Turkish Reflections - Karyo Hliso
Yusuf Begtas:

Syriac Reflections

Read Syriac, Turkish and English Reflections
Bir Hint Atasözü, ''insan dört odadan oluşan evdir: Zihinsel, duygusal, fiziksel, ruhsal. Ama her gün her odaya girmedikçe tam olamaz'' der.
Bu odalardaki anlamlar, bilgiler küçük, değerler oksijensiz ise, insanın iç dengesi sarsılır. Anlamlandırma yeteneği bozulur. Değerlendirme sistemi bulanıklaşır. Bakış açısı kirlenir. Madalyonunun sadece bir tarafı görülür.
Bu içsel odalar hakikatin yeni bilgileriyle havalandırılırsa, yeni anlamlarıyla ışıklandırılırsa, durum değişir. Farkındalık başlar ve büyür.
Çünkü anlama kapasitesi büyüdükçe ve genişledikçe, özgürlük ve özgünlük yaşam bulur. Özdenetim ruhu güçlenir. Hakikat ve öz dışarıda somutlaşır
Hayat bulur. Nefes alır..

 

Malfono Yusuf Beğtaş
" Sizinle aynı düşünmeyen insanlara kızmayın. Olup biteni nasıl görmüyorlar diye öfkelenmeyin.
Her varlığın belli bir enerji düzeyi var ve her varlık ancak bu seviyeye uygun bilgilere ulaşabilir. Her varlık sadece evrendeki yayının kendi frekansına uygun olanını alır; üstündeki yayını duyamaz, göremez, hissedemez.
Bundandır ki 'gözleri vardır, görmezler; kulakları vardır, işitmezler.' Kalplerindeki mühür açılana dek bir üst yayını alamazlar."

 

Alıntıdır

İki Sevgi

 

Dikey sevgi, Yatay sevgi.
Bu iki sevgi hayatın temel iki sevgisini tanımlamaktadır. Her şeyi ve sorumluluğunu kapsamaktadır.
Yani, Rab sevgisi ve İnsan/kainat sevgisi.
Amerikalı Bilim İnsanı Prof. Carl Saga, sevgi eksikliğimizi şöyle anlatmaktadır:
 ‘‘Öyle garip kavramlarla yetiştirilmişiz ki, bizden birazcık değişik bir kişi ya da toplumla karşılaşınca, onların bize yabancılığı nedeniyle güvensizlik duyuyoruz ya da nefret ediyoruz. Oysa her bir uygarlığın anıtları ve kültürü, insan olmanın değişik biçimde anlatımından başka bir şey değildir.’’
Latin Amerikalı Yazar Poulo Coelho, Aldatmak isimli kitabında şöyle yazmaktadır:
‘‘Buzul çağında çok sayıda hayvan soğuk yüzünden ölüp gitmiş. Kirpiler ise sürüler halinde toplanmaya karar vermişler. Böylece hem ısınıyor, hem de başkalarından korunuyorlarmış. Ama sırtlarındaki dikenler ısınmalarını sağlayan yanlarındaki dostlarına batıyormuş. İşte bu yüzden birbirlerinden uzaklaşmaya karar vermişler. Ancak donarak ölmeye başlamışlar. Hemen bir seçim yapmaları gerekiyormuş; ya yeryüzünden silinip gideceklermiş, ya da dostlarının dikenlerine katlanacaklarmış. Doğru kararı vererek yeniden bir araya gelmişler. Başkasının ısısından vazgeçemeyecekleri için yakınlaşmanın açabileceği küçük yaralarla birlikte yaşamayı öğrenmişler.’’
Evet, dikene değil, güle odaklanabilmeyi öğrenmeliyiz... Çünkü insan/kainat sevgisinde esas olan, her türlü üstünlüğü aşarak eksiklikleri tamamlamaktır. Var etmek ve geliştirmektir.

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Yaşama Kültürü

 

Sevgi, yaşamın bir kültürüdür. Her şeyi var eder. Ama o, saygı ve iyilikten doğar.
Yaşamın doğrularına, hakkaniyete, hakikate odaklanmak, bir başkasının yükümlülüklerine/eksikliklerine odaklanmaktan daha ulvi bir davranıştır.
Hayatı ve toplumu ayakta tutan karşılıksız iyiliklerdir. Var olanı yaşatmak, var etmek, insan onurunu yüceltmek, çalışkanlık, üretkenlik, sağduyu, vicdan, merhamet vs. hayatın sürekliliğini sağlayan sosyal terkiplerdir. Hayatın toplumsal damarlarına devamlı bu terkiplerden yapılacak ilaçlar zerk ve enjekte edilmelidir.
Yaşama sevinci, içsel ve dışsal dünyanın dengesinden doğar. Dış dünyanın cazibesine kapılarak iç dünya ile bağlar zayıflarsa, acılar artar. Yaşama sevinci kaybolur.
Düşüncelerini, duygularını, eylemelerini içindeki yüce güçle uyum haline getirdikçe, insan hem kendisine, hem insanlara daha yakın olur. Ruhsal enerjisi etkin olur.
Bu sırrı ve bu bilgiyi keşfedebilmiş insanlar, gönül serinliğini, yaşamın derinliğini yakalamakla kalmaz; tıpkı bir bahçıvan gibi, sadece bitkilerin hayatta kalmalarıyla değil, büyümeleriyle de ilgilenmesi gerektiğini bilir. İnsanların daima en iyi yönlerini görerek, onlara hizmet ederek, yeni ufuklar açarak meyve vermelerini sağlar.
Denildiği üzere, ''ağaçlar canlı kaldıkça, meyve verir. İnsanlar ise, meyve verdikçe canlı kalır.''
Onun içindir ki, İsa Mesih ''İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır'' demiştir.

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Yaşamın Amacı

 

Yaşamın amacı sevgiyle var olmaktır.
... Ve bozuk güdülerden arınarak sevgiyle var olana hizmet etmektir. Var olanı geliştirmektir. Var olanı büyütmektir. Var etmektir.
Unutulmamalıdır ki, hayatta hakikat ve realite devamlı çatışma halindedir. 
Algılar, hakikata göre değil, realiteye göre şekillenmektedir.
Asma ve çubuk örneğinde olduğu gibi, hayatın bütünlüğünde bir parça olan insanın hayata dair geliştireceği amaç, hakikata çok yakın, hatta hakikatın (bütünlüğün) içinde olmalıdır.
Realite zaman ve mekanın etkisi ve baskısı altındadır. Hakikat ise, özgürdür. Çünkü o manadır. Ruhtur.
Onun için İsa Mesih, ''hakikatı öğreneceksiniz ve o hakikat sizi özgürleştirecektir'' demektedir.
O manada, o ruhta tohum atmak için tercih var. Ama hasat tercihe bağlı değil, zamana bağlıdır.
Çağdaş Brezilyalı düşünür ve Latin Amerikalı yazar Paul Coelho bu bağlamda şöyle yazmaktadır.
''İnsanı olduğundan farklı birine dönüştüren tek şey sevgidir. Dünyadaki amacımız sevmeyi öğrenmektir. Hayat, sevgiyi öğrenme sürecidir''.
''Allah katında huzura ulaşmak için sevgiyi yeryüzündeyken bulmak gerekir. O olmadan hiçbir değerimiz yoktur''.
Onun için yanılsamaların hiçbir geleceği yoktur.

 

Malfono Yusuf Beğtaş
Bilgi ve Bilgeliğin Sırrını açıkladığı "Mirdad'ın Kitabı" isimli eserinde MİKHAİL NAİMY sevgiyi şöyle tarif etmektedir:
"Sevgi bir erdem değildir. Sevgi bir ihtiyaçtır; ekmek ve su gibi; ışık ve hava gibi.
Kimse sevdiği için kendisiyle gurur duymasın. Ama tıpkı havayı içinize çekip dışarı soluduğunuz gibi çekin içinize sevgiyi...
Kimsenin onu göklere çıkarmasına gerek yoktur sevginin.. Sevgi kendi değerini bulduğu yürekleri çıkarır göklere.
Sevgi için ödül beklemeyin. Sevgi yeterli bir ödüldür sevgi için, tıpkı nefretin yeterli bir ceza olduğu gibi Nefret için..
Sevginin hesabını da yapmayın. Sevginin verecek hesabı yoktur, kendinden başkasına.
Sevgi ödünç de almaz, borç da vermez; almaz da satmaz da; ama verdiği zaman her şeyini verir; aldığında, her şeyi alır. Zaten almanın kendisi vermektir, vermek ise almak. Bu yüzden aynıdır ikisi bugün, yarın ve gelecekte.
Tıpkı vahşi bir nehrin kendini denize akıtması ve denizle dolması gibi, siz de kendinizi sevgiye akıtmalı ve sevgiyle dolmalısınız. Denizden gelen armağanı almayan havuz, durgun bir havuzdur."

 

Malfono Yusuf Beğtaş

ANLAMAK

 

İnsan psikolojisinin babası Abraham Maslow "anlamak sevmenin olmazsa, olmaz kuralıdır." der.
Einstein ise "herkes beni sevdi, ama kimse beni anlamadi" demektedir.
Dogrudur, sevmeden once anlamak gerek.
Anlamadan sevmek, kumun ustunde yapilan bina ise, anlayarak sevmek, kayanin ustunde dikilen binadir..!!!
Anlayan sevgiye sahip insan, kisiligini-kimligini sahip olmakla degil, var olmakla bulur....!!!
Anlayan sevgiye sahip insan, bilgiyi bilgelige donusturur. Vizyon sahibi olur. Vizyon varsa rehberlik, yol isaretleri de vardir.

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Tanrısal SIR

 

Mesih, "yaşam, yol, hakikat" benim diyor!
O, bütün pozitif enerjilerin, bilginin, bilgeliğin, DOLULUĞUN tak kendisidir. Tek kelimeyle bunların sırrıdır.
Noksan (eksik) ve zayıf olan insanın amacı fani yaşamda bu noksanlığın deneyimini anlamak ve ruhsal anlamda bu farkındalığı geliştirmektir.
O enerjiden, o bilgelikten, o doluluktan nasiplenmeden insanın içindeki boşluğun dolması, insanın rahat etmesi mümkün değildir.
Çünkü, "Tanrı'nın Sırrı, yani bilginin ve bilgeliğin bütün hazineleri İsa Mesih'te saklıdır"(Koloseliler  2: 3).

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Araç ve Amaç

 

Aracı önceleyen/kutsallaştıran tutumlar, amacı gölgeleyen/kirleten yaklaşımlar, ÖZ'e odaklanmayı zorlaştırmaktadır..
Bozuk güdülerden kaçınarak -(içimizdeki)- ilahi öze ve ışığa odaklanmaktır ESAS OLAN.....!

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Hayatın Anlamı

 

Benim için Rab sevgidir. Saf sevgi..
Hayat ise o sevginin ruhsal bir yansımasıdır. Diğerkamlık dolu sorumluluktur. Saygıdır. Sahiplenmedir. Üretmektir. Geliştirmektir.
Benim için hayatın anlamı, asmada çubuk olabilmektir. Anlamı ve amacı devamlı daha büyük bir bütünün parçası olmakta gördüm. İnsanı araçsallaştırmayı sevmedim. Tamamlama anlayışıyla katkı sunmayı ve hizmet etmeyi ana ilke edindim. Yönetişim gücüne dayalı gerçek hizmetkar güdülere çok değer verdim. Halkla özdeşleşmeyi ve toplumsal denetimi önemseyen paradigmal ve hizmetkar liderliğin iyi bir reçete olabileceğine inanırım.
Çok boyutlu bakış açısı ve bütüncül yaklaşım benim en büyük heyacanımdır.
Bana göre, bütün sorunların temelinde bilgi/bilgelik, ahlak/içsel donanım yoksunluğu yatmaktadır.
İnsanın görüşü, bilgisiyle doğru orantılıdır. Kendini yönetmenin temel dinamiği de bununla bağlantılıdır..
En büyük onur, insanın kendi olması, kendi kalabilmesidir. Benimki buna katkıdan başka bir şey değildir..
Bir Hint Atasözü, ''insan dört odadan oluşan evdir: Zihinsel, duygusal, fiziksel, ruhsal. Ama her gün her odaya girmedikçe tam olamaz'' der.
Bu odalardaki anlamlar, bilgiler küçük, değerler oksijensiz ise, insanın iç dengesi sarsılır. Anlamlandırma yeteneği bozulur. Değerlendirme sistemi bulanıklaşır. Bakış açsısı kirlenir. Madalyonunun sadece bir tarafı görülür.
Bu içsel odalar hakikatin yeni bilgileriyle havalandırılırsa, yeni anlamlarıyla ışıklandırılırsa, farklılaşma başlar. Durum değişir.
Çünkü anlama kapasitesi büyüdükçe ve genişledikçe, özgürlük ve özgünlük yaşam bulur. Özdenetim ruhu güçlenir. Hakikatteki öz dışarıda somutlaşır.

 

Malfono Yusuf Beğtaş

SEVGİ

 

Sevginin doğası iyiliktir 
herkesin iyiliğini ister,
herkes sevilsin ister sevgi.
Mutsuz kimse kalmasın göğün altında,
ağlamasın çocuklar, üzülmesin analar!
Dostluklar bozulmasın!
Bozuşmasın arkadaşlıklar!
Herkes birbirinin gözünde, cenneti bulsun ...
Sevgi iyilik güneşidir.
Parlar durur gölgesiz aydınlıklar için.
Mayıs'ta bir öğle güneşi, pırıl pırıl...
Sevgi kıskanmaz, öfkelenmez, başkasını yargılamaz...
Önce kendi kusurunu farkeder,
önce kendi gözündeki çöpü çıkarır.
Sevgi, suçlamadan anlamaya çalışır.
umudunu asla kaybetmez.
İnsana ve onun vicdanına güvenir.
bazen, zarar görse de, kullanılsa da aldırmaz.
Sürdürür yine de iyimserliğini,
çünkü sevgi sadece güneşli günlerde açan, nazik bir çiçek değildir!
O, güneştir.
Bütün yağmur bulutlarının ve fırtınaların ardında bekler, sabırla ve gülümser bütün içtenliğiyle ve solmaz iyimserliği ile...
İşte böyle sever, Göksel Baba bizleri, güneşini iyilerin ve kötülerin üstüne doğdurur, eşit...
Yağmurunu yağdırır iyilerin ve kötülerin üstüne, eşit...
Çünkü O bilir ki, kötülük gölgelerden yapılmış ve zayıftır.
Sadece iyiliktir aslolan,
çünkü ışıktır özü iyinin ve güçlüdür.
Rab, gözlerimizi temizle.
sadece iyiliği görelim.
Kötülüğü hırslanmadan, öfkelenmeden,
kaygılanmadan ve korkmadan karşılayalım.
Evet, evet!
Kötüye acıyalım.
Dünyadaki bütün günahlara ve karanlıklara rağmen,
ruhumuza iyimserliği yerleştir,
yitirdiğimiz çocuk saflığını geri ver...
Ağlayan birini gördüğümde, ağlayan bebeklerin pamuk kalbiyle sevelim insanları..
Duygudaş, yumuşak ve narin.
Rab, gözlerimizi temizle,
sadece iyiliği görelim.
Sadece iyiliktir aslolan,
çünkü ışıktır özü,
ve güçlüdür......

 

Episkopos Sahak Maşalyan Şiir cd'sinden - İyimser Bir Yürek
“Evini Cennete çevir; bunu duvarlarını değiştirince ya da temelleri yeniden kurunca değil, ama her şeye egemen Rab’bi sofrana davet edince başarabilirsin/yapabilirsin.
Tanrı, herhangi bir yemeğini/sofranı asla küçümsemez. Bir yerde ruhsal bilgi/hikmet varsa, orada alçak gönüllülük, samimiyet ve sıcaklık vardır. Koca, hanım ve çocuklar erdem/fazilet bağında uyum ve birlik içinde olunca aralarında/ortalarında Mesih olacaktır.”

 

Altın Ağızlı Yuhanun (Krisostomos) (347-407)

Asalet ve Erdem

 

Platon der ki; ''Asalet doğuştan değil, davranıştan gelir.''
Ünlü yazar/düşünür Robin Sharma da der ki; ''Yarını iyileştirmenin tek yolu bugün neyi yanlış yaptığını bilmektir''
Onun için hayatı kolaylaştırma ve iyileştirme için asil davranışlara çok ihtiyaç var.
Başka türlü yanlış anlaşılmaların (veya anlaşılmamaların), olumsuz koşullanmaların etkisi kırılmaz.
Çünkü yanlış anlaşılma veya anlaşılmama insanlar arasında uzaklık yaratır. Mesafe doğurur. Bazen bu mesafe uçurumlara kadar götürür.
Unutulmamalıdır ki, yanlış anlaşılma (veya anlaşılmama) insanlar arasında en kötü mesafedir. Kötülüğün mayalandığı yuvadır.
Asil ve erdemli davranışlar bu mesafeyi yok eder.

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Ekinci ve Tohum

 

"Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı. Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü, ayakaltında çiğnenip gökteki kuşlara yem oldu. Kimi kayalık yere düştü, filizlenince susuzluktan kuruyup gitti. Kimi dikenler arasına düştü. Filizlerle birlikte büyüyen dikenler filizleri boğdu. Kimi ise iyi toprağa düştü, büyüyünce yüz kat ürün verdi" (Luka 8: 4-8).
Hazır bulunanların kültürel yapısını, düşünsel eğilimlerini, çevresel faktörlerini gözeten bu benzetme, yeni bilgilere kapalı, eğitilmeyen üç yaklaşımı sorgulamaktadır. Üç insan tipini eleştirirken, yaşam yolunda meyve veren iyi toprağa benzettiği üretken/çalışkan/bilgiye açık/sorumlu davranan erdemli insanları yüceltmektedir.
Burada sorgulanan üç yaklaşım:
1. Yol kenarı, sığ topraktır. Sığ düşüncedir. Yüzeysel zihni sembolize eder.
2. Kayalık yer, sert topraktır. Sert düşüncedir. Kapalı zihni sembolize eder.
3. Dikenler, yabani otların olduğu, bittiği topraktır. Negatif düşüncelerdir. Çevresel faktörlerin toprağıdır. Bunun etkisinde kalan dağınık zihni sembolize eder.
İyi toprak olmak için, meyve vermek için, tohumu ret eden eğitilmeyen bu üç (kapalı, yüzeysel, dağınık zihinsel) tutumdan kurtulmak gerekir.
Tohum ne denli önemli ise, toprak da, düşünce dünyası, gönül dünyası da o kadar önemlidir..
Evet, kaliteli ürün için toprak tohumu beslemelidir/ besleyebilmelidir..!

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Ruhun Hazineleri

 

"İçini kaz; içinde iyilik pınarı var, sen sonsuza dek kazarsan, o da sonsuza dek akacaktır."
"İçini kaz, daha yakından bak, kendini bil."
"Ruhun içinde zengin hazineler saklıdır: Orada inanç vardır, sevgi, huşu ve bilgelik vardır, bütün bu hazineleri kazıp çıkarabilirsin, ama nereyi kazacağını bilmezsen yalnızca çamur çıkarırsın."

 

Roma İmparatoru (161-180) Marcus Aurelius

Usanma ve Uslanma

 

"Hayat usandırır ve uslandırır" denilmektedir..
Usanmalara ve uslanmalara uğramamak için pratiğimizde ve etki alanımızda, barışı, yaşam severliği, sorumluluğu, sadakati, saygıyı, yönetişimi, etkileşimi, dönüştürücü ilişkileri, tek kelimeyle demokratik zihniyeti geliştirmek zorundayız.
Bu insan onuru adına insani bir yükümlülüktür...

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Uyanış

 

Süreklilik arz eden küçük bir davranışın gücü büyüktür.
Yumuşak bir damla, sürekliliğinden ötürü sert kayaları deler/nüfuz eder.
Sendeki o ruhani insanlığın dirilişi/uyanışı yaklaştığında, seni uyaran her şeyin ölümü başlar.
Ve nefsin, mahlûkatta emsali görülmemiş bir sevinçle coşar.
Düşüncelerin ise, kalbinin tatlılığıyla (lezzetiyle) dolup taşar.
Dünya senin içinde dirilmeye başlayacak olursa, sağlam olmayan küçük düşünce büyür ve düşünsel güç dağılır.
Dikkat dağınıklığının döllendirdiği tutkular dünyadır.
Doğurulup serpilince, günaha dönüşür ve insanı öldürürler.

 

Süryani Düşünür Ninovalı Mor İshok (613-700 )

Araç ve Amaç

 

Aracı önceleyen/kutsallaştıran tutumlar, amacı gölgeleyen/kirleten yaklaşımlar , ÖZ'e odaklanmayı zorlaştırmaktadır..
Bozuk güdülerden kaçınarak -(içimizdeki)- ilahi öze ve ışığa odaklanmaktır ESAS OLAN.....!

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Özgünlük ve Farklılıklar

 

Kâinatın yaratılışında aynılıklar değil, çoğulculuğun anlamlarını yücelten farklılıklar var.
Farklılıklar, özgünlüğümüzdür, zenginliğimizdir. Farklılıklar, birbirimize muhtaç olmamızı isteyen Rabbin tasarısı gereğidir. Farklılıklar, sosyal adaleti ve olgunluğu özendirmeli, insan onurunu yüceltmelidir.
İnsana saygı, başkasını bir başka kendisi olarak görmeyi; o kişinin insan olma onurundan kaynaklanan temel haklara saygıyı gerektirir.
Beyin gücü ortaklığını tesis etmek için ihtiyaçlarda karşılıklı bağımlılık gözetilmeli. İlişkilerde ise karşılıklı bağımsızlık esas alınmalıdır.
Özgürlük ve özgünlük arasındaki denge hayati önemdedir.
Çünkü, Sen, başka bir Ben’sin. Ben’se, başka bir Sen!
Sende yoksa bende olanı göremezsin. Bilemezsin!
Gerçek olan, güzel gören, var edendir.
Yani BEN, seni SEN yaparken, SEN de beni, BEN yapacaksın!
Coğrafyamız seni, SEN yapan; beni, BEN yapan yaklaşımlara çok özlem duymaktadır. Su ve oksijen kadar!
Sosyo-kültürel kalkınmasına, yaşam zenginliğine ve amber kokulu üretkenliğine yeniden kavuşması için...
Elması ELMAS yapan küçük parçalarıdır. Hiçbir değer TEK başına oluşmaz. Onu değerli kılan diğer parçalarıyla BÜTÜNLEŞMESİDİR...

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Dalgalar ve Dedikodu

 

Dalgalar denizdeki kayaya ne denli sert çarparsa, kaya o denli sağlamlaşır, güzelleşir.
Dedikodu ve iftiralar da dürüst ve tutarlı insanları daha çok geliştirir, olgunlaştırır.
Hayat bir deniz olduğuna göre, dalgalar kaçınılmazdır. Dedikodu ve iftiralar gibi olumsuz dalgalar karşısında kaya gibi rahat ve vakurlu olmak gerekir.

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Dengesizlik

 

Sosyal bağlamda, insanlar arasında dengesizlik yaratan, hatta uçurumlar açan başlıca iki faktör var:

 

Yanlış anlaşılmak, ya da anlaşılmamak.

 

Bu iki faktör kadar, insan organizmasında gerginlik ve ruhsal gerilim üreten bir başka etken de, sevgisizlik ve onun bir türevi olan kin ve öfkenin insana dayattığı olumsuz koşullanmalardır.

 

Ancak yüreği sevgi ile çarpan insan, olumlu düşünmenin gücü ile -kısa sürede- kendisini bu dengesizliklerin etkisinden arındırabilir. Kurtarabilir.

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Farklılıklar

 

Farklılıklar, birbirimize muhtaç olmamızı isteyen Rabbin tasarısı gereğidir.
Farklılıklar, sosyal adaleti ve olgunluğu özendirmeli, insan onurunu yüceltmelidir.
İnsana saygı, başkasını bir başka kendisi olarak görmeyi ve o kişinin özünde bulunan onurundan kaynaklanan temel haklara saygıyı gerektirir.

 

Malfono Yusuf Beğtaş
Yıkıcılar/dedikoducular, güneş yerine, dumanı yeğler. Olgunlaşmayan üzümü cahilce aramak yerine, üzümü seçmelidirler.

 

Bar Ebroyo
Aldığın övgülerden ötürü şayet arkadaşın sıkılarak hakkında kötü propaganda yapmak zorunda kalırsa, kendini sıkıntıya kaptırma. Tortulu şarap gibi zihin kargaşası yapma. Çünkü şeytan, onu kıskançlıkla alevlendirmek için entrikalar çevirirken, sana da işkence yapmaktadır.

 

Bar Ebroyo
Arkadaşların hakkında sana kötü söz söyleyenlerin ağzını kapat. Çok sövgü alıyorsan eğer, şaşkınlığa düşme. Olgun insanın kin ve nefretten arınmasını istemeyen deliler bunu yapmaktadır.

 

Bar Ebroyo
Bulutlar güneş ışınlarının yaydığı ışığı nasıl aksatıyorsa, öfke de, insanın iç aydınlığını köreltmektedir.

 

Bar Ebroyo
Yumuşak huyluluk, öfke denizinin kenarında bulunan bir kaya gibidir. Kendisine çarpan bütün dalgaları sarsılmadan geri çevirmektedir.

 

Bar Ebroyo
Sinirli insan, iradesi dışında güçlenen bir huydan ötürü patlayıp düşen, bilinçli bir delidir.

 

Bar Ebroyo
Aktöre sahibi olmayan zenginlik, soyluluk ve bilgelik bir çöp gibidir..

 

Bar Ebroyo
Erdemlerini her zaman gizleyen Mısırlılar, var olmayan eksikliklerini anlatırken, Yunanlılar ve Süryaniler, olmayan erdemlerini varmış gibi göstererek, var olan eksikliklerini gizlemektedirler.

 

Bar Ebroyo
Hiçbir şey, ilim aşkı ve kitapların derin anlamları peşinden koşmak kadar, arsızlığın iğrenç huylarını –insandan- uzaklaştırabilecek ve kötü güdüleri alevlendiren anıları dizginleyebilecek yeterlikte değildir.

 

Bar Ebroyo
Sinekler, ateşte olduğu müddetçe, yemeğe yaklaşmaz. Ruh ile kaynayan insani yüreğe de –aynı şekilde- kötü düşünceler yaklaşmaz.

 

Bar Ebroyo
Çocuktaki bir dilim ekmeği kapmak için köpek nasıl kurnazlık yapıyorsa, kötü fikir de, yüreği bilgelikten soyutlamak için aynı yöntemlere başvurmaktadır.

 

Aziz Evagris
Niyetin doğal haliyle temiz ve pak olsa da, duyuların geçitleriyle gelen dış uyaranlar onu bulandırmaya ve kirletmeye yeterlidir.

 

Ninovalı Mor İshak
Gözlere ışık, düşünceye doğruluk yaraşır. Gözüne ışık, düşüncene kitap seç.

 

Mor Afrem (303-373)
Hz. Yusuf sabrederek yüceldi. Sen de sabret ve taçlan. Zamanın acısı, canını sıkmasın. Çünkü onda göksel yaşam saklıdır. Kaptan dalgaların arasında seyrederken, yıldızlara bakar. Gözünü hafif kırpsa, malından olur. Korkunç bir denizde seyrettiğin için, gözün Haç’a odaklansın. Denizden de daha karmaşık olan dünyaya dalma.

 

Mor Afrem (303-373)
Para uyanık yasaları uyutur oldu. Çobanlar uyursa, kurtlar büyük şölen yapar. İdareciler, uyuklayıp yatarsa, koyunlar büyük bozgun yaşar.

 

Mor Afrem (303-373)
Yaşam yolunu seven, sevgiye değer versin. İnsani nefreti düşüncesinden yok edebilecek iradeye sahip olsun. Kimseyi dışlamadan, herkesi iyi niyetle, saygıyla, güler yüzle ve içtenlikle karşılasın.

 

Nsibinli Abdyeşu (1318)
Bilgi, eğittiği insanları onurlandırır. Bilge, sevgiyi özümseyebilmiş kişidir.

 

Nsibinli Abdyeşu (1318)
Kin, engerek gibidir. İkisi de ölüm kusar. Her ikisinin yavrusu, önce doğuranı/anayı öldürür.

 

Anbarlı Mor Eliyo (922)
Çocukları, ilmin ve hikmetin kültürüyle terbiye et. Söylenme ve dırdır yerine, sevgiye korku kat.

 

Anbarlı Mor Eliyo (922)
Halk lideri isen, saf yürekli insanlara tökez ve sürçme taşı olmamak için, iffet örneği ol.

 

Anbarlı Mor Eliyo (922)
Suratın somurtuyorsa, misafirine bal yedirirsen dahi, buruk vicdanla o balı zift ve reçine gibi sayar.

 

Anbarlı Mor Eliyo (922)
Aşikâr olmayan gizli şehitler var. Acıları şehitlerinkiyle eş değerdedir. Cefaları gizli olduğundan, şerefleri şehitlerinkiyle yazılıdır.

 

Mor Afrem (303-373)
Dikkatli bir beslenme tarzının ve az yemenin vücuda sıhhat verdiğini herkes bilir. Özellikle buna ölçülü emek de eklenirse, sağlık için daha çok faydalıdır. Hangi doktor hareketlenme ve çalışma kadar vücudu iyileştirebiliyor ve sağlık verebiliyor?

 

Menbecli Mor Filüksinos (440-523)
Kendini alçaltan kişiye, kim saygı duyar? Zilletini kovalayana, kim övgü düzer? Alay ve çirkin konuşma çeken insana güzel ismini korumaya kendisinden başka kim daha fazla çaba gösterebilir?

 

Menbecli Mor Filüksinos (440-523)
Embriyon şeklini aldıktan sonra, dölüt (cenin) canlılığını korumak için, döl yatığında (rahim) nasıl plasenta ile çevreleniyorsa; özünden olmadığı için doğduktan sonra nasıl ayrılıp kendisinden atılıyorsa; aynı şekilde mal- mülk ve insana ait bütün şeyler de, tıpkı plasenta gibi doğduktan sonra, insana sonradan eşlik ederler. Ölümle bu dünyadan öbür dünyaya doğduğunda, tıpkı vücuttan atılan plasenta gibi, mal ve mülk de, insandan ayrılıp atılır.

 

Menbecli Mor Filüksinos (440-523)
Servetiyle doymak bilmeyen kişi kadar, yoksul -insan- yoktur. Ufak bir çaba ile kendine yetebilen kişi kadar da, zengin –insan- yoktur.

 

Bir Bilge
İyiliklerin güzelliğini kazanmak, doğal güzellik uğrunda çaba harcamaktan daha çok değerlidir.

 

Bir Bilge
Güzelliklerden birisi de şudur: Kişinin istediği gibi yaşaması, bilinçli bir yaşam için özgürlüğüne hakim olmasıdır.

 

Bir Bilge
Sizin gerçek değeriniz;
İnsanlara karşı beslediğiniz hislerle,yaptığınız işlerle, davranışlarınızla ve yapacağınız iyiliklerle ölçülür...

 

EINSTEIN
Erdem kendi vicdanınıza karşı ne kadar dürüst olabildiğinizle ilgilidir.
Ancak o zaman aynada gerçek kendinizi görebilirsiniz.
Evet, vicdan aynasında gerçek bizi görmek mümkün, ama ona bakmak bazılarımız için biraz zor…

 

Franz Kafka
Çirkinlik diye bir şey varsa o da, gözlerindeki önyargılı ölçeklerdir.

 

Halil Cibran

Kitaplar

"Süryanilerin Güneşi" lakabıyla evrensel üne sahip Nusaybinli Aziz Mor Afrem'in (303-370) edebi bir sözünde şöyle demektedir:
"Kitaplar ayna gibi konulmuştur. Gözü saf olan orada hakikatin şeklini görecektir.’’
Ben de diyorum ki, edebi kitaplardan ve ebedi düşüncelerden içimize bir güç sızar. Bizi açar. Evrensel bir insani kardeşliğin tohumlarını yüreklere serper. Çünkü edebi eserler ve ebedi düşünceler, insandan yola çıkar, insana döner. Ufuk açar. Düşünce sınırlarını genişletir. Ruhsal ve düşünsel yönden insanı yenilenme sürecine sokar. Değiştirir. Dönüştürür.

 

Yusuf Beğtaş
Nefis türlü türlü şekillerde aldatır.
Fakat nefsin en kötü aldatması, fikren aldatmasıdır. Nefsin oyuncağı olan akıl, kurnazlığa ve bencilliğe dönüşür. Sevgiyle karılmış bir farkındalığı baş tacı eden akıl ise, sağduyu, samimiyet, doğrulukla buluşur. Ve bunu yaşatır.

 

Yusuf Beğtaş

Bedenin Işığı

 

İsa Mesih, ‘‘bedenin ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa, bütün bedeniniz aydınlık olur. Gözünüz bozuksa, bütün bedeniniz karanlık olur’’ (Matta 6: 22) demektedir.
Karanlıkta farkındalık yoktur. Bakış açsısı sade değil, bozuksa, karışıklıklar başlar. Edep, saygı, sadelik kaybolur. Rabbin ışığı olmadan bozuk bakış açısı düzelmez, doğru olanları görmez. Çünkü Rab, Mutlak Hakikattir. Saf ve Doğru olan SEVGİ’dir.
Aziz Agustinus (354-450) şöyle demektedir: ‘‘Damak zevki bozulmamış birine lezzetli gelen ekmek, damak zevki bozulmuş birine lezzetli gelmeyebilir; gözleri sağlıklı birine ışık hoş gelirken, hastalıklı gözlere acı verebilir. Aynı şekilde Sen’in doğruluğun ya Rab, dürüst olmayan kişilere hoş gelmez’’.

 

Yusuf Beğtaş
''Hayata tepeden bakarsan insanların sadece tepesini görürsün.
Hayata daima insanlarla aynı mesafeden bak; o zaman insanların hem yüzünü, hem kalbini görürsün.
Mühim olan yükseklere çıkıp hayata tepeden bakmak değildir;
mühim olan ne kadar yükselsen de her şeye eşit mesafeden bakabilmektir.
Hayatta her şey olabilirsin. Fakat mühim olan hayatın içinde "İNSAN" olabilmektir....
Güzel bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.”

 

Şems-i Tebrizi
Hakikat bilgisi, kalbi esenlikle doldurur. İnsanı sevinçle pekiştirir. Öğütleri de, büyüktür. İlginçtir. Gözleri aydınlatır.

 

Ninovalı Mor İshak
Bilgisizlik ve batıl düşünceler, insanı hayvan gibi yapar. Onu imandan soyutlar. Aklını bulandırır. Tutarsız düşüncelerin hayalleriyle doldurur.

 

Ninovalı Mor İshak
İnsanoğlu, Tanrı’nın lezzetli ve sarhoş edici sevgisiyle hemhal olmadıkça, insanların saf sevgisine yanaşamaz.

 

Ninovalı Mor İshak
Tevazu, dille anlatılamayan ve insani kuvvetle kazanılamayan bir güçtür.

 

Ninovalı Mor İshak
Evin ışığı lamba, dünyanın ışığı ise, bilim insanlarıdır.

 

Naum Faik
Dinsel çatışmalar, kültürel faaliyetlere engel olmaktadır.

 

Naum Faik
Koltuk sevdası kadar, kilisenin bölünmesine neden olan başka bir etken yoktur. Kilisenin bölünmesi kadar, Tanrı’nın gazabını alevlendiren başka bir etken yoktur.

 

Altın Ağızlı Yuhanna
Kendi kusurlarını görmezlikten gelen kişi, tümüyle kusurlarla doludur.

 

Suruçlu Mor Yakup
Ne olayları ve süreçleri, ne de değişim ve dönüşümleri suçlama. Zamanları ve âlemleri düzenleyen Rab’tan daha hikmetli değilsin.
Değişim için gerçekleşen olaylara karşı durma. Durma ki, öncekilerden daha zor olanlarla denenmeyesin.

 

Anbarlı Mo Eliyo
''Ruhunuz bütün dünyayı kapladığında ve yıldızlar mücevherleriniz olduğunda; Tanrı'nın ezeli ve ebedi varlığıyla bir bütün olup, dünyanın yaratıldığı o karanlık hiçliği derinlemesine kavradığınızda; insanları, onların mutluluklarını en az kendi arzularınıza karşı duyduğunuz bir coşkuyla isteyerek sevdiğinizde ve mutluluğu herkese iyilik bahşeden Tanrı'da bulduğunuzda, işte ancak o zaman dünyanın keyfine varmışsınız demektir. ''

 

ingiliz Yazar Thomas Traherne (1636-1674)

Yaşamın Hazzı

Kendimizi değil, ruhumuzu büyütmeliyiz.
Kendimizi değil, idrakimizi yükseltmeliyiz.
Kendimizi değil, bilincimizi yükseltmeliyiz.
Kendimizi değil, sorumluluğumuzu büyütmeliyiz.
Kendimizi değil, anlayışımızı büyütmeliyiz.
Kendimizi değil, sevgimizi büyütmeliyiz.
Kendimizi değil, insanlığımızı yükseltmeliyiz.
Kendimizi değil, değerlerimizi büyütmeliyiz.
Kendimizi değil, diğergamlığımızı yükseltmeliyiz.
Kendimizi değil, içimizdeki çocuğu büyütmeliyiz..
İşte o zaman biz de yükselir, biz de büyür... ve yaşamın hazzını yakalamış oluruz!

 

Malfono Yusuf Beğtaş

Sevgi Yasası

 

Ruhsal bir Üstad Sevgi Yasasını Şöyle Açıklamaktadır:
Sevmek, Tanrı'nın sınırsız hazinelerinin kapılarını açar. Eğer seversek, vermemek elimizde değildir.
Vermek ise kazanmaktır. Sevgi yasasını yerine getirmektir.
O zaman, vererek, o sonsuz, 'ölçtüğümüz ölçüyle ölçülme' yasasını harekete geçiririz.
Hiçbir alma düşüncesi olmadığında, almaktan kaçınmak olanaksızdır; çünkü verdiğiniz bolluk size bu gerçekleştirildiği için geri dönecektir.
‘‘Verin ki size de verilsin. Çünkü siz ölçtüğünüz ölçüyle ölçüleceksiniz.’’

 

Alıntıdır

BOŞ YAŞAMA akrostişine göre YAŞAMIN KURALLARI.

 

B  üyük düşün
O  lumlu düşün
Ş  imdiyi yaşa

 

Y  ararlı ol
A  ffet
Ş  ükret
A  maç belirle
M antıklı ve esnek ol
A  zimli ve sabırlı ol

Bilmek ve Yapmak

''Nasil duyumsadigimizin ya da ne bildigimizin önemi yoktur; potansiyel yeteneklerimizin ya da becerilerimizin önemi yoktur. Önemli olan tek sey, onlara can veren eylemdir. Birçogumuz baglilik, cesaret, ask gibi kavramlari biliriz, ancak gerçekte bilmek, yapmak demektir. Yapmak, kavrayisi bilgelige tasir; eylem bilgiyi bilgelige dönüstürür. Oturup suya bakmakla karsi kiyiya geçemezsin.''

 

RABINDRANATH TOGORE  (1861-1941)

(Nobel Ödülü kazanmis Hindistan'in önde gelen yaratici yazar/düsünür/sair/sanatçi)

AKIL BAĞI

Kan bağına değil, akıl bağına odaklanmak...!
"İnsanların birbirleriyle akraba olduklarını, bunun bir kan bağı değil, akıl bağı olduğunu düşün...
Biz birbirimize yardım etmek için dünyaya geldik... Ben bütünün parçasıysam, her şeyi mutlulukla karşıyabilirim. Diğer parçalarla akraba olduğum için, insanlara zarar vermem. Her zaman onların iyiliğini düşünür ve onlar için fedekarlıkta bulunurum. Böyle yapınca, yaşamım da düzene girer..

 

Marcus Aurelius, Roma İmparatoru, (M. S. 121-180)
Kötülüklere katlanarak, iyilikleri korumalısın.
Ki, emeğinde dalgınlık, birikiminde dağınıklık olmasın.
İyiliklere sahip olmak zahmetlidir; kötülüklere tahammül ise zordur.
Her iki durumda da, Allah'ın yardımına muhtaçsın.

 

Şimşek, gök gürlemesinin; söz ise ruhun elçisidir.
O göksel işareti indirir, bu derinliğin sırlarını çıkarır.
Anbarl? Mor Eliyo (12. yy)
Eğer insan kendini bırakırsa şehvet gücü onu hayvana yaklaştırır. Tutku veya öfke gücü ise onu saldırgan veya kinci yapar. Buna karşın rasyonel güç insanı varlık olarak hayvanlardan ayırır. Bu güç onu öğrenmeye, dünya işlerinde adil davranmaya, yetenekli ve iyiliksever, sabırlı ve ılımlı olmaya götürür. Eğer insan zenginliğe tenezzül etmez ve kardeşlerini sevmeyi öğrenirse inciyle kıyaslanabilen ve ruha en güzel süsü veren bilgeliğe ulaşabilir.

 

Malfono Yuhanun Bar Adi (893-974)
Büyük biri evinde konakladığında, kapın saygınlık kazanıyorsa, her şeyin sahibi (Allah) sende konaklarsa eğer, kapın ne kadar büyüyecektir.

 

Aziz Mor Afrem (303-373)
Bedende asil (soylu) ol ki, ruhsal özgürlüğe kavuşasın.
Özgürlüğüne sıkı sıkıya bağlı kal ki, kölelik boyunduruğuyla düşmanlarına bağlanmayasın.

 

Ninovalı Mor İshok (7.yy)
Bilmek ve Yapmak

 

''Nasıl duyumsadığımızın ya da ne bildiğimizin önemi yoktur; potansiyel yeteneklerimizin ya da becerilerimizin önemi yoktur. Önemli olan tek şey, onlara can veren eylemdir. Birçoğumuz bağlılık, cesaret, aşk gibi kavramları biliriz, ancak gerçekte bilmek, yapmak demektir. Yapmak, kavrayışı bilgeliğe taşır; eylem bilgiyi bilgeliğe dönüştürür. Oturup suya bakmakla karşı kıyıya geçemezsin.''

 

RABINDRANATH TOGORE (1861-1941)

(Nobel Ödüllü/Hindistan'lı yazar/düşünür/şair/sanatçı)

“Zayıflığının farkına varan, alçakgönüllülüğünün zirvesine ulaşır. Zayıflığının bilgisinden yoksun olan, alçakgönüllülükten de yoksun olur. Alçakgönüllülükten yoksun olan kemalden de yoksundur. Kemalden yoksun olan da, henüz tehlikededir… Alçakgönüllülük olmadan insanın işi nihayete ermez. Çünkü özgürlüğünün senedine henüz ruhun damgası vurulmamıştır. Hala köledir ve işi tehlikeden kurtulmuş değildir. Anlayışlı olup da alçakgönüllü olmayan yoktur. Alçakgönüllü olmayan anlayışsızdır. Alçakgönüllü olup da huzurlu olmayan yoktur. Huzurlu olmayan alçakgönüllü de değildir. Huzurlu olup da mutlu olmayan yoktur.”
Ninovalı Mor İshok (613-700)
''Topraktan yaratılan insan, toprak gibi tevazu sahibi olmazsa, aslından/insanlığından çıkmış olur''

Anonim
''Güçsüzlüğünün bilincine varan kişi, tevazuun doruğuna ulaşır.''

Ninovalı Mor İshok (613-700)
''İyi işlerin meyvelerini yitirmemek için daima tevazulu tutum takınmalısın!''

Aziz Mor Afrem (306-373)
''Tevazu, adaletin meskenidir. Bütün iyiliklerin kaynağıdır''

Persli Bilge Afrahat (260-345)
’’Tevazu, Tanrısal bir giysidir. (...) Tevazu, dil ile anlatılamayan ve insanî güçle kazanılamayan bir kudrettir’’

Ninovalı Mor İshok (613-700)
''Çiftçinin tarlaya bıraktığı iki KESEK, kim çok daha güçlü konusunda sürtüşmeye başlar. Yağan yağmur ikisini çürüterek/yok ederek aradaki çekişmeyi bitirir. Hemcinsine büyüklük taslayan insan da işte böyledir. Yengi ile galip geldiğini düşündüğü bir esnada, ölüm alır ve O'nu mezara hapseder.''

Antakyalı Mor İshok (ö. 491)
‘‘Kelimeler tek çehreli/boyutlu olsaydı, o ilk yorumcu onları keşfederdi. Böylelikle dinleyiciler arama işinde ne zahmete katlanırdı; ne de keşfetme zevkine sahip olurdu. Oysa Mesih’e ait her kelimenin kendine özgü formları; her formun kendine özgü öğeleri var. Her öğenin de kendine özgü bir biçimi ve karakteri var. Herkes kapasitesi ölçüsünde anlar. Kimine de yorumlanmış olarak verilir.’’

 

Aziz Mor Afrem (306-373)
Alicinin sükrani, vericiyi öncekilerden daha büyük armaganlar vermeye tesvik eder...

 

Ninovali Mor Ishok (7.yy)
Yaratilista, beden ruhtan önce yaratildigi gibi, bedensel ameller de, ruhsal isten önce gelir; Bedensel amelleri olmayanin, ruhsal amelleri de yoktur. Zira ruhsal ameller, bedensel amellerden dogarlar; tipki basagin, çiplak tanelerden dogmasi gibi. Ruhsal isi olmayan, ruhun armaganlarindan yoksundur.

 

Ninovali Mor Ishok (7.yy)
Dünyanin geçitlerinde yalan ve riyakârlik var. Limani günahtir. Ticareti ise türlü türlü zararlardir. Liderlerinde rüsvet, hükümlerinde hirsizlik; sokaklarinda haksizlik ve cemiyetlerinde riyakârlik var. Selam verse de, sevgisi ihanet eder. Güzelligi bogar ve aldatir. Onu sevenlere aci ve ahlarla doludur.

 

Suruçlu Mor Yakup (451-521)
Düsmanlardan daha çok aliskanliklardan korkmalisin. Aliskanligi besleyen, atesi körüklemektedir.

 

Ninovali Mor Ishok (613-700)
Insan, yasam kelamini sevgiyle isitmezse, kulaktan kulaga girer ve onu duymaktan/isitmekten hoslanmaz. Insan eger kulagini sevgiyle kabartirsa ve kelamin yararlarini isitirse, aksam yemeginde akil, can ve ruh hemhal olur.

 

Mor Efrem (306-373)
Eger çoban bedenin konforunu gözetirse, onun bu rahatligi sürüye istirap olur. Kendi kendini çok önemsemeyi çogaltirsa, koyunlarin ziyani artar.

 

Mor Efrem (306-373)
Kibir birakirsa, çoban yerine gözetmen ol. Çünkü çobandan büyük gibi, gözetmense, talebe gibi sorgulanacaktir. Eger yine gurur birakirsa, gözetmen yerine koyun ol. Çünkü koyun siradan, gözetmen ise yetkili biri gibi sorgulanacaktir. Koyun sadece kendi adina hesaba çekilirken, gözetmene çoklarin hesabi sorulacaktir. Sürünün bütün sorumlulugu sürüyü otlatan çobaninin boynundadir. Çobanlar sevinçli fakat koyunlar hüzünlüyse, o anlik sevince öykünme. Çünkü hesabi sorulacaktir.

 

Mor Efrem (306-373)
Bu nedenle, merhametli Tanri, zorunlu olarak -(insanin)- dileklerini öteliyor. Öyle ki, kendisine yakinlasmaya daha çok nedeni olsun. Ve ihtiyacindan ötürü sürekli yardimlarin kaynagina yönelsin. Insanin bazi dileklerini çabucak yanitlarken bazilarini da yanitlamiyor. Yani onsuz yasanmayacagini bildigi dilegi yanitlarken, geriye kalanlari öteliyor.

 

Ninovali Mor Ishok (613-700)
Eger kendine odaklanirsan, yasaya ihtiyacin yoktur. Eger dünyayi anlamaya çalisirsan, düzene/sisteme ihtiyacin yoktur.

 

Mor Efrem (306-373)
Igrenç kiskançlik, güzellikleri göremez. Günesin yüzüne bile baksa onun için karanliktir.

 

Suruçlu Mor Yakup (451-521)
Iyiliginden ötürü Tanri, bütün insan irkini armaganlariyla zenginlestirmek için yaratti. Kiskançlik olmadan herkese bolca verdi. Kimi yerde layik olana verir; kimi yerde layik olmayana da verir ki, bu sayede adaleti duyulsun ve lütfu isildasin.

 

Suruçlu Mor Yakup (451-521)
Bencillik, nefret, öfke, kibir ve böbürlenme alt edilmeden insanın özü olan şefkat, empati ve sevecenlik devreye girmez ve etkin olmaz. Zira bunlar terbiye ve ahlakın vazgeçilmez temelleridir. Ve toksik düşünceleri öldüren birer zehir olarak diğerkâmlığı aktifleştiren etkilere sahiptir.
Yusuf Beğtaş