܟܪ ܕܰܫܟܝܼܚܝܼܢ ܕܝ̈ܢܐ ܐܰܡܘܼ̈ܡܳܝܐ: ܡܰܒܘܼܥܳܐ ܕܕܝ̈ܢܐ ܩܰܕ̈ܡܶܐ. ܡܛܠܗܕܐ: «ܗܘܼ ܒܪܢܫܐ ܚܳܙܐ ܟܠܡܕܡ ܐܝܟ ܕܐܝܬܘܗܝ ܘܠܘ ܐܰܟܡܳܐ ܕܐܝܬܘܗܝ. ܘܚܳܙܐ ܗܿܘ ܡܐ ܕܒܳܥܐ ܕܢܶܚܙܝܘܗܝ.» ܘܡܶܟܳܐ ܢܳܒܥܝܼܢ ܦܘܼܪ̈ܫܳܢܐ ܕܒܳܪܝܢ ܦܘܼܠܳܓܳܐ ܘܒܘܼܕܳܪܐ. ܘܐܠܘܼܠܐ ܚܘܼܒܐ ܫܰܪܝܼܪܐ ܘܝܕܰܥܬܐ ܓܡܝܼܪܬܐ܆ ܠܐ ܡܬܚܰܪܪ ܒܪܢܫܐ ܡܼܢ ܕܰܘ̈ܩܐ ܘܩܰܘ̈ܕܐ ܥܝܼ̈ܩܐ ܕܬܰܪܥܝܼܬܐ ܕܠܝܼܚܬܐ...
اعلنت اللجنة الخاصة بجائزة الكاتب والشاعر الملفونو سعد سعدي ل"تشجيع وتطوير الأدب السرياني" التي تقدم سنويا لعدد من المؤسسات والأفراد، بتقديم جائزتها بنسختها لهذا العام 2020 للأديب والباحث الملفونو يوسف بكتاش، تقديرا لجهوده وبحوثه وعطاءاته المستمرة في إحياء وتطوير اللغة والتراث السرياني واعلنت اللجنة عن اسفها لتقديمها الجائزة عبر الإنترنيت نظرا لصعوبة واستحالة السفر بسبب الاجراءات الوقائية للحد من تفشي فايروس كورونا
لا توجد مشكلة مفاهيمية حول الصحة الروحية في الأدب السرياني. على العكس من ذلك، فإن المفاهيم الخاصة بهذا المجال غنية وعميقة للغاية. لأن العديد من المقترحات المكتوبة والشفوية قد تم تقديمها من الماضي إلى الحاضر في هذه الأدبيات ضد الأمراض الروحية التي تسمم الحياة ونظام المعتقدات، وقد تم تقديم العديد من الأعمال في هذا المجال. لذلك، فإن مفردات ومفهوم اللغة السريانية، اللغة القديمة الحية، مثل (الشوملويو– التكامل) هذا المفهوم اللغوي يعمل بمثابة ترياق ضد الأوهام العقلية في علم التشريح المرضي وضد كل ما يجعل الحياة مريضة.
Süryani literatüründe ruh sağlığı konusunda kavram sorunsalı yoktur. Aksine bu alana özgü kavramlar oldukça zengin ve derinliklidir. Çünkü yaşamı ve inanç sistemini zehirleyen ruhsal hastalıklara karşı bu literatürde geçmişten günümüze pek çok yazılı ve sözlü önermeler yapılmış, keza bu alanda sayısız eserler verilmiştir. Dolayısıyla yaşayan kadim dil Süryanicenin sahip olduğu kelime ve kavram haznesi sanıldığından çok daha zengindir. Bu dildeki ‘‘Şumloyo/Tekâmül’’ kavramı da, yaşamı hasta eden zihinsel yanılsamalara ve biçimsel patolojiye karşı panzehir işlevi gören kavramlardan sadece bir tanesidir.
Süryani literatüründe ruh sağlığı konusunda kavram sorunsalı yoktur. Aksine bu alana özgü kavramlar oldukça zengin ve derinliklidir. Çünkü yaşamı ve inanç sistemini zehirleyen ruhsal hastalıklara karşı bu literatürde geçmişten günümüze pek çok yazılı ve sözlü önermeler yapılmış, keza bu alanda sayısız eserler verilmiştir. Dolayısıyla yaşayan kadim dil Süryanicenin sahip olduğu kelime ve kavram haznesi sanıldığından çok daha zengindir. Bu dildeki ‘‘Şumloyo/Tekâmül’’ kavramı da, yaşamı hasta eden zihinsel yanılsamalara ve biçimsel patolojiye karşı panzehir işlevi gören kavramlardan sadece bir tanesidir.
Süryani literatüründe ruh sağlığı konusunda kavram sorunsalı yoktur. Aksine bu alana özgü kavramlar oldukça zengin ve derinliklidir. Çünkü yaşamı ve inanç sistemini zehirleyen ruhsal hastalıklara karşı bu literatürde geçmişten günümüze pek çok yazılı ve sözlü önermeler yapılmış, keza bu alanda sayısız eserler verilmiştir. Dolayısıyla yaşayan kadim dil Süryanicenin sahip olduğu kelime ve kavram haznesi sanıldığından çok daha zengindir. Bu dildeki ‘‘Şumloyo/Tekâmül’’ kavramı da, yaşamı hasta eden zihinsel yanılsamalara ve biçimsel patolojiye karşı panzehir işlevi gören kavramlardan sadece bir tanesidir.
Bilgi, insanın gönlünü/ruhunu aydınlatan ilahi bir ışındır. Sevgi ile biçimlenen bir mutluluk halidir. En zor bilgi ise, insanın kendini tanımasıdır/keşfetmesidir. Kadim öğretilerde ve ruhani geleneklerde bu konu hakkında aynı temada bilgiler çok olsa da, sadece bir alıntıyla konunun önemini vurgulamanın yeterli olacağını düşünüyorum. Ünlü yazar/düşünür Miguel de Unamuno (1864-1936) şöyle der: ‘‘En zor bilim de kendini bilmektir.’’
ܫܪܳܪܳܐ ܕܰܡܫܝܼܚܳܐ ܫܒܝܼܠܐ ܗ̱ܘ ܕܚܘܼܒܳܐ ܘܡܘܼܟܳܟܳܐ ܡܫܰܘܫܛܳܢܳܐ ܕܫܘܼܓܢܳܝܐ ܓܰܘܳܝܐ. ܒܪܡ ܠܐ ܡܶܬܶܢܩܶܠ ܫܒܝܼܠܐ ܗܳܢܳܐ ܐܠܐ ܒܢܘܼܗܪܳܐ ܘܰܚܢܳܢܳܐ ܘܚܰܘܣܳܢܳܐ ܕܫܰܝܳܐ «ܐܝܼܩܳܪܳܐ ܪܰܒܳܐ» ܕܒܰܪܢܳܫܐ.
ܫܪܳܪܳܐ ܕܰܡܫܝܼܚܳܐ ܫܒܺܝܼܠܐ ܗ̱ܘ ܕܚܘܼܒܳܐ ܘܡܘܼܟܳܟܳܐ ܡܫܰܘܫܛܳܢܳܐ ܕܫܘܼܓܢܳܝܐ ܓܰܘܳܝܐ. ܒܪܡ ܠܐ ܡܶܬܶܢܩܶܠ ܫܒܝܼܠܐ ܗܳܢܳܐ ܐܠܐ ܒܢܘܼܗܪܳܐ ܘܰܚܢܳܢܳܐ ܘܚܰܘܣܳܢܳܐ ܕܫܰܝܳܐ «ܐܝܼܩܳܪܳܐ ܪܰܒܳܐ» ܕܒܰܪܢܳܫܐ.
The historical traces of Syriac culture and its unique structure in the realm of art, crafts, architecture, folklore, economy can be seen in different regions of Turkey such as Antakya, İskenderun, Adana, Malatya, Urfa, Elazığ, Adıyaman, Diyarbakır, Mardin, Van, Batman, Hakkari, Siirt and Şırnak. Syriac culture and the people-centered customs, conventions and rituals that developed within it contain rich folkloric attributes. With this structure, it has always contributed to the sociocultural development of the region.
The historical traces of Syriac culture and its unique structure in the realm of art, crafts, architecture, folklore, economy can be seen in different regions of Turkey such as Antakya, İskenderun, Adana, Malatya, Urfa, Elazığ, Adıyaman, Diyarbakır, Mardin, Van, Batman, Hakkari, Siirt and Şırnak. Syriac culture and the people-centered customs, conventions and rituals that developed within it contain rich folkloric attributes. With this structure, it has always contributed to the sociocultural development of the region.
الآثار التاريخية للثقافة السريانية، والتي لديها بنية فريدة من نوعها في مجالات الفن، والحِرف، والهندسة المعمارية، والفنون الشعبية والاقتصاد؛ من الممكن رؤيتها في مناطق مثل أنطاكيا وإسكندرون وأضنة وملاطية وأورفة وإيلازيغ وأديامان وديار بكر وماردين وفان وباتمان وهكاري وسيرت وشرناق (في نواحي تركيا). تحتوي الثقافة السريانية العادات والطقوس التي تتمحور حول الإنسان والتي تطورت بناءً على هذه الثقافة سمات فولكلورية غنية. من خلال هذا البناء، ساهمت دائمًا في التنمية الاجتماعية والثقافية للمنطقة.
الآثار التاريخية للثقافة السريانية، والتي لديها بنية فريدة من نوعها في مجالات الفن، والحِرف، والهندسة المعمارية، والفنون الشعبية والاقتصاد؛ من الممكن رؤيتها في مناطق مثل أنطاكيا وإسكندرون وأضنة وملاطية وأورفة وإيلازيغ وأديامان وديار بكر وماردين وفان وباتمان وهكاري وسيرت وشرناق (في نواحي تركيا). تحتوي الثقافة السريانية العادات والطقوس التي تتمحور حول الإنسان والتي تطورت بناءً على هذه الثقافة سمات فولكلورية غنية. من خلال هذا البناء، ساهمت دائمًا في التنمية الاجتماعية والثقافية للمنطقة.
Sanat, zanaât, mimari, folklor, ekonomi alanlarında özgün bir yapıya sahip Süryani kültürünün tarihi izlerini Türkiye’de; Antakya, İskenderun, Adana, Malatya, Urfa, Elazığ, Adıyaman, Diyarbakır, Mardin, Van, Batman, Hakkari, Siirt ve Şırnak yörelerinde görmek mümkündür. Süryani kültürü ve bu kültüre bağlı gelişen insan merkezli örf, adet ve ritüeller zengin folklorik özellikler içerir. Bu yapısıyla, her zaman bölgenin sosyo-kültürel kalkınmasına da katkı sunmuştur.
The historical traces of Syriac culture and its unique structure in the realm of art, crafts, architecture, folklore, economy can be seen in different regions of Turkey such as Antakya, İskenderun, Adana, Malatya, Urfa, Elazığ, Adıyaman, Diyarbakır, Mardin, Van, Batman, Hakkari, Siirt and Şırnak. Syriac culture and the people-centered customs, conventions and rituals that developed within it contain rich folkloric attributes. With this structure, it has always contributed to the sociocultural development of the region.
Sanat, zanaât, mimari, folklor, ekonomi alanlarında özgün bir yapıya sahip Süryani kültürünün tarihi izlerini Türkiye'de; Antakya, İskenderun, Adana, Malatya, Urfa, Elazığ, Adıyaman, Diyarbakır, Mardin, Van, Batman, Hakkari, Siirt ve Şırnak yörelerinde görmek mümkündür. Süryani kültürü ve bu kültüre bağlı gelişen insan merkezli örf, adet ve ritüeller zengin folklorik özellikler içerir. Bu yapısıyla, her zaman bölgenin sosyo-kültürel kalkınmasına da katkı sunmuştur.
Sanat, zanaât, mimari, folklor, ekonomi alanlarında özgün bir yapıya sahip Süryani kültürünün tarihi izlerini Türkiye'de; Antakya, İskenderun, Adana, Malatya, Urfa, Elazığ, Adıyaman, Diyarbakır, Mardin, Van, Batman, Hakkari, Siirt ve Şırnak yörelerinde görmek mümkündür. Süryani kültürü ve bu kültüre bağlı gelişen insan merkezli örf, adet ve ritüeller zengin folklorik özellikler içerir. Bu yapısıyla, her zaman bölgenin sosyo-kültürel kalkınmasına da katkı sunmuştur.
Sanat, zanaât, mimari, folklor, ekonomi alanlarında özgün bir yapıya sahip Süryani kültürünün tarihi izlerini Türkiye’de; Antakya, İskenderun, Adana, Malatya, Urfa, Elazığ, Adıyaman, Diyarbakır, Mardin, Van, Batman, Hakkari, Siirt ve Şırnak yörelerinde görmek mümkündür. Süryani kültürü ve bu kültüre bağlı gelişen insan merkezli örf, adet ve ritüeller zengin folklorik özellikler içerir. Bu yapısıyla, her zaman bölgenin sosyo-kültürel kalkınmasına da katkı sunmuştur.
Sanat, zanaât, mimari, folklor, ekonomi alanlarında özgün bir yapıya sahip Süryani kültürünün tarihi izlerini Türkiye'de; Antakya, İskenderun, Adana, Malatya, Urfa, Elazığ, Adıyaman, Diyarbakır, Mardin, Van, Batman, Hakkari, Siirt ve Şırnak yörelerinde görmek mümkündür. Süryani kültürü ve bu kültüre bağlı gelişen insan merkezli örf, adet ve ritüeller zengin folklorik özellikler içerir. Bu yapısıyla, her zaman bölgenin sosyo-kültürel kalkınmasına da katkı sunmuştur.
Sanat, zanaât, mimari, folklor, ekonomi alanlarında özgün bir yapıya sahip Süryani kültürünün tarihi izlerini Türkiye'de; Antakya, İskenderun, Adana, Malatya, Urfa, Elazığ, Adıyaman, Diyarbakır, Mardin, Van, Batman, Hakkari, Siirt ve Şırnak yörelerinde görmek mümkün.
Süryanilerin tarihsel kökeni tarih öncesine kadar iner. Antik Mezopotamya’da gelişen ve boy gösteren eski Asur/Babil/Aram uygarlığın devamı ve uzantısıdırlar. Bu bileşik uzantının mirasını günümüze taşıyan Süryani ismi, etno-kültürel bir kimliği ifade etmektedir.
Süryanilerin tarihsel kökeni tarih öncesine kadar iner. Antik Mezopotamya'da gelişen ve boy gösteren eski Asur/Babil/Aram uygarlığın devamı ve uzantısıdırlar. Bu bileşik uzantının mirasını günümüze taşıyan Süryani ismi, etno-kültürel bir kimliği ifade etmektedir.
ܣܘ̈ܟܠܐ ܕܝܘܠܦܢܐ ܕܪܳܚܫܝܼܢ ܒܪܘܼܚܐ ܕܙܒܢܢ܆ ܬܳܒܥܝܢ ܥܳܒܘܿܕܘܼܬܐ ܘܒܳܥܝܢ ܡܰܦܪܝܳܢܘܼܬܐ. ܘܰܡܢܰܨܚܝܢ ܠܦܬܝܼܚܘܬܐ ܪܰܟܝܟܬܐ ܘܰܡܥܰܦܩܳܢܝܬܐ. ܘܠܐ ܨܳܒܝܢ ܒܚܳܫܘܿܫܘܼܬܐ ܦܟܝܼܪܬܐ ܘܐܰܛܝܼܡܬܐ ܗܿܝ ܕܒܘܼܝܳܢܐ ܕܕܘܼܒܪܗܿ ܣܟܝܼܪ ܗ̱ܘ ܠܡܨ̈ܥܳܝܐ ܕܫܳܓܪܝܼܢ ܚܰܝܠܐ ܘܡܳܙܓܝܼܢ ܚܘܼܒܐ ܘܐܝܼܩܪܐ ܘܝܘܼܬܪܢܐ ܠܗܘܼܒܳܒܐ ܘܫܘܼܘܫܳܛܐ ܕܒܪܢܫܐ ܘܓܰܘܐ. ܕܣܘܼܢ̈ܩܢܐ ܕܢܳܩܫܝܼܢ ܒܬܰܪܥܐ܆ ܪܕܝܢ ܘܙܳܪܒܝܼܢ܆ ܘܢܳܦܨܝܼܢ ܠܡܬܰܚܡܘܼܬܐ ܗܿܝ ܕܡܬܚܰܒܫܐ ܘܡܬܚܰܒܨܐ ܒܠܚܘܕ ܒܕܝ̈ܠܢܳܝܬܐ. ܘܩܳܪܝܢ ܘܰܡܙܰܡܢܝܼܢ ܠܥܶܢܝ̈ܢܐ ܡܒܰܢܝ̈ܢܐ ܘܐܣܳܪ̈ܐ ܡܫܰܓܢ̈ܝܳܢܐ ܡܛܠ ܫܘܼܘܫܳܛܐ ܪܥܝܳܢܝܐ ܘܗܘܒܒܐ ܕܝܡܘܩܪܛܝܐ.
ܓܠܝܼܙܘܼܬܐ ܕܐܒܗ̈ܐ ܒܳܪܝܳܐ ܡܝܰܬܡܘܼܬܐ. ܘܰܓܠܝܼܙܘܼܬܐ ܕܒܘܼܝ̈ܐܐ ܣܦܝܼܩܘܼܬܐ. ܘܗܝܼ ܗܕܐ ܠܐ ܡܶܬܡܰܠܝܐ ܐܠܐ ܒܣܘܼ̈ܟܳܠܰܝ ܡܠܬܐ. ܐܰܟܡܳܐ ܕܡܬܬܡܝܼܫܐ܆ ܕܳܡܶܐ ܒܰܪܢܳܫܐ ܠܝܰܬܡܳܐ ܕܡܬܢܰܘܰܠ ܘܡܶܫܬܰܢܰܩ ܒܚܰܫܐ ܘܟܘܼܪܗܢܐ ܩܶܨܬ ܡܰܘܒܕܳܢܘܼܬܐ ܘܐܰܒܝܼܕܘܼܬܐ ܕܣܘ̈ܟܳܠܝ ܡܶܠܬܐ… ܒܪܡ ܙܕܩ ܕܢܶܕܥ ܠܐ ܓܳܢܝܢ ܘܐܦܠܐ ܐܳܒܕܝܼܢ ܣܘܼ̈ܟܳܠܝ ܡܶܠܬܐ ܒܰܪܩܝܼܥܳܐ ܕܫܪܪܐ…
ܒܰܕܡܘܼܬ ܫܘܼܡܢܐ ܐܝܬܝܗܿ ܚܶܟܡܰܬ ܝܘܼܬܪ̈ܢܐ ܕܡܬܢܣܒܝܼܢ ܡܼܢ ܡܰܘ̈ܥܶܐ «ܡܝ̈ܳܥܐ» ܕܡ̈ܬܠܐ ܘ̈ܦܠܐܬܐ… ܕܓܳܫܦܝܼܢ ܘܩܳܝܬܝܼܢ ܒܕܘ̈ܟܝܳܬܐ ܚܶܫܘ̈ܟܳܬܐ ܘܥܰܩܪ̈ܳܬܐ ܪܚܝܼܩܐܝܬ ܡܼܢ ܟܠ ܚܰܝܠܐ ܩܛܝܼܪܳܝܐ ܓܰܘܳܝܳܐ ܘܒܰܪܳܝܳܐ. ܘܚܳܙܩܝܼܢ ܘܙܳܪܙܝܼܢ ܘܚܳܝܨܝܼܢ܆ ܐܢ ܩܰܛܝܼܢܐܝܬ ܡܬܬܡܝܼܨܝܢ ܘܡܬܚܰܟܡܝܼܢ… ܘܡܬܦܰܪܣܐ ܡܰܪܬܝܳܢܘܼܬܐ ܕܡܬܠܐ ܗܢܐ ܡܛܠ ܣܘܼܟܳܠܗܿ ܐܢܢܩܝܐ ܠܗܿܠܝܢ ܕܒܳܥܝܢ ܕܢܶܩܪܘܢ ܘܢܶܙܕܰܘܕܘܢ ܡܼܢ ܚܶܟܡܰܬ ܝܘܼܬܪ̈ܢܝܗܿ. ܒܕ ܣܘܼ̈ܟܠܐ ܕܰܡܝ̈ܟܐ ܘܐܰܒܝ̈ܕܐ ܒܰܙܒܢ ܣܢܝܼܩܝܼܢ ܠܡܬܬܥܝܼܪܳܢܘܼܬܐ ܘܡܶܬܠܰܒܛܳܢܘܼܬܐ!
ܒܰܕܡܘܼܬ ܫܘܼܡܢܐ ܐܝܬܝܗܿ ܚܶܟܡܰܬ ܝܘܼܬܪ̈ܢܐ ܕܡܬܢܣܒܝܼܢ ܡܼܢ ܡܰܘ̈ܥܶܐ «ܡܝ̈ܳܥܐ» ܕܡ̈ܬܠܐ ܘ̈ܦܠܐܬܐ… ܕܓܳܫܦܝܼܢ ܘܩܳܝܬܝܼܢ ܒܕܘ̈ܟܝܳܬܐ ܚܶܫܘ̈ܟܳܬܐ ܘܥܰܩܪ̈ܳܬܐ ܪܚܝܼܩܐܝܬ ܡܼܢ ܟܠ ܚܰܝܠܐ ܩܛܝܼܪܳܝܐ ܓܰܘܳܝܳܐ ܘܒܰܪܳܝܳܐ. ܘܚܳܙܩܝܼܢ ܘܙܳܪܙܝܼܢ ܘܚܳܝܨܝܼܢ܆ ܐܢ ܩܰܛܝܼܢܐܝܬ ܡܬܬܡܝܼܨܝܢ ܘܡܬܚܰܟܡܝܼܢ…
ܓܠܝܼܙܘܼܬܐ ܕܐܒܗ̈ܐ ܒܳܪܝܳܐ ܡܝܰܬܡܘܼܬܐ. ܘܰܓܠܝܼܙܘܼܬܐ ܕܒܘܼܝ̈ܐܐ ܣܦܝܼܩܘܼܬܐ. ܘܗܝܼ ܗܕܐ ܠܐ ܡܶܬܡܰܠܝܐ ܐܠܐ ܒܣܘܼ̈ܟܳܠܰܝ ܡܠܬܐ. ܐܰܟܡܳܐ ܕܡܬܬܡܝܼܫܐ܆ ܕܳܡܶܐ ܒܰܪܢܳܫܐ ܠܝܰܬܡܳܐ ܕܡܬܢܰܘܰܠ ܘܡܶܫܬܰܢܰܩ ܒܚܰܫܐ ܘܟܘܼܪܗܢܐ ܩܶܨܬ ܡܰܘܒܕܳܢܘܼܬܐ ܘܐܰܒܝܼܕܘܼܬܐ ܕܣܘ̈ܟܳܠܝ ܡܶܠܬܐ… ܒܪܡ ܙܕܩ ܕܢܶܕܥ ܠܐ ܓܳܢܝܢ ܘܐܦܠܐ ܐܳܒܕܝܼܢ ܣܘܼ̈ܟܳܠܝ ܡܶܠܬܐ ܒܰܪܩܝܼܥܳܐ ܕܫܪܪܐ…
ܣܘ̈ܟܠܐ ܕܝܘܠܦܢܐ ܕܪܳܚܫܝܼܢ ܒܪܘܼܚܐ ܕܙܒܢܢ܆ ܬܳܒܥܝܢ ܥܳܒܘܿܕܘܼܬܐ ܘܒܳܥܝܢ ܡܰܦܪܝܳܢܘܼܬܐ. ܘܰܡܢܰܨܚܝܢ ܠܦܬܝܼܚܘܬܐ ܪܰܟܝܟܬܐ ܘܰܡܥܰܦܩܳܢܝܬܐ. ܘܠܐ ܨܳܒܝܢ ܒܚܳܫܘܿܫܘܼܬܐ ܦܟܝܼܪܬܐ ܘܐܰܛܝܼܡܬܐ ܗܿܝ ܕܒܘܼܝܳܢܐ ܕܕܘܼܒܪܗܿ ܣܟܝܼܪ ܗ̱ܘ ܠܡܨ̈ܥܳܝܐ ܕܫܳܓܪܝܼܢ ܚܰܝܠܐ ܘܡܳܙܓܝܼܢ ܚܘܼܒܐ ܘܐܝܼܩܪܐ ܘܝܘܼܬܪܢܐ ܠܗܘܼܒܳܒܐ ܘܫܘܼܘܫܳܛܐ ܕܒܪܢܫܐ ܘܓܰܘܐ. ܕܣܘܼܢ̈ܩܢܐ ܕܢܳܩܫܝܼܢ ܒܬܰܪܥܐ܆ ܪܕܝܢ ܘܙܳܪܒܝܼܢ܆ ܘܢܳܦܨܝܼܢ ܠܡܬܰܚܡܘܼܬܐ ܗܿܝ ܕܡܬܚܰܒܫܐ ܘܡܬܚܰܒܨܐ ܒܠܚܘܕ ܒܕܝ̈ܠܢܳܝܬܐ. ܘܩܳܪܝܢ ܘܰܡܙܰܡܢܝܼܢ ܠܥܶܢܝ̈ܢܐ ܡܒܰܢܝ̈ܢܐ ܘܐܣܳܪ̈ܐ ܡܫܰܓܢ̈ܝܳܢܐ ܡܛܠ ܫܘܼܘܫܳܛܐ ܪܥܝܳܢܝܐ ܘܗܘܒܒܐ ܕܝܡܘܩܪܛܝܐ.
Her şeyin değişim ve dönüşüm içinde olduğu bir dünyada hiçbir şey aynı kalamaz. Aynı olamaz. Onun için her insanın yaşam ve benlik algısı ve arayışı başkadır. Aynı şekilde mana arayışı da kişiye özeldir. Ancak genel anlamıyla ifade etmek gerekirse, yaşam yolundaki anlam arayışı, insanın kendini keşfetmesi, kendini tanıması ve onu başkalarından ayıran kendi öz hikâyesini gerçekleştirme yolculuğudur.
Her şeyin değişim ve dönüşüm içinde olduğu bir dünyada hiçbir şey aynı kalamaz. Aynı olamaz. Onun için her insanın yaşam ve benlik algısı ve arayışı başkadır. Aynı şekilde mana arayışı da kişiye özeldir. Ancak genel anlamıyla ifade etmek gerekirse, yaşam yolundaki anlam arayışı, insanın kendini keşfetmesi, kendini tanıması ve onu başkalarından ayıran kendi öz hikâyesini gerçekleştirme yolculuğudur.
Her şeyin değişim ve dönüşüm içinde olduğu bir dünyada hiçbir şey aynı kalamaz. Aynı olamaz. Onun için her insanın yaşam ve benlik algısı ve arayışı başkadır. Aynı şekilde mana arayışı da kişiye özeldir. Ancak genel anlamıyla ifade etmek gerekirse, yaşam yolundaki anlam arayışı, insanın kendini keşfetmesi, kendini tanıması ve onu başkalarından ayıran kendi öz hikâyesini gerçekleştirme yolculuğudur. Bu öz hikâyeyi gerçekleştirme sürecinden ışığa giden tek yol ışığa girmektir. Ve bu yolda merhametli farkındalıktan, etkin diğerkâmlıktan beslenen yaşam bilgeliğiyle sorumlu davranmaktır. Hem kendimize, hem başkalarına faydalı bir yaşam sürmektir.
Her şeyin değişim ve dönüşüm içinde olduğu bir dünyada hiçbir şey aynı kalamaz. Aynı olamaz. Onun için her insanın yaşam ve benlik algısı ve arayışı başkadır. Aynı şekilde mana arayışı da kişiye özeldir. Ancak genel anlamıyla ifade etmek gerekirse, yaşam yolundaki anlam arayışı, insanın kendini keşfetmesi, kendini tanıması ve onu başkalarından ayıran kendi öz hikâyesini gerçekleştirme yolculuğudur.
Şırnak-Silopi’ye bağlı Herbole (Aksu) Köyü yeniden tüzel kişiliğe/muhtarlığa kavuştu. Geçen hafta Petrus Karatay köy muhtarı seçildi. Bu vesileyle, endişe dolu karmaşık duygular içinde tabiat ananın coğrafyaya giydirdiği güzellikleri ve zorlukları hissederek, babalar gününde (20 Haziran 2021 tarihinde) köy muhtarlığını kutlamak için HERBOLE’ya gidiyorum Hassana muhtarı Elişa Beğtaş’ın refakatında…
Şırnak-Silopi’nin sınırları içinde kalan Cudi Dağı, gizemlerle dolu mistik bir dağdır. Süryanicede ‘‘Kardu’’ ismiyle bilinir ve öyle tanınır. ‘‘Kardu’’ ismi, Süryanicenin tarihsel/dilsel yataklardan biri olan Akadça/Asurca kökenli bir isimdir. Akadçada ‘‘kardu’’ ismi ‘‘yiğit, güçlü, alp, kahraman’’ anlamındadır. Hassana (Kösrali) köyü bu dağın eteklerinde kuruludur.
Absolute truth is constantly knocking on the door of our inner world. Like the words of Scripture, the fact that the inner door is being knocked is very sobering and valuable for mindful people. How can someone who has not been enlightened by the true meanings of this sobriety and value open the door that is being knocked? How can someone who lacks humane capabilities, poor of human virtue, and with warped mind follow these moral rules of sobriety and value?
Absolute truth is constantly knocking on the door of our inner world. Like the words of Scripture, the fact that the inner door is being knocked is very sobering and valuable for mindful people.
ܠܝܬ ܡܕܡ ܕܗܟܢܐ ܡܰܘܬܰܪ ܘܰܡܢܰܨܚ ܠܒܪܢܫܐ ܐܝܟ ܟܘܼܒܳܫܐ ܘܩܘܼܦܳܚܐ ܕܢܰܦܫܐ ܘܝܰܨܪ̈ܝܗܿ. ܙܘܼܪܳܙܐ ܪܥܝܢܳܝܐ ܘܟܘܼܫܳܪܐ ܕܡܰܒܪܳܢܘܬܐ ܬܡܢ ܗ̱ܘ. ܒܕ ܗܝܼ ܗܿܝ «ܕܙܟܝܬܗ ܠܥܠܡܐ» ܪܰܒܰܬ ܙܳܡܐ ܒܪܘܚ ܬܪܥܝܼܬܐ ܡܠܝܼܠܬܐ. ܘܡܢܗܿ ܡܬܝܠܦܐ ܕܠܡ ܠܝܬ ܩܪܒܐ ܕܥܰܫܝܢ ܡܼܢ ܗܿܘ ܕܡܬܚܦܛ ܥܠ ܫܘܼܥܒܕ ܢܦܫܐ ܘܙܟܘܬܐ ܕܚܰܫܐ. ܘܗܝܼ ܗܕܐ ܙܕܩ ܕܬܗܘܐ ܕܘܼܪܳܫܐ ܘܢܘܼܦܳܩܐ ܕܟܠ ܕܰܪܓܳܝܐ ܕܡܗܝܡܢ ܒܪܘܼܚܐ ܕܫܘܼܡܠܝܐ ܘܡܬܚܰܦܛ ܒܐܝܩܪܐ ܘܢܨܚܢܐ ܕܕܰܪܓܐ .
ܠܝܬ ܡܕܡ ܕܗܟܢܐ ܡܰܘܬܰܪ ܘܰܡܢܰܨܚ ܠܒܪܢܫܐ ܐܝܟ ܟܘܼܒܳܫܐ ܘܩܘܼܦܳܚܐ ܕܢܰܦܫܐ ܘܝܰܨܪ̈ܝܗܿ. ܙܘܼܪܳܙܐ ܪܥܝܢܳܝܐ ܘܟܘܼܫܳܪܐ ܕܡܰܒܪܳܢܘܬܐ ܬܡܢ ܗ̱ܘ. ܒܕ ܗܝܼ ܗܿܝ «ܕܙܟܝܬܗ ܠܥܠܡܐ» ܪܰܒܰܬ ܙܳܡܐ ܒܪܘܚ ܬܪܥܝܼܬܐ ܡܠܝܼܠܬܐ. ܘܡܢܗܿ ܡܬܝܠܦܐ ܕܠܡ ܠܝܬ ܩܪܒܐ ܕܥܰܫܝܢ ܡܼܢ ܗܿܘ ܕܡܬܚܦܛ ܥܠ ܫܘܼܥܒܕ ܢܦܫܐ ܘܙܟܘܬܐ ܕܚܰܫܐ. ܘܗܝܼ ܗܕܐ ܙܕܩ ܕܬܗܘܐ ܕܘܼܪܳܫܐ ܘܢܘܼܦܳܩܐ ܕܟܠ ܕܰܪܓܳܝܐ ܕܡܗܝܡܢ ܒܪܘܼܚܐ ܕܫܘܼܡܠܝܐ ܘܡܬܚܰܦܛ ܒܐܝܩܪܐ ܘܢܨܚܢܐ ܕܕܰܪܓܐ .
ܠܘ ܒܠܚܘܕ ܣܘܼ̈ܟܠܐ ܕܡܠܬܐ܆ ܐܠܐ ܐܦ ܢܩܳܫܳܐ ܕܬܰܪܥܳܐ ܝܰܩܪܐ ܗ̱ܘ ܪܰܒܳܐ ܡܛܠ ܦܳܪ̈ܘܿܫܶܐ. ܒܕ ܩܘܫܼܬܐ ܕܡܫܝܼܚܐ ܐܡܝܢܐܝܬ ܢܳܩܫ ܒܰܬܪܰܥ ܒܰܝܬܰܢ ܓܰܘܳܝܳܐ ܠܡܶܬܰܠ ܠܢ ܢܶܫܡܳܐ ܘܣܰܘܩܳܐ ܒܰܣܝܼܡܳܐ.. ܡܰܢܘ ܟܝ ܦܳܬܚ ܬܰܪܥܐ ܐܢܗܘ ܕܰܣܦܝܼܩ ܒܰܝܬܢ ܓܰܘܳܝܳܐ ܘܠܝܬ ܐܢܫ ܒܓܰܘܗ؟ ܘܐܰܝܟܢܐ ܥܳܐܠ ܘܡܬܬܢܝܼܚ ܬܰܡܢ ܐܢܗܘܼ ܕܠܰܝܬܰܘܗܝ ܕܰܟܝܳܐ ܘܢܰܩܕܐ؟ ܐܝܟܢܐ ܡܨܝܐ ܕܢܶܦܬܰܚ ܬܰܪܥܳܐ ܕܡܶܬܢܩܶܫ ܟܕ ܠܐ ܥܰܠܝܼܠܝܼܢܢ ܒܢܗܘܿܪ ܣܘܼ̈ܟܠܐ ܩܘܼܫܬܝܼ̈ܢܳܝܐ ܕܝܰܩܪܳܐ ܗܢܐ؟ ܐܝܟܢܐ ܡܨܝܐ ܕܢܶܠܒܰܫ ܐܣܛܠܐ ܕܩܳܢܘ̈ܢܶܐ ܐܝܬܝܼ̈ܩܳܝܐ ܕܝܰܩܪܳܐ ܗܢܐ ܟܕ ܓܰܠܝܐ ܥܰܪܛܶܠܝܘܼܬܐ ܕܬܰܪܥܝܼܬܢ ܘܰܫܠܝܼܚܝܼܢ ܬܨܒ̈ܝܬܐ ܕܐ̱ܢܫܘܼܬܢ؟
في عالم يتغير فيه كل شيء ويتحول، لا شيء يمكن أن يبق على حاله. لا يمكن أن يكون الشئ عين ذاته. بنفس الطريقة، يختلف تصور كل شخص للحياة والذات من خلال بحثه. كذلك البحث عن معنى شخصي. ورغم ذلك، وبعبارة عامة، فإن البحث عن المعنى على مسارالحياة هو رحلة اكتشاف الذات ومعرفة الذات وتحقيق قصة الفرد التي تميزه عن الآخرين.
Beyond known meanings, masks that hide the true nature of one’s self/personality are deceptive intentions/speech/actions and manipulative behavior/roles that conceal sincere emotions and true appearance. In this negative fashion, one experiences a terrifying alienation both towards themselves and those they are in contact with. For this reason, world-famous writer Franz Kafka (1883-1924) has said, “It is hard to remove someone’s mask when it is thicker than their face.”
ܟܠܢܳܫ ܚܳܐܪ ܘܚܳܙܐ ܘܬܳܩܶܠ ܠܦܘܼܬ ܬܰܪܥܝܼܬܗ ܗܿܝ ܕܐܶܢ ܕܠܝܼܚܳܐ܆ ܠܐ ܡܰܨܝܐ ܕܢܶܬܒܩܶܐ ܡܰܚܙܝܳܐ. ܡܛܠܗܕܐ ܛܒ ܐܠܨܳܝܐ ܗ̱ܘ ܚܰܘܪܳܐ ܪܘܺܝܼܚܐ ܘܰܦܬܺܝܼܚܐ ܕܬܰܪܥܝܼܬܐ ܨܠܝܼܠܬܐ ܐܝܟܢܐ ܕܢܶܬܶܒܩܶܐ ܡܰܚܙܝܳܐ ܘܢܰܩܝܼܦܘ̈ܳܬܗ. ܘܬܰܪܥܝܬܐ ܗܕܐ ܠܐ ܬܳܩܢܳܐ ܟܪ ܕܰܫܟܝܼܚܝܼܢ ܕܝ̈ܢܐ ܐܰܡܘܼ̈ܡܳܝܐ: ܡܰܒܘܼܥܳܐ ܕܕܝ̈ܢܐ ܩܰܕ̈ܡܶܐ. ܡܛܠܗܕܐ: «ܗܘܼ ܒܪܢܫܐ ܚܳܙܐ ܟܠܡܕܡ ܐܝܟ ܕܐܝܬܘܗܝ ܘܠܘ ܐܰܟܡܳܐ ܕܐܝܬܘܗܝ. ܘܚܳܙܐ ܗܿܘ ܡܐ ܕܒܳܥܐ ܕܢܶܚܙܝܘܗܝ.» ܘܡܶܟܳܐ ܢܳܒܥܝܼܢ ܦܘܼܪ̈ܫܳܢܐ ܕܒܳܪܝܢ ܦܘܼܠܳܓܳܐ ܘܒܘܼܕܳܪܐ. ܘܐܠܘܼܠܐ ܚܘܼܒܐ ܫܰܪܝܼܪܐ ܘܝܕܰܥܬܐ ܓܡܝܼܪܬܐ܆ ܠܐ ܡܬܚܰܪܪ ܒܪܢܫܐ ܡܼܢ ܕܰܘ̈ܩܐ ܘܩܰܘ̈ܕܐ ܥܝܼ̈ܩܐ ܕܬܰܪܥܝܼܬܐ ܕܠܝܼܚܬܐ…
ܟܠܢܳܫ ܚܳܐܪ ܘܚܳܙܐ ܘܬܳܩܶܠ ܠܦܘܼܬ ܬܰܪܥܝܼܬܗ ܗܿܝ ܕܐܶܢ ܕܠܝܼܚܳܐ܆ ܠܐ ܡܰܨܝܐ ܕܢܶܬܒܩܶܐ ܡܰܚܙܝܳܐ. ܡܛܠܗܕܐ ܛܒ ܐܠܨܳܝܐ ܗ̱ܘ ܚܰܘܪܳܐ ܪܘܺܝܼܚܐ ܘܰܦܬܺܝܼܚܐ ܕܬܰܪܥܝܼܬܐ ܨܠܝܼܠܬܐ ܐܝܟܢܐ ܕܢܶܬܶܒܩܶܐ ܡܰܚܙܝܳܐ ܘܢܰܩܝܼܦܘ̈ܳܬܗ. ܘܬܰܪܥܝܬܐ ܗܕܐ ܠܐ ܬܳܩܢܳܐ ܟܪ ܕܰܫܟܝܼܚܝܼܢ ܕܝ̈ܢܐ ܐܰܡܘܼ̈ܡܳܝܐ: ܡܰܒܘܼܥܳܐ ܕܕܝ̈ܢܐ ܩܰܕ̈ܡܶܐ. ܡܛܠܗܕܐ: «ܗܘܼ ܒܪܢܫܐ ܚܳܙܐ ܟܠܡܕܡ ܐܝܟ ܕܐܝܬܘܗܝ ܘܠܘ ܐܰܟܡܳܐ ܕܐܝܬܘܗܝ. ܘܚܳܙܐ ܗܿܘ ܡܐ ܕܒܳܥܐ ܕܢܶܚܙܝܘܗܝ.» ܘܡܶܟܳܐ ܢܳܒܥܝܼܢ ܦܘܼܪ̈ܫܳܢܐ ܕܒܳܪܝܢ ܦܘܼܠܳܓܳܐ ܘܒܘܼܕܳܪܐ. ܘܐܠܘܼܠܐ ܚܘܼܒܐ ܫܰܪܝܼܪܐ ܘܝܕܰܥܬܐ ܓܡܝܼܪܬܐ܆ ܠܐ ܡܬܚܰܪܪ ܒܪܢܫܐ ܡܼܢ ܕܰܘ̈ܩܐ ܘܩܰܘ̈ܕܐ ܥܝܼ̈ܩܐ ܕܬܰܪܥܝܼܬܐ ܕܠܝܼܚܬܐ…
In a world where everything is in a state of change and transformation, nothing can stay the same. Nothing can be the same. For this reason, each person’s perception of life and self as well as their search is different. In the same way, the search for meaning is also unique to each person. However, to put it in general terms, the search for meaning on the path of life is self-discovery, self-knowledge and the journey of actualizing one’s own distinguishing personal story.
In a world where everything is in a state of change and transformation, nothing can stay the same. Nothing can be the same. For this reason, each person’s perception of life and self as well as their search is different. In the same way, the search for meaning is also unique to each person. However, to put it in general terms, the search for meaning on the path of life is self-discovery, self-knowledge and the journey of actualizing one’s own distinguishing personal story.
الحقيقة المطلقة تطرق باستمرارباب عالمنا الداخلي. تمامًا مثل لغة الكلمات، فإن طرق الباب الداخلي شرف عظيم وقيمة للأشخاص ذوي الوعي. كيف يمكن لمن لم يستنير بنور هذه الكرامة والمعاني الحقيقية لهذه القيمة أن يفتح الباب للطرق؟ كيف يمكن لشخص لديه معدات إنسانية غيركافية، وعارٍمن الانسانية، وعقلية ملتوية أن يتجسد القواعد الأخلاقية لهذه الكرامة والقيمة؟
الحقيقة المطلقة تطرق باستمرارباب عالمنا الداخلي. تمامًا مثل لغة الكلمات، فإن طرق الباب الداخلي شرف عظيم وقيمة للأشخاص ذوي الوعي. كيف يمكن لمن لم يستنير بنور هذه الكرامة والمعاني الحقيقية لهذه القيمة أن يفتح الباب للطرق؟ كيف يمكن لشخص لديه معدات إنسانية غيركافية، وعارٍمن الانسانية، وعقلية ملتوية أن يتجسد القواعد الأخلاقية لهذه الكرامة والقيمة؟
Mutlak hakikat içsel dünyamızın kapısını devamlı çalmaktadır. Kelamın sözleri gibi, içsel kapının da çalınıyor olması, farkındalık sahibi insanlara büyük vakar ve değerdir. Bu vakarın ve bu değerin taşıdığı hakiki anlamların ışığıyla aydınlanmamış biri çalan kapıyı nasıl açabilir? İnsani donanımları yetersiz, insanlığı çıplak, zihniyeti çarpık olan biri bu vakarın ve bu değerin ahlaki kurallarını nasıl giyebilir?
Beyond known meanings, masks [1] that hide the true nature of one’s self/personality are deceptive intentions/speech/actions and manipulative behavior/roles that conceal sincere emotions and true appearance. In this negative fashion, one experiences a terrifying alienation both towards themselves and those they are in contact with. For this reason, world-famous writer Franz Kafka (1883-1924) has said, “It is hard to remove someone’s mask when it is thicker than their face.”
Our lives belong to us as much as they belong to others; our lives belong to this life as much as they belong to another. Helping and supporting one another with unconditional love and for the benefit of the fellow man is imperative for both lives. Helping or contributing out of compassion gives a special joy to the spirit.
Pandemi sürecinin bu zor günlerinde içsel dünyamıza doğru bir yolculuğa çıkabilirsek, hayatın anlamı/amacı konusunda farkındalığımız daha çok büyüyecektir. Ve göreceğiz ki, dışsal gücün (ve nefsani hırsların) peşinden koşmaktan çok, içsel gücün (ve ahlaki donanımların) peşinden koşmak, varoluşun temel gayesini oluşturmaktadır. Çünkü biz insanlar birbirimize muhtaç varlıklar olarak yaratıldık. O nedenle birbirimize karşı beslediğimiz sevgi ve saygı, birbirimize verdiğimiz anlam ve değer,
Pandemi sürecinin bu zor günlerinde içsel dünyamıza doğru bir yolculuğa çıkabilirsek, hayatın anlamı/amacı konusunda farkındalığımız daha çok büyüyecektir. Ve göreceğiz ki, dışsal gücün (ve nefsani hırsların) peşinden koşmaktan çok, içsel gücün (ve ahlaki donanımların) peşinden koşmak, varoluşun temel gayesini oluşturmaktadır. Çünkü biz insanlar birbirimize muhtaç varlıklar olarak yaratıldık. O nedenle birbirimize karşı beslediğimiz sevgi ve saygı, birbirimize verdiğimiz anlam ve değer, karşılıklı olarak hayatımızın temelini oluşturur.
Pandemi sürecinin bu zor günlerinde içsel dünyamıza doğru bir yolculuğa çıkabilirsek, hayatın anlamı/amacı konusunda farkındalığımız daha çok büyüyecektir. Ve göreceğiz ki, dışsal gücün (ve nefsani hırsların) peşinden koşmaktan çok, içsel gücün (ve ahlaki donanımların) peşinden koşmak, varoluşun temel gayesini oluşturmaktadır. Çünkü biz insanlar birbirimize muhtaç varlıklar olarak yaratıldık. O nedenle birbirimize karşı beslediğimiz sevgi ve saygı, birbirimize verdiğimiz anlam ve değer, karşılıklı olarak hayatımızın temelini oluşturur. Sosyal anlamda birimiz var olmadan diğerinin var olması imkânsızdır. Anlamsızdır. Ötekinin varlığına ve haklarına nurlu gözlerle bakmak, sevgiyle bakmak, şefkatle bakmak, olabilecek en erdemli davranıştır. En ahlaklı duruştur.
Benliğin/kişiliğin gerçek niteliğini örten maskeler, bilinen anlamların ötesinde, samimi duyguları, gerçek görünüşü gizleyen aldatıcı niyet/söylem/eylem ve manipülatif davranış/rol anlamına gelir. Bu olumsuz tarzla insan hem kendisiyle, hem ilişki içinde olan(lar)la dehşetengiz bir yabancılaşma yaşar. Bu nedenle dünyaca ünlü yazar Franz Kafka (1883-1924) ‘‘Maskeleri yüzlerinden kalın olanların maskelerini düşürmek zordur’’ düşüncesini dile getirmiştir.
Dinsel açıdan ışıktan yaratıldığına ve Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına inanılan gözle görülmeyen tinsel varlıklara melek denilir. Başka bir deyişle, duyu organları ile algılanamayan, gözle görülmeyen, sürekli Tanrı’ya kulluk eden, verilen görevleri tam yapan, yaratılış gayesine uygun olarak faaliyet gösteren, günah işlemeyen nûranî ve rûhânî varlıklardır. Melekler fizik ötesi varlıklar olduğu için pozitif bilimin alanı dışında kalırlar.
Geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da Paskalya Bayramını yaşamı huzursuzlaştıran, belirsizleştiren, acı verici durumların ortasında, zorlu bir zamanda kutluyoruz.
Dinsel açıdan ışıktan yaratıldığına ve Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına inanılan gözle görülmeyen tinsel varlıklara melek denilir. Başka bir deyişle, duyu organları ile algılanamayan, gözle görülmeyen, sürekli Tanrı’ya kulluk eden, verilen görevleri tam yapan, yaratılış gayesine uygun olarak faaliyet gösteren, günah işlemeyen nûranî ve rûhânî varlıklardır. Melekler fizik ötesi varlıklar olduğu için pozitif bilimin alanı dışında kalırlar.
Dinsel açıdan ışıktan yaratıldığına ve Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına inanılan gözle görülmeyen tinsel varlıklara melek denilir. Başka bir deyişle, duyu organları ile algılanamayan, gözle görülmeyen, sürekli Tanrı’ya kulluk eden, verilen görevleri tam yapan, yaratılış gayesine uygun olarak faaliyet gösteren, günah işlemeyen nûranî ve rûhânî varlıklardır. Melekler fizik ötesi varlıklar olduğu için pozitif bilimin alanı dışında kalırlar.
Dinsel açıdan ışıktan yaratıldığına ve Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına inanılan gözle görülmeyen tinsel varlıklara melek denilir. Başka bir deyişle, duyu organları ile algılanamayan, gözle görülmeyen, sürekli Tanrı’ya kulluk eden, verilen görevleri tam yapan, yaratılış gayesine uygun olarak faaliyet gösteren, günah işlemeyen nûranî ve rûhânî varlıklardır. Melekler fizik ötesi varlıklar olduğu için pozitif bilimin alanı dışında kalırlar.
Dinsel açıdan ışıktan yaratıldığına ve Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına inanılan gözle görülmeyen tinsel varlıklara melek denilir. Başka bir deyişle, duyu organları ile algılanamayan, gözle görülmeyen, sürekli Tanrı’ya kulluk eden, verilen görevleri tam yapan, yaratılış gayesine uygun olarak faaliyet gösteren, günah işlemeyen nûranî ve rûhânî varlıklardır. Melekler fizik ötesi varlıklar olduğu için pozitif bilimin alanı dışında kalırlar.
Dinsel açıdan ışıktan yaratıldığına ve Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına inanılan gözle görülmeyen tinsel varlıklara melek denilir. Başka bir deyişle, duyu organları ile algılanamayan, gözle görülmeyen, sürekli Tanrı’ya kulluk eden, verilen görevleri tam yapan, yaratılış gayesine uygun olarak faaliyet gösteren, günah işlemeyen nûranî ve rûhânî varlıklardır. Melekler fizik ötesi varlıklar olduğu için pozitif bilimin alanı dışında kalırlar.
Geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da Paskalya Bayramını yaşamı huzursuzlaştıran, belirsizleştiren, acı verici durumların ortasında, zorlu bir zamanda kutluyoruz. Çoğumuz; ailelerde, kilise topluluklarında, ayrılık, izolasyon, umut kaybı veya hastalık ve ölümün yanı sıra korku ve belirsizlik yaşamaktadır. Fakat ‘‘Paskalya Bayramı’’nın mesajı, Mesih sayesinde Tanrı'nın tüm dünyayı sevmeye ve önemsemeye devam ettiğini, ölümü yaşamla aştığını, korku ve belirsizliği umutla fethettiğini hatırlatmakta ve teşvik etmektedir.
Her şeyin değişim ve dönüşüm içinde olduğu bir dünyada hiçbir şey aynı kalamaz. Aynı olamaz. Onun için her insanın yaşam ve benlik algısı ve arayışı başkadır. Aynı şekilde mana arayışı da kişiye özeldir. Ancak genel anlamıyla ifade etmek gerekirse, yaşam yolundaki anlam arayışı, insanın kendini keşfetmesi, kendini tanıması ve onu başkalarından ayıran kendi öz hikâyesini gerçekleştirme yolculuğudur.
Benliğin/kişiliğin gerçek niteliğini örten maskeler, bilinen anlamların ötesinde, samimi duyguları, gerçek görünüşü gizleyen aldatıcı niyet1/söylem/eylem ve manipülatif davranış/rol anlamına gelir. Bu olumsuz tarzla insan hem kendisiyle, hem ilişki içinde olan(lar)la dehşetengiz bir yabancılaşma yaşar.Bu nedenle dünyaca ünlü yazar Franz Kafka (1883-1924) ‘‘Maskeleri yüzlerinden kalın olanların maskelerini düşürmek zordur’’ düşüncesini dile getirmiştir. `
Benliğin/kişiliğin gerçek niteliğini örten maskeler, bilinen anlamların ötesinde, samimi duyguları, gerçek görünüşü gizleyen aldatıcı niyet/söylem/eylem ve manipülatif davranış/rol anlamına gelir. Bu olumsuz tarzla insan hem kendisiyle, hem ilişki içinde olan(lar)la dehşetengiz bir yabancılaşma yaşar. Bu nedenle dünyaca ünlü yazar Franz Kafka (1883-1924) ‘‘Maskeleri yüzlerinden kalın olanların maskelerini düşürmek zordur’’ düşüncesini dile getirmiştir.
Benliğin/kişiliğin gerçek niteliğini örten maskeler, bilinen anlamların ötesinde, samimi duyguları, gerçek görünüşü gizleyen aldatıcı niyet/söylem/eylem ve manipülatif davranış/rol anlamına gelir. Bu olumsuz tarzla insan hem kendisiyle, hem ilişki içinde olan(lar)la dehşetengiz bir yabancılaşma yaşar. Bu nedenle dünyaca ünlü yazar Franz Kafka (1883-1924) ‘‘Maskeleri yüzlerinden kalın olanların maskelerini düşürmek zordur’’ düşüncesini dile getirmiştir.
Tarihin her döneminde kültür, sanat, fikir, gönül adamı hayata hep zenginlik katmıştır. Hayat için bereket olmuştur. Bilinmelidir ki, kültür ve fikir adamı, yaşadığı dönemin çok çok ötesindedir. Yürüyüşü su gibi muhakkak yolunu bulur ve çağlara akar. Hayata kattıklarıyla, çığır açar. Her daim saygı ve minnetle anılır.
Hayatlarımız bize ait olduğu kadar başkalarına da aittir, bu yaşama ait olduğu kadar bir başka yaşama da aittir. Onun için koşulsuz sevgiyle başkalarına fayda sağlayan konularda yardımlaşma ve dayanışma göstermek, her iki yaşam için çok gereklidir.
Hayatlarımız bize ait olduğu kadar başkalarına da aittir, bu yaşama ait olduğu kadar bir başka yaşama da aittir. Onun için koşulsuz sevgiyle başkalarına fayda sağlayan konularda yardımlaşma ve dayanışma göstermek, her iki yaşam için çok gereklidir. Özellikle şefkat duygularıyla yapılan yardım/katkı, ruha coşku katar. Düşünceye rahatlama ve dinginlik bağışlar.
Hayatlarımız bize ait olduğu kadar başkalarına da aittir, bu yaşama ait olduğu kadar bir başka yaşama da aittir. Onun için koşulsuz sevgiyle başkalarına fayda sağlayan konularda yardımlaşma ve dayanışma göstermek, her iki yaşam için çok gereklidir.
Hayatlarımız bize ait olduğu kadar başkalarına da aittir, bu yaşama ait olduğu kadar bir başka yaşama da aittir. Onun için koşulsuz sevgiyle başkalarına fayda sağlayan konularda yardımlaşma ve dayanışma göstermek, her iki yaşam için çok gereklidir. Özellikle şefkat duygularıyla yapılan yardım/katkı, ruha coşku katar. Düşünceye rahatlama ve dinginlik bağışlar.
Hayatlarımız bize ait olduğu kadar başkalarına da aittir, bu yaşama ait olduğu kadar bir başka yaşama da aittir. Onun için koşulsuz sevgiyle başkalarına fayda sağlayan konularda yardımlaşma ve dayanışma göstermek, her iki yaşam için çok gereklidir. Özellikle şefkat duygularıyla yapılan yardım/katkı, ruha coşku katar. Düşünceye rahatlama ve dinginlik bağışlar. İçsel huzuru pekiştirir. Günümüzün bilimsel çalışmaları da bunu kanıtlamaktadır.
Through various sociological approaches, I will attempt to shed light on three crucial virtues "politeness, kindness, and purity" while taking into account their significant effects and benefits, which cannot be overlooked. I will also be scrutinizing their synonyms in Syriac. Because of their thematic content, these virtues have a vital function in moral and intellectual life.
In this text, I will try to shed light from a sociological perspective on the Syriac concept of "humanization and culture" and the importance, meaning, and etymology of the dominant concepts contained therein, such as "student, discipline, virtue."
Bu yazıda, görmezlikten gelinmeyecek büyük etkilerini ve faydalarını göz önünde bulundurarak, ‘‘nezaket, zarafet, nezahet’’ gibi çok önemli üç erdeme -sosyolojik yaklaşımlarla- ışık tutmaya çaba göstereceğim. Ayrıca Süryanice anlamdaşlarını da irdeleyeceğim. Çünkü tematik içerikleri nedeniyle bu erdemler ahlaki ve düşünsel yaşamda çok önemli işleve sahiptir.
Bu yazıda, görmezlikten gelinmeyecek büyük etkilerini ve faydalarını göz önünde bulundurarak, ‘‘nezaket, zarafet, nezahet’’ gibi çok önemli üç erdeme -sosyolojik yaklaşımlarla- ışık tutmaya çaba göstereceğim. Ayrıca Süryanice anlamdaşlarını da irdeleyeceğim. Çünkü tematik içerikleri nedeniyle bu erdemler ahlaki ve düşünsel yaşamda çok önemli işleve sahiptir.
Bu yazıda, görmezlikten gelinmeyecek büyük etkilerini ve faydalarını göz önünde bulundurarak, ‘‘nezaket, zarafet, nezahet’’ gibi çok önemli üç erdeme -sosyolojik yaklaşımlarla- ışık tutmaya çaba göstereceğim. Ayrıca Süryanice anlamdaşlarını da irdeleyeceğim. Çünkü tematik içerikleri nedeniyle bu erdemler ahlaki ve düşünsel yaşamda çok önemli işleve sahiptir.
1- Bu insanlar, yaşamın her yönünü severler, şikâyet etmekle ya da olayların daha değişik olmasını istemekle vakit kaybetmezler. 2- Bağımsızlıklarına çok düşkündürler. Aileye güçlü bir sevgi ve bağlılık duymalarına rağmen, ilişkilerinde bağımsız olmaya özen gösterirler.
Çin'de yirmi beş yüzyıl önce şöyle bir şey olmuştu: Lao Tzu çok ünlü, bilge bir adam haline gelmişti ve hiç şüphe yok ki gelmiş geçmiş en bilge olanlardan biriydi. Çin imparatoru ona gayet alçakgönüllü bir şekilde yüksek mahkemenin başkanı olmasını önerdi çünkü ülkenin kanunlarına onun yapabileceğinden daha iyi bir şekilde hiç kimse rehberlik edemezdi.
Yaşadığımız bugün, Avuçlarımızın İçinde, Bize Sunulmuş En Muhteşem Armağandır. Her sabah hesabınıza 86400 Dolar yatıran bir banka düşünün. Gün boyu istediğiniz kadar parayı harcamakta veya harcamamakta serbestsiniz.
Bu yazıda, görmezlikten gelinmeyecek büyük etkilerini ve faydalarını göz önünde bulundurarak, ‘‘nezaket, zarafet, nezahet’’ gibi çok önemli üç erdeme -sosyolojik yaklaşımlarla- ışık tutmaya çaba göstereceğim. Ayrıca Süryanice anlamdaşlarını da irdeleyeceğim. Çünkü tematik içerikleri nedeniyle bu erdemler ahlaki ve düşünsel yaşamda çok önemli işleve sahiptir.
Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış ustasının yanına gelmiş yaptığı resmi göstermiş. Büyük usta, öğrencisini uğurlarken çırağına ”Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş.
Bir Meksika sahil kasabasına yolu düşen Amerikalı işadamı, kıyıya yanaşan kayıktaki balıkçıyla konuşur. Kayığın içinde, henüz tutulmuş birkaç ton balığı bulunmaktadır. Amerikalı iş adamı balıkların iriliğinden dolayı balıkçıyı över ve bu birkaç balığı ne kadar zamanda yakaladığını sorar. Balıkçı, "Fazla sürmedi, senyör" der.
Âlimlerden biri, talebesi ile gezerken, bir tarlanın yanındaki ağaçlardan birinin altında eski bir çift ayakkabı gördüler. Belli ki civarda çalışan birisinin ayakkabısıydı. Talebe: "Hocam bu ayakkabıyı saklasak da, sahibi geldiğinde ayakkabısını bulamayınca, o anki halini seyretsek, ne dersin? " dedi.
Balıkçı bir adam bir gün güneş doğmadan sabah namazından az önce deniz kenarında oturuyormuş. Derken içi taş dolu bir torba bulur. Elini torbanın içine sokarak bir taş alır ve o taşı denize fırlatır. Taşı fırlattığı esnada suyun üzerinde çıkardığı ses adamın hoşuna gider. Tekrar ikinci bir taş alır ve onu da denize fırlatır.
Bu güzel dünyada, hayatınıza giren her insanın bir sebebi vardır. İster ilahi yolla olsun ister ibretlik olsun, herkes hayatınıza bir sebep için girer ve daima ortada daha büyük bir amaç vardır. Bazen biriyle tanışırsınız ve öyle bir şey olur ki ikinizin hayatı da bir anda değişiverir ya da bu insan her şeyi allak bullak eder.
Tevazu, eksikliğin farkındalığıyla başlayan/gelişen bir idrak biçimidir. Kişiliği ruhla hizalayan güçtür. Tevazu, egonun kendi sınırlarına çekilmesidir. Haddini bilmesidir. Hem kendine, hem başkalarına, hem bütün varlığa saygı duymasıdır. Değer vermesidir.
Zamanın behrinde vaktiyle bir padişah, baş vezirine sormuş: - ‘Eğitim mi önemli, karakter mi?’ Vezir hemen cevap vermiş: - ‘Karakter önemlidir sultanım!’ Padişah emir buyurmuş, memleketin her yanına tellâllar gönderilmiş:
Bu paylaştığım link, ‘‘Tasroro u Buyoye d’Sabro / Savaşçı ve Umudun Tesellisi / ܛܰܣܪܳܪܳܐ ܘܒܘܼ̈ܝܐܐ ܕܣܰܒܪܳܐ’’ isimli Süryanice kitabımın girişi bölümüdür. Farklı içerikte yazılardan oluşan bu kitabı, Antik Mezopotamya (Bethnahrin) kültürünün taşıyıcısı kadim Süryanice diliyle yazdım. Kitap, yayın aşamasındadır. Yakın gelecekte baskıya hazır olacak ve kültür severlerin bilgisine sunulacaktır.
Bu yazıda, sosyolojik bir bakışla Süryanicede ‘‘insanlaşma ve kültür’’ kavramına ve kapsamakta olduğu ‘‘talebe, terbiye, erdem’’ gibi başatkavramların önemine, anlamına, etimolojisine ışık tutmaya çaba göstereceğim.
Bu yazıda, sosyolojik bir bakışla Süryanicede ‘‘insanlaşma ve kültür’’ kavramına ve kapsamakta olduğu ‘‘talebe, terbiye, erdem’’ gibi başat kavramların önemine, anlamına, etimolojisine ışık tutmaya çaba göstereceğim.
Bu yazıda, sosyolojik bir bakışla Süryanicede ''insanlaşma ve kültür'' kavramına ve kapsamakta olduğu ''talebe, terbiye, erdem'' gibi başat kavramların önemine, anlamına, etimolojisine ışık tutmaya çaba göstereceğim.
Bu yazıda, sosyolojik bir bakışla Süryanicede ‘‘insanlaşma ve kültür’’ kavramına ve kapsamakta olduğu ‘‘talebe, terbiye, erdem’’ gibi başat kavramların önemine, anlamına, etimolojisine ışık tutmaya çaba göstereceğim.
Bu yazıda, sosyolojik bir bakışla Süryanicede ‘‘insanlaşma ve kültür’’ kavramına ve kapsamakta olduğu ‘‘talebe, terbiye, erdem’’ gibi başat kavramların önemine, anlamına, etimolojisine ışık tutmaya çaba göstereceğim. Terbiye/erdem/kültür, toplumsal gerçeklik içinde talebenin içsel dönüşümüne ve gelişimine zemin hazırlayan insaniyet yoludur. Bunlar olmadan kaliteli ve doyumlu bir yaşamı yakalamak zordur.
Bu yazıda, sosyolojik bir bakışla Süryanicede ''insanlaşma ve kültür'' kavramına ve kapsamakta olduğu ''talebe, terbiye, erdem'' gibi başat kavramların önemine, anlamına, etimolojisine ışık tutmaya çaba göstereceğim.
Yusuf Begta?: From the get-go, I want to stress that when trying to understand the feelings of dear Syriac masters / malfones, connoisseurs of word and pen, healers of the soul who tried to describe the meaning of life and truth through the magical associations of words and aspired to salve our spiritual wounds with their creations
Yusuf Begta?:By way of self-criticism, Bar Hebraeus (1226-1286), warns: “Do not be a fool and assume that whatever you do not know does not exist. For what you do know, pales in comparison to what you do not.”
ܐܡܿܪ ܒܰܪܥܶܒܪܳܝܐ ܟܕ ܡܰܪܬܐ ܢܰܦܫܗ ܒܙܶܢ ܓܘܼܢܳܝܳܐ ܝܳܬܳܢܳܝܐ : «ܠܐ ܬܶܣܪܘܿܒ܆ ܘܠܐ ܬܰܣܒܰܪ ܕܟܿܠܡܳܐ ܕܠܐ ܝܼܕܝܼܥ ܠܟ ܠܐ ܐܝܬܘܗܝ. ܒܕ ܗܿܘ ܡܐ ܕܝܳܕܥ ܐܢ̱ܬ܆ ܣܓܝ ܒܨܝܼܪ ܡܼܢ ܗܿܘ ܡܳܐ ܕܠܐ ܝܳܕܥ ܐܢ̱ܬ.» ܘܰܡܫܰܪܪܝܼܢ ܪܶܥܝܳܢܐ ܗܳܢܳܐ ܨܰܥ̈ܢܰܝ ܚܟܡܬܐ ܕܰܩܕܳܡ ܡܢܗ. ܫܘܳܬ ܐܡܪܝܢ: «ܚܕܳܐ ܝܳܕܥ ܐ̱ܢܐ. ܕܠܐ ܝܳܕܥ ܐ̱ܢܐ ܡܕܡ!»
كتب ابن العبري أبو الفرج الملطي (1226-1286) على سبيل النقد الذاتي "لا تكن سخيفًا، معتقدًا أن كل ما لا تعرفه غير موجود. لأن ما تعرفه قليل جدًا مقارنة بما لا تعرفه". وقد كتب جميع الفلاسفة وأرباب الحكمة قبله، وهم يؤكدون ذلك: "إذا كنت أعرف شيئًا ، فهو أنني لا أعرف شيئًا".
بينما كنت اتمشى في أروقة الحكمة في يوم رائق, انتصب أمامي فجأة إعلانان. كان مكتوباً "ماركت" على أحدهما، و"سوبر ماركت" على الأخرى. وتم نشر بعض المعلومات مكتوبة بحروف قديمة على القارمة بشكل عام مع صور جذابة. لم أتمكن من معرفة ما حدث. ومع ذلك، كانت تجذب انتباه المارة. في محاولة لفهم المعلومات المتدفقة على الشاشة، وجدت نفسي فجأة عند مفترق طرق.
عندما أحاول أن أفهم مشاعر القدَيسين والملافنة السريان / الأساتذة وعلماء اللاهوت وأرباب الكلام وحكماء القلوب الذين يحاولون شرح معنى الحقيقة والحياة بالصياغات السحرية للكلمات والذين يهدفون إلى أن يكونوا مرهمًا للجروح الروحية في إبداعاتهم. حينما أحاول ذلك أود أن أؤكد في بداية كلامي الحقيقة التالية "البشر يصبحون بشرًا عندما يتعاملون مع الحق والحقيقة بنزاهة و مع المخلوقات بطريقة أخلاقية".
عندما أحاول أن أفهم مشاعر القدَيسين والملافنة السريان / الأساتذة وعلماء اللاهوت وأرباب الكلام وحكماء القلوب الذين يحاولون شرح معنى الحقيقة والحياة بالصياغات السحرية للكلمات والذين يهدفون إلى أن يكونوا مرهمًا للجروح الروحية في إبداعاتهم. حينما أحاول ذلك أود أن أؤكد في بداية كلامي الحقيقة التالية "البشر يصبحون بشرًا عندما يتعاملون مع الحق والحقيقة بنزاهة و مع المخلوقات بطريقة أخلاقية".
Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış ustasının yanına gelmiş yaptığı resmi göstermiş. Büyük usta, öğrencisini uğurlarken çırağına ”Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş. ‘‘Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” diye ilave etmiş.
Bir Meksika sahil kasabasına yolu düşen Amerikalı işadamı, kıyıya yanaşan kayıktaki balıkçıyla konuşur. Kayığın içinde, henüz tutulmuş birkaç ton balığı bulunmaktadır. Amerikalı iş adamı balıkların iriliğinden dolayı balıkçıyı över ve bu birkaç balığı ne kadar zamanda yakaladığını sorar. Balıkçı, "Fazla sürmedi, senyör" der. `
Âlimlerden biri, talebesi ile gezerken, bir tarlanın yanındaki ağaçlardan birinin altında eski bir çift ayakkabı gördüler. Belli ki civarda çalışan birisinin ayakkabısıydı. Talebe: "Hocam bu ayakkabıyı saklasak da, sahibi geldiğinde ayakkabısını bulamayınca, o anki halini seyretsek, ne dersin? " dedi.
Balıkçı bir adam bir gün güneş doğmadan sabah namazından az önce deniz kenarında oturuyormuş. Derken içi taş dolu bir torba bulur. Elini torbanın içine sokarak bir taş alır ve o taşı denize fırlatır. Taşı fırlattığı esnada suyun üzerinde çıkardığı ses adamın hoşuna gider. Tekrar ikinci bir taş alır ve onu da denize fırlatır. Çünkü taşın suya değerken çıkardığı ses balıkçıyı mutlu eder ve bu şekilde taşları teker teker fırlatır. Bu arada güneşin ışığı yavaş yavaş yaklaşır ve adamın elindeki taş dolu torbada yavaş yavaş belli olmaya başlar. Artık torbanın içinde sadece bir taş kalmıştır. Güneş açıp adam torbanın içine baktığında bir de ne görsün içindeki taşlar elmas taşlarıymış. Meğerse denize fırlattığı tüm taşlar elmasmış. Çok pişman bir şekilde şöyle demeye başlar:
Bu güzel dünyada, hayatınıza giren her insanın bir sebebi vardır. İster ilahi yolla olsun ister ibretlik olsun, herkes hayatınıza bir sebep için girer ve daima ortada daha büyük bir amaç vardır. Bazen biriyle tanışırsınız ve öyle bir şey olur ki ikinizin hayatı da bir anda değişiverir ya da bu insan her şeyi allak bullak eder. İster iyi ister kötü algılayın ama her rastlantı size en iyiyi sunabilmek için gelir.
Tevazu, eksikliğin farkındalığıyla başlayan/gelişen bir idrak biçimidir. Kişiliği ruhla hizalayan güçtür. Tevazu, egonun kendi sınırlarına çekilmesidir. Haddini bilmesidir. Hem kendine, hem başkalarına, hem bütün varlığa saygı duymasıdır. Değer vermesidir. Şayet ruhun üşümelerine karşı bir sıcaklık arzulanıyorsa, yüreklerin/ruhların derinliklerinde tevazua muhakkak uygun ve rahat bir yer hazırlanmalıdır. Çünkü bilgelik ve erdem, her daim tevazuun yoldaşıdır.
Zamanın behrinde vaktiyle bir padişah, baş vezirine sormuş: - ‘Eğitim mi önemli, karakter mi?’ Vezir hemen cevap vermiş: - ‘Karakter önemlidir sultanım!’ Padişah emir buyurmuş, memleketin her yanına tellâllar gönderilmiş:
isimli Süryanice kitabımın girişi bölümüdür. Farklı içerikte yazılardan oluşan bu kitabı, Antik Mezopotamya (Bethnahrin) kültürünün taşıyıcısı kadim Süryanice diliyle yazdım. Kitap, yayın aşamasındadır. Yakın gelecekte baskıya hazır olacak ve kültür severlerin bilgisine sunulacaktır.
Bu yazıda, sosyolojik bir bakışla Süryanicede ‘‘insanlaşma ve kültür’’ kavramına ve kapsamakta olduğu ‘‘talebe, terbiye, erdem’’ gibi başatkavramların önemine, anlamına, etimolojisine ışık tutmaya çaba göstereceğim.
Bu yazıda, sosyolojik bir bakışla Süryanicede ‘‘insanlaşma ve kültür’’ kavramına ve kapsamakta olduğu ‘‘talebe, terbiye, erdem’’ gibi başat kavramların önemine, anlamına, etimolojisine ışık tutmaya çaba göstereceğim.
In this article, I will try to shed light on the concept of "humanization and culture" in Syriac with a sociological perspective and the importance, meaning and etymology of the dominant concepts such as "demand, education, virtue".
Bu yazıda, sosyolojik bir bakışla Süryanicede ‘‘insanlaşma ve kültür’’ kavramına ve kapsamakta olduğu ‘‘talebe, terbiye, erdem’’ gibi başat kavramların önemine, anlamına, etimolojisine ışık tutmaya çaba göstereceğim.
In this article, I will endeavor to shed light on the concept of "humanization and culture" in Syriac with a sociological perspective and the importance, meaning and etymology of the dominant concepts such as "demand, nurture, virtue" . Discipline / virtue / culture is the human path that lays the groundwork for the inner transformation and development of the student in social reality. Without them, it is difficult to achieve a quality and fulfilling life.
In this article, I will try to shed light on the concept of "humanization and culture" in Syriac with a sociological perspective and the importance, meaning and etymology of the dominant concepts such as "demand, education, virtue".
Yusuf Begta?: From the get-go, I want to stress that when trying to understand the feelings of dear Syriac masters / malfones, connoisseurs of word and pen, healers of the soul who tried to describe the meaning of life and truth through the magical associations of words and aspired to salve our spiritual wounds with their creations, I was faced with the truth of the words, “Humans are human when they act righteously toward God and truth, and morally toward creation.”
Yusuf Begta?:By way of self-criticism, Bar Hebraeus (1226-1286), warns: “Do not be a fool and assume that whatever you do not know does not exist. For what you do know, pales in comparison to what you do not.” All the wise philosophers that preceded him affirm this with the words, “I know that I know nothing.”
ܐܡܿܪ ܒܰܪܥܶܒܪܳܝܐ ܟܕ ܡܰܪܬܐ ܢܰܦܫܗ ܒܙܶܢ ܓܘܼܢܳܝܳܐ ܝܳܬܳܢܳܝܐ : «ܠܐ ܬܶܣܪܘܿܒ܆ ܘܠܐ ܬܰܣܒܰܪ ܕܟܿܠܡܳܐ ܕܠܐ ܝܼܕܝܼܥ ܠܟ ܠܐ ܐܝܬܘܗܝ. ܒܕ ܗܿܘ ܡܐ ܕܝܳܕܥ ܐܢ̱ܬ܆ ܣܓܝ ܒܨܝܼܪ ܡܼܢ ܗܿܘ ܡܳܐ ܕܠܐ ܝܳܕܥ ܐܢ̱ܬ.» ܘܰܡܫܰܪܪܝܼܢ ܪܶܥܝܳܢܐ ܗܳܢܳܐ ܨܰܥ̈ܢܰܝ ܚܟܡܬܐ ܕܰܩܕܳܡ ܡܢܗ. ܫܘܳܬ ܐܡܪܝܢ: «ܚܕܳܐ ܝܳܕܥ ܐ̱ܢܐ. ܕܠܐ ܝܳܕܥ ܐ̱ܢܐ ܡܕܡ!» ܐܦܢ ܟܿܠܢܳܫ ܚܳܫܒ ܕܝܳܕܥ܆ ܒܪܡ ܨܒܘܼܬܐ ܠܝܬܝܗܿ ܕܢܶܕܰܥ. ܐܠܐ ܕܢܶܕܥ ܗܿܝ ܕܠܐ ܝܳܕܥܝܼܢܢ. ܘܰܢܡܘܼܫ ܘܢܶܕܰܥ ܢܰܦܫܰܢ. ܘܢܶܬܬܦܝܼܣ ܠܗܿܝ ܕܠܐ ܝܳܕܥܝܼܢܢ (ܟܐܡܬ ܠܠܐ ܝܼܕܝܼܥܳܐ) ܒܶܠܥܳܕ ܬܰܚܬܿܘܼܪܳܐ ܘܬܰܟܼܬܿܘܼܫܳܐ.
كتب ابن العبري أبو الفرج الملطي (1226-1286) على سبيل النقد الذاتي "لا تكن سخيفًا، معتقدًا أن كل ما لا تعرفه غير موجود. لأن ما تعرفه قليل جدًا مقارنة بما لا تعرفه". وقد كتب جميع الفلاسفة وأرباب الحكمة قبله، وهم يؤكدون ذلك: "إذا كنت أعرف شيئًا ، فهو أنني لا أعرف شيئًا".
بينما كنت اتمشى في أروقة الحكمة في يوم رائق, انتصب أمامي فجأة إعلانان. كان مكتوباً "ماركت" على أحدهما، و"سوبر ماركت" على الأخرى. وتم نشر بعض المعلومات مكتوبة بحروف قديمة على القارمة بشكل عام مع صور جذابة. لم أتمكن من معرفة ما حدث. ومع ذلك، كانت تجذب انتباه المارة. في محاولة لفهم المعلومات المتدفقة على الشاشة، وجدت نفسي فجأة عند مفترق طرق. فحصت جيبي، ودخلت الاتجاه الذي يظهر طريق "السوبر ماركت". بعد مشي متعب، وصلت إلى حيث كان من المفترض أن أصل. فتح باب السوبرماركت الأوتوماتيكي على الفور. وجدت نفسي بالداخل. كانت الصالة نظيفة للغاية ومليئة بالأكسجين. كانت البيئة مريحة وممتعة. كانت نسمات البيئة كافية لتأخذني إلى أعماق التاريخ. الأدب السرياني كان قد فرش أمامي حرفياً.
عندما أحاول أن أفهم مشاعر القدَيسين والملافنة السريان / الأساتذة وعلماء اللاهوت وأرباب الكلام وحكماء القلوب الذين يحاولون شرح معنى الحقيقة والحياة بالصياغات السحرية للكلمات والذين يهدفون إلى أن يكونوا مرهمًا للجروح الروحية في إبداعاتهم. حينما أحاول ذلك أود أن أؤكد في بداية كلامي الحقيقة التالية "البشر يصبحون بشرًا عندما يتعاملون مع الحق والحقيقة بنزاهة و مع المخلوقات بطريقة أخلاقية". وفقًا للنتاجات الأدبية لأولئك السادة السريان المحبين للحياة والذين بدأوا في العصور القديمة واستمروا حتى العصر الوسيط (بين القرن5-15)، فإن النمو المادي والروحي وإثراء الإنسان اعتمد الكرم في مجال المسؤولية وانضباط العمل. إذا كان قد استوعبوا التفكيرالموجه نحو الخدمة، فإنهم أعلوا من شأن كرامة الإنسان المقدسة.
Adamın birinin babadan yadigâr antik ipek bir halısı varmış. Satmaya karar vermiş. Ona göstermiş buna göstermiş, ama kimse talip olmamış. Sonunda zengin birini bulmuş ve ona götürmüş. Zengin halıya bir bakmış ve sormuş, kaç para? Adam cevap vermiş: 100 altın. Zengin tereddüt etmeden tamam demiş ve çıkartıp 100 altın vermiş.
Famous author Tom Bodett states the difference between school and life with the words: "At school, you take your classes first, then your exams. Whereas life first tests you and then you learn your lesson."
Ünlü yazar Tom Bodett okul ile hayat arasındaki farkı şöyle açıklar: ‘‘Okulda önce dersleri alır; sonra sınava tabi tutulursunuz. Hayat ise önce sınavı yapar; dersinizi sonra alırsınız.’’
Denilir ki; “Hayat usandırır ve uslandırır.” Usanmalara ve uslanmalara uğramamak için pratiğimizde ve etki alanımızda, barışı, yaşam severliği, sorumluluğu, sadakati, vefayı, saygıyı, yönetişimi,
Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gecesi dükkânı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası.
Köyün birine eski zamanda bir çakmak getirmişler, çakmak o kadar kıymetli ki sağı-solu yakmaması, yanlış işlerde kullanılmaması için güvenilir birine teslim etmek gerekiyormuş. Köylüleri toplayıp bu ateş aletini kime verelim diye sormuşlar, köylüler de muhtarı salık vermiş, ihtiyaç duydukça alır, ateşimizi yakarız, demişler.
When trying to understand the deeper feelings of my dear Syriac masters, malfones (teachers), connoisseurs of word and pen, healers of the soul who tried to describe the meaning of life and truth through the magical associations of words, and who aspired to salve our spiritual wounds with their creations, I was immediately confronted with the truth of the words, "Humans are human when they act righteously toward God and Truth, and morally toward creation."
İnsanın dünya(sın)da (yaşamında) bir şeyleri gerçekleştirebilmesi için öncelikle dışarıda olanı değil, içerideki inançların oluşturduğu yazılımı değiştirip, yenilemesi ve oluşan yeni enerjileri iyi bir şekilde yönetebilmesi gerekir.
It is said that; "Life is boring and tempered." We have to develop peace, love of life, responsibility, loyalty, loyalty, respect, governance, interaction, transformative relations, in a word, democratic mentality, in our practice and in our sphere of influence, in order not to suffer tedium. This is a humanitarian obligation for human dignity ...
By way of self-criticism, Bar Hebraeus (1226-1286), warns: "Do not be a fool and assume that whatever you do not know does not exist. For what you do know, pales in comparison to what you do not." All the wise philosophers that preceded him affirm this with the words, "I know that I know nothing." Yes, though everyone thinks they know, knowing is not what matters. It is a matter of knowing that one does not know. Of knowing oneself.
بينما كنت اتمشى في أروقة الحكمة في يوم رائق, انتصب أمامي فجأة إعلانان. كان مكتوباً “ماركت” على أحدهما، و”سوبر ماركت” على الأخرى. وتم نشر بعض المعلومات مكتوبة بحروف قديمة على القارمة بشكل عام مع صور جذابة. لم أتمكن من معرفة ما حدث. ومع ذلك، كانت تجذب انتباه المارة. في محاولة لفهم المعلومات المتدفقة على الشاشة، وجدت نفسي فجأة عند مفترق طرق. فحصت جيبي، ودخلت الاتجاه الذي يظهر طريق “السوبر ماركت”. بعد مشي متعب، وصلت إلى حيث كان من المفترض أن أصل. فتح باب السوبرماركت الأوتوماتيكي على الفور. وجدت نفسي بالداخل. كانت الصالة نظيفة للغاية ومليئة بالأكسجين. كانت البيئة مريحة وممتعة. كانت نسمات البيئة كافية لتأخذني إلى أعماق التاريخ. الأدب السرياني كان قد فرش أمامي حرفياً.
From the get-go, I want to stress that when trying to understand the feelings of dear Syriac masters / malfones, connoisseurs of word and pen, healers of the soul who tried to describe the meaning of life and truth through the magical associations of words and aspired to salve our spiritual wounds with their creations, I was faced with the truth of the words, “Humans are human when they act righteously toward God and truth, and morally toward creation.”
بينما كنت اتمشى في أروقة الحكمة في يوم رائق, انتصب أمامي فجأة إعلانان. كان مكتوباً “ماركت” على أحدهما، و”سوبر ماركت” على الأخرى. وتم نشر بعض المعلومات مكتوبة بحروف قديمة على القارمة بشكل عام مع صور جذابة. لم أتمكن من معرفة ما حدث. ومع ذلك، كانت تجذب انتباه المارة. في محاولة لفهم المعلومات المتدفقة على الشاشة، وجدت نفسي فجأة عند مفترق طرق. فحصت جيبي، ودخلت الاتجاه الذي يظهر طريق “السوبر ماركت”. بعد مشي متعب، وصلت إلى حيث كان من المفترض أن أصل. فتح باب السوبرماركت الأوتوماتيكي على الفور. وجدت نفسي بالداخل. كانت الصالة نظيفة للغاية ومليئة بالأكسجين. كانت البيئة مريحة وممتعة. كانت نسمات البيئة كافية لتأخذني إلى أعماق التاريخ. الأدب السرياني كان قد فرش أمامي حرفياً.
From the get-go, I want to stress that when trying to understand the feelings of dear Syriac masters / malfones, connoisseurs of word and pen, healers of the soul who tried to describe the meaning of life and truth through the magical associations of words and aspired to salve our spiritual wounds with their creations, I was faced with the truth of the words, “Humans are human when they act righteously toward God and truth, and morally toward creation.”
Famous writer Tom Bodett explains the difference between school and life as follows: “ At school, he first takes lessons; then you will be tested. Life takes the exam first; you get your lesson later. '' The tests of life are often fraught with pain. The important thing is to learn the lesson without taking that exam or writhing. It is to raise awareness. There are many ways to do this. However, growing the spirit and gaining knowledge is one of the main ways.
Famous writer Tom Bodett explains the difference between school and life as follows: “At school, he first takes lessons; then you will be tested. Life takes the exam first; you will learn your lesson later. ''
When trying to understand the deeper feelings of my dear Syriac masters, malfones (teachers), connoisseurs of word and pen, healers of the soul who tried to describe the meaning of life and truth through the magical associations of words, and who aspired to salve our spiritual wounds with their creations, I was immediately confronted with the truth of the words, “Humans are human when they act righteously toward God and Truth, and morally toward creation.”
By way of self-criticism, Bar Hebraeus (1226-1286), warns: "Do not be a fool and assume that whatever you do not know does not exist. For what you do know, pales in comparison to what you do not." All the wise philosophers that preceded him affirm this with the words, "I know that I know nothing." Yes, though everyone thinks they know, knowing is not what matters.
It is said that; "Life is boring and tempered." We have to develop peace, love of life, responsibility, loyalty, loyalty, respect, governance, interaction, transformative relations, in a word, democratic mentality, in our practice and in our sphere of influence, in order not to suffer tedium. This is a humanitarian obligation for human dignity ...
الكاتب والاديب يوسف بكتاش يحظى بجائزة الشاعر سعد سعدي لتطوير الادب السرياني اعلنت اللجنة الخاصة بجائزة الكاتب والشاعر الملفونو سعد سعدي ل”تشجيع وتطوير الأدب السرياني” التي تقدم سنويا لعدد من المؤسسات والأفراد، بتقديم جائزتها بنسختها لهذا العام 2020 للأديب والباحث الملفونو يوسف بكتاش، تقديرا لجهوده وبحوثه وعطاءاته المستمرة في إحياء وتطوير اللغة والتراث السرياني واعلنت اللجنة عن اسفها لتقديمها الجائزة عبر الإنترنيت نظرا لصعوبة واستحالة السفر بسبب الاجراءات الوقائية للحد من تفشي فايروس كورونا.
الكاتب والاديب يوسف بكتاش يحظى بجائزة الشاعر سعد سعدي لتطوير الادب السرياني اعلنت اللجنة الخاصة بجائزة الكاتب والشاعر الملفونو سعد سعدي ل”تشجيع وتطوير الأدب السرياني” التي تقدم سنويا لعدد من المؤسسات والأفراد، بتقديم جائزتها بنسختها لهذا العام 2020 للأديب والباحث الملفونو يوسف بكتاش، تقديرا لجهوده وبحوثه وعطاءاته المستمرة في إحياء وتطوير اللغة والتراث السرياني واعلنت اللجنة عن اسفها لتقديمها الجائزة عبر الإنترنيت نظرا لصعوبة واستحالة السفر بسبب الاجراءات الوقائية للحد من تفشي فايروس كورونا.
عندما أحاول أن أفهم مشاعر القدَيسين والملافنة السريان / الأساتذة وعلماء اللاهوت وأرباب الكلام وحكماء القلوب الذين يحاولون شرح معنى الحقيقة والحياة بالصياغات السحرية للكلمات والذين يهدفون إلى أن يكونوا مرهمًا للجروح الروحية في إبداعاتهم. حينما أحاول ذلك أود أن أؤكد في بداية كلامي الحقيقة التالية “البشر يصبحون بشرًا عندما يتعاملون مع الحق والحقيقة بنزاهة و مع المخلوقات بطريقة أخلاقية”.
عندما أحاول أن أفهم مشاعر القدَيسين والملافنة السريان / الأساتذة وعلماء اللاهوت وأرباب الكلام وحكماء القلوب الذين يحاولون شرح معنى الحقيقة والحياة بالصياغات السحرية للكلمات والذين يهدفون إلى أن يكونوا مرهمًا للجروح الروحية في إبداعاتهم. حينما أحاول ذلك أود أن أؤكد في بداية كلامي الحقيقة التالية “البشر يصبحون بشرًا عندما يتعاملون مع الحق والحقيقة بنزاهة و مع المخلوقات بطريقة أخلاقية”.
The man and his only life friend, his dog, died together in an accident. They found themselves in front of a magnificent view. A garden decorated with colorful flowers, a door made of gold, a woman in white. The man asked the woman: "Where is this place?" The woman smiled at him: "Heaven, sir."
An ant saw a pencil drawing various pictures on white paper and was astonished ... To the ant next to him; "Look at this pen, how wonderfully embellished the empty white paper with embroidery ..." The other ant; "What a pen! Can't you see, fingers hold that pen, it is those fingers that make all those embroidery ornaments ..."
You sign an agreement with every word you use. With yourself, with the other person, and with the whole universe! If a person is wondering what they will experience in the future, look at what they are talking about today.
Our whole life is the continuous fulfillment of our subconscious and conscious intentions. Each person has their own great life path; it is determined by the subconscious. It is very important for us to know that our subconscious mind fulfills certain positive intentions for us. I deeply believe that human beings have a complex balance. That's why nothing just turns out to be for him.
A boy on the street was watching him as the shoemaker placed his newly brought goods on display. Is to shut down schools, it was much in demand for athletic shoes. Although the goods were not considered luxury, they were enough for a small shop. Putting the most beautiful of them on the front, the boy moved a little closer to the window. But he was using a crutch. And with difficulty ...
In the shade of a tree the man was reading a philosophy book. At one point he looked up at the tree. - I wish I were a tree, if I lived without thinking, he said. Suddenly the tree spoke: - I don't seem to think, maybe, but I can teach thinking people so many lessons, he said. The man excitedly: - I would like to listen to you, he said.
When I try to understand the feelings of the sainted Syriac malfones / masters, theologians and pen masters, and heart doctors, who try to explain the meaning of truth and life with the magical connotations of words, and who aim to be an ointment to spiritual wounds with their creations, with the fact that `` When human behaves with truth and truth, and with morality to the creatures '' At the beginning of my words, I especially want to emphasize that I was confronted.
If the water mill starts to hold the water it uses, it will soon drown in that stagnant water. However, if the water flows freely, the energy created by the water becomes a value for the mill. Truth and employees to explain the meaning of life the words of magical connotation, produce what they intended to salve the moral wounds saints Syrian malfone of / masters of kalam and pen on, I try to understand the feelings of the heart doctor " Human rights and the truth accuracy, creation who also becomes human when acting morality" real face to face At the beginning of my words, I would like to emphasize my stay.
When I try to understand the feelings of the sainted Syriac malfones / masters, theologians and pen masters, and heart doctors, who try to explain the meaning of truth and life with the magical connotations of words, and who aim to be an ointment to spiritual wounds with their creations, with the fact that `` When human behaves with truth and truth, and with morality to the creatures '' At the beginning of my words, I especially want to emphasize that I was confronted.
When I try to understand the feelings of the sainted Syriac malfones / masters, theologians and pen masters, and heart doctors, who try to explain the meaning of truth and life with the magical connotations of words, and who aim to be an ointment to spiritual wounds with their creations, with the fact that `` When human behaves with truth and truth, and with morality to the creatures '' At the beginning of my words, I especially want to emphasize that I was confronted.
Famous writer Tom Bodett explains the difference between school and life as follows: “At school, he first takes lessons; then you will be tested. Life takes the exam first; you will learn your lesson later. ''
Truth and employees to explain the meaning of life the words of magical connotation, produce what they intended to salve the moral wounds saints Syrian malfone of / masters of kalam and pen on, I try to understand the feelings of the heart doctor " Human rights and the truth accuracy, creation who also becomes human when acting morality" real face to face At the beginning of my words, I would like to emphasize my stay.
As I walked the alleys of wisdom on a day as transparent as it could be, two signs suddenly appeared before me. One of them said "grocery store" , on the other "supermarket" . There, some information written in ancient letters on a public spot was broadcast with attractive visuals. I could not find out what happened. However, it attracted the attention of passersby.
Soğukluğun ve Karanlığın Anlamı Bir öğrenci ayağa kalkar ve profesöre şu soruyu sorar: – “Soğuk var mıdır sayın Profesör?..” Profesör şaşırır: – “Nasıl bir soru bu böyle?.. Tabii ki var” diye cevaplar… “Sen hiç soğukta üşümedin mi?..” Bunun üzerine çocuk şöyle söyler:
Zengin bir adam Mercedes arabası ile şehirdeki dar bir yoldan geçiyordu. Birden, yoluna aniden fırlayarak elindeki taşı arabasına atan bir çocuk gördü. Kapısına çarpan taşın sesi ile ani fren yapınca, arabası kaldırım taşına çarparak durabildi.
Hayat çetele tutmak değildir. Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın, kiminle evli olduğun demek de değildir. Kimi öptüğün, hangi sporu yaptığın veya kimlerin seni sevdiği de değildir. Hayat ayakkabıların, saçın, derinin rengi, nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir.
Hayatın akışı içinde maddiyatın dağı ne kadar büyük ve yüksek olursa olsun, kültürün yolu onun üzerinden geçer. Veren el olmanın yolu, maddiyatın doğrularıyla değil, kültürün doğrularıyla açılır.
اعلنت اللجنة الخاصة بجائزة الكاتب والشاعر الملفونو سعد سعدي ل"تشجيع وتطوير الأدب السرياني" التي تقدم سنويا لعدد من المؤسسات والأفراد، بتقديم جائزتها بنسختها لهذا العام 2020 للأديب والباحث الملفونو يوسف بكتاش، تقديرا لجهوده وبحوثه وعطاءاته المستمرة في إحياء وتطوير اللغة والتراث السرياني واعلنت اللجنة عن اسفها لتقديمها الجائزة عبر الإنترنيت نظرا لصعوبة واستحالة السفر بسبب الاجراءات الوقائية للحد من تفشي فايروس كورونا
لجنة جائزة الكاتب والشاعر الملفونو سعد سعدي ل”تشجيع وتطوير الأدب السرياني” التي تقدم سنويا لعدد من المؤسسات والأفراد، تتشرف بتقديم الجائزة لعام ٢٠٢٠ للأديب والباحث الملفونو يوسف بكتاش، تقديرا لجهوده وبحوثه وعطاءاته المستمرة في إحياء وتطوير اللغة والتراث السرياني. وتأسف اللجنة لتقديمها الجائزة عبر الإنترنيت نظرا لصعوبة واستحالة السفر بالظروف الحالية.
لجنة جائزة الكاتب والشاعر الملفونو سعد سعدي ل”تشجيع وتطوير الأدب السرياني” التي تقدم سنويا لعدد من المؤسسات والأفراد، تتشرف بتقديم الجائزة لعام ٢٠٢٠ للأديب والباحث الملفونو يوسف بكتاش، تقديرا لجهوده وبحوثه وعطاءاته المستمرة في إحياء وتطوير اللغة والتراث السرياني. وتأسف اللجنة لتقديمها الجائزة عبر الإنترنيت نظرا لصعوبة واستحالة السفر بالظروف الحالية.
بعض المدن هي المدن المركزية للحضارات والثقافات. إنهم في وضع حجر الزاوية للارتفاعات والانحدارات البشرية . ماردين هي مدينة من هذا النوع [1]. يتحدث بها كثيرًا، ولكنها أقل بحثًا في المدينة . منذ جذورها التاريخية، تشبه ماردين توأمتين باسمها باللغة السريانية. في اللغة السريانية “Merdo” تعني “القلعة” ، و “Merdin” تعني “القلاع” [2]. لأن ماردين هو اسم المكان المحصن الذي يقع بين المدارس السريانية في نيسيبيس وأورفا (إديسا)، والتي تعتبر واحدة من أقدم الجامعات في العالم .
ما يجعل الانسان خالدا هو معدات القيم الانسانية التي يحملها بعناية في عالمه الداخلي.. الشيء الرئيسي هو ما يفعله مع هذه البحرية الاخلاقية، كيف يعيش، ما يخدم، في تدفق الحياة….? 2 نوفمبر 1969 كان يوما غطت فيه الغيوم المظلمة ماردين. توفي اليوم ابو حسيو هانا دولاباني قلم الرصاص العظيم لثقافة واداب السرياني. لقد كان سيد / مالفونو عظيم ومخضرم.
بعض المدن هي المدن المركزية للحضارات والثقافات. إنهم في وضع حجر الزاوية للارتفاعات والانحدارات البشرية . ماردين هي مدينة من هذا النوع [1]. يتحدث بها كثيرًا، ولكنها أقل بحثًا في المدينة . منذ جذورها التاريخية، تشبه ماردين توأمتين باسمها باللغة السريانية. في اللغة السريانية “Merdo” تعني “القلعة” ، و “Merdin” تعني “القلاع” [2]. لأن ماردين هو اسم المكان المحصن الذي يقع بين المدارس السريانية في نيسيبيس وأورفا (إديسا)، والتي تعتبر واحدة من أقدم الجامعات في العالم .
1980’lerin sonunda ünlü dehanın kızı olan Lieserl, Einstein’ın yazdığı 1400 mektubu bir üniversiteye bağışladı; tek bir şartı vardı: Babasının ölümünün üzerinden 20 yıl geçene kadar içerikleri yayınlanmayacaktı. Bu okuyacağınız mektup Lieserl Einstein için yazılan o mektuplardan sadece bir tanesi…
Hindistan'da filleri evcilleştirmek için ilginç bir yöntem kullanılırmış. Orman zeminine, filin içine düşebileceği büyüklükte bir çukur kazılır ve üzeri dallarla örtülür. Yavru fil gelip dallara bastığında çukurun içine düşer.
Bir odada dört mum sessizce yanıyordu. O kadar derin bir sessizlik hüküm sürüyordu ki odada, aralarındaki fısıltı şeklindeki konuşmalar bile rahatlıkla işitiliyordu. Birinci mum “Benim adım BARIŞ” dedi. Ancak kimse benim sürekli yanık kalıp, etrafıma ışık saçmama yardımcı olmuyor.
Hiç bir şey düşmanımız değil, her şey bizim kendimiz olmamız için hizmet ediyor. Bilincin yükselmesiyle neye nasıl bakman gerektiğini öğrenirsin. Hiç bir şey gereksiz ve anlamsız değil kendi yerinde. Fakat bilinç neyin hangi boyutta anlamlı, hangi boyutta anlamını yitirdiğini bilir...
Üniversite mezunu sınıf arkadaşları yıllar sonra buluşurlar ve profesörlerini ziyarete giderler. Profesörün evinde koyu bir sohbet başlar. Kimi işinden memnun değildir, kimi kocasından. Kimi kaç yıldır o arabayı istemektedir. Bir diğerinin kayınpederi hastadır, "yoruluyorum",
Tanrı’dan, beni alışkanlıklarımdan kurtarmasını diledim. Bana dedi ki; “Olmaz… Kurtuluşu bende değil, kendinde ara!…” Tanrı’dan, bana sabırlı olmayı bahşetmesini diledim. Bana dedi ki; “Olmaz… Sabır, büyük sıkıntılarla yan yana anılır, bahşedilmez, öğrenilir…’’
Son bilimsel araştırmalar kalbin kan pompalayan bir organdan çok öte olduğunu gösteriyor. İnsan vücudunda en güçlü ritmik elektromanyetik alanın kalbinki olduğu anlaşılmıştır. Kalbin manyetik alanı,
Bir yolcu gemisi yolculuk esnasında kopan bir fırtınada batar ve içindekilerden sadece iki adam küçük ve ıssız bir adaya yüzmeyi başarırlar.
When a person is angry, life energy is pushed to both sides and becomes sharp-edged, rather than flowing like water or slippery rocks. This gets inside the body and damages the organs. Anger is just like a spear that hurts the body and is difficult to remove.
A dying farmer gathered them all around him to teach his sons a lesson and said: “My sons, I will die soon. So I want you to know that there is a hidden treasure somewhere in the vineyard. If you dig it, you'll find it. ''
Gaslighting means "Gas Lamp", although it does not have its exact equivalent in Turkish. I think it will be useful to understand this concept because of the negative effects it brings to life. Therefore, I present this article for the readers' information here.
One day a man found a butterfly cocoon. A butterfly appeared through the small hole in the cocoon ... The man sat and watched the butterfly try to get out of this hole for hours. For a moment the movement stopped.
Four candles were burning quietly in one room. There was such a profound silence prevailing in the room that even the whisper-shaped conversations between them could easily be heard.
An interesting method was used to tame elephants in India. A hole is dug in the forest floor, large enough for the elephant to fall into, and it is covered with branches.
Lieserl, daughter of the famous genius in the late 1980s, donated 1,400 letters written by Einstein to a university; He had only one condition: his content would not be published until 20 years after his father died. This letter you will read is just one of those letters written for Lieserl Einstein ...
Varoluşundan bu yana, insanoğlu yaşamını devam ettirecek temel gereksinmeler için devamlı didinip durmaktadır. İnsanlar bu uğraşın bir sonucu olarak, tarihi süreç içinde, genelin yararını gözeten çeşitli icatlara ve yeniliklere imza attı. Bütün icatları, "yaradanın" bağışladığı, en önemli varlığı olan düşünme yeteneği ile -yani "akılla"- gerçekleştirdiği tartışma götürmez bir gerçek olarak, uluorta bizi aydınlatmaktadır.
Türkiye’nin seçkin yazarlarından biri olan değerli dostum Ali Rıza Malkoç'un beklenen "Anadolu Ortak Aşk Medeniyeti" adlı kitabı yayınlandı. Kitap, 245 sayfa, toplumsal, düşünsel, hukuksal bir roman kurgusu olarak, "Anadolu Ortak Aşk Medeniyeti” adıyla KDY'den yayınlanmıştır.
Türkiye’nin seçkin düşünür/yazarlarından biri olan değerli dostum Ali Riza Malkoç’un izniyle, kendisinin yazmış olduğu ve KDY (Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık)’nin Mart 2020’de yayınlamış olduğu ‘‘Kitap İnceleme Yazıları’’ isimli kitaptan faydalanarak,
Türkiye’nin seçkin düşünür/yazarlarından biri olan değerli dostum Ali Riza Malkoç’un izniyle, kendisinin yazmış olduğu ve KDY (Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık)’nin Mart 2020’de yayınlamış olduğu ‘‘Kitap İnceleme Yazıları’’ isimli kitaptan faydalanarak,
Kitap okumak, baltamızı bilemeye benzer. Yaşam enerjimizin zinde kalmasını arzuluyorsak, bireysel ve toplumsal huzuru önemsiyorsak, yaptığımız işte başarılı ve doyumlu olmak istiyorsak,
29 Ağustos 2020 Cumartesi günü, Aydın-Didim ilçesinde Maril Resort Hoteli davul ve zurna töreniyle hizmete açıldı. Bu açılış, koronavirüs salgının olumsuz etkileri içinde bir nefes gibi heyecan yarattı.
29 Ağustos 2020 Cumartesi günü, Aydın-Didim ilçesinde Maril Resort Hoteli davul ve zurna töreniyle hizmete açıldı. Bu açılış, koronavirüs salgının olumsuz etkileri içinde bir nefes gibi heyecan yarattı.
Kitap okumak, baltamızı bilemeye benzer. Yaşam enerjimizin zinde kalmasını arzuluyorsak, bireysel ve toplumsal huzuru önemsiyorsak, yaptığımız işte başarılı ve doyumlu olmak istiyorsak,
Kitap okumak, baltamızı bilemeye benzer. Yaşam enerjimizin zinde kalmasını arzuluyorsak, bireysel ve toplumsal huzuru önemsiyorsak, yaptığımız işte başarılı ve doyumlu olmak istiyorsak,
Kitap okumak, baltamızı bilemeye benzer. Yaşam enerjimizin zinde kalmasını arzuluyorsak, bireysel ve toplumsal huzuru önemsiyorsak, yaptığımız işte başarılı ve doyumlu olmak istiyorsak,
Kitap okumak, baltamızı bilemeye benzer. Yaşam enerjimizin zinde kalmasını arzuluyorsak, bireysel ve toplumsal huzuru önemsiyorsak, yaptığımız işte başarılı ve doyumlu olmak istiyorsak,
Midyat’a bağlı Anhel (Yemişli) köyünde doğan ve Almanya-Paderborn şehrinde yaşayan Musa Ergin’in koordinatörlüğünde ‘‘Kadim Halk Süryanilerden ŞLOMO’’ isminde yeni bir kitap yayınlandı.
Ne kadar değerli olduğunu unutur! O unutsa da biz unutmamalıyız! Altıncı gün dolmak üzereydi. Ve Tanrı hala kadını yaratıyordu. Bir melek çıkageldi.
Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü ve bunun sebebini senden bildikleri zaman sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen; Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen;
Abdal, (hali) değişen demektir, aptal değişmeyen, o nedenle ilki evrilir, ikincisi devrilir. Abdala malum olur, aptala bir şey olmaz. Aptal önemli olana değer verir, abdal değerli olana. Aptal hep haklı olmayı marifet bilir, abdal hep haklı olmamayı.
Ya Rab, beni ne kuzuları kesen kasap, ne de kasabın kestiği kurbanlık koyun yapma! Ya Rab, makam sahibi ve güçlü olanların yüzüne karşı hakikati haykırmama yardım et! Zayıfların takdirini kazanmak için yalan ve boş konuşmalara tevessül etmeme izin verme!
ܠܫܳܢܐ ܓܝܪ ܐܣܛܘܼܟܣܐ ܗ̱ܘ ܪܝܼܫܳܝܐ ܕܐܘܼܡܬܐ. ܘܰܩܠܝܼܕܐ ܗ̱ܘ ܕܦܳܬܚ ܬܪ̈ܥܐ ܕܐܝܼܬܘܼܬܐ ܡܛܠ ܗܝܼܝܘܼܬܐ ܟܢܘܼܫܝܳܝܬܐ ܘܐܘܼܡܬܳܢܳܝܬܐ. ܘܰܡܫܰܘܕܥܢܐ ܗ̱ܘ ܕܥܳܠܡܐ ܓܰܘܳܝܐ ܕܒܰܪܢܫܐ ܘܡܰܪܕܘܼܬܐ . ܘܠܫܢܐ ܡܿܢ ܣܘܪܝܝܐ ܥܡ ܕܝܠܝ̈ܬܗ ܝܕܝ̈ܥܳܬܐ ܘܰܦܪ̈ܝܼܫܳܬܐ܆ ܩܳܢܐ ܐܦ ܪܘܼܚܐ ܛܒ ܥܰܬܝܩܬܐ ܕܡܶܣܬܰܒܠܐ ܥܕܡܐ ܠܕܪ̈ܐ ܕܰܩܕܳܡ ܡܰܘܠܳܕܐ ܘܥܳܡܕܳܐ ܘܥܳܡܩܳܐ ܬܡܢ ܘܡܬܚܰܒܟܐ ܒܫܝܼܬܳܢܳܝܘܼܬܐ ܕܒܝܬܢܗܪܝܢ .
Mardin is the name of an ancient civilization which has served as an abode of the truth of life, and of the life of truth. Mardin’s ancient civilization represents a virtual grammar of historical layers and stands for the encounter of a mind purified from selfishness, love of truth, peace, and love of life. Mardin is a name for enlightenment through which one attains a new dimension of inner development.
In life, truth and reality often collide with each other, because internal frames of reference do not always fit external reference points. Since every person has a disntinct level of knowledge, each person’s capacity for perception and evaluation is different. A person can only ascribe meaning to the information suited to his own capacity. Perceptions that come from a high level of comprehension are formed,
ܒܰܕܡܘܼܬ ܫܘܼܡܢܐ ܐܝܬܝܗܿ ܚܶܟܡܰܬ ܝܘܼܬܪ̈ܢܐ ܕܡܬܢܣܒܝܼܢ ܡܼܢ ܡܰܘ̈ܥܶܐ «ܡܝ̈ܳܥܐ» ܕܡ̈ܬܠܐ ܘ̈ܦܠܐܬܐ... ܕܓܳܫܦܝܼܢ ܘܩܳܝܬܝܼܢ ܒܕܘ̈ܟܝܳܬܐ ܚܶܫܘ̈ܟܳܬܐ ܘܥܰܩܪ̈ܳܬܐ ܪܚܝܼܩܐܝܬ ܡܼܢ ܟܠ ܚܰܝܠܐ ܩܛܝܼܪܳܝܐ ܓܰܘܳܝܳܐ ܘܒܰܪܳܝܳܐ. ܘܚܳܙܩܝܼܢ ܘܙܳܪܙܝܼܢ ܘܚܳܝܨܝܼܢ܆ ܐܢ ܩܰܛܝܼܢܐܝܬ ܡܬܬܡܝܼܨܝܢ ܘܡܬܚܰܟܡܝܼܢ...
Bilinmelidir ki, "ruho/ruh, fağro/beden, nafşo/nefis" "ܪܘܼܚܳܐ ܘܦܰܓܪܳܐ ܘܢܰܦܫܳܐ" sözcüğü Süryani edebiyatında en çok kullanılan tabirlerdendir. Bu da Süryani edebiyatında insanın bileşimini oluşturan "ruho/fağro/nafşo" tabirine/ifadesine ne kadar çok değer verildiğini göstermektedir.
Bilinmelidir ki, "ruho/ruh, fağro/beden, nafşo/nefis" "ܪܘܼܚܳܐ ܘܦܰܓܪܳܐ ܘܢܰܦܫܳܐ" sözcüğü Süryani edebiyatında en çok kullanılan tabirlerdendir. Bu da Süryani edebiyatında insanın bileşimini oluşturan "ruho/fağro/nafşo" tabirine/ifadesine ne kadar çok değer verildiğini göstermektedir.
Bilinmelidir ki, "ruho/ruh, fağro/beden, nafşo/nefis" "ܪܘܼܚܳܐ ܘܦܰܓܪܳܐ ܘܢܰܦܫܳܐ" sözcüğü Süryani edebiyatında en çok kullanılan tabirlerdendir. Bu da Süryani edebiyatında insanın bileşimini oluşturan "ruho/fağro/nafşo" tabirine/ifadesine ne kadar çok değer verildiğini göstermektedir.
Ego/nefis, ruhun şatosunda bekçilik yapan bir nöbetçi gibidir. Şatoya girişin karşılığı rüşvet ve sıvazlamadır. Çünkü ego/nefis, yerleşik algıların, kendini beğenmişliğin, üstünlük/bilgiçlik taslamanın, büyüklenmenin, kibrin, kalıp yargıların (stereotipler),
Bilinmelidir ki, "ruho/ruh, fağro/beden, nafşo/nefis" "ܪܘܼܚܳܐ ܘܦܰܓܪܳܐ ܘܢܰܦܫܳܐ" sözcüğü Süryani edebiyatında en çok kullanılan tabirlerdendir. Bu da Süryani edebiyatında insanın bileşimini oluşturan "ruho/fağro/nafşo" tabirine/ifadesine ne kadar çok değer verildiğini göstermektedir.
Bir Çeroki reisi hakkında çok eski bir Kızılderili öyküsü vardır. Büyük bir kabilenin reisi olan bu şef bir gün en çok sevdiği torununa biraz hayat bilgisi dersi vermenin zamanı geldiğine karar vererek onu ormana götürmüş.
Bir gün yaşlı bir münzeviye sorarlar: "Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun?" Münzevi cevap verir: "Yapacak çok işim var. İki şahin eğitmem gerekiyor. Ve iki kartal. İki tavşan sakinleştirmek ve yılanı eğitmek. Eşeği motive etmek ve aslanı evcilleştirmek."
ܠܫܢܐ ܡܿܢ ܒܰܝܬܐ ܗ̱ܘ ܪܰܒܐ ܕܡܰܪܕܘܼܬܐ. ܘܕܳܡܐ ܠܐܦܰܕܢܐ ܓܰܐܝܐ ܕܣܓܝ̈ܐܝܢ ܡܶܕܝܳܪ̈ܘܗܝ ܘܐܘ̈ܢܰܘܗܝ. ܘܟܰܕ ܚܳܐܝܢܢ ܒܗ܆ ܠܐ ܦܰܐܝܐ ܕܰܢܩܰܘܐ ܘܰܢܟܰܬܪ ܒܰܠܚܘܼܕ ܒܐܘܳܢܐ ܗܿܘ ܕܢܝܼܚܐ ܡܶܬܚܫܶܒ ܠܢ.
Mardin is the name of an ancient civilization which has served as an abode of the truth of life, and of the life of truth. Mardin’s ancient civilization represents a virtual grammar of historical layers and stands for the encounter of a mind purified from selfishness, the love for truth, love for peace, and love for life.
ܥܰܠ ܝܽܘܠܦܳܢܳܐ ܘܩܶܪܝܳܢܳܐ ܕܰܟܬܳܒ̈ܶܐ ܘܝܽܘܬܪܳܢܳܐ ܕܡܶܢ ܝܺܕܰܥܬܳܐ ܘܰܐܡܺܝܢܽܘܬ ܩܶܪܝܳܢܳܐ ܟܽܠ ܝܰܘܡܳܐ ܕܠܳܐ ܩܳܪܶܐ ܐܰܢ̱ܬ܆ ܘܡܶܢ ܟܬܳܒ̈ܶܐ ܠܳܐ ܝܳܬܰܪ ܐܰܢ̱ܬ. ܕܰܥ ܕܡܶܢ ܫܺܐܕ̈ܶܐ ܡܶܙܕܟܶܐ ܐܰܢ̱ܬ܆ ܘܥܰܡ ܒܰܛܺܝ̈ܠܶܐ ܡܶܬܡܢܶܐ ܐܰܢ̱ܬ܀
Evrenin döngüsü sistemli ve kusursuz bir şekilde devam ederken, evrenin en değerli ve akıllı varlığı olan insanın ruhsal döngüsü neden düzensiz süregelir?
Evrenin döngüsü sistemli ve kusursuz bir şekilde devam ederken, evrenin en değerli ve akıllı varlığı olan insanın ruhsal döngüsü neden düzensiz süregelir?
Ya Rab, bende pak bir yürek yarat. Çünkü ilki bozuldu. Tahakkümü altına girdiği günahın kirliliğinden ötürü murdar oldu. Ya Rab, sözlerimi saf ve sağlam ruhla yenile. Ruhumun ikametgâhı içimde kalsın ki, bir daha hüzünlenmeme izin vermesin. Ruhtan aldığım birinci mükâfatı günahlarımın çokluğuyla kovdum ve istikrarından soyuldum.
Evrenin döngüsü sistemli ve kusursuz bir şekilde devam ederken, evrenin en değerli ve akıllı varlığı olan insanın ruhsal döngüsü neden düzensiz süregelir?
Her gün okumazsan, kitaplardan faydalanmazsan; Bil ki, şeytanlara yenilirsin ve aylaklardan sayılırsın. Aylaklar dışarıya çıkarılacak ve karanlıkta işkenceye maruz bırakılacaktır. Elleri ve ayakları bağlanarak cehenneme atılacaktır.
Evrenin döngüsü sistemli ve kusursuz bir şekilde devam ederken, evrenin en değerli ve akıllı varlığı olan insanın ruhsal döngüsü neden düzensiz süregelir? Doğrusu, bu ruhsal döngünün düzensizliği birçok nedene ve etkene bağlıdır. Bu etkenlerin başında da ilahi, evrensel doğru ve hakikatle uyumsuzluk gelmektedir.
Temiz yürek ve sağlam ruh, insanlığa ve insaniyete dairdir. Birbirini besleyen bu iki kavram, fikri manada kendine özgü, basit ama çok derin anlamlara sahiptir. Sosyal ve ortak yaşam için gelişimin ve zenginleşmenin önünü açan büyük bir nimetin; yani adalet, vicdan, merhamet, sevgi, saygı, samimiyet, dürüstlük, sadakat, tutarlılık, empati, nezaket, edep ve adabın inceliklerini de barındırmaktadır.
ܠܳܐ ܬܶܗܘܶܐ ܪܳܥܶܐ ܢܰܦܫܳܟ܆ ܕܠܳܐ ܢܶܬܦܰܠܓܽܘܢ ܥܰܠܠܳܢܰܝ̈ܟ ܠܳܐ ܬܶܗܘܶܐ ܣܳܐܶܡ ܚܽܘܼ̈ܒܠܶܐ܆ ܕܠܳܐ ܬܶܬܩܪܶܐ ܚܰܠܳܕܺܝܬܳܐ ܠܳܐ ܢܶܗܘܶܐ ܚܽܘܼܛܪܳܟ ܪܳܡܳܐ܆ ܕܪܳܕܶܦ ܘܡܰܥܪܶܩ ܘܰܡܒܰܕܰܪ
Kendinden memnun olma ki, idarecilerin kuşkuya düşmesin. Minnet yapma ki, kangren çağırılmayasın. Sopan çok sert olmasın ki, kovalamasın, kaçırmasın ve dağıtmasın.
Süryani edebiyatının ve ruhaniyetinin derin kalemi ve ekolu kabul edilen Nusaybinli Aziz Mor Afrem’in (303-373) şiir türünde, aklıyla düşündüğü gönlüyle yazdığı sayısız edebi ve ebedi yakarışı var.
Kendinden memnun olma ki, idarecilerin kuşkuya düşmesin. Minnet yapma ki, kangren çağırılmayasın. Sopan çok sert olmasın ki, kovalamasın, kaçırmasın ve dağıtmasın.
Süryani edebiyatının ve ruhaniyetinin derin kalemi ve ekolu kabul edilen Nusaybinli Aziz Mor Afrem’in (303-373) şiir türünde, aklıyla düşündüğü gönlüyle yazdığı sayısız edebi ve ebedi yakarışı var.
Süryani edebiyatının ve ruhaniyetinin derin kalemi ve ekolu kabul edilen Nusaybinli Aziz Mor Afrem’in (303-373) şiir türünde, aklıyla düşündüğü gönlüyle yazdığı sayısız edebi ve ebedi yakarışı var.
Süryani edebiyatının ve ruhaniyetinin derin kalemi ve ekolu kabul edilen Nusaybinli Aziz Mor Afrem’in (303-373) şiir türünde, aklıyla düşündüğü gönlüyle yazdığı sayısız edebi ve ebedi yakarışı var.
Evrenin döngüsü sistemli ve kusursuz bir şekilde devam ederken, evrenin en değerli ve akıllı varlığı olan insanın ruhsal döngüsü neden düzensiz süregelir?
“Makāku” إذا كانت هذه المفردة تنحدرمن اللغة الأكادية, فلها دلالات متعددة منها الرحابة والاتساع, والانتشار والتمدد, وكذلك بمعنى النمو والقيادة. ‘Makaḫu’ إذا تم قبول الكلمة على هذا الأساس, فإنها تتفرع دلالياً إلى معان متعددة,
ܐܝܟܢܝܘܬܐ ܕܪܝܼܫܬܐ ܕܪܚܫܐ ܒܚ̈ܝܐ ܝܘܡ̈ܝܐ ܘܒܪܘܚܐ ܕܙܒܢܢ܆ ܣܰܚܝܼܚܘܼܬܐ ܒܳܥܝܐ ܘܥܒܘܿܕܘܼܬܐ ܬܒܥܐ. ܘ ܡܢܨܚܐ ܠܦܬܝܼܚܘܬܐ ܕܫܘ̈ܬܐܣܐ ܪ̈ܟܝܟܐ ܘܪ̈ܡܝܼܣܐ ܝܬܝܪ ܡܢ ܗܿܢܘܢ ܕܡܬܒܝܢܢܘܬܗܘܢ ܦܟܝܼܪܐ܆
“Makāku” إذا كانت هذه المفردة تنحدرمن اللغة الأكادية, فلها دلالات متعددة منها الرحابة والاتساع, والانتشار والتمدد, وكذلك بمعنى النمو والقيادة. ‘Makaḫu’ إذا تم قبول الكلمة على هذا الأساس, فإنها تتفرع دلالياً إلى معان متعددة,
ܐܝܟܢܝܘܬܐ ܕܪܝܼܫܬܐ ܕܪܚܫܐ ܒܚ̈ܝܐ ܝܘܡ̈ܝܐ ܘܒܪܘܚܐ ܕܙܒܢܢ܆ ܣܰܚܝܼܚܘܼܬܐ ܒܳܥܝܐ ܘܥܒܘܿܕܘܼܬܐ ܬܒܥܐ. ܘ ܡܢܨܚܐ ܠܦܬܝܼܚܘܬܐ ܕܫܘ̈ܬܐܣܐ ܪ̈ܟܝܟܐ ܘܪ̈ܡܝܼܣܐ ܝܬܝܪ ܡܢ ܗܿܢܘܢ ܕܡܬܒܝܢܢܘܬܗܘܢ ܦܟܝܼܪܐ܆
Bilinmelidir ki, "ruho/ruh, fağro/beden, nafşo/nefis" "ܪܘܼܚܳܐ ܘܦܰܓܪܳܐ ܘܢܰܦܫܳܐ" sözcüğü Süryani edebiyatında en çok kullanılan tabirlerdendir. Bu da Süryani edebiyatında insanın bileşimini oluşturan "ruho/fağro/nafşo" tabirine/ifadesine ne kadar çok değer verildiğini göstermektedir.
Ruhani mevsimler, dışsal gücün (ve nefsani hırslar) peşinden koşmaktan çok, içsel gücün (ve ahlaki donanımlar) peşinden koşmanın gerekliliğini hatırlatan müstesna günlerdir.
Güvenli ve istikrarlı bir toplumda yaşamanın temel dayanağı ‘‘insan ve ahlak’’ konusunun fikren ve ruhen özümsenmesine bağlıdır. Çünkü noksan, eksik, zayıf olan insanın dünyadaki yegâne amacı, kendisini tamamlama bağlamında yaşamın anlam ve maksadını bulmasıdır.
Güvenli ve istikrarlı bir toplumda yaşamanın temel dayanağı ‘‘insan ve ahlak’’ konusunun fikren ve ruhen özümsenmesine bağlıdır. Çünkü noksan, eksik, zayıf olan insanın dünyadaki yegâne amacı, kendisini tamamlama bağlamında yaşamın anlam ve maksadını bulmasıdır.
Güvenli ve istikrarlı bir toplumda yaşamanın temel dayanağı ‘‘insan ve ahlak’’ konusunun fikren ve ruhen özümsenmesine bağlıdır. Çünkü noksan, eksik, zayıf olan insanın dünyadaki yegâne amacı, kendisini tamamlama bağlamında yaşamın anlam ve maksadını bulmasıdır.
Güvenli ve istikrarlı bir toplumda yaşamanın temel dayanağı ‘‘insan ve ahlak’’ konusunun fikren ve ruhen özümsenmesine bağlıdır. Çünkü noksan, eksik, zayıf olan insanın dünyadaki yegâne amacı, kendisini tamamlama bağlamında yaşamın anlam ve maksadını bulmasıdır.
Ruhani mevsimler, dışsal gücün (ve nefsani hırslar) peşinden koşmaktan çok, içsel gücün (ve ahlaki donanımlar) peşinden koşmanın gerekliliğini hatırlatan müstesna günlerdir.
Bütünün bir parçası olan insanın yaşamdaki konumu tıpkı asmadaki çubuk gibidir. Büyümesi, asmanın; yani bütünün koşullarına bağlı olarak gelişim göstermektedir.
Ruhani mevsimler, dışsal gücün (ve nefsani hırslar) peşinden koşmaktan çok, içsel gücün (ve ahlaki donanımlar) peşinden koşmanın gerekliliğini hatırlatan müstesna günlerdir.
Vaktiyle Nuh'un Gemisi olarak ünlenmiş mabedin engin ve kasvetli yıkıntıları, Karlı Dağlar'ın Altar (Sunak) Tepesi olarak bilinen o muazzam, mağrur zirvesinde durmaktadır. Geleneklerle bağdaştırdığımızda geçmişi, Büyük Tufan kadar eskidir.
İnsan vücudunda kan dolaşımını sağlamaktan öte, kalbin yaşamda çok farklı -yeni keşfedilen- başka hayati rolleri olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış bulunmaktadır.
Süryani edebiyatının ve ruhaniyetinin derin kalemi ve ekolu kabul edilen Nusaybinli Aziz Mor Afrem’in (303-373) şiir türünde, aklıyla düşündüğü gönlüyle yazdığı sayısız edebi ve ebedi yakarışı var.
Güvenli ve istikrarlı bir toplumda yaşamanın temel dayanağı ‘‘insan ve ahlak’’ konusunun fikren ve ruhen özümsenmesine bağlıdır. Çünkü noksan, eksik, zayıf olan insanın dünyadaki yegâne amacı, kendisini tamamlama bağlamında yaşamın anlam ve maksadını bulmasıdır. Amaç ve araçları karıştırmadan, kendi içindeki ikiliğin ve noksanlığın deneyimini anlaması, ruhsal anlamda bu farkındalığı geliştirmesidir.
İnsanlar bir yerde/bir insanda diriliyorsa, canlanıyorsa, o yer/o insan ruh ve hakikat doludur. Ümitsizlik, karamsarlık, nefret, öfke, dışlama, ötekileştirme, itibarsızlaştırma, kıskançlık, çekememezlik, edepsizlik,
SEVGİ, Samimiyet, Sorumluluk düşüncenin en zor yönüdür. Ama pratikte yaşandığında hayatın güzelliklerini ortaya çıkarır. Çünkü insan, hayatın dokusunu, kokusunu, görünür-görünmez boyutlarını bu üç S'nin (sevgi, samimiyet, sorumluluk) ruhuyla kavrar. Bu ruhla tadar. Bu ruhu koruyabildiği ölçüde hayata anlam katar. Hayatın anlamını bulur. Kör alanlarını aydınlatır.
Hayatta temel iki sevgi var: Dikey sevgi. Rab sevgisi. Yatay sevgi. Kainat ve insan sevgisi. Amerikalı Bilim İnsanı Carl Saga, sevgi eksikliğini şöyle anlatmaktadır
ܡܠܳܐ: ܘܡܢܗܿ ܡܰܠܝܼ ܘܐܰܡܠܝܼ ܘܫܰܡܠܝܼ ܘܫܘܼܡܠܳܝܳܐ ܒܣܘܼܟܳܠ ܓܘܼܡܪܳܐ ܕܡܕܡ. ܘܡܬܬܣܝܼܡܢܘܬܐ ܕܡܕܡ ܒܡܕܡ. ܘܰܣܥܘܼܪܝܐ ܕܡܕܡ ܡܰܠܝܐܝܬ. ܥܠܳܐ: ܘܡܢܗܿ ܥܰܠܝܼ ܘܐܰܥܠܝ ܘܫܰܥܠܝܼ ܘܫܘܼܥܠܳܝܳܐ ܒܣܘܼܟܳܠ ܡܬܬܪܝܼܡܳܢܘܬܐ ܒܗܶܦܟܐ ܕܡܶܬܪܰܟܢܳܢܘܼܬܐ. ܘܡܬܬܪܝܼܡܢܘܬ ܕܐ̱ܢܫ ܥܠ ܐ̱ܢܫ ܘܡܬܪܰܘܪܒܳܢܘܬܐ ܘܰܒܥܳܝܐ ܕܥܶܠܳܝܘܼܬܐ. ܣܛܪ ܡܼܢ ܐܬܘܬܐ «ܕܡܺܝܼܡ: ܡ» ܘܐܬܘܼܬܐ «ܕܥܶܐ: ܥ» ܠܝܬ ܦܘܼܪܫܳܢܐ ܒܰܝܢܬ ܛܶܟܢܳܐ ܕܫܘܼܡܠܳܝܳܐ ܘܗܿܘ ܕܫܘܼܥܠܳܝܳܐ.
ܐܡܿܪ ܒܰܪܥܶܒܪܳܝܐ ܟܕ ܡܰܪܬܐ ܢܰܦܫܗ ܒܙܶܢ ܓܘܼܢܳܝܳܐ ܝܳܬܳܢܳܝܐ : «ܠܐ ܬܶܣܪܘܿܒ܆ ܘܠܐ ܬܰܣܒܰܪ ܕܟܿܠܡܳܐ ܕܠܐ ܝܼܕܝܼܥ ܠܟ ܠܐ ܐܝܬܘܗܝ. ܒܕ ܗܿܘ ܡܐ ܕܝܳܕܥ ܐܢ̱ܬ܆ ܣܓܝ ܒܨܝܼܪ ܡܼܢ ܗܿܘ ܡܳܐ ܕܠܐ ܝܳܕܥ ܐܢ̱ܬ.» ܘܰܡܫܰܪܪܝܼܢ ܪܶܥܝܳܢܐ ܗܳܢܳܐ ܨܰܥ̈ܢܰܝ ܚܟܡܬܐ ܕܰܩܕܳܡ ܡܢܗ. ܫܘܳܬ ܐܡܪܝܢ: «ܚܕܳܐ ܝܳܕܥ ܐ̱ܢܐ. ܕܠܐ ܝܳܕܥ ܐ̱ܢܐ ܡܕܡ!»
"لاَ يَقْدِرُ أَحَدٌ أَنْ يَخْدِمَ سَيِّدَيْنِ، لأَنَّهُ إِمَّا أَنْ يُبْغِضَ الْوَاحِدَ وَيُحِبَّ الآخَرَ، أَوْ يُلاَزِمَ الْوَاحِدَ وَيَحْتَقِرَ الآخَرَ." (مت 6: 24) عند القول: "لاَ يَقْدِرُ أَحَدٌ أَنْ يَخْدِمَ سَيِّدَيْنِ"، فأن النص يؤكد على محبة الحقيقة، وعلى معاني الحقيقة.
"لاَ يَقْدِرُ أَحَدٌ أَنْ يَخْدِمَ سَيِّدَيْنِ، لأَنَّهُ إِمَّا أَنْ يُبْغِضَ الْوَاحِدَ وَيُحِبَّ الآخَرَ، أَوْ يُلاَزِمَ الْوَاحِدَ وَيَحْتَقِرَ الآخَرَ." (مت 6: 24) عند القول: "لاَ يَقْدِرُ أَحَدٌ أَنْ يَخْدِمَ سَيِّدَيْنِ"، فأن النص يؤكد على محبة الحقيقة، وعلى معاني الحقيقة.
ܡܶܫܬܰܢܰܩ ܥܳܠܡܐ ܒܫܶܩ̈ܠܐ ܡܰܪܝܪ̈ܐ ܩܶܨܬ ܟܰܘܫܳܐ ܩܛܝܼܪܳܝܳܐ ܕܡܰܘܬܳܢܐ ܕܟܳܪܳܢܰܐ. ܐܝܢ: ܠܚܝܼܡ ܗ̱ܘ ܘܡܰܪܝܪ ܙܰܒܢܐ ܩܶܨܰܬ ܡܰܪܥܐ ܕܡܰܘܬܳܢܳܐ ܗܢܐ ܦܪܝܣܐ. ܘܰܡܬܰܚܡܝܼܢܢ ܒܣܰܘ̈ܓܶܐ ܒܰܪ̈ܳܝܐ ܕܣܘܼܪܳܩܳܐ ܘܓܘܼܠܳܙܳܐ ܟܢܘܼܫܝܳܝܳܐ. ܘܠܝܬ ܙܰܘܥܐ ܐܰܟܡܳܐ ܕܒܳܥܐ ܠܶܒܳܐ.
Toprağa atılan, toprağa gömülen tohumdan asla ümit kesilmez. Ancak yaşam tarlasında, kökü ve pratiği olmayan hiç bir tohum ürün vermez. İnsan zihni için kelimeler/sözcükler toprağa atılan tohum gibidir.
ܚܰܝܳܠܐ ܚܰܣܝܳܐ ܘܚܰܣܝܼܢܐ ܕܒܰܪܢܳܫܐ ܬܰܠܝܐ ܗ̱ܘ ܒܛܳܒܘܼܬ ܬܰܪܥܝܼܬܐ ܕܡܶܫܬܪܪܐ ܒܝܕ ܦܪܘܼܫܘܼܬܐ ܕܚܰܘܣܳܢܐ[1] ܕܥܛܝܼܦ ܚܘܼܒܗ ܡܶܣܬܰܟܠܢܐ[2]. ܐܠܐ ܡܫܬܓܫ ܘܡܬܒܰܠܒܰܠ ܟܕ ܫܘܘ̈ܕܳܥܐ ܓܰܘ̈ܳܝܐ ܠܐ ܡܬܐܘܝܢ ܥܡ ܗܿܢܘܢ ܒܰܪ̈ܳܝܐ[3].
Anlamak, anlayışı doğurur. Anlayış da ruhsal bağışıklığı güçlendirir.. Yaşamı tehdit eden koronavirüsün yarattığı bu türbülans günlerinde ruhsal bağışıklık çok önem arz etmektedir...! İyilik yapmak kadar, okumak da, yeni şeyler öğrenmek de ruhsal bağışıklığı güçlendirmektedir...
Yazıldığına göre; ‘‘Bilmediğini bilmenin güzelliklerinden biri de insanın kendini görebilmesi, dışarıdan nasıl göründüğünün farkına varması, kendini de keşfetme çabasına girmesidir. Bilmediğini bilenler, kendini bilen insanlardır.
Temiz yürek ve sağlam ruh, insanlığa ve insaniyete dairdir. Birbirini besleyen bu iki kavram, fikri manada kendine özgü, basit ama çok derin anlamlara sahiptir.
Temiz yürek ve sağlam ruh, insanlığa ve insaniyete dairdir. Birbirini besleyen bu iki kavram, fikri manada kendine özgü, basit ama çok derin anlamlara sahiptir.
Temiz yürek ve sağlam ruh, insanlığa ve insaniyete dairdir. Birbirini besleyen bu iki kavram, fikri manada kendine özgü, basit ama çok derin anlamlara sahiptir.
Tevazu büyük bir insani erdemdir. Süryani kültüründe tevazu ile ‘‘insanlığa hizmet eden Allah’a en yakın olandır’’ mantığı var. Fakat öteden beri medeniyetin mümbit kaynağı olan coğrafyamızda farklı toplumsal kesimlerde özünü bulamamış düşünce,
Temiz yürek ve sağlam ruh, insanlığa ve insaniyete dairdir. Birbirini besleyen bu iki kavram, fikri manada kendine özgü, basit ama çok derin anlamlara sahiptir.
Kelime dağarcığımızda olmayan, bildiğimiz herhangi bir dilde öğreneceğimiz her yeni kavram, aslında yeni bir anlam barındırmaktadır. Her anlam, yeni bir ufuktur.
ܫܘܡܠܝܐ ܡܿܢ ܢܘܼܦܳܫܐ ܗ̱ܘ ܕܢܘܼܦܳܩܳܐ ܘܦܘܼܢܳܩܳܐ. ܘܛܘܼܥܳܡܐ ܗ̱ܘ ܕܢܘܼܦܳܨܐ ܘܢܘܼܦܳܣܳܐ. ܘܒܫܘܪܝܐ: ܣܘ̈ܟܳܠܘܗܝ ܗܶܪܓܳܐ ܥܰܛܠܐ ܘܗܶܕܣܳܐ ܥܰܣܩܐ ܐܢܘܢ ܠܗܿܢܘܢ ܕܨܳܒܝܢ ܠܡܶܬܦܰܢܳܩܘܼ ܘܠܘ ܠܡܶܬܢܰܦܳܩܘܼ.
يَجِبُ علينا توسيعُ روحِنا، لا أنفسنا. يجب أن نرفَع مستوى إدراكِنا، لا أنفسنا. يجب أن نرفع درجةَ وعيِنا، لا أنفسنا. يجب أن نُوسِّعَ مدى مسؤوليّتنا، لا أنفسنا.
يَجِبُ علينا توسيعُ روحِنا، لا أنفسنا. يجب أن نرفَع مستوى إدراكِنا، لا أنفسنا. يجب أن نرفع درجةَ وعيِنا، لا أنفسنا. يجب أن نُوسِّعَ مدى مسؤوليّتنا، لا أنفسنا. يجب أن نوَسِّع فهمَنا، لا أنفسنا.
تجسّدُ السيد المسيح يُشبه الغِراء، الذي يُحافظ على قِيم الحياة الإيجابية. إنّ الفكر المهيمن على الأنا أو الجسد، يُشبه ڤيروس الكُمبيوتر الذي يُسيطر على عالمنا الداخلي، نظامنا التشغيلي. وصورة ميلاد السيد المسيح في المذود، تحمينا من الأفكار الشرّيرة، ومن الميول الفاسدة .
تجسّدُ السيد المسيح يُشبه الغِراء، الذي يُحافظ على قِيم الحياة الإيجابية. إنّ الفكر المهيمن على الأنا أو الجسد، يُشبه ڤيروس الكُمبيوتر الذي يُسيطر على عالمنا الداخلي، نظامنا التشغيلي. وصورة ميلاد السيد المسيح في المذود، تحمينا من الأفكار الشرّيرة، ومن الميول الفاسدة .
Kendimizi değil, ruhumuzu büyütmeliyiz. Kendimizi değil, idrakimizi yükseltmeliyiz. Kendimizi değil, bilincimizi yükseltmeliyiz. Kendimizi değil, sorumluluğumuzu büyütmeliyiz. Kendimizi değil, anlayışımızı büyütmeliyiz.
Çok zaman önce Asuri ülkesinin padişahı Asarhadan, komşusu Layiliye krallığı ile savaşıp, onun ülkėsini fethetmişti. Ülkedeki bütün şehirleri yakmış, her tarafı, talan edip yağmalamış, insanları esir etmiş, askerleri öldürtmüş, Kral Layiliye'yi de bir kafesin içinde hapsetmişti.
Bu sebeple, 'makû', 'māku(m)', çoğulu 'makiûte' olan ve anlamı 'muhtaç, fakir, yoksun, mahrum' kelime köklerinden; ve dahi 'makû(m)'/mākum' kelimeleriyle ilişkili olma olasılığı ile 'eksiklik, yoksunluk, yokluk, noksanlık, bir şeyden mahrum olma' gibi anlamlarla da akraba olabileceği etimolojik olarak düşünülebilir.
İçsel referanslar ile dışsal referansların uyumsuzluğundan ötürü hayatta hakikat ve realite çoğu kez çatışma halindedir. Çünkü, her insanın belli bir bilgi düzeyi var. Her insanın algılama ve değerlendirme kapasitesi farklıdır.
Hayatımızın özüne sadece kendimiz için değil, başkalarına da çalışma alanı bırakmak, vicdani davranışı yerleştirmek; benlik kuyusuna düşmeden, ilahi değerlere duyarsızlaşmadan, başta kendimiz olmak üzere insana ve insani değerlere yabancılaşmadan, sosyal akışı zehirlemeden, üretime katkı sunarak yaşamak, yaşamın temel amaçları arasındadır.
Hayatımızın özüne sadece kendimiz için değil, başkalarına da çalışma alanı bırakmak, vicdani davranışı yerleştirmek; benlik kuyusuna düşmeden, ilahi değerlere duyarsızlaşmadan, başta kendimiz olmak üzere insana ve insani değerlere yabancılaşmadan, sosyal akışı zehirlemeden, üretime katkı sunarak yaşamak, yaşamın temel amaçları arasındadır.
Hayatımızın özüne sadece kendimiz için değil, başkalarına da çalışma alanı bırakmak, vicdani davranışı yerleştirmek; benlik kuyusuna düşmeden, ilahi değerlere duyarsızlaşmadan, başta kendimiz olmak üzere insana ve insani değerlere yabancılaşmadan, sosyal akışı zehirlemeden, üretime katkı sunarak yaşamak, yaşamın temel amaçları arasındadır.
Hayatımızın özüne sadece kendimiz için değil, başkalarına da çalışma alanı bırakmak, vicdani davranışı yerleştirmek; benlik kuyusuna düşmeden, ilahi değerlere duyarsızlaşmadan, başta kendimiz olmak üzere insana ve insani değerlere yabancılaşmadan, sosyal akışı zehirlemeden, üretime katkı sunarak yaşamak, yaşamın temel amaçları arasındadır.
Hayatımızın özüne sadece kendimiz için değil, başkalarına da çalışma alanı bırakmak, vicdani davranışı yerleştirmek; benlik kuyusuna düşmeden, ilahi değerlere duyarsızlaşmadan, başta kendimiz olmak üzere insana ve insani değerlere yabancılaşmadan, sosyal akışı zehirlemeden, üretime katkı sunarak yaşamak, yaşamın temel amaçları arasındadır.
Syriac is an ancient language that takes its place within the Semitic language family. This language, which carries the past to the future, has served as a vehicle of understanding the meaning of what constitutes “the boundaries of our universe”.
Anlayan sevgiye sahip kişi, içsel boşlukları doldurmuş, dışsal çıkıntıları düzleştirebilen insandır. Onun için kişiliğini/kimliğini sahip olmakla değil, var olmakla bulur. Yolun koşullarına göre seyreder. Devamlı temkinli ve tedbirli davranır. Bilgiyi bilgeliğe dönüştürür.
İçsel referanslar ile dışsal referansların uyumsuzluğundan ötürü hayatta hakikat ve realite çoğu kez çatışma halindedir. Çünkü her insanın belli bir bilgi düzeyi var. Her insanın algılama ve değerlendirme kapasitesi farklıdır.
İçsel referanslar ile dışsal referansların uyumsuzluğundan ötürü hayatta hakikat ve realite çoğu kez çatışma halindedir. Çünkü her insanın belli bir bilgi düzeyi var. Her insanın algılama ve değerlendirme kapasitesi farklıdır.
İçsel referanslar ile dışsal referansların uyumsuzluğundan ötürü hayatta hakikat ve realite çoğu kez çatışma halindedir. Çünkü her insanın belli bir bilgi düzeyi var. Her insanın algılama ve değerlendirme kapasitesi farklıdır.
İçsel referanslar ile dışsal referansların uyumsuzluğundan ötürü hayatta hakikat ve realite çoğu kez çatışma halindedir. Çünkü her insanın belli bir bilgi düzeyi var.
İçsel referanslar ile dışsal referansların uyumsuzluğundan ötürü hayatta hakikat ve realite çoğu kez çatışma halindedir. Çünkü her insanın belli bir bilgi düzeyi var. Her insanın algılama ve değerlendirme kapasitesi farklıdır. Herkes ancak kendi kapasitesine uygun bilgilere anlam verebilmektedir.
Akkadça ‘makāku´ <magāgu´dan gelirse ‘genişle(t)mek´, ‘yay(ıl)mak´, ‘büyümek´, ‘sürmek´ ‘uza(n)mak´ anlamlarıyla belirir. ‘Makaḫu´ <magaḫu´ sözcüğünün devamı kabul edilirse ‘kuşatma´, ‘ihâta etme´, ‘sarma(lama)´, ‘çevirme´ ve ‘koruma´ anlam yelpazeleriyle yansır. Akadça ‘k´ ünsüzü q, g, ḵ, ḫ hatta bazen de h şeklinde yakın sesli harflerden biri olarak belirebilir.
Kâinatın yaratılışında ve hayatın özünde aynılıklar değil, çoğulculuğun/çeşitliliğin anlamlarını yücelten farklılıklar var. Farklılıklar, özgünlüğümüzdür, zenginliğimizdir. Farklılıklar, birbirimize muhtaç olmamızı isteyen Rabbin tasarısı gereğidir. Farklılıklar, sosyal adaleti ve olgunluğu özendirmeli, insan onurunu yüceltmelidir.
Yaşamın kendine özgü bir döngüsü var. Bu döngü de esas ve kalıcı olan başarı ve zafer değil, sefer ve yolculuktur. Yolda olmaktır. Yardımlaşma ve dayanışma anlamında bir insanın başka bir insana sığınak ve liman olabilmesidir. Bütün varlığa tebessüm dağıtabilmesidir.
Tevazu, özsevgiyle gelişen hakiki bir idrak ve uyanış biçimidir. O, aynı zamanda ‘kişi’liği ruhla dengeleyen bir güçtür: ‘Sen’i duymak için ‘Ben’i susturmak, Ben’i haddinde tutmaktır.
Yaşamın kendine özgü bir döngüsü var. Bu döngü de esas ve kalıcı olan başarı ve zafer değil, sefer ve yolculuktur. Yolda olmaktır. Yardımlaşma ve dayanışma anlamında bir insanın başka bir insana sığınak ve liman olabilmesidir. Bütün varlığa tebessüm dağıtabilmesidir.
Yaşamın kendine özgü bir döngüsü var. Bu döngü de esas ve kalıcı olan başarı ve zafer değil, sefer ve yolculuktur. Yolda olmaktır. Yardımlaşma ve dayanışma anlamında bir insanın başka bir insana sığınak ve liman olabilmesidir. Bütün varlığa tebessüm dağıtabilmesidir.
Yaşamın kendine özgü bir döngüsü var. Bu döngü de esas ve kalıcı olan başarı ve zafer değil, sefer ve yolculuktur. Yolda olmaktır. Yardımlaşma ve dayanışma anlamında bir insanın başka bir insana sığınak ve liman olabilmesidir. Bütün varlığa tebessüm dağıtabilmesidir.
Kâinatın yaratılışında ve hayatın özünde aynılıklar değil, çoğulculuğun/çeşitliliğin anlamlarını yücelten farklılıklar var. Farklılıklar, özgünlüğümüzdür, zenginliğimizdir. Farklılıklar, birbirimize muhtaç olmamızı isteyen Rabbin tasarısı gereğidir. Farklılıklar, sosyal adaleti ve olgunluğu özendirmeli, insan onurunu yüceltmelidir.
Kâinatın yaratılışında ve hayatın özünde aynılıklar değil, çoğulculuğun/çeşitliliğin anlamlarını yücelten farklılıklar var. Farklılıklar, özgünlüğümüzdür, zenginliğimizdir. Farklılıklar, birbirimize muhtaç olmamızı isteyen Rabbin tasarısı gereğidir. Farklılıklar, sosyal adaleti ve olgunluğu özendirmeli, insan onurunu yüceltmelidir.
Kâinatın yaratılışında ve hayatın özünde aynılıklar değil, çoğulculuğun/çeşitliliğin anlamlarını yücelten farklılıklar var. Farklılıklar, özgünlüğümüzdür, zenginliğimizdir. Farklılıklar, birbirimize muhtaç olmamızı isteyen Rabbin tasarısı gereğidir. Farklılıklar, sosyal adaleti ve olgunluğu özendirmeli, insan onurunu yüceltmelidir.
Yaşamın kendine özgü bir döngüsü var. Bu döngü de esas ve kalıcı olan başarı ve zafer değil, sefer ve yolculuktur. Yolda olmaktır. Yardımlaşma ve dayanışma anlamında bir insanın başka bir insana sığınak ve liman olabilmesidir. Bütün varlığa tebessüm dağıtabilmesidir.
Kâinatın yaratılışında ve hayatın özünde aynılıklar değil, çoğulculuğun/çeşitliliğin anlamlarını yücelten farklılıklar var.
Hayatın özünde tamamlayıcı anlayış var. Bu anlayışta karşılıksız sevgi esastır. Çünkü var olan her şey birbirini tamamlamaktadır. Esas mesele yaşamın akışı içinde bunun farkına varmamızdır. Esas mesele bunun farkındalığıdır: Bilinçli Farkındalık ve Merhametli Farkındalık.
Sevmeden verebilirsiniz. Fakat vermeden sevemezsiniz. Çünkü Sevgi bazen vazgeçmek demektir. Tercihlerden, rahat alanlardan, hedeflerden, enerjiyi ya da zamanı başkası uğruna (o başkası bazen ailedir, değerlerdir, insanlıktır, toplumun genel çıkarıdır... vs) vermek demektir.
Sevgi, yaşamın bir kültürüdür. Her şeyi var eder. Ama o, saygı ve iyilikten doğar. Yaşamın temel doğrularına, hakkaniyete, hakikate odaklanmak, bir başkasının yükümlülüklerine ve eksikliklerine odaklanmaktan daha ulvi bir davranıştır.
Süryani Kültüründe Yaldo (Noel)’in Anlamı ‘‘Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı. Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar. Karanlık onu alt edemedi’’ (Yuhanna 1: 3-5).
Tevazu, özsevgiyle gelişen hakiki bir idrak ve uyanış biçimidir. O, aynı zamanda 'kişi'liği ruhla dengeleyen bir güçtür: 'Sen'i duymak için 'Ben'i susturmak, Ben'i haddinde tutmaktır.
''Güçsüzlüğünün bilincine varan kişi, tevazuun doruğuna ulaşır.'' Ninovalı Mor İshok (613-700) Akkadça 'makāku' <magāgu'dan gelirse 'genişle(t)mek', 'yay(ıl)mak', 'büyümek', 'sürmek' 'uza(n)mak' anlamlarıyla belirir.
ܐܝܢ: ܢܘܼܗܪܐ ܕܢܚ ܠܙܕܝ̈ܩܐ ܘܠܰܬܪ̈ܝܨܰܝ ܠܶܒܳܐ ܚܰܕܘܬܐ. ܘܒܢܘܼܗܪܐ ܗܢܐ ܢܳܗܪܝܼܢܢ ܘܚܳܙܝܢܢ ܢܘܼܗܪܐ. ܘܒܚܘܼ̈ܟܳܡܐ ܕܣܘ̈ܟܳܠܰܘܗܝ ܡܶܬܚܰܠܠܝܼܢ ܘܡܶܬܡܰܪܩܝܼܢ ܩܘܼ̈ܡܠܐ ܕܢܰܦܫܐ ܘܡܶܫܬܰܓܢܝܼܢ ܘܡܶܬܬܰܩܢܝܼܢ ܝܰܨܪ̈ܐ ܕܟܝܢܐ. ܘܒܙܰܗܪܝܼܪ̈ܰܘܗܝ ܡܶܬܩܦܶܠ ܚܶܫܟܳܐ ܓܰܘܳܝܐ ܘܒܰܪܳܝܐ. ܕܗܘܝܘ ܢܘܼܗܪܐ ܫܪܝܪܐ ܕܡܢܗܪ ܠܟܠ ܒܶܪ̈ܝܳܢ. ܡܛܠܗܕܐ ܐܡܿܪ ܩܕܝܫܐ ܡܪܝ ܐܦܪܝܡ ܣܘܼܪܝܝܐ:
9-16 Eylül 2019 tarihleri arasında ısrarlı davet üzerine, arkadaşım Habip Doğan ileLübnan´ı ziyaret etmeye karar verdik.Bu ziyaret vesilesiyle uzun süredir yakından tanımayı arzuladığımSüryani-Marunî kardeşlerimizle selamlaştık.Yakınlaştık, birbirimize dokunduk.
9-16 Eylül 2019 tarihleri arasında ısrarlı davet üzerine, arkadaşım Habip Doğan ileLübnan´ı ziyaret etmeye karar verdik.Bu ziyaret vesilesiyle uzun süredir yakından tanımayı arzuladığımSüryani-Marunî kardeşlerimizle selamlaştık.Yakınlaştık, birbirimize dokunduk.
9-16 Eylül 2019 tarihleri arasında ısrarlı davet üzerine, arkadaşım Habip Doğan ileLübnan´ı ziyaret etmeye karar verdik.Bu ziyaret vesilesiyle uzun süredir yakından tanımayı arzuladığımSüryani-Marunî kardeşlerimizle selamlaştık.Yakınlaştık, birbirimize dokunduk.
9-16 Eylül 2019 tarihleri arasında ısrarlı davet üzerine, arkadaşım Habip Doğan ileLübnan´ı ziyaret etmeye karar verdik.Bu ziyaret vesilesiyle uzun süredir yakından tanımayı arzuladığımSüryani-Marunî kardeşlerimizle selamlaştık.Yakınlaştık, birbirimize dokunduk.
‘‘Farklılıklar, birbirimize muhtaç olmamızı isteyen ilahi tasarının gereğidir. Farklılıklar, sosyal adaleti özendirmeli, insan onurunu yüceltmelidir. İnsana saygı, başkasını bir başka kendisi olarak görmeyi ve o kişinin özünde bulunan onurundan kaynaklanan temel haklara saygıyı gerektirir.’’
‘‘Farklılıklar, birbirimize muhtaç olmamızı isteyen ilahi tasarının gereğidir. Farklılıklar, sosyal adaleti özendirmeli, insan onurunu yüceltmelidir. İnsana saygı, başkasını bir başka kendisi olarak görmeyi ve o kişinin özünde bulunan onurundan kaynaklanan temel haklara saygıyı gerektirir.’’
‘‘Farklılıklar, birbirimize muhtaç olmamızı isteyen ilahi tasarının gereğidir. Farklılıklar, sosyal adaleti özendirmeli, insan onurunu yüceltmelidir. İnsana saygı, başkasını bir başka kendisi olarak görmeyi ve o kişinin özünde bulunan onurundan kaynaklanan temel haklara saygıyı gerektirir.’’
‘‘Farklılıklar, birbirimize muhtaç olmamızı isteyen ilahi tasarının gereğidir. Farklılıklar, sosyal adaleti özendirmeli, insan onurunu yüceltmelidir. İnsana saygı, başkasını bir başka kendisi olarak görmeyi ve o kişinin özünde bulunan onurundan kaynaklanan temel haklara saygıyı gerektirir.’’
‘‘Farklılıklar, birbirimize muhtaç olmamızı isteyen ilahi tasarının gereğidir. Farklılıklar, sosyal adaleti özendirmeli, insan onurunu yüceltmelidir. İnsana saygı, başkasını bir başka kendisi olarak görmeyi ve o kişinin özünde bulunan onurundan kaynaklanan temel haklara saygıyı gerektirir.’’
9-16 Eylül 2019 tarihleri arasında ısrarlı davet üzerine, arkadaşım Habip Doğan ileLübnan´ı ziyaret etmeye karar verdik.Bu ziyaret vesilesiyle uzun süredir yakından tanımayı arzuladığımSüryani-Marunî kardeşlerimizle selamlaştık.Yakınlaştık, birbirimize dokunduk.
9-16 Eylül 2019 tarihleri arasında ısrarlı davet üzerine, arkadaşım Habip Doğan ileLübnan´ı ziyaret etmeye karar verdik.Bu ziyaret vesilesiyle uzun süredir yakından tanımayı arzuladığımSüryani-Marunî kardeşlerimizle selamlaştık.Yakınlaştık, birbirimize dokunduk.
9-16 Eylül 2019 tarihleri arasında ısrarlı davet üzerine, arkadaşım Habip Doğan ileLübnan´ı ziyaret etmeye karar verdik.Bu ziyaret vesilesiyle uzun süredir yakından tanımayı arzuladığımSüryani-Marunî kardeşlerimizle selamlaştık.Yakınlaştık, birbirimize dokunduk.
9-16 Eylül 2019 tarihleri arasında ısrarlı davet üzerine, arkadaşım Habip Doğan ileLübnan´ı ziyaret etmeye karar verdik.Bu ziyaret vesilesiyle uzun süredir yakından tanımayı arzuladığımSüryani-Marunî kardeşlerimizle selamlaştık.Yakınlaştık, birbirimize dokunduk.
9-16 Eylül 2019 tarihleri arasında ısrarlı davet üzerine, arkadaşım Habip Doğan ileLübnan´ı ziyaret etmeye karar verdik.Bu ziyaret vesilesiyle uzun süredir yakından tanımayı arzuladığımSüryani-Marunî kardeşlerimizle selamlaştık.Yakınlaştık, birbirimize dokunduk.
4 Kasım 2019 tarihinde, Süryani kültürünün duayenlerinden biri olan Cebel Lübnan Metropoliti Mor Theofilos George Saliba’nın eşliğinde, İsveç Evangelik Kilisesinin kıdemli genel sekreteri Sayın Cajsa Sandgren, Midyat Gündem Com I Güncel Son Dakika Haberlerihttp://www.midyatgundem.com/duvarlar-yerine-kopruler-makale,309.html Midyat Gündem Com
Syriac is an ancient language that takes place within the Semitic language family. This language, which carries the past to the future, has continued its existence by serving as a means of vessel to the meaning and understanding that
We’ve decided to visit the Lebanon between the 9th and 16th of September with my friend Habip Do?an in response to the insistent invitation.
Bazı şehirler, medeniyet ve kültürlerin eksen şehirleridir. İnsani yükselişlerin ve düşüşlerin mihenk taşı konumundadır. Mardin, işte böyle bir şehirdir. Çok konuşulan ancak çok az araştırılan bir şehir.
Geleneksel yaklaşımların parçalara ayrıldığı ve egonun yaptığı her şeye karşılık olarak devamlı hayatla pazarlık ettiği bir zamanda yaşıyoruz. Kalemiz olduğunu düşündüğümüz yer, bir anda kuma dönüşebilmektedir.
Geleneksel yaklaşımların parçalara ayrıldığı ve egonun yaptığı her şeye karşılık olarak devamlı hayatla pazarlık ettiği bir zamanda yaşıyoruz. Kalemiz olduğunu düşündüğümüz yer, bir anda kuma dönüşebilmektedir.
ܣܦܪܝܘܬܐ ܐܝܬܝܗܿ ܗܿܝ ܕܢܶܫܦܘܼܟ ܘܢܶܦܪܘܼܣ ܒܪܢܫܐ ܡܬܝܰܩ̈ܢܳܢܝܳܬܐ ܕܢܒܗ̈ܘܗܝ ܘܪ̈ܓܫܘܗܝ ܘܪ̈ܥܝܢܘܗܝ ܘܫܪܟܐ ܕܕܘܼܝ̈ܳܠܰܘܗܝ ܒܰܙܢܐ ܬܰܪܒܝܼܬܳܢܳܝܐ ܘܝܕܰܥܬܳܢܝܐ ܟܬܝܼܒܬܢܐܝܬ ܐܠܐ ܒܪܡ ܒܪܘܼܟܳܒܐ ܘܣܘܼܠܓܳܣܳܐ ܕܝܠܳܢܳܝܐ ܫܰܪܝܐܝܬ ܘܰܡܫܘܼܚܬܢܐܝܬ.
Ruhsal yoğunlaşma olursa, insan dış dünyadaki bazı durumları ve bazı duruşları daha iyi anlar. Hizmet ruhu başka, benlik ruhu başkadır.
Geleneksel yaklaşımların parçalara ayrıldığı ve egonun yaptığı her şeye karşılık olarak devamlı hayatla pazarlık ettiği bir zamanda yaşıyoruz. Kalemiz olduğunu düşündüğümüz yer, bir anda kuma dönüşebilmektedir. Ancak ne olursa olsun. Her insan belli imkân ve yeteneklerle dünyaya gelir. Bize bağışlanan imkânları ve yetenekleri dolapta saklı tutmadan hayata vermek için geldiğimiz şeyi vermemiz gerektiğini devamlı akılda tutmalıyız.
Çoğulculuk ve barış, iki ayrı kavram gibi gözükse de, sosyal hayatta yekdiğerini tamamlamaktadır. Çoğulculuk, hayatın temel gerekçesi olan sevginin gerekçelerini; barış ise, bu gerekçelerden gelen özdeşleşme ve şefkat ruhunu büyütür, sağlamlaştırır. Biri olmadan diğeri yaşayamaz. Barış, çoğulculukta; çoğulculuk, barışta hayatiyet kazanır ve anlam bulur.
İyiliğin özü, içsel pazarlıklı duyguları aşarak yetenek ve imkanlarımızı başkalarının yararına kullanabilmektir. Samimi bir şekilde –beklenti içine girmeksizin- gönülden gelen/yapılan her iyilik, bereketiyle beraber geri döneceğini bilmeliyiz. İyilik yapmakla, insan bir başkasına değil, evvela kendisine iyilik yapar.
Mantık, neler yapmamız gerektiğini öğretir ve geliştirir.. Ahlak ise, neler yapmamamız gerektiğini....! Asma ve çubuk örneğinde olduğu gibi, ilahi maksatlardan birisi de; aidiyet ve insani ilişkilerdir. Ruhsal aydınlanmanın gerekleri ve donanımlarıyla şekillenmeyen her ilişki sarsıntılara gebedir. İnsanlarla geliştireceğimiz iyi ilişkiler sayesinde yaşamdaki diğer rollerimizi keşfederiz.
Özdeyişler ve Veciz Sözler Süryanice denilir ki; ''Lo Tehze Funoko dlo Dunoko''. ''Bedel ödemeden -yorulmadan- rahatlama bulamazsın.'' Arapçada bir söz var: Denilir ki, ‘‘Kul şi min sok, mhabbe min fok.’’ ''Herşey çarşıdan, ama sevgi yukardandır.'’ Kürtçe denilir ki, ‘‘Nangi zede bide nanpiji (tannurvan) jboye nane ta taze derbikefi.‘‘
Çoğulculuk ve barış, iki ayrı kavram gibi gözükse de, sosyal hayatta yekdiğerini tamamlamaktadır. Çoğulculuk, hayatın temel gerekçesi olan sevginin gerekçelerini; barış ise, bu gerekçelerden gelen özdeşleşme ve şefkat ruhunu büyütür, sağlamlaştırır. Biri olmadan diğeri yaşayamaz. Barış, çoğulculukta; çoğulculuk, barışta hayatiyet kazanır ve anlam bulur.
Mantık, neler yapmamız gerektiğini geliştiren/söyleyen yaklaşımın adıdır. Ahlak ise, neler yapmamamız gerektiğini geliştiren/öğreten bilginin adıdır. Huzur ve istikrar için devamlı mantıklı ve ahlaklı bir yaşamı onurlandırmanın çabası içinde olmalıyız. Düşünce, söz ve eylemlerimizde (pratiklerimizde) bu onurlu yaşamı yüceltmeliyiz. Ancak bunun olabilmesi, ruhun/yüreğin temizliğine bağlıdır.
Ölüm döşeğindeki bir çiftçi, oğullarına bir ders vermek amacıyla hepsini etrafına topladı ve şöyle dedi: ‘‘Oğullarım, kısa bir süre sonra öleceğim. Bu yüzden, üzüm bağının bir yerinde gizli bir hazine olduğunu bilmenizi istiyorum. Kazarsanız onu bulacaksınız.’’
Ölüm döşeğindeki bir çiftçi, oğullarına bir ders vermek amacıyla hepsini etrafına topladı ve şöyle dedi: ‘‘Oğullarım, kısa bir süre sonra öleceğim. Bu yüzden, üzüm bağının bir yerinde gizli bir hazine olduğunu bilmenizi istiyorum. Kazarsanız onu bulacaksınız.’’
Ölüm döşeğindeki bir çiftçi, oğullarına bir ders vermek amacıyla hepsini etrafına topladı ve şöyle dedi: ‘‘Oğullarım, kısa bir süre sonra öleceğim. Bu yüzden, üzüm bağının bir yerinde gizli bir hazine olduğunu bilmenizi istiyorum. Kazarsanız onu bulacaksınız.´´
Mantık, neler yapmamız gerektiğini geliştiren/söyleyen yaklaşımın adıdır. Ahlak ise, neler yapmamamız gerektiğini geliştiren/öğreten bilginin adıdır. Huzur ve istikrar için devamlı mantıklı ve ahlaklı bir yaşamı onurlandırmanın çabası içinde olmalıyız.
Mantık, neler yapmamız gerektiğini geliştiren/söyleyen yaklaşımın adıdır. Ahlak ise, neler yapmamamız gerektiğini geliştiren/öğreten bilginin adıdır. Huzur ve istikrar için devamlı mantıklı ve ahlaklı bir yaşamı onurlandırmanın çabası içinde olmalıyız.
Mantık, neler yapmamız gerektiğini geliştiren/söyleyen yaklaşımın adıdır. Ahlak ise, neler yapmamamız gerektiğini geliştiren/öğreten bilginin adıdır. Huzur ve istikrar için devamlı mantıklı ve ahlaklı bir yaşamı onurlandırmanın çabası içinde olmalıyız. Düşünce, söz ve eylemlerimizde (pratiklerimizde) bu onurlu yaşamı yüceltmeliyiz. Ancak bunun olabilmesi, ruhun/yüreğin temizliğine bağlıdır.
Baharda Kardu (Cudi) Dağının etekleri, Hassana (Kösrali) köyü farklı bir doğal güzelliğe bürünmektedir. Buradaki doğal şakırdamalar ve uğuldamalar, düşünsel yalpalamalara, sevinç- hüzün karışımı büzülü duygulara bir ilk yardım desteği gibidir.
"Bir yanda dingin ve huzur verici bir tepenin yamacında kiliselerin kalıntıları, öbür yanda eski ve sıkıntılı dönemlerin sessiz tanıkları ve belgeleri olarak, doğayla iç içe varlıklarını sürdüren bir kaya oyukları silsilesidir ELATH...."
Süryanice, Sami diller ailesi içerisinde yer alan kadim bir dildir. Geçmişi geleceğe taşıyan bu dil, ‘evrenimizin sınırları’nı oluşturan anlama ve anlamaya kap vazifesi görerek süregelmiş olup, başlangıcından itibaren ve tarih boyunca kültürlerarası etkileşimde önemli bir köprü vazifesi görmüştür.
Süryanice, Sami diller ailesi içerisinde yer alan kadim bir dildir. Geçmişi geleceğe taşıyan bu dil, ‘evrenimizin sınırları’nı oluşturan anlama ve anlamaya kap vazifesi görerek süregelmiş olup, başlangıcından itibaren ve tarih boyunca kültürlerarası etkileşimde önemli bir köprü vazifesi görmüştür. Süryanice doğası gereği,
Süryanice, Sami diller ailesi içerisinde yer alan kadim bir dildir. Geçmişi geleceğe taşıyan bu dil, ‘evrenimizin sınırları’nı oluşturan anlama ve anlamaya kap vazifesi görerek süregelmiş olup, başlangıcından itibaren ve tarih boyunca kültürlerarası etkileşimde önemli bir köprü vazifesi görmüştür.
Süryanice, Sami diller ailesi içerisinde yer alan kadim bir dildir. Geçmişi geleceğe taşıyan bu dil, ‘evrenimizin sınırları’nı oluşturan anlama ve anlamaya kap vazifesi görerek süregelmiş olup, başlangıcından itibaren ve tarih boyunca kültürlerarası etkileşimde önemli bir köprü vazifesi görmüştür.
Süryanice, Sami diller ailesi içerisinde yer alan kadim bir dildir. Geçmişi geleceğe taşıyan bu dil, ‘evrenimizin sınırlarını oluşturan anlama ve anlamaya kap vazifesi görerek süregelmiş olup, başlangıcından itibaren ve tarih boyunca kültürlerarası etkileşimde önemli bir köprü vazifesi görmüştür.
Süryanice, Sami diller ailesi içerisinde yer alan kadim bir dildir. Geçmişi geleceğe taşıyan bu dil, ‘evrenimizin sınırları’nı oluşturan anlama ve anlamaya kap vazifesi görerek süregelmiş olup, başlangıcından itibaren ve tarih boyunca kültürlerarası etkileşimde önemli bir köprü vazifesi görmüştür.
Mardin-Kızıltepe’de faaliyetlerine başlamış bulunan Sınav Kolejini çoktan kutlamak istiyordum. Ancak bugün (20 Nisan 2019’da) gidebildim.
Her kuşak, hayata zor bir zamanda başladığını, bir öncekine göre daha çok zorlandığını düşünür. Dalgalı bir denizde akıntıya karşı yüzdüğünü zanneder. Ve bunu dillendirir.
Mardin-Kızıltepe’de faaliyetlerine başlamış bulunan Sınav Kolejini çoktan kutlamak istiyordum. Ancak bugün (20 Nisan 2019’da) gidebildim.
ܚܝ̈ܐ ܡܿܢ ܡܫܰܘ̈ܬܦܐ ܠܘ ܐܝܟ ܕܐܬܝܐ ܘܰܡܫܳܟܐܝܬ ܡܬܬܟܝܼܢܝܼܢ ܘܡܬܦܰܪܢܣܝܼܢ܆ ܐܠܐ ܒܝܕ ܒܶܣܬܪܳܝܘܬܐ (ܒܳܬܪܳܝܘܬܐ) ܣܘܼܟܳܠܳܝܬܐ ܘܝܕܰܥܬܳܢܳܝܬܐ ܕܡܬܡܰܠܚܐ ܒܝܕ ܐܰܩ̈ܡܰܝ ܪܝܼܫܳܢܘܼܬܐ. ܘܗܘܼ ܕܰܪܓܐ ܘܐܰܩܡܐ ܡܫܰܘܕܥ ܐ̱ܚܝܳܢܘܬܐ ܕܪܒܘܬܐ ܘܙܥܘܪܘܬܐ܆ ܕܩܰܕܡܝܐ ܘܐ̱ܚܪܝܐ܆ ܘܥܶܠܳܝܐ ܘܬܰܚܬܳܝܐ ܕܘܼܪܓܐܝܬ ܒܰܝܢܬ ܓܰܘܐ. ܐܠܐ ܣܘ̈ܟܳܠܝܳܬܐ ܕܛܝܒܘܬܐ ܕܣܝܼܡܰܬ ܒܢ̈ܝܐ[1] ܡܰܩ̈ܠܢ ܐ̱ܪܳܙܳܢܳܝܘܬܐ ܕܪܒܘܬܐ ܗܕܐ ܕܕܳܒܩܐ ܘܠܳܬܟܐ ܠܝܳܬܐ ܕܕܰܪܓܐ ܘܐܰܩܡܐ.
ܫܡܗ ܛܘܪܥܒܕܝܢ ܗ̱ܘܐ ܝܘܡ ܬܪܝܢ ܒܫܒܐ ܗ̱ܘܐ. ܘܒܬܪܗ ܗ̱ܘܐ ܕܝܘܡܐ ܚܕ ܕܒܗ ܐܪܥܐ ܒܪ̈ܣܝ̣ܣܐ ܕܡܛܪܐ ܒܟܝ̣ܪܝܐ ܕܬܫܪ̈ܝܬܐ ܙܠܝ̣ܚܐ ܗ̱ܘܬ: ܗ̇ܢܘܢ ܛܐܠܐ ܕܪ̈ܚܡܐ ܘܚܰܘܣܢܐ ܪܣܡ̣ܘ ܗ̱ܘܘ ܒܐܦ̈ܝ ܟܝܢܐ. ܘܪܘܙܐ ܦܨܝ̣ܚܐ ܪܳܚܫ ܗ̱ܘܐ ܒܓܰܘܝ̈ܬܝ ܒܣܘ̣ܩܒܳܠܐ ܘܦܶܓܥܐ ܕܨܰܦܪܐ ܨܰܡܘ̣ܚܐ ܐܠܐ ܨܠܝ̣ܠܐ ܘܡܪܝ̣ܩܐ ܕܡܫܝ̣ܓ ܗ̱ܘܐ ܒܙܰܠܓ̈ܐ ܢܗܝ̣ܪ̈ܐ ܕܫܡܫܐ ܕܡ̣ܬܦܫܛܐ ܘܡ̣ܬܡܬܚܐ ܗ̱ܘܬ ܥܠ ܟܠ.
Süryanicenin Tarihsel Önemi ve Durumu Tarihin eski dillerinden biri olan Süryanice, İbranice ve Arapçayla kardeş dil olarak biliniyorsa da, bu dilleri derinden etkilemiştir. Sami aile grubuna giren Süryanice, eski Aramice dilinin geliştirilmiş bir devamıdır.
Tarihin eski dillerinden biri olan Süryanice, İbranice ve Arapçayla kardeş dil olarak biliniyorsa da, bu dilleri derinden etkilemiştir. Sami aile grubuna giren Süryanice, eski Aramice dilinin geliştirilmiş bir devamıdır. Bir zamanlar, Ortadoğu'nun genelinde yaygın olarak kullanılan bir dildi. Ayrıca Türklerin tarih boyunca kullandığı onsekiz çeşit abece ve yazı dizgesinden birisi de Süryani alfabesi olduğu bilinmektedir
Eğitimsel bir sivil toplum örgütü olan Kano Suryoyo, 27 Ekim 2018 günü, Almanya'nın Paderborn şehrinde kültürel bir etkinlik düzenledi.Etkinlikte Süryani kültürünün bir neferi olarak "yaşama hizmet" kategorisinde son otuz yıldan beri Mardin yöresinde gösterdiği çaba ve sunduğu katkılardan dolayı MTDF Danışmanı Yusuf Begtaş'a da ödül verildi.
Paradigma [1] insanın hem kendini, hem hayatı yorumlama biçimi olarak tanımlanabilir. Belli durumlarda nasıl davranılması gerektiğine ilişkin dinamik bir düşünce geliştirir. Pozitif anlamlar taşıyan düşünsel bir arka plandan ve belli değerler sisteminden güdülenerek geliştirilen bir idrak biçimidir, bir bakış açısıdır, bir disiplindir. Midyat Gündem Comhttp://www.midyatgundem.com/paradigmal-kurumlar-makale,223.html Midyat Gündem Com
Paradigma 1 insanın hem kendini, hem hayatı yorumlama biçimi olarak tanımlanabilir. Belli durumlarda nasıl davranılması gerektiğine ilişkin dinamik bir düşünce geliştirir.
Paradigma [1] insanın hem kendini, hem hayatı yorumlama biçimi olarak tanımlanabilir. Belli durumlarda nasıl davranılması gerektiğine ilişkin dinamik bir düşünce geliştirir.
Paradigma [2] insanın hem kendini, hem hayatı yorumlama biçimi olarak tanımlanabilir. Belli durumlarda nasıl davranılması gerektiğine ilişkin dinamik bir düşünce geliştirir.
Paradigma [2] insanın hem kendini, hem hayatı yorumlama biçimi olarak tanımlanabilir. Belli durumlarda nasıl davranılması gerektiğine ilişkin dinamik bir düşünce geliştirir. Pozitif anlamlar taşıyan düşünsel bir arka plandan ve belli değerler sisteminden güdülenerek geliştirilen bir idrak biçimidir, bir bakış açısıdır, bir disiplindir.
Paradigmal yaklaşıma göre, zor zamanlar, tehlikeli olduğu kadar, çok da değerlidir. İnsanı kendisine yani ruhuna yakınlaştırır. Altın, ayarı için mihenk taşına vurulur.
Süryanice, Bethnahrin (Mezopotamya) organik kültürünün mirasçısıdır. Medeniyetin gelişiminde rol oynamış kadim bir dildir. Doğu´nun bağrından türemiş dünyanın eski dillerinden biridir. İsa Mesih´in konuştuğu dildir. Antakya Süryani Kilisesi´in doğuşuyla gelişen, Dicle ve Fırat´ın uzun tarihidir.
Malphono Yusuf Begtaş is perceived as one of the most prolific writers of our time and this rare publication collects all of his essays and articles that were published in various journals.
Malphono Yusuf Begtaş is generally considered as one of the most prolific writers of our time and this book is a collection of his essays that were published in various journals,
‘‘Yükselmek istiyorsan, cevvalce ve cesurca başlamalısın. Ruhuna sinmiş bezginliğin, düzensiz ve gizli eğilimin köklerini baltayla kesebilmeli ve yok edebilmelisin!´´
‘‘Yükselmek istiyorsan, cevvalce ve cesurca başlamalısın. Ruhuna sinmiş bezginliğin, düzensiz ve gizli eğilimin köklerini baltayla kesebilmeli ve yok edebilmelisin!’’Anbarlı Mor Eliyo (10. Yüzyıl)
‘‘Yükselmek istiyorsan, cevvalce ve cesurca başlamalısın. Ruhuna sinmiş bezginliğin, düzensiz ve gizli eğilimin köklerini baltayla kesebilmeli ve yok edebilmelisin!’’
‘‘Yükselmek istiyorsan, cevvalce ve cesurca başlamalısın. Ruhuna sinmiş bezginliğin, düzensiz ve gizli eğilimin köklerini baltayla kesebilmeli ve yok edebilmelisin!’’
2019 Yılı İstikrarlı Gelişmelerin ve İyiliklerin Bereketleriyle Kutsansın. Yaşamın amacı, pozitif anlam taşıyan/amacı olan bir yaşam sürmektir. Esas amaç, insanın kendisini ilahi sevginin beden bulmuş hali olarak idrak etmesidir. Bunun gereklerini yerine getirmesidir.
2019 Yılı İstikrarlı Gelişmelerin ve İyiliklerin Bereketleriyle Kutsansın. Yaşamın amacı, pozitif anlam taşıyan/amacı olan bir yaşam sürmektir.
ܫܰܢ̱ܬܐ 2019 ܬܬܩܕܫ ܒܒܘ̇ܪܟܬܐ ܕܫܘܼ̈ܘܫܳܛܐ ܘܛ̈ܒܬܐ ܕܬܰܩܢܘܼܬܐ 2019 Yılı İstikrarlı Gelişmelerin ve İyiliklerin Bereketleriyle Kutsansın. Yaşamın amacı, pozitif anlam taşıyan/amacı olan bir yaşam sürmektir.
Yaşamın amacı, pozitif anlam taşıyan/amacı olan bir yaşam sürmektir. Esas amaç, insanın kendisini ilahi sevginin beden bulmuş hali olarak idrak etmesidir. Bunun gereklerini yerine getirmesidir. Yapabileceğimiz tek şey kalbe/kalplere götüren yolu temizlemek için çaba göstermektir. Kendimizle ve yaşamla barışık olmaktır. Çözüme katkı sunmaktır. Çünkü DEĞİŞİM, hayatın gerçeğinde sürekli yaşanan bir döngü olayıdır.
In the process of experiencing mental, emotional, social fragmentation; bitterness encompass thoughts and so does pessimism life. If thoughts drift into despair, if spirits are broken, holistic perspective is lost. Things get more complicated if one looks just from one side of a coin
ܗܰܘܢܐ ܕܪܘܼܚܐ ܡܿܢ ܛܶܟܢܐ ܗ̱ܘ ܕܰܕܪܝܼܫ ܘܰܚܫܝܼܚ ܗܳܪܟܳܐ ܘܬܰܡܢ ܒܠܫ̈ܢܐ ܦܪ̈ܝܫܐ ܕܥܠܡܐ. ܘܣܘܓܰܐܬ ܡܬܚܙܐ ܒܟ̈ܬܳܒܐ ܕܝܰܕܘܥ̈ܬܳܢܐ ܝܘܠܦ̈ܢܝܐ ܘܕܳܪ̈ܢܳܝܐ. ܡܟܐ ܕܳܠ ܪܥܝܢܐ ܕܐܥܰܩܒ ܘܐܶܦܰܠܐ ܫܪ̈ܫܘܗܝ ܠܘܬܢ. ܘܰܢܒܗ ܙܰܘܥܐ ܕܐܒܩܘܪ ܐܝܬܘܬܗ ܒܚܰܘ̈ܩܐ ܘܚܽܘ̈ܩܐ ܕܡܰܠܦܳܢܘܬܐ ܕܐܒܗ̈ܬܐ ܣܦܝܪ̈ܐ ܗܿܢܘܢ ܕܐܰܦܪܝܘ ܘܰܟܬܰܒܘ ܣܘܼܪܝܐܝܬ. ܘܒܬܪ ܗܘܼܓܳܝܐ ܐܰܪܝܟܐ ܚܙܝܬܗ ܒܰܣܝܳܡܐ ܡܩܰܠܣܐ ܕܡܪܝ ܦܝܠܠܘܟܣܝܢܘܣ ܕܡܰܒܘܓ (522 +) ܗܿܘ ܕܡܬܟܰܢܐ «ܐܘܪܚܐ ܕܰܓܡܝܼܪܘܬܐ».
ܛܰܣܪܳܪܳܐ ܘܚܶܠܡ̈ܐ ܡܶܫܬܰܪ̈ܪܢܐ ܛܰܣܪܳܪܳܐ ܘܚܶܠܡ̈ܐ ܡܶܫܬܰܪ̈ܪܢܐ ܒܟܿܠܙܒܢ ܘܒܟܿܠܥܕܢ ܐܝܬ ܗ̱ܘ ܐ̱ܢ̈ܫܝܼܢ ܕܡܶܨܛܰܒܝܢܐܝܬ ܣܳܕܪܝܢ ܩܪܳܒܐ -(ܠܦܘܬ ܚܰܝܠܗܘܢ ܘܣܳܦܩܘܼܬܗܘܢ ܘܡܰܘܗܒܬܗܘܢ)- ܠܘܩܒܠ ܙܠܝ̈ܡܳܬܐ ܪ̈ܥܝܳܢܝܳܬܐ ܘܗܰܦܟ̈ܝܳܬܐ ܕܘܼܒܳܪ̈ܝܳܬܐ... ܘܫܰܪܟܐ ܕܥܰܣ̈ܩܳܬܐ ܘܰܫܢܺܝܼ̈ܙܳܬܐ ܕܡܶܣܬܰܩ̈ܒܠܳܢ ܒܕܘܼܒܳܪܐ ܘܫܘܼܦܳܥܳܐ ܕܦܘܼܠܚܳܢܐ ܘܫܘܼܠܚܳܢܐ
Mardin'in inişli-çıkışlı tarihi, eski taşların arasına sızan yosunlar gibi, köklerini, dünyaya dağılmış Süryanilerin yüreğine salmaktadır.
Hayat bir seferdir. Bir yolculuktur. Bu yolculukta aşikar olan bir şey varsa, o da noksanlıktır, eksikliktir.
Bazı şehirler, medeniyet ve kültürlerin eksen şehirleridir. İnsani yükselişlerin ve düşüşlerin mihenk taşı konumundadır. Mardin, işte böyle bir şehirdir[1]. Çok konuşulan ancak çok az araştırılan bir şehir. Tarihsel köken itibarıyla, Mardin, Süryani ismi ile adeta ikiz kardeş gibidir.
Mardin'in inişli-çıkışlı tarihi, eski taşların arasına sızan yosunlar gibi, köklerini, dünyaya dağılmış Süryanilerin yüreğine salmaktadır. Çünkü Mardin, Süryani kültürünün ve edebiyatının özgül ağırlığını taşıyan bir yörenin adıdır.
Süryanice, Bethnahrin (Mezopotamya) organik kültürünün mirasçısıdır. Medeniyetin gelişiminde rol oynamış kadim bir dildir. Doğu’nun bağrından türemiş dünyanın eski dillerinden biridir. İsa Mesih’in konuştuğu dildir.
Karyo; Süryanice’de iki ayrı zıt anlam taşır. Burada isimdir. Kısa boylu anlamındaki ‘‘karyo’’ niteleme sıfatıdır. Karyo, gerçek manada çeçtir. Samandan ayrılmış ‘’buğday yığını’’ anlamına gelir. Burada nesnedir.
Bazı şehirler, medeniyet ve kültürlerin eksen şehirleridir. İnsani yükselişlerin ve düşüşlerin mihenk taşı konumundadır. Mardin, işte böyle bir şehirdir1. Çok konuşulan ancak çok az araştırılan bir şehir.
İnanıyorum ki, biz insanlar, O'nun yaratıcı sevgisinde birleşirsek, Rab aramızda olacak. Farklı inançlar, farklı kültürler olsa bile, medeniyet birdir. Tektir. O da insanlığın ortak medeniyetidir.
Ruhsal yoğunlaşma olursa, insan dış dünyadaki bazı durumları ve bazı duruşları daha iyi anlar. Hizmet ruhu başka, benlik ruhu başkadır. Bu iki ayrı ruh bazen insanda gerginliğe ve çatışmaya neden olur.
Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı. Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar. Karanlık onu alt edemedi’’. (Yuhanna 1: 3-5)
Tarihsel katmanların bir grameri olan Mardin, ‘hayatın hakikati’ne ve hakikatin hayatı’na mekân olarak hizmet etmiş kadim bir medeniyetin adıdır.
Günlerden pazartesiydi. Güzel çiselenen ilk hazan yağmurunun ertesi günüydü. Güneşin parlak ve duru ışınları ile yıkanmış bir sabahla güne merhaba demek, insanın içini kıpır kıpır ediyordu. Alabildiğine saydam, alabildiğine yalın ve temiz bir sabahtı. Her taraf buram buramdı. Güneş, Tabiat Ana’yla adeta iç içeydi. İmrenilecek bir sevgi ve organik dayanışma içerisinde, etrafa aydınlık ve gülücükler dağıtıyordu.
Çoğulculuk ve barış, iki ayrı kavram gibi gözükse de, sosyal hayatta yekdiğerini tamamlamaktadır. Çoğulculuk, hayatın temel gerekçesi olan sevginin gerekçelerini; barış ise, bu gerekçelerden gelen özdeşleşme ve şefkat ruhunu büyütür, sağlamlaştırır. Biri olmadan diğeri yaşayamaz. Barış, çoğulculukta; çoğulculuk, barışta hayatiyet kazanır ve anlam bulur.
Karakteristik özellikleriyle topluma mal olmuş şahsiyetler, yaşadıkları şehrin sırlarına erişmiş insanlardır. Bu şahsiyetler, genellikle sevdikleri şehrin ruh derinliğine sahip olur. Şehrin sosyo-kültürel hayatına ışıltılar katmak ve izler bırakmak, onların en büyük heyecanıdır.
‘‘Eğer insan kendini bırakırsa şehvet gücü onu hayvana yaklaştırır. Tutku veya öfke gücü ise onu saldırgan veya kinci yapar. Buna karşın rasyonel güç insanı varlık olarak hayvanlardan ayırır.
Ya Rab, beni ne kuzuları kesen kasap, ne de kasabın kestiği kurbanlık koyun yapma!. Ya Rab, makam sahibi ve güçlü olanların yüzüne karşı hakikati haykırmama yardım et!.
Zihinsel, ruhsal, duygusal, toplumsal parçalanmışlığın yaşandığı süreçlerde düşünceleri üzüntü; hayatı burukluk ve karamsarlık kaplar.
İhtiyarlık ve Çocukluk – Malfono Yusuf Beğtaş (ܐܠܐ ܟܳܐܝܳܐ ܣܰܝܒܘܼܬܐ܆ ܠܐ ܡܶܙܕܰܓܪܐ ܛܠܝܘܼܬܐ) ‘Elo Koyo Saybutho, Lo Mezdaghro Talyutho // İtiyarlık paylamazsa, çocukluk dizginlenmez’’ (Aziz Mor Afrem, 303-373) Sevgi, yaşamın bir kültürüdür. Her şeyi var eder. Ama o, saygı ve iyilikten doğar. Pozitif eylem ve şükür ruhu, sevginin zeminini büyütür, konumunu güçlendirir.
Karakteristik özellikleriyle topluma mal olmuş şahsiyetler, yaşadıkları şehrin sırlarına erişmiş insanlardır. Bu şahsiyetler, genellikle sevdikleri şehrin ruh derinliğine sahip olur. Şehrin sosyo-kültürel hayatına ışıltılar katmak ve izler bırakmak, onların en büyük heyecanıdır.
Amid/Omid (Diyarbakır), bölgenin ve Bethnahrin (Mezopotamya)’nın kadim şehirlerinden birisidir. Milattan öncesine tarihlenen ve milattan sonraki döneme ait birçok Süryani tarihi eser barındırmaktadır. Diyarbakır ve çevresinde bulunan eserler bunun somut bir örneğidir.