İnsanın varoluş amacı ilahi sevgiye kanal olmaktır.
Bunun gerçekleşmesi, hayat yolculuğunda insanın tamamlayıcı anlayışa kavuşmasına bağlıdır. Ancak insan, tam değil, hamdır, noksandır.
O yüzden hamlıktan kurtulması, tamamlanma, tam olma, kemal olma yolculuğuna çıkması amaçlanmıştır.
Hayat yolculuğunda samimiyet, sevginin ürünüdür. Sevgi ise hakiki imanın temelidir, esasıdır.
Sevgi, ruhtan beslenir. Hayatı tamamlar ve zenginleştirir.
Nefretse egodan beslenir. Hayatı böler ve ritmini bozar.
Sevgi, yaşamın melodileriyle barış bulur.
Nefretse, yaşattığı mağduriyetin darbeleriyle huzursuzlaşır.
Bilinmelidir ki, insanın varoluş amacı, bencillik değildir. Amaç, bencillik olduğunda, sonuç hezimet olacaktır.
Maksadı bencillik olan insan, samimiyetini yitirir, kendini herkesin ve her şeyin önüne geçirdiğinden hakikati bitirir.
Hayat yolculuğunda aslolan samimiyettir. Hakikatin IŞIĞI samimiyet seferine çıkmayanlara bağışlanmaz.
Bencilliğin arka planında tahakküm hırsı yatar: Merkezde, ben / ego vardır: İnsanın eşyayı, dünyayı, hatta insanları, başkalarını yenme, tahakkümü altına alma arzusu yatar. Ve bu hükmü icra etmeye gayret eder.
O yüzden tahakküm hırsı, insanın samimiyetini yok eder.
O yüzden yaşanabilir bir dünya inşa edemez tahakküm hırsıyla çabalayıp duran insanlar…
Oysa varoluşun amacı ve kaygısı, ilahi sevgiye kanal olmak için hakikatin arayışına çıkmaktır.
Bu arayış için sürekli sefer hâlinde olmaktır: Sadece ben ve önce ben diyen ego ile bu sefere çıkmak zordur.
O yüzden benini, nefsini yenebilen; başkalarının çıkarlarını da kendi çıkarları gibi düşünen; başkalarını, başkalarının iyiliğini, hayrını, güzelliğini düşünen insanların işidir bu sefer.
Diğerkâm olmayan insan(lar)ın bu seferde hezimete uğraması kaçınılmazdır.
Arınmak, temizlenmek, kendine gelmek ilahi sevgiye kanal olmuş diğerkâm insanların vasfıdır.
Arınma, temizlenme, kendine gelme tahakküm çabasıyla gerçekleşmez; diğerkâm insan olma şuuruyla gerçekleşir: Hayat bulur, hayat olur ve hayat sunar herkese.
İnsan bencillikten uzaklaştıkça, yani diğerkâm oldukça, her dem taze, her dem yenilenerek doğar, yenilenerek yola koyulur…
İşte o zaman yaşanabilir bir dünya inşa edebilir.
Çünkü hakiki zafer bencillikte değil, diğerkâmlığın arayışlarındadır. Diğerkâmlığın tutumlarındadır.
Bu hissiyatla, Bayram sevincini buruk yürekle çadırlarda kutlayan depremzedeler başta olmak üzere, hayatın nefesini beraber soluduğumuz saygıdeğer Müslüman hemşerilerimizin şahsında bütün İslam Âleminin Ramazan Bayramını en kalbi duygularla kutluyorum.
Hayırlara vesile olsun.
Saygılarımla
Yusuf Beğtaş
Süryani Dili-Kültürü ve Edebiyatı Derneği Başkanı / Mardin
You can also send us an email to karyohliso@gmail.com
Leave a Comment